En Yeniler
abdullah gül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
abdullah gül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9/23/2012

seyyah1906

umut oran:dün kardeşim dediği esad'a bugün ABD emriyle düşman oluyor

CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, CIA’nın finansörleri arasında olduğu ABD Düşünce kuruluşu RAND Corporation’un 1996’daki bir raporunda “Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan de Recep Tayyip Erdoğan olmalı” dediğini belirterek, konuyu TBMM’ye taşıdı. 


Oran Başbakan Erdoğan’ın ABD emriyle Esad’a düşman olduğunu söyledi.
Dün ‘Kardeşim’ dediği Esad’a bugün ABD emriyle düşman oluyor
Umut Oran Başbakan Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına verdiği soru önergesinde,”AKP yönetiminin daha parti kurulmadan yıllar önce, hatta 28 Şubat sürecinden bile önce ABD ile belirli ilişkiler geliştirdiği ortada. Bunu herkes biliyor. Necmettin Erbakan bile 2008 yılında ‘Tayyip Erdoğan AKP’yi ABD’den aldığı emirle kurdu’ diye bunu ifşa etmişti. Bugün artık ortalığa alenen çıkan şey, AKP liderliğinin CIA, Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu gibi kurumların finansörlüğünü yaptığı RAND gibi kurumlarda yapılan senaryolara uygun olarak hareket ettiğidir” dedi.

1996 RAND raporu: Erdoğan Başbakan olmalı 1996 yılında hazırlanan raporu hatırlatan Oran, “ RAND, ‘Başbakan Tayyip Erdoğan olmalı’ diyor. Bakıyoruz, AKP kurulmadan önce Tayyip Erdoğan ABD’ye birçok ziyarette bulunuyor nihayetinde de bu parti kuruluyor. Aradaki ilişkinin somut göstergesi, AKP’nin politikalarıdır. AKP 4 ayda fikir değiştirip, Irak Savaşı’nda Bush yönetimine destek olmak için lobi yapmış bir partidir. Bugün de aynı yoldadır. Dün ‘Kardeşim’ dediği Esad’a bugün ABD emriyle düşman oluyor” ifadelerini kullandı. Oran, Başbakan Erdoğan’a, “1996 - 2002 yılları arasında ABD’ye kaç ziyaret yaptınız, bu ziyaretlerinizde ABD Dışişleri Bakanlığı, Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) veya herhangi bir devlet kuruluşu ile görüştünüz mü?” diye sordu. aydınlık

1/12/2012

seyyah1906

cumhurbaşkanı yüce divan akparti özel mahkeme diyor

Cumhurbaşkanı Gül, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev ile görüşmesi sonrası ortak basın toplantısında soruları yanıtladı.
Gül, eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un tutuksuz yargılanması konusunda Başbakan Erdoğan'ın görüşlerinin hatırlatılması üzerine "Sayın Başbakan'ın söylediği şeyleri ben de destekliyorum. Bu konuda görüşlerimi daha önce de ifade etmiştkim. Gerek Meclis'te gerek başka ortamlarda" dedi. Gül Başbuğ'un Yüce Divan'da mı yoksa özel mahkemede mi yargılanması gerektiği yönündeki bir soruya ise "Konu hukuk tekniği ile ilgili. Benim şahsi kanaatim Anayasa'daki özel maddenin daha geçerli olduğu yönünde; Yüce Divan olarak. Konu hukuk tekniği ile ilgili bir konu. ilgili makamların sorumlu kurumların kararına bakmak lazım" yanıtını verdi.


Görev süresi

Gül görev süresinin belirlenmesi konusundaki bir soruya ise daha önce bu konuyla ilgili söyleyeceklerini söylediği yanıtını verirken "Konuyla ilgili soruları başkalarına sorun" dedi.

12/05/2011

seyyah1906

cumhurbaşkanı görev süresi tartışması bitti geçiş döneminde başbakan bülent arınç olacak iddiaları



cumhurbaşkanı görev süresi tartışması bitti geçiş döneminde başbakan bülent arınç olacak iddiaları 2014 yılının yönetim senaryoları konuşulmaya başlandı iddiaya göre iki yıl sonra başbakan erdoğan çankaya köşküne çıkacak o'nun koltuğunada 2015 yılında cumhurbaşkanı abdullah gül oturacak ortada bir yıllık boşluk var bu boşluğu kim dolduracak
seyyah1906

ülkenin başbakanı hasta yatağında yatarken takım arkadaşlarının rol kapmaya çalışması

Muharrem İnce, TBMM’de gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Gül’ün, Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu bir kere daha görüşmek üzere TBMM’ye iade etmesiyle ilgili düşünceleri sorulan İnce, şunları söyledi:
"Şu ana kadar toplumu yakından ilgilendiren, rahatsız eden onlarca
yasanın AKP tarafından dayatma ile, AKP çoğunluğunun gücü ile çıkarılmış, onlarca
yasayı geri göndermemesine rağmen bugün 4 partinin de imzaladığı bir yasayı geri
gönderiyor.

Buradan şu sonuç çıkıyor: Bir ’AKP’ye tek başıma karşı koymadım. Çünkü
AKP’nin tek başına kanun teklifi değil’. İki rol kapma sevdasında mı? Üç,
Cumhurbaşkanlığı görevini yeni mi hatırladı? Şimdiye kadar neredeydin? Bu çok
ilginç, gerçekten şaşkınım. Kahramanlığa mı soyunuyor?"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın açıklamalarına da değinen İnce,
"Hele Bülent Arınç’ın açıklamaları. Ona gerçekten yakıştıramadım. Hasta
yatağında birisi var. Partinin Genel Başkanı ve bu ülkenin Başbakanı. Başbakan
hasta yatağında Bülent Arınç liderlik sevdasında. Gerçekten ilginç. Çok
şaşkınım" diye konuştu.

"Sağlığına dua ediyorum"

Ana muhalefet partisinin grup başkanvekili olarak kendisinin Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan’ın sağlığına dua ettiğini ifade eden İnce, "Bu ülkenin
Başbakanı, insan. Konuşurken nezaket dahilinde konuşmaya çalışıyorum. Hasta bir
insanı incitmemek istiyorum. Gerçekten bir kaç gündür alt perdeden sakin
konuşuyoruz. Sayın Bülent Arınç liderlik sevdasında, Sayın Abdullah Gül liderlik
sevdasında" dedi.

İnce, konuşmasına şöyle devam etti:

"Ameliyat olmuş hasta yatağında bir Başbakan. ’Buradan ben çıkar mıyım’
diye veto eden bir Cumhurbaşkanı. Ben ’Biat etmedim’ diyen bir Bülent Arınç. Ayıp
yakışmıyor. Başbakanın hastalığından yararlanarak liderlik sevdasına düşmüşler,
hiç yakışmıyor. Bunca yıllık arkadaşlar. ’Ya sen, ya Abdullah Gül ya benim’.
Tekrar bu noktaya mı geldik. Ben yakıştıramıyorum. Gerçi başka bir partinin
sorunu bu. Ama ülkenin Başbakanı hasta yatağında yatarken takım arkadaşlarının
rol kapmaya çalışması... Siyaseti bu platformda görmek istemiyorum. Siyaset bu
platformda olmamalı. Daha düz daha saf daha iyi niyetli bir platformda
olmalı."

Cezalar ağır

İnce, yeni bir kanun tasarısı hazırlanıp hazırlanmayacağı yönündeki bir
soruya "Bilmiyorum arkadaşlarla değerlendirme yapmadım" dedi. İnce, yasadaki
cezaların ağır olup olmadığı sorusuna da "Kişisel fikrim bence ağır" cevabını
verdi.

İnce, Başbakan Yardımcısı Arınç’ın, PKK’nın üst düzey yöneticisinin
yakalandığına dair açıklamalarının hatırlatılması üzerine "Sayın Arınç’ın
bugünlerde devlet işleri ile ilgili söylediklerini bir kere daha teyit etmek
lazım. Çünkü kişisel hırsları ile ilgileniyor. Bu ara yanlış yapabilir. Umarım
öyledir. Teyide muhtaçtır diye düşünüyorum" dedi.

8/28/2011

seyyah1906

ak partide abdullah gülün ikinci defa seçilmesini engelleme formülleri aranıyor

AKP'de Gül'ün 7 yıl görevde kalıp 2014'te inmesi görüşü ağırlık kazandı.

AKP, yarın Köşk’te 4. yılını tamamlayacak olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresini büyük ölçüde netleştirirken ikinci kez aday olmasının önünü kesecek formüller üzerinde duruyor. AKP’de Gül’ün 7 yıl görevde kalıp 2014’te inmesi görüşü ağırlık kazandı. Böylece Gül’ün önceki cumhurbaşkanları gibi 7 yıllığına bir kerelik cumhurbaşkanlığı yapması, 5+5’ten yararlanmaması amaçlanıyor.
Cumhuriyet'in haberine göre, Gül, cumhurbaşkanı olarak 4. yılını doldururken görev süresine ilişkin belirsizlik hâlâ giderilemedi. Gül’ün görev süresine ilişkin belirsizlik Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu konuda bir takvim yapmayışından kaynaklandı. 2007’de referandumla yapılan anayasa değişikliğiyle süre 5 yıla indirildiğinden 5. yıla girilmesi nedeniyle Gül için “topal ördek” yorumları da yapılmaya başlandı. Gül de daha önce görev süresinin belirlenmeyişinden duyduğu kaygıları birkaç kez dile getirdi. Ancak 12 Haziran seçimlerinde alınan yüzde 50’lik oyla birlikte ekim ayında TBMM’nin açılması öncesinde görev süresine ilişkin partinin görüşü netleşmeye başladı. Daha önce parti ve hükümet içinde Gül’ün görev süresinin 5 yıl ve 7 yıl olduğu şeklinde iki görüş bulunuyordu. Ancak artık ağırlıklı görüş Gül’ün görev süresinin 7 olduğu noktasında oluştu. Hesaplar, Gül’ün 2014’e kadar görevde kalması üzerine yapılmaya başlandı.

AKP’de Gül’ün görev süresi 7 yıl olarak belirlenirken anayasadaki 5+5 düzenlemesi nedeniyle ikinci kez adaylık talebinde bulunmasının önüne geçilmesi amacından da hareket edildi. Buna göre Gül’ün 7 yıl görevde kalması ve bir daha aday olamaması formülü şöyle gerekçelendiriliyor:

“Gül, Meclis tarafından 7 yıllığına bir kereliğine cumhurbaşkanı seçildi. 7 yıllığına ve bir kereliğine seçilen son cumhurbaşkanı oldu. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ve 5+5 düzenlemesiyle ikinci kez seçilebilmesine imkân veren anayasa değişikliği ise Gül, Köşk’e çıktıktan sonra gerçekleşti. Bu değişiklik Gül’ün durumunu kapsamıyor. Dolayısıyla Gül, 7 yıl süreyle cumhurbaşkanlığı yapacak ve yeniden aday olamayacak. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve ikinci kez 5 yıllığına aday olabilmesi süreci Gül’den sonra gelecek isim için geçerli olacak. Görev süresine ilişkin anayasa değişikliği ilk kez Gül’ün ardından gelecek cumhurbaşkanıyla başlayacak.”

Partide bu görüşün, 7 yıl kararıyla birlikte Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da başkanlık sistemi konusunda ısrarlı olmaması durumunda 2014’te Köşk’e çıkmayı hesaplamasından kaynaklandığı belirtiliyor.

7/18/2011

seyyah1906

clinton bölgede en güvendiğimiz iki müttefikimiz arasında soğukluk olmasından üzüntü duyuyoruz

Clinton, “Bölgede en güvendiğimiz iki müttefikimiz arasında soğukluk olmasından üzüntü duyuyoruz” dedi. Gül de Türkiye’nin haklı olduğunu, İsrail’in olumlu yönde elini uzatması halinde geri çevrilmeyeceğini vurguladı.
LİBYA toplantısına katılmak için geldiği İstanbul’da birçok ikili temasta bulunan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de Tarabya’daki Huber Köşkü’nde kabul ettiği ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Başkan Barack Obama’dan İsrail’le ilişkiler konusunda mesajlar getirdi. Clinton, Cumhurbaşkanı Gül’le görüşmeye geçmeden önce Huber Köşkü’nün bahçesinden İstanbul Boğazı’nı seyretti. “İstanbul Boğazı, dünyada harika bulduğum yerlerden birisi” diye söze giren Clinton, dolunayın ışıltısının Boğaz sularına yansımasına dikkat çekip, Türk ve ABD heyetine şöyle dedi: “Tanrıya şükredelim ki, böylesine bir doğal güzelliğe sahibiz. Bu güzellik sayesinde kötü olan şeyleri düzeltmek için kendimizde güç buluyoruz. Aksi durumda bu kadar şeyle uğraşmak gerçekten çok sıkıcı olurdu. İtiraf edeyim ki İstanbul kendimi iyi hissettiğim kentlerden birisi.”

Üzüntü duyuyoruz

Clinton daha sonra konuyu Mavi Marmara baskını nedeniyle bozuk olan Türkiye-İsrail ilişkilerine getirdi. Clinton, Başkan Obama’nın iki ülke ilişkilerinin yeniden rayına oturmasına büyük önem verdiğini ve bundan mutluluk duyacağını aktardı. Türkiye ile İsrail arasında yürütülen gizli görüşmeleri desteklediklerini ve sonuca ulaşılması için ABD’nin elinden gelen her türlü katkıyı vermeye hazır olduğunu ileten Clinton, “Bölgede en güvendiğimiz iki müttefikimiz arasında soğukluk olmasından üzüntü duyuyoruz” dedi.
Gül de Türkiye’nin özür ve tazminat isteme pozisyonunun haklı olduğunu ifade ederek, İsrail’in olumlu yönde elini uzatması halinde Türkiye’nin bunu geri çevirmeyeceğini vurguladı.
Her iki taraf Kaddafi’nin Libya’yı ve halkını temsil etmediği konusunda görüş birliğini yinelerken, Suriye’de Beşar Esad yönetimi için daha temkinli bir tutum takınmayı tercih etti. Clinton, Suriye’de yönetimin halkın reform çağrısına uyması gerektiğini vurguladı ve Suriye halkının istemi dışında dışarıdan bir girişime kalkışılmasının söz konusu olmayacağı mesajını verdi.

Ermenistan’la süreç

Clinton, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin yeniden canlandırılması ve sürecin devam ettirilmesi gerektiğini belirtirken, bu konuda da her iki tarafı cesaretlendirmeye hazır olduklarını bildirdi.

Terörle mücadelede her iki ülkenin işbirliğini mükemmel olarak tanımlayan Clinton, Türkiye’den gelecek her türlü destek talebini yerine getirmeye hazır olduklarını tekrarladı. Clinton, Türkiye’nin ekonomide gösterdikleri performansı da takdirle karşıladığını vurgulayarak, “Özellikle yanı başınızda ekonomik yangın varken bunu başarmak çok önemli” dedi.

‘Özür’cüler güçleniyor

İSRAİL’in Mavi Marmara baskını konusunda Türkiye’den özür dilenmesini isteyen yetkililerin sayısı artıyor. Haaretz Gazetesi’nin dünkü haberine göre İsrail savunma yetkilileri de, özür yoluyla Türkiye ile ilişkilerin düzeltilmesinden yana. İsrail Adalet Bakanlığı ile görüşen söz konusu yetkililerin, “ihtiyatlı bir özür” dilenirse, Türk insan hakları örgütlerinin İsrail aleyhine dava açmalarından kurtulacakları fikrinde oldukları belirtildi. Dışişleri Bakanı Lieberman, özür dilenmesine şiddetle karşı çıkıyor. Baskına katılan askerlerin yurtdışı seyahatlerini bile yasaklatabilecek olası davaların ancak özür yoluyla önüne geçilebileceği iddiasının Lieberman’ı yumuşatıp yumuşatmayacağı henüz belirsiz. 

6/30/2011

seyyah1906

devlet bahçeli sayın gül kamuoyunu oyalamak için pozisyon alıyor

MHP lideri Devlet Bahçeli, yemin kriziyle ilgili Çankaya Köşkü'nden gelen davetini reddetmesinin gerekçesini, "Milliyetçi Hareket Partisi, bu kapsamda Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün kamuoyunu oyalamak için pozisyon aldığına inandığından ve Meclis'te cereyan eden krizin tarafı olmadığından dolayı Çankaya Köşkünden gelen görüşme talebini geri çevirmiştir" sözleriyle açıkladı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün davetini geri çevirmesiyle ilgili yazılı açıklama yaptı. TBMM'deki boykot girişimi ve yemin krizinin milletin gözü önünde yaşandığını dile getiren Bahçeli, CHP milletvekillerinin Meclis'e gelmesine rağmen yemin etmediğini, bağımsız olarak seçilen bir grup milletvekilinin ise anlamlı bir şekilde Diyarbakır'da toplandığını ve yemin krizinin bir parçası olduğunu söyledi. Boykotu "talihsiz eylem" olarak nitelendiren Bahçeli şunları söyledi:

"Sözde, bu talihsiz eylemlere tutuklu bulunan milletvekillerinin serbest bırakılmaması gerekçe gösterilmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi ise, halen tutuklu bulunan bir milletvekili dışında tam kadro TBMM'de yerini almış ve milletvekili yeminini gerçekleştirmiştir. Bunu yaparken de, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin çözüm ve çare yeri olduğu inancından hareket etmiş ve milli iradeyi sulandıracak niyetlere prim vermeyeceğini ortaya koymuştur. Partimiz hiçbir zaman TBMM'nin saygınlığına gölge düşürecek ve millet egemenliğini tartıştıracak bir zihniyetin içinde olmamıştır, bundan sonra da asla olmayacaktır. Bu gelişmeler üzerine Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül inisiyatif alarak muhalefet partileri ve bağımsız milletvekilleriyle görüşmek için harekete geçmiştir. Öncelikle Sayın Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan Erdoğan'la gerçekleştirdiği iki saati aşkın görüşmeden sonra, siyasi partileri Çankaya Köşkü'ne davet etmesi kuşku verici ve baştan sorunlu bir tavır olmuştur. Bu görüşme içeriğinin tarafımızca bilinmesi mümkün değilse de, Sayın Gül'ün Başbakan Erdoğan'la istişare yaptıktan sonra böyle bir davette bulunduğu güçlü bir ihtimaldir. Bununla birlikte, Milliyetçi Hareket Partisi'nin, yemin ve boykot krizinin taraflarıyla aynı kategoride değerlendirilmesi ve süren siyasi krizin sanki bir parçasıymış gibi sunulması çok çirkin ve yakışıksız olmuştur. Partimizin Meclis'teki sorunu aşması için gösterdiği çabayı, katkıyı ve desteği göstermezden gelmek Sayın Gül'ün düşebileceği en büyük hata olarak karşımızdadır. Milliyetçi Hareket Partisi'nin meşruiyet alanından hiç taviz vermeyen siyasi tutumunu, sinsice değersizleştirmeye çalışmak da kimsenin haddi değildir."


"Gül, Erdoğan'ın çekim alanından çıkmalı"

Yemin krizinin çözülmesi için öncelikle bugünkü kaosa sebebiyet verenlerle irtibat kurulmasının yerinde, faydalı ve doğru olacağını söyleyen Bahçeli, MHP'nin düşüncelerinin millet tarafından açıkça bilindiğini ve tutuklu milletvekillerinin tahliye edilmemelerinin hukuk skandalı olarak görüldüğünü kaydetti. Bahçeli, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e Başbakan Erdoğan'la 'rol paylaşımı'na girmekle suçlarken şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanı'nın; Başbakan Erdoğan'la girdiği rol paylaşımından ve AKP'yi önceliğine alarak yaptığı görevinden dolayı; inandırıcılığı, birleştirici özelliği ve objektif sorun çözme niteliği iflas etmiştir. Eğer Sayın Gül, her geçen gün güçlenen demokrasi krizinin bitirilmesine samimi olarak destek vermek istiyorsa, öncelikle şahsına göre daha açık ve berrak olan Başbakan Erdoğan'ın çekim alanından çıkmalı, tarafsız, adaletli ve eşitliği gözeten yönetim anlayışına bir an önce sahip olmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi, bu kapsamda Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün kamuoyunu oyalamak için pozisyon aldığına inandığından ve Meclis'te cereyan eden krizin tarafı olmadığından dolayı Çankaya Köşkünden gelen görüşme talebini geri çevirmiştir." 

6/20/2011

seyyah1906

devlet bahçeliden ilginç açıklama cumhurbaşkanının uzun süre sessiz kalması düşündürücü

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, seçim öncesi yaşanan kaset olayları ile ilgili olarak ''Her konuya anında refleks gösteren, bölücülerin seçilmesi için Yüksek Seçim Kurulunu baskı altına alan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de uzun bir süre sessiz kalması ve kamuoyu algısının değişmesiyle birden bire açıklama yapma gereği hissetmesi son derece düşündürücüdür'' dedi.




NE DEMEK İSTEDİ?
MHP MYK’sında genel başkanlık görevinin yanı sıra teşkilattan sorumlu olmasına da karar verilen Semih Yalçın, Bahçeli’nin bu açıklamasını NTV’ye değerlendirdi:
"Bu kadar alayın olduğu süreçte devleti temsil eden en üstü düzeydeki şahsiyetin sessizliği, hunharca yapılan kaset siyasetinde gerekli uyarıları yapmaması bizleri rahatsız etti. Genel Başkan’ın ifadesi bundan ibarettir. Orada, adaletin terazisinin bozulmaması gerekir. Oradan bir ses verilmeliydi ama yapılması. Bu siyasi hareketin lideri olarak Devlet Bahçeli de bu tenkiti yapmalıydı ve yaptı."
mynet

6/17/2011

seyyah1906

cumhurbaşkanı abdullah gül birleşmiş milletler oylamasında filistini tanıyacağız

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Filistin’in tanınması için yapılacak Birleşmiş Milletler oylamasında Türkiye’nin Filistin lehine oy kullanacağını söyledi.
Gül, Japonya’nın Nihon Keizai Shimbun (Nikkei) gazetesine verdiği demeçte, konuyla ilgili olarak “1967 sınırlarına dayalı Doğu Kudüs’ün başkent olduğu Filistin devletinin kurulmasını arzu ediyoruz ve İsrail ile barış içinde beraber yaşamasını diliyoruz” dedi ve Türkiye’nin “Filistin’in en güçlü destekçilerinden” olduğunu kaydetti.


Cumhurbaşkanı Gül, demecinde Filistin’in BM’de devlet olarak tanınmasının hedefleneceği oylamada, “Evet oyu kullanacağımıza şüphe yok” açıklamasında bulundu.
Filistin’in BM’de çok sayıda evet oyu alarak İsrail ile barış görüşmelerinde avantajlı bir konuma gelmeyi planladığını belirten gazete, “Ortadoğu’nun bölgesel gücü Türkiye’nin erkenden evet oyu yönündeki kararının” İsrail ve ABD için darbe olacağı yorumunu yaptı.
hürriyet