En Yeniler
İslam ülkelerine aidat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İslam ülkelerine aidat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12/15/2016

seyyah1906

Muharrem İnce'nin "Sizin Yatacak Yeriniz Yok" Konuşmasının Tamamı


Konuşmasının TamamıTürkiye, uzun yıllardır terör ve terörle mücadele konusunda deneyimi olan, birikimi olan bir ülkedir. Terör nedir, terörle mücadele nedir, bunları çok iyi bilen bir ülkedir.



2002'de AKP iktidara geldiğinde PKK Suriye'den atılmış, örgüt lideri hapisteydi. AKP'ye düşen görev, Suriye'den atılan PKK'nın Irak'tan da atılmasını sağlamaktı.

Bugün yaşadığımız PKK terörü, IŞİD terörü, 1980'li yıllardan bugüne süren bir terör değildir. On dört yıllık iktidarınızda bizzat besleyip büyüttüğünüz, müzakere edip nefes verdiğiniz bir terördür, göz yumduğunuz bir terördür. Valilere operasyon yetkisi verdirmediniz. Hendekler kazılırken, makineler çalışırken, PKK kent merkezlerinde mahkemeler kurup insanları yargılarken, vergi toplarken, menfezlerin altına bombaları yerleştirirken, kendi siyasi ikbaliniz için sustunuz, görmezden geldiniz.
"Aldatıldık." dediniz, "Kandırıldık." diyerek sorumluluğu üzerinizden atmaya çalıştınız. Siyasetçi sorumluluktan kaçamaz. Siyasetçi sorumluluk sahibi olmalıdır. Caka satmaya gelince "Devlet yönetiyoruz, bakkal değil." diyorsunuz ama iş sorumluluğa geldi mi kaçıyorsunuz.
"Güzel günler göreceğiz." dediniz, "Analar ağlamasın." dediniz, milliyetçiliği ayaklar altına aldınız, "Dağdakiler inecek, cezaevleri boşalacak." dediniz. Abdullah Öcalan'ın itibarını yükseltmeyi düşündünüz. "Çözüm süreci başladı, anaların göz yaşı dindi." derken şimdi "Hamdolsun şehitlerimiz var." demeye başladınız. Şehre göre şerbet verdiniz, zamana göre manşet attınız, harama göre fetva aldınız, duruma göre "tweet" atıp sildiniz.
2009'un 10 Kasımında PKK'yla bir yola girdiniz. Habur'da çadır mahkemeleri kurdunuz, 34 kişiyi 210 dakikada, adam başı 7 dakika süren yargılamalar yaptınız. Hâkim "Pişman mısın?" diye sorduğunda "Pişman değilim, önderliğin talimatıyla geldim." diyenin "Yaz kızım. Pişmanmış." diye tercümesini yaptınız.

Oslo'da CHP'yi PKK'ya şikâyet ettiniz. Şehirlerin bombalarla doldurulduğunu, cephaneliğe dönüştürüldüğünü itiraf ettiniz. Dünyada bir ilki gerçekleştirip elinde silah olan bir örgütle masaya oturdunuz.

PKK çocukları dağa götürürken feryat eden anaları dinlemediniz. 2012'de dağa katılım 220 iken 2013'te 2.200 olmasını sadece seyrettiniz. Tutarsız, ilkesiz, öngörüsüz, devletin tecrübelerinden uzak, laubali, bedeli ağır, sonuçları can yakıcı bir politika izlediniz.
"Sınır kaydırmasıyla çözeceğiz." dediniz. "Özel koordinatörle çözeceğiz." dediniz. "Anlık istihbarat paylaşımıyla çözeceğiz." dediniz. "Profesyonel orduyla çözeceğiz." dediniz. Bush'un gözlerinde terörle mücadele konusunda kararlılığı gördünüz. Sonra daha ileri gittiniz, kendi takımını izlesin diye 12 kanallı televizyonla jimnastik saatlerini artırarak, dostlarıyla hasret gidermesine imkân sağlayarak bu sorunu çözeceğinizi söylediniz.
Reşadiye'de 7 askerimiz şehit oldu, PKK olayı üstlendi, siz PKK'yı aklamaya çalışıp Dursun Çiçek'in Reşadiyeli olduğunu anlattınız.
Otuz beş yıllık mücadeleyi boşa çıkaran bir politika izlediniz. Terörle mücadele eden askerleri teröristin tanıklığında yargıladınız. Şehit çocuğumuzun mezhebini sorgulattınız. Acısını haykıran yarbayımızı linç ettiniz. Açılım politikalarınızla vatan savunmasını yargılanan bir sürece dönüştürdünüz.

Faili meçhul cinayetleri ortaya çıkarmak, insan hakları ihlallerini tespit etmek, yargı karşısına çıkarmak başka bir şey, otuz beş yıllık terörle mücadeleyi boşluğa düşürmek başka bir şeydir.
Terörle mücadele konusunda üst üste hata yapmış bir Hükûmet olmanıza rağmen, terörle mücadele kisvesi adı altında Türkiye'yi rehin almaya çalıştınız. Dün "Analar ağlamasın." diyordunuz, bugün "Çocuklar ölmesin." diyenleri tutukluyorsunuz.
Gencecik evlatlarımız, ana kuzuları, başkanlık hayalleri için değil, 400 milletvekilliği için değil, vatan için ölüyorlar. (CHP sıralarından alkışlar)
"Ya bizimlesin ya teröristlerle." diyorsunuz. Bakın, diyorum ki: Biz terör örgütleriyle de beraber değiliz ama terör örgütlerinin kandırdığı sizle de beraber değiliz.

Bir üçüncü yol vardır. O üçüncü yol demokrasidir, özgürlüklerdir, hukuk devletidir, hesap vermektir, sorumluluk almaktır, birlikte yaşama idealini savunmaktır; Türkiye Cumhuriyeti'ni hepimizin devleti, hepimizin vatanı bilmektir; bu ülkeyi herkes için yaşanabilir bir ülke yapmaktır, evrensel değerleri savunmaktır.
"Ben gidersem devlet yıkılır." diyenlere sesleniyorum: Unutmamak gerekir ki mezarlıklar kendilerini vazgeçilmez sananlarla doludur. Devlet seninle mi kuruldu ki sen gidince yıkılsın? Nice koç yiğitler gitti de bu devlet yıkılmadı. "Vatanın bağrına düşman dayarsa hançerini, bulunur elbet kurtaracak bahtı kara maderini." sözünü unutmayınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Yıkmadığınız ne kaldı ki zaten? Devletin geleneklerini yıktınız, saygınlığını yerle bir ettiniz, hukuk sistemini ayaklar altına aldınız, Türkiye'yi Ekvador'dan nota yiyen bir ülke hâline getirdiniz, Güney Amerika'ya zırhlı Mercedes'inizi uçakla gönderdiniz ama Çukurca'da yaralanan askerimize İnegöl'e otobüsle yolculuk yaptırdınız.
Parti politikası ile devlet politikasını hep karıştırdınız. Eğer bir sorun devamlılık gösteriyorsa, sorunu var eden nedenler anlık müdahalelerle kaldırılamıyorsa, böyle bir sorunun çözümü ulusal politikalarla mümkündür. Böyle bir sorunun çözüm adresi de bir partinin genel merkezi değil, Türkiye Büyük Millet Meclisidir.

Büyük sorunlar büyük uzlaşmayla, büyük katılımla, ortak akılla çözülür. Bu, bizim bulduğumuz bir yol değil; bu, dünyanın bulduğu bir yoldur. Gine'ye saray yapmak, Küba'ya cami yapmak, Amerika'yı kimin keşfettiğiyle uğraşmak, İslam ülkelerine aidat için apartman yöneticisi görünümlü halife edasıyla hesap sormak yerine dünyayı tanımak çok daha önemlidir.

4 terör örgütünden söz ettiniz; "PKK" dediniz, "PYD" dediniz, "IŞİD" dediniz, "FETÖ" dediniz. Önce "ETÖ" vardı, "Ergenekon terör örgütü" diyordunuz; şimdi "FETÖ" diyorsunuz, "Fethullah terör örgütü" diyorsunuz. PKK, ETÖ bağlantısı kuruyordunuz; şimdi PKK, FETÖ bağlantısı kuruyorsunuz. IŞİD ve PYD'yi Suriye politikası nedeniyle büyütüp besleyen, palazlandıran sizsiniz. Otuz beş yıldır terörle mücadele eden, bedel ödeyen Türkiye'nin algısını teröre destek veren ülke konumuna dönüştürdünüz. "Emevi Camisi'nde cuma namazı kılacağız." derken cumhuriyetin başkentini Orta Doğu'nun başkentlerine benzettiniz. "Ne istediler de vermedik?" diyerek yardım ve yataklık ettiğinizi kabul ettiniz. "Dolmabahçe'den haberim yok." dediniz ama orada poz veren AKP'lilerin hepsini bakan yaptınız. 1.100 odalı sarayınız, 8 uçağınız, konforlu arabalarınız var ama inanın, sizin yatacak yeriniz yok.

Türkiye'nin demokrasisi sorunludur. Bu ülkede hak aramak sorundur, özgürlükleri yaşamak sorundur ama bomba yüklü araçlarla karakollara saldırıp vatani görevini yapan 20 yaşındaki çocuklarımızı katlederken sessiz kalanlar, destekleyenler solcu olamazlar, antiemperyalist olamazlar, vicdan sahibi olamazlar, insan olamazlar.
Acılarımız, şehitlerimiz yüreğimizi dağlıyor. Bir intikam duygusuyla yola çıkmak doğru değildir, çözüm değildir. İntikam duygusu, birlikte yaşama hayaline, birlikte yaşama idealine harç koymayacaktır, çözüm olmayacaktır. Silah varsa, şiddet varsa, bomba yüklü araç varsa çözüm yoktur. Çözüm akıldadır, çözüm sağduyudadır, çözüm uzlaşmadadır, çözüm insan yaşamına olan saygıdadır. AKP bu sorunu çözemez. Neden çözemez? Çünkü AKP'nin tarih bilinci sorunludur, millet anlayışı sorunludur.

Millî bayramları cumhuriyet, Atatürk ilan etmedi ki, millî bayramlar Osmanlı'da da vardı. Osmanlı'da İdman Bayramı vardı; cumhuriyet bunun tarihini değiştirdi, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı yaptı. Osmanlı'da İstiklali Osmani vardı, cumhuriyette 23 Nisan var. Osmanlı'da İkinci Meşrutiyet'le Hürriyet Bayramı vardı, cumhuriyette 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı var. Kendi millî günlerini anlamsızlaştıranlar, değersizleştirenler, bunlarla barışık olmayanlar terörle mücadele edemezler çünkü sizin anlamsızlaştırdığınız şey, insanlarımızın vatanseverlik duygusudur. Onun içindir ki en önemli ulusal bir konuda bile milleti bir araya getiremiyorsunuz.
Terör, Türkiye Cumhuriyeti'ni bir yol ayrımına getirmiştir. Bu soruna karşı ulusal politikalar oluşturulmalıdır. Millî egemenliği parti egemenliği olarak değil, herkesin egemenliği olarak anlamak zorundasınız. Bugün çoğunluk sizdedir ama tapu Türkiye Büyük Millet Meclisindedir, milletin kendisindedir. (CHP sıralarından alkışlar) Milletin iradesini bekleme odasına alanlar, doksan yıllık cumhuriyeti reklam arası görenler bu önemli konuyu çözemezler diyorum.