En Yeniler
boykot etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
boykot etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7/18/2011

seyyah1906

bdp'li emine ayna ankaraya gelsekte rolümüzü milletvekili olarak oynayamayacağız

BDP'li Emine Ayna Demokratik özerklik'in anlamını açıkladı: 'Ben artık senden talep etmiyorum. ben yapıyorum. Sana düşen beni tanımaktır'
Emine Ayna ilan ettikleri ‘Demokratik Özerklik’ tanımı içerisinde siyasal statünün bulunmadığını, siyasal bir tanımdan söz ettiklerini belirtirken, "Kültürel haklar vs. bunlar tartışılabilir belki.
Siyasal talep; siyasal bir statüdür. Ben o yüzden ‘Çıta dememek lazım’ diyorum. Bağımsızlığınızı ilan edersiniz de çıta oradadır. O gelir federasyonu, özerkliği tartışırsınız. Bunun gerisinde bir siyasi statü yok. Yapılan şey, kabul edilebilir, eşit değil; eşite en yakın; Türkiye sınırları içerisinde özgür ve gönüllü birlikteliğin temelidir. Eşit, özgür, gönüllü birliktelik. Bu müzakere masasına da gelebilir, konuşulabilir, konuşulmalıdır da. Bu noktadan sonra konuşulabilecek şey, demokratik özerklik nasıl işleyecek" dedi.

Emine Ayna, DTP’ye geçen milletvekillerinin TBMM’yi boykotu ve ‘Demokratik Özerklik’ ilanının birleşmesi üzerine kafa karışıklıklarının derinleştiğini, ‘Acaba Ankara bitti mi?’ denildiğini anlatırken şöyle konuştu:

"DEMOKRATİK ÖZERKLİK KOPUŞ DEĞİL"

"Demokratik Özerklik’ projesini ilk tartışmaya başladığımızda 2007’de bunu dosya haline getirip, yazıya döktük, tüm aydınlarla belli olgunluşma dönemine getirdik, ardından DTP tüzüğüne taşıdık. Demokratik Özerklik alt başlıkları ile örnek model olarak yer verdik. Ankara’dan bağımsız düşünüyor olsaydık, bunu Ankara’da tartışmazdık. Demokratik özerklik bir kopuş, ipleri koparma, yol ayrımı değil. Eşite en yakın özgür ve gönüllü birlikteliktir. Yaptığımız budur. Hem demokratik kolektifleri hayata geçirebileceğimiz, hem de diğer halklarla aynı ülke içinde birlikte yaşam olanağı yaratmaktır. Bu Türkiye’nin ciddi bir demokratikleşme hareketidir de. Ankara’dan kopuş değil, Ankara’nın yükünü hafifletmeyi hedefleyen bir şeydir. Meclis’i protesto etmemizle hiçbir ilgisi yoktur. Bizim Meclis’e ilişkin yaklaşımımız sadece Hatip Dicle veya diğer 5 tutuklu arkadaşımızla da ilgili değildir. Belediye başkanları, il genel meclisi, belediye meclisi üyeleri dahil tutuklu 3 binin üzerinde arkadaşımız var. Biz demokratik anlamda siyaset yapmayı hedefliyoruz. Terörle Mücadele Yasası, Türk Ceza Yasası’ndaki maddeleri önümüze koyarak demokratik politika yapmamızı engelliyorsunuz. Bu Meclis’in artık bu iradeyi göstermesi gerek. Anayasayı bırak önce bunu değiştir. Dicle’ye milletvekilliği verilir mi verilmez mi bu bağımsız bir konu. Hele önce bunları değiştir. Bunları değiştirmezsen Ankara’ya gelsek de rolümüzü milletvekili olarak oynayamayacağız, düşüncelerimizi ifade edemeyecek, örgütlenemeyeceğiz demektir."

DHA

7/08/2011

seyyah1906

kılıçdaroğlu hepimizin şikayetci olduğu bir konuyu çözmüyoruz niye çözmüyoruz?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'e, yemin krizinin çözülmesi için grup başkanvekilleriyle ortak çalışma yapılmasını önerdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'i makamında ziyaret etti. Görüşme yaklaşık bir saat sürdü. CHP Genel Başkanı'na, Grup başkanvekilleri Emine Ülker Tarhan, Muharrem İnce, Mehmet Akif Hamzaçebi ve İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın eşlik etti. Ancak görüşme baş başa gerçekleşti.
"Uzun uzun konuştuk"

Basının içeri alınmadığı görüşmenin ardından CHP Genel Başkanı, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Basın mensuplarının, "Kriz çözülebiliyor diyebilir miyiz?" sorularına CHP Genel Başkanı, "Kendisini kutlamak için gitmiştim ama bu konuda açıldı. Bu konuyu da uzun uzun konuştuk" dedi. Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"Sayın Başkan, bu konuda sorunun çözümüyle ilgili olarak düşüncelerimi sordu. Kendisine düşüncelerimi aktardım. Bu sorunun Türkiye'nin bugüne kadar yaşadığı demokratik anlamda ciddi sorunlardan biri olduğunu vurguladım. Cumhuriyet tarihinde ilk kez parlamentonun seçilmiş, hüküm giymemiş yani mahkum olmamış ama tutuklu milletvekilleriyle girdiğini bu sürecin demokrasi ayıbı olduğunu, bunun Türkiye'nin sorunu olmakla beraber bu sorunu biz uygar ülkelerde de anlatmakta zorlanabileceğimizi ifade ettim. Gerek BM gerek AİHS gerek Anayasa'nın 90. maddesi gereği hukukun üstünlüğünün ne kadar önemli olduğunu vurguladım."

"Meclis'i boykot etmiyoruz"

CHP'nin Meclis'i boykot etmediğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"CHP'nin bu tavrının Meclis'i boykot olarak adlandırılmaması gerektiğini, bu tavrımızın özünde insan haklarının yattığını, çünkü seçme ve seçilme hakkı insan hakkıdır. Bu milletvekilleri mahkum değildir, sadece tutukludur. Parlamentoya gelip yemin etmeleri gerekir. Önlerinde bir anayasal engel yok, yasal engel yok, uluslar arası sözleşmelerden kaynaklanan bir engel yok, engel sadece takdir hakkıyla ilgili bir engeldir. Ve bu sorun yasama organının temel sorunlarından birisidir. Biz hiçbir zaman parlamentoyu kilitlemek, parlamento çalışmasın diye özel bir çaba harcamak gibi özel bir düşüncemiz olmadı. Böyle bir anlayışımız da olmadı. Parlamentoya saygımızın gereği olarak yemin etmedik ama geldik, parlamentoda Genel Kurul'da bulunduk. Amacımız Türkiye'deki bu demokrasi ayıbını gidermekti. Ve Sayın Başkan'a şunu da söyledim. Aslında hükümetin bize teşekkür etmesi lazım. Nedeni de şu, eğer bir demokrasi ayıbını ortadan kaldırıyorsak Türkiye Cumhuriyetini batı dünyasında demokrasisi gelişmiş bir ülke konumuna getirmek istiyoruz, amacımız o. Kimsenin kalkıp da batıda bize Türkiye'de neden hapiste milletvekilleri var demesin diye."

"Bu sorunu çözelim"

TBMM Başkanı'na tutukluluk süresi konusunu da aktardığını ifade eden CHP Genel Başkanı, "Hepimizin şikayetçi olduğu bir konuyu çözmüyoruz, niye çözmüyoruz, biz ortak aklımızı niye egemen kılmıyoruz, bir araya gelelim ve bu sorunu çözelim" dedi.

Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"Sayın Başkan'a ben başka bir konuyu daha da ifade ettim. Bir olay düşünün dedim. Sayın Başbakan uzun tutukluluk sürelerinden şikayetçi, Sayın Cumhurbaşkanı uzun tutukluluk sürelerinden şikayetçi, AB uzun tutukluluk sürelerinden şikayetçi, anamuhalefet olarak biz ve diğer muhalefet partileri uzun tutukluluk sürelerinden şikayetçi yani hepimizin şikayetçi olduğu bir konuyu çözmüyoruz, niye çözmüyoruz, biz ortak aklımızı niye egemen kılmıyoruz, bir araya gelelim ve bu sorunu çözelim. Biz çözümsüzlük değil, bunu bir bilek görüşü olarak görmekte yanlış, bu bir demokrasi sorunudur. Bir insan hakları sorunudur. Ve bu sorunu biz çözmeyeceksek anayasa gibi devasa bir alanı nasıl bir araya gelip çözeceğiz. O açıdan kendileri bu sorunun çözümüne katkı vereceklerini ifade ettiler. Kendilerine teşekkür ettim. Sorunun çözümüne kim katkı verirse ona şükran borçluyuz. Katkı özelikle şu açırdan olacak. Türkiye'de demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü kuralını egemen kılıyoruz demektir."

Dörtlü zirve önerisi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e önerdiği teklifi TBMM Başkanı'na da yaptığını ifade eden CHP Genel Başkanı, şöyle dedi:
"Sayın Cumhurbaşkanı da sormuştu, onada önermiştim. Aynı öneriyi Sayın Başkan'a da yaptım. Bu konunun çözümüyle ilgili olarak grup başkanvekilleri davet edilir, onlar bir araya gelirler, otururlar, sorunun çözümüyle ilgili iradelerini beyan ederler. Ve bu süreci hızlandırmış olur. Bu da bir bizim talebimiz olarak kendilerine aktarıldı. Sayın Başkan tabii dedi, grup başkanvekillerini davet ederim, konuşuruz, madem böyle bir talep var, bu uygulanabilir."

"Ne zaman yemin edeceksiniz?" sorusuna ise CHP Genel Başkanı, "Bu kadarlık açıklama yapmam yeterli" demekle yetindi.

Çiçek'in açıklamaları

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, ''CHP ve BDP'nin kararlarını gözden geçirmesini'' isteyerek, ''(Onları) Olumlu bir başlangıç yapmaya, yeni bir sayfa açmaya davet ediyorum'' dedi.

Çiçek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, yarın, TBMM'de 61. Hükümetin programının okunacağını anımsattı. TBMM Başkanı Çiçek, ''Yemin etmediği takdirde CHP yok, BDP yok. Bu hoş bir görüntü değil'' dedi.

''Milleti daha üzmeye kimsenin hakkı olmadığını'' ifade eden Çiçek, ''En başta CHP olmak üzere, BDP'yi de kararlarını bir kez daha gözden geçirmeye; suyun kendi mecrasında akması hususunda yeniden kararlarını bir defa daha dönüp bir olumlu başlangıç yapmaya, vakit çok fazla da geçmeden yeni bir sayfa açmaya davet ediyorum'' çağrısında bulundu.

Kılıçdaroğlu'ndan yeni açıklama

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in grup başkanvekillerini çağıracağını ifade ettiğini söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM'deki makamından ayrılırken basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"Cemil Çiçek, komisyona çağrı yaparsa tavrınız nasıl olacak?" sorusuna CHP Genel Başkanı,"Komisyon değil arkadaşlar, grup başkanvekilleri" dedi.

"Buna ilişkin çağrı yaparsa yemin edecek misiniz?" sorusuna da Kılıçdaroğlu, "Bir bakalım arkadaşlar, önce bir görelim, bakalım" demekle yetindi.

"Bu yönde bir adım bekliyorsunuz ama değil mi, grup başkanvekillerini çağırmasını" sözüne de CHP Genel Başkanı, "Zaten söyledi, çağıracağını ifade etti" dedi.

7/04/2011

seyyah1906

devlet bahçeli kimin arkadaşlarını satma ile ilgili engin tecrübeye sahip olduğunu orada görmelidir

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 12 Haziran seçimlerinin ardından partisinin ilk TBMM grubu toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi.

Seçimlerden sonra yaşanan boykot krizini de değerlendiren Bahçeli, TBMM'nin kriz üssü haline gelmesinin önümüzdeki sürecin çok şeylere gebe olduğunu kanıtladığını kaydetti. Türkiye'ye yakın coğrafyadaki ülkelerde yaşanan gelişmelere dikkat çeken Bahçeli, böyle bir ortamda yenilenen Meclis çatısı altında yemin ve boykot krizinin ortaya çıktığını ve demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçtiğini kaydetti.
Yaşanan gelişmeleri AKP'nin kayıtsızlık ve vurdumduymazlık içinde izlediğini ifade eden Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın balkon konuşmasındaki üslup ve yaklaşımlarıyla daha sonraki tutum ve söylemleri arasında gece ile gündüz kadar fark oluştuğunu belirtti. Krizin çözülmemesi halinde millet iradesinin sorgulanması ve değersizleşmesinin kaçınılmaz olacağını da dile getiren

Bahçeli, "Tehlike bu kadar açık ve yakındır. İşin şakaya gelir tarafı, hafife alınacak yönü kalmamıştır. Yemin ve boykot krizinin görünürde üç sorumlusu olduğu ortadadır. Bunlardan birincisi, bölücülüğün siyasetteki uzantısı olan ve Kandil çetesini arkasına alarak barış ve özgürlük mücadelesi verdiğini iddia eden BDP'dir. İkincisi tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmamasını gerekçe gösteren ana muhalefet partisi CHP'dir. Üçüncüsü ise göz göre göre krizin geldiğini fark edemeyen ya da fark etse de sesini çıkarmayan ve bundan nemalanmanın arayışında olan AKP hükümetidir" diye konuştu.


"Herkes ortaya çıkan kaostan birinci derecede sorumludur"

Bahçeli, Hatip Dicle'nin durumunu da değerlendirdiği konuşmasında, Anayasa'nın 76'ncı maddesinin YSK ve bağımsız adaylar tarafından dikkate alınmadığını kaydetti. Bahçeli, "Her şey berrak biçimde ortadadır. Hukuken milletvekili seçilmesi mümkün olmayan bir kişinin seçime katılması için çaba gösteren herkes ortaya çıkan kaostan birinci derecede sorumludur. Kandan beslenen bölücü mihrakların, taraftarlarını sokağı işaret etmesi, silah ve dağı adres göstermeleri tam bir kepazeliktir ve Türkiye'nin şerefiyle açıkça oynamak anlamına gelecektir. Türk milletinin her önüne gelen tarafından azarlanmasını, hakir görülmesini ve dayatmalara boyun eğmeye zorlanmasını şiddetle ve nefretle reddettiğimizi duyurmak istiyorum" diye konuştu. Başbakan Erdoğan'a "bu isyan provaları karşısında neden sessiz ve tepkisizsin" diye soran Bahçeli, "İmralı'da yatan bebek katilinin serbest bırakılma şartları gün geçtikçe olgunlaşmaktadır. Merakımız ceviz ağacının altında sözde barışı konuştuklarını dile getirerek terör elçiliği yapanlar, acaba hayatlarında hiç Türk bayrağının altında şehitlerimizi ve gazilerimizi hatırlayacak bir ahde vefa örneği göstermişler midir" dedi.


"Başbakan Erdoğan sözde ustalık döneminin eşiğinde kararını vermeli ve tarafını belirlemelidir"

PKK militanlarına gerilla diyerek önem atfeden kalem sahipleri acaba ağızlarına vatan, bayrak ve şehit kelimelerini ne zaman alacaklardır" diye konuştu. Bahçeli şunları söyledi:
"Türk milletini savaş sözleriyle sindirmeye çalışan şimdi de 15 Temmuz randevusunu veren etnik bölücüler ne yaparlarsa yapsınlar emellerine ulaşamayacaklardır. Muhataplarını buradan uyarıyorum; kimse yanılıp yenilip boş hayallere kapılmasın. Bizim ne vazgeçecek insanımız ne de verecek bir çakıl taşımız vardır. Başbakan Erdoğan sözde ustalık döneminin eşiğinde kararını vermeli ve tarafını belirlemelidir."

2007 yılından bu yana milletin maruz kaldığı anayasa geriliminin bitirilmesi gerektiğine işaret eden Bahçeli, anayasa değişikliği konusunda partisinin 'kırmızı çizgileri'ni de yineledi. Bahçeli Anayasa'nın ilk üç maddesinin kendileri tarafından müzakere edilmesinin dahi mümkün olmadığını belirterek, "Herkes hesabını buna göre yapmalı ve ayağını denk almaladır. Aksi takdirde MHP Türk milletinin hak ve menfaatlerini korumak ve Türkiye Cumhuriyeti'ni yaşatmak için her fedakarlığı seve seve yapmaya hazırdır" dedi.


"Senden icazet mi alacaktık?"

Tutuklu milletvekillerinin durumunu değerlendiren Bahçeli, İstanbul Milletvekili Engin Alan'ın da diğer milletvekilleriyle aynı durumda olduğunu belirterek bu hukuk skandalının affı ve tarifinin mümkün olmadığını söyledi. Anayasa'nın 76'ncı maddesi ve Milletvekili Seçim Kanununun 11'nci maddeleri doğrultusunda Engin Alan ve benzer durumdaki milletvekillerinin milletvekili olmalarında herhangi bir engel bulunmadığını dile getiren Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın "Ne yapalım seçmeseydiniz" şeklindeki sözlerine yanıt verdi. Bahçeli "Senden icazet mi alacaktık? Sana mı danışacaktık? Bu kendini bilmez ve utanmaz zihniyet, geçmişte şahsını ilgilendiren kişiye özel anayasa değişikliğini pervasızca yapmıştı. Hukukun ilkelerini fütursuzca çiğnemiş ve CHP'de bu işe ortak olmuştu" dedi.


Kılıçdaroğlu'na yanıt: Önce aynaya bak

"AKP yargısı"nın izan ve insaf ölçülerinden tamamen uzaklaşarak kanun maddelerini keyfi şekilde yorumladığını belirten Bahçeli, Meclis'in daha yolun başından büyük bir açmazla karşı karşıya kaldığını söyledi. Bahçeli şöyle konuştu:

"Ancak hiçbir gerekçe Meclis'in boykot edilmesine ve Anayasa'nın 81'nci maddesindeki milletvekili yeminine aykırı hareket edilmesine mazeret teşkil etmeyecektir. Bu haliyle başta CHP olmak üzere, milletvekili yemini etmeyenlerin TBMM'nin saygınlığına fazlasıyla gölge düşürdüklerini bilmeleri lazımdır. Madem ortada bir yanlış vardır, o halde bir başka yanlışla bunun giderileceğini düşünmek hezeyandır ve Gazi Meclis'in taşıdığı yüksek erdeme hakarettir. Üstelik CHP Genel Başkanı'nın, Meclis'i protesto ederken; 'arkadaşlarımızı satmayız' sözleriyle bizi tariz yollu itham etmesi içine düştüğü ölçüsüzlüğün ve kafa karışıklığının bariz deşifresi olmuştur.Bize derme çatma siyasi delikanlılık gösterileri yapan Sayın Kılıçdaroğlu, önce aynaya bakmalı ve kimin arkadaşlarını satma ile ilgili engin tecrübeye sahip olduğunu orada görmelidir.Bizim boş laflara karnımız toktur.Milliyetçi Hareket Partisi, 91 yıllık mazisinde böylesine bir boykotla karşılaşmayan kutlu Meclis'i, tartıştıracak ve itibarını zedeleyecek hiçbir niyetin ve eylemin içinde olamaz ve olmayacaktır."


CHP'ye mektup tepkisi

CHP'nin yemin kriziyle ilgili uluslar arası kuruluşlara yazdığı mektubu da gündeme getiren Bahçeli, bunun son derece acı verici ve talihsiz olduğunu kaydetti. Bahçeli, mektubun yeni CHP'nin ruh halini ve meselelere hangi açıdan baktığını gösterdiğini savunarak siyasi partiler açısından en üst şikayet mercinin Türk milleti olduğunu belirtti. Bahçeli, "Başkent Ankara vizyonundan çıkarak, küresel çekim alanına kapılan CHP'nin, ülke içindeki siyasi ve hukuki meseleleri dünyaya afişe etmesi en az yemin krizi kadar ciddi ve önemli bir problemdir.Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu partinin bu içler acısı hali, geleneği ve siyasi geçmişi bakımından kırılma ve sapmadır.Bu nedenle CHP, partimize laf yetiştireceğine kendisine bakmalı ve bize akıl vermekten bir an önce vazgeçmelidir" diye konuştu.



Gül'e "davet" tepkisi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün geçen haftaki davetini hatırlatan Bahçeli, Gül'ün tavrının Başbakan'la bir plan dahilinde hareket ettiğini gösterdiğini söyledi. Gül'ün davetinde AKP'nin yer almadığını, Meclis'te temsil edilen diğer siyasi partilerin davete muhatap olduğunu kaydeden Bahçeli, "Eğer AKP yemin ettiği gerekçesiyle davet edilmediyse, partimiz de aynı durumdadır o zaman bize yönelik bir çağrıya da gerek yoktur" dedi.


4 maddelik çıkış önerisi

İstendiği takdirde TBMM'nin bugünkü karanlık tablodan çıkışın tek adresi haline getirilebileceğini söyleyen Bahçeli Başbakan Erdoğan'ın "tükürdüklerini yalayacaklar" sözüne tepki gösterdi ve bu ifadenin bir Başbakan'a kesinlikle yakışmadığını söyledi. Ortaya çıkan emarelerin Başbakan'ın krizi istismar edeceğini gösterdiğini ifade eden Bahçeli, boykot krizinin çözülmesi için 4 maddelik öneri sundu. Bahçeli şunları söyledi:
"-Millet iradesinin heba edilmemesi ve milletimizin çekişmelerle oyalanmaması için yemin ve boykot krizinin tarafları bu eylemlerine bir an önce son vermeli ve Meclis'teki yerlerini almalıdırlar.
-Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grubu bulunan bütün siyasi partilerden seçilecek temsilciler bir araya gelmeli, ahlaki ve tutarlılık gereğince tutuklu bulunan milletvekillerinin haklarını savunacak bir Meclis bildirisi için temel zemin oluşturmalıdırlar.
-Yürürlükteki yasal hükümler, tutuklu bulunan milletvekillerinin salıverilmesine engel değildir. Tutuklu milletvekillerinin önüne, Anayasanın 14. ve 83. maddelerini mani bir hal olarak çıkarmak zorlama ve yanlı bir tutum olacaktır. Yalnızca kanun ve anayasa hükümlerinin objektif kriterler çerçevesinde uygulanması ve iktidarın bu konuda ön ayak olması meseleyi kökünden çözecektir.
-Bunlara rağmen de bir çözüm ortaya çıkmıyorsa, Anayasanın 76. maddesine, tutukluyken seçilen milletvekillerinin durumlarını daha da netleştirecek ve serbest kalmalarını sağlayacak bir ifade ilave edilerek içinde bulunulan krizin ortadan kaldırılması mümkün olabilecektir."



"Engin Alan bölücülere karşı rehin olarak tutuluyorsa, hesabını sormak bizim için namus borcu olacaktır"

Bahçeli önerilerine rağmen tutuklu milletvekilleriyle ilgili adım atılmazsa o zaman bu kişilerin başka davalara denge unsuru olarak tutulmasının gündeme geleceğini belirterek, "İmralı, Silivri ve KCK arasında denge arayışları varsa ve mesela Sayın Engin Alan bölücülere karşı rehin olarak tutuluyorsa, er ya da geç bunun hesabını sormak bizim için namus borcu olacaktır. Bu borcu da Allah sağlık verdiği sürece mutlaka ödeyeceğimizden herkes emin olmalıdır. Geldiğimiz bugünkü aşamada; Türkiye'nin daha fazla hırpalanmaması ve milletimizin artan sorunlarının bir an önce çözülmesi amacıyla başta AKP olmak üzere, herkes sorumlu ve duyarlı hareket etmeli ve karşı karşıya olduğumuz bunalımı bertaraf etmek için güç birliği yapmalıdırlar. İnanıyorum ki, TBMM çatısı altında; iyi niyetli ve dürüst bir şekilde oluşturulacak uzlaşma zemininde, her güçlüğün üstesinden gelmek mümkün olacaktır.Yeter ki istensin, yeter ki karar verilsin ve irade gösterilsin" diye konuştu.

Bahçeli konuşmasının sonunda Meclis Başkanlığı seçimi yapılacağını hatırlatırken, MHP olarak adayları Tunca Toskay lehine oy kullanacaklarını söyledi.
seyyah1906

başbakan recep tayyip erdoğan tükürdüklerini yalayacaklar sözünün arkasında olduğunu belirtti

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP’li milletvekillerinin yemin etmeme kararını devam ettirmesine yönelik tepki göstererek “Şu anda parlamento çalışıyor ve burada yemin edilmediği sürece devamsızlık söz konusudur. Buraya gelip katılmak yasama çalışmalarına katılmak anlamına gelmez. Bugün önemli bir yasama çalışmasıydı ve bu yasama çalışmasında yok listesine girmişlerdir” sözleriyle değerlendirdi. Erdoğan tükürdüklerini yalayacaklar sözünün de arkasında olduğunu dile getirdi.
TBMM’de gerçekleştirilen Başkanlık seçiminin ardından Başbakan Erdoğan kuliste basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Erdoğan, Cemil Çiçek’in Meclis Başkanı seçilmesiyle ilgili değerlendirmesinde seçim sonucunun hayırlı olduğunu ve planladıkları gibi salt çoğunluk ile gerçekleştiğini kaydetti, Erdoğan Cemil Çiçek ile ilgili yorumunda ise, “İnanıyorum ki, yakın siyasi tarihini parlamentonun ve ülkemizin gayet iyi bilen, hukuki misyonu itibariyle güçlü bir karizmaya sahip olan Cemil Bey, parlamentonun bu sıkıntılı dönemde de başarılı bir performans ortaya koyacaktır. Gerek partimizin yönetiminde gerek hükümetimizdeki sözcülüğü itibariyle zaten ülkemizin ve uluslararası siyaset camiasının yakından tanıdığı, bildiği bir isim olarak da bu makama yakışan bir isim olacaktır. Ben kendisine Allah’tan başarılar diliyorum. Ailesine mutluluklar diliyorum” dedi.

"ELLER SIKILI OLURSA YUMRUK OLUYOR"

Erdoğan, Çiçek’in teşekkür konuşmasında "yumruk sıkma değil, el sıkma tokalaşma" mesajları vermesi hususunda da yaptığı değerlendirmede, “Gayet güzel, hep arzu edilen mesajlar. Temenni ederim ki, sıkılı eller olmaz. Eğer sıkılı olursa yumruk oluyor. Eğer eller açık olursa tokalaşmaya yönelik oluyor, o da barışa uzanan el oluyor. Temennimiz budur” diye konuştu. Gündemlerinde Türkiye’ye hizmetin bulunduğuna da vurgu yapan Başbakan Erdoğan, Türkiye’yi mutlu insanlar topluluğu haline getirmeyi hedeflediklerini kaydetti.

"CHP’NİN TAVRI YANLIŞTIR"

Başbakan Erdoğan, CHP’nin boykotunun devam etmesi durumunda anayasa çalışmalarının riske gireceği yönündeki iddiaları da yanıtladı. MHP ile bir konsensüs, bir ortak akıl oluşturulması durumunda verdikleri sözü yerine getirebileceklerini söyleyen Erdoğan şöyle devam etti:

“Nedir bu ortak akıl. Bütün sivil toplum örgütleri ile otururuz konuşuruz çalışmaları yaparız ve ülkemize hizmet konusunda kapıyı ciddi manada açmış oluruz. CHP’nin anamuhalefet partisi olması hasebiyle bu çalışmaların içerisinde olması en büyük arzumuzdur. Demokratik parlamenter sisteme güç katması açısından da önemlidir. Ama şu ana kadar takındıkları tavır yanlış bir tavırdır. Yani parlamento hukukunu bilmemenin çok acı bir örneğidir ve doğal seyri içerisinde üzerlerine düşen görevi yerine getirmeleri gerekir. Eğer bu görev yerine getirilirse zaten problem kalmayacaktır. Bizim önyargılarımız yok tam aksine milletimize hizmet bizim önceliğimizdir. Bunun dışında kimseye de kinimiz nefretimiz söz konusu değildir.”

"BURAYA GELMEK YASAMA FAALİYETİNE KATILMAK DEĞİLDİR"

CHP’nin tavrının devam etmesi durumunda bir ara seçim formülünün destekleyip desteklemeyecekleri yönündeki bir soruya ise Erdoğan, “Şu anda Parlamento çalışıyor ve burada yemin edilmediği sürece devamsızlık söz konusudur. Buraya gelip katılmak yasama çalışmalarına katılmak anlamına gelmez. Bugün önemli bir yasama çalışmasıydı ve bu yasama çalışmasında yok listesine girmişlerdir” yanıtını verdi. Ekim ayında yeni yasama yılında bir adım atılması konusunda ise Erdoğan henüz Temmuz ayında olduklarını ve Ekim’in beklenmesi gerektiğini ifade etti.

"BU TÜKÜRDÜĞÜNÜ YALAMAKTIR"

Kütahya’da dün yaptığı konuşmada CHP’nin yemin etmeme kararı konusunda, “Tükürdüklerini yalayacaklar” sözlerine CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun tepki göstermesi de Erdoğan’a hatırlatılırken, muhalefet liderlerinin kendisine gösterdiği tepkilere ise Erdoğan şöyle yanıt verdi:

“Herkesin sözü kendinedir. Ben bir gerçeği söylüyorum. Siyasetçi ağzından çıkanı iyi değerlendirecek. Ben iyi değerlendiriyorum ve bunun da nereye gideceğini çok iyi biliyorum. Çünkü siz kalkar da arkadaşlarımız yemin etmedikçe biz yemin etmeyeceğiz derseniz kendinizi kilitlersiniz. Şimdi diyorum ki, bunu böyle dediniz, yarın eğer siz yemin etmek durumunda kalırsanız bu tabloda bunu nasıl izah edeceksiniz? Olay bu. Bu nedir tükürdüğünü yalamaktır işte.”

Erdoğan, Oktay Ekşi’nin TBMM Başkanlığı seçiminde özellikle CHP Milletvekili Kamer Genç’in çıkışları karşısındaki tavrına yönelik değerlendirmesinde, “Bugünkü tavrı tam manasıyla olması gereken tavırdır. Sayın Ekşi, bugün olması gerekenleri harfiyen uygulamıştır. Bundan dolayı da teşekkür ederim” dedi.(ANKA)

7/03/2011

seyyah1906

başbakan recep tayyip erdoğan bak açık söylüyorum bu tükürdüklerini yalayacaklar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz ay deprem felaketi yaşanan Kütahya'nın Simav ilçesinde depremzedelere hitap etti. TBMM'deki yemin ve boykot krizine göndermelerde bulunan Erdoğan, devleti, bayrağı, bu ülkeyi sevmeyenlere karşı dik duracaklarını söyledi. "Başka arayış içerisinde olanlar kendi kararlarını kendi versinler" diyen Erdoğan demokrasi, özgürlükler ve insana saygı için kimsenin demokrasinin yerinin meclis olduğu çizgisinden sapmaması gerektiğini kaydetti. Erdoğan şöyle konuştu:
"Millet size görev verdi. Git mecliste çalış dedi. Sokaklarda git de yaygara yap demedi. Şimdi geleceksin orada üç aylık parayı alacaksın maaşı. Bu maaşı ne karşılığında alıyorsun. Ya çalışmayana para var mı? Çalışma yeri neresi Meclis. Sana helal para gerekiyorsa geleceksin yerini alacaksın orada çalışacaksın. Neymiş başbakan bize yardımcı olsun. Başbakan sana niye yardımcı olsun. Bu ülke bir hukuk devleti. Siz bu işin olmayacağını bile bile bunu yaptınız. Yasaları delmek için bunu yaptınız. Zannettiniz geçmişte bir iki kişiye yapılan bize de yapılır. Yargı böyle bir karara evet demedi. O zaman yapmanız gereken şey gelip o yemini yapacaksınız. Hukuk nasıl çalışıyorsa değerli arkadaşlar öyle çalışacak. Gelmemeleri meclisin çalışmasını engellemez dedim. Ama bunların akıl hocaları da yanlış, kendileri de yanlış."


'Bunun yeri burası değil'

Erdoğan CHP'nin "biz olmazsak meclis çalışmaz" iddialarına yönelik verdiği "çalışır" yanıtını Kütahya'da da yineledi. Anayasa'nın ve yasaların iktidara bu konuda yetki verdiğini hatırlatan Erdoğan "Biz çalışmazsak o zaman bize millet 'ya size yüzde 50'yi boşa mı verdik' der. Siz daha kendi hakkınızı savunamıyorsunuz, bizim hakkımızı nasıl savunacaksın der. Onun için biz parlamentoya gelenlerle yolumuza devam ediyoruz. Yarın seçim yapacağız" dedi. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun Sosyalist Enternasyonel'in Yunanistan'daki toplantısında yaptığı konuşmaya da işaret ederek "Gidip Yunanistan'da Sosyalist Enternasyonal'e bizi şikayet etmekle bir şey elde edemezsin. Burası bunun yeri Yunanistan değil. Şurası burası değil. Türk milletinden oy alacaksın gidip sosyalist Enternasyonel'e şikayet edeceksin. Bunların mantığı bu. 'Arkadaşlarımız yemin etmedikçe 4 yıl da olsa yemin etmeyeceğiz' dediler. Bu sözü unutmayın. Bak açık söylüyorum; bu tükürdüklerini yalayacaklar" diye konuştu.


'Ben Kılıçdaroğlu değilim'

Erdoğan, Simav'da depremzedelere hitap ettiği konuşmasında ayrıca yeni konut müjdesi de verdi. Erdoğan, Simav'ın deprem bölgesi olarak kabul edildiğini bu sebeple 8.5 şiddetindeki depreme dahi dayanıklı yeni konutlar yapılacağını söyledi. Erdoğan ayrıca il olmak istediklerini söyleyen Simavlılar'a "Ben Kılıçdaroğlu değilim. Ben dürüst olmak zorundayım. Bütün mesele bir ilde yapılması gereken neyse onun yapılmasıdır" yanıtını verdi.

7/02/2011

seyyah1906

devlet bahçeli ne yazıkki hiç bir sorunu bütünü ile kavrayamıyor temelinde çözemiyoruz

Bahçeli,Twitter'daki hesabından verdiği mesajda , ''Ne üzücü ki hiçbir sorunu bütünü ile kavrayamıyor, temelinde çözemiyoruz. Devlet sorumluluğu taşıyanlar samimi ve içten olmadıklarından, boğuştuğumuz sorunlardan kurtulamıyoruz'' ifadelerini kullandı.

''Sanki herkes krizden medet umuyor, serpilip büyümesi için adeta çaba sarf ediyor. Yaşanılan son talihsiz gelişmeler ister istemez bana bunları düşündürüyor'' görüşünü dile getiren MHP Genel Başkanı Bahçeli, şunları kaydetti:
''Yargının tarafsız, adil, eşitliği önceliğe alan ve genel çıkarı gözeten niteliklerinden uzaklaştığı anlaşılıyor. Bilmemiz lazım ki var olan sorunlar tesadüfen ve anlık gelişmelerin eseri olarak ortaya çıkmadı. Dünden bugüne, sorunlar üst üste birike birike geldi. Nitekim kaos ve kriz ateşine durmadan odun taşındı. Ufukta belirginlik kazanan problemlere kafa yormak ve çözüm üretmek gerekirken istismarla vakit geçirildi.

Nafile gayretler, içi boş beyanatlar, manasız ve hesaplı davetler üzerimize gelen kara bulutları dağıtmaya yetmiyor. Eğer siyasi iktidar hadiselerin gidişatını kestiremiyorsa ya tükenmiştir ya da art niyetlidir. Değişimi anlamadan propagandasını yapanlar, vesayetten kurtuluyoruz derken yeni bir vesayetin bataklığına saplanıyorlar. Var oluşundan bugüne kadar 91 yıl boykot edilmeyen Gazi Meclis bu gün itibarsızlaştırılma süreci ile karşı karşıya bulunuyor. Aklımızdan çıkarmayalım ki dayandığı gelenekleri ve temel ilkeleri çiğnenmiş millet iradesi hepimiz için felaketlere kapı aralar.''

6/29/2011

seyyah1906

akp grup başkanvekili bekir bozdağ herkes konuşuyor ağzı olan konuşuyor hesabı

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, BDP'nin desteklediği milletvekilleri ile CHP'li milletvekillerinin yemin etmemelerinin, demokrasi açısından üzücü olduğunu ifade etti.
Tutuklu milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile ilgili sorunun ''CHP'nin bizzat yarattığı sorun'' olduğunu belirten Bozdağ, CHP'nin, bu durumu daha adaylık sürecinde bildiğini ifade etti.
Parlamento'nun bugüne kadar hiçbir şekilde boykot edilmediğini kaydeden Bozdağ, ''TBMM ilk defa böyle bir boykot ile karşı karşıyadır. Parlamento, CHP ve BDP tarafından tehdit edilmektedir. Bugüne kadar TBMM hiçbir dönemde hiçbir tehdide boyun eğmemiştir. CHP bu davranışı ile fevkalade yanlış çığır açmıştır. Yarın herhangi bir parti 'Benim dediğim olmazsa Parlamento'ya gelmiyorum' diye dayatma yaptığı zaman Meclis'i her tehdit edenin karşısında boyun eğer duruma getirmeye kimsenin hakkı yoktur'' diye konuştu.

Bozdağ, CHP'nin, milletin kendisine verdiği iradeye, desteğe saygı duyması, bu desteğin sesini Parlamento'ya taşıması ve sorunun çözümüne ilişkin önerilerini ortaya koyması gerektiğini ifade etti. Sorunun, ''CHP'nin yarattığı, büyüttüğü ve kilitlediği'' bir sorun olduğunu belirten Bozdağ, tehdit ya da başka usullerle Parlamento'nun farklı yönlere sevkinin yanlış olacağını vurguladı. Bozdağ, CHP'nin boykot dışında sorunun çözümüne ilişkin tek bir önerisini görmediklerini kaydetti.


'Ağzı olan konuşuyor'

Tepkisel çözümlerin her zaman farklı sonuçlarının ortaya çıktığını belirten Bozdağ, şöyle devam etti: ''Tutukluluk sürelerini, milletvekili olduğu zaman kaldırma yolunda bir düzenleme yaptığınızda bunun ortaya çıkaracağı sonuçlara iyi bakmak lazım. Yani şimdi, 'milletvekili seçilen bir kişi hakkında herhangi bir mahkumiyet yoksa tutukluluk kararı kaldırılır ve milletvekilliğine devam eder' diye bir düzenleme yaptığınızda ne gibi durumlar karşınıza çıkabilir? Örneğin Alparslan Aslan... Tutuklu sanık. Aday gösterilse, hapishaneden çıkıp Meclis'e gelip yemin etmesine Türkiye, CHP ne diyecek? Diyelim Ogün Samast... Seçildi, tahliyesine karar verildi. Parlamento çalışmalarına gelip katılacak mı? Veya Kandil'de Murat Karayılan... Hakkında mahkumiyet yoksa, bağımsız aday oldu ya da bir parti aday gösterdi ve seçildi. Sonra silahı bırakıp Parlamento'da gelip yemin edecek mi? Biz bunu kabul edecek miyiz? Bunların ortaya çıkaracağı sonuç o kadar çok ki. Herkes konuşuyor. 'Ağzı olan konuşuyor' hesabı...''


'Parlamento çalışmalarını engellemez'

Bozdağ, CHP'li milletvekillerinin yemin etmemelerine rağmen grup yöneticilerini seçmelerinin geçerli olup olmadığı yönündeki soru üzerine, grup başkanvekillerinin seçilebileceğini, buna engel bir durum olmadığını, ancak Genel Kurul ve komisyon çalışmalarına katılmaları için yemin etmeleri gerektiğini söyledi. Bozdağ, milletvekillerinin yemin etmedikleri sürece danışma kurulu ya da grup önerilerine imza atma imkanlarının olmayacağını kaydetti. Bekir Bozdağ, TBMM Geçici Başkanı Oktay Ekşi'nin yemin ettiğini, milletvekili sıfatına haiz olduğunu ve kanun teklifi verebileceğini söyledi.

Bozdağ, CHP'nin yemin etmeme tutumunu sürdürmesi halinde Meclis Başkanı seçiminde herhangi bir aksama olmayacağını ifade etti. CHP'nin bu tutumunun TBMM'nin çalışmalarına engel bir durum olmadığını anlatan Bozdağ, ''Toplantı ve karar yeter sayılarında aranan şartlar sağlanırsa çalışmalar devam eder. Bunu herhangi bir partinin engellemesi söz konusu değildir. Genel kurul ve komisyon çalışmaları da yapılabilir. Parlamento çalışacaktır. Ama biz, anamuhalefet partimizin de Meclis'in bütün organlarında temsil edilmesini arzu ediyoruz'' dedi. Bekir Bozdağ, Meclis Başkanı adayı ile ilgili ön plana çıkan bir isim olup olmadığı yönündeki soru üzerine, bu konuda CHP ve MHP ile görüş alışverişinde bulunulduğunu, ancak herhangi bir ismin önerilmediğini söyledi.
seyyah1906

başbakanla görüşmek isteyen bağımsızlara ret meclise gelmeden kimseyle görüşmem

BDP'nin desteklediği bağımsız milletvekilleri Meclis’i boykot kararından vazgeçmek için son ana kadar Başbakan Erdoğan’dan bir uzlaşı ışığı bekledi. Edinilen bilgilere göre AK Parti ile ilişki kurması ve bir uzlaşı sağlanması için Diyarbakır Milletvekili Şerafettin Elçi görevlendirildi. "
"ÖNCE MECLİS'E GELSİNLER, SONRA..."

Canlı yayında bir açıklama yapan Şerafettin Elçi, bunun üzerine AK Parti Genel Başkan Yardımcısı
Yemin töreninden bir gün önce Çelik ile telefonla konuştuğunu belirten Elçi, kendisine Başbakan Erdoğan ile görüşme talebini ilettiğini belirtti. Hüseyin Çelik'in de, talebi Erdoğan’a ilettiğini ancak Erdoğan'ın “Önce Meclis’e gelsinler, sonra görüşürüm. Meclis’e gelmeden kimseyle görüşmem” cevabını verdiğini söyledi.

6/28/2011

seyyah1906

bizim boykot tutarlı gerekirse diyarbakırda gerekirse ankarada toplanırız

BDP desteğiyle Diyarbakır'dan seçilen Bağımsız Milletvekili Şerafettin Elçi, CHP'nin yemin etmemesini Söz Sende'de Balçiçek İlter'e değerlendirdi. "Bizim boykot, tutarlı bir boykot" diyen Elçi, CHP'nin hem yemin etmeyip hem de Genel Kurul'a girmesinin "tutarsız bir tavır" olduğunu savundu.
Elçi, bağımsızların grup toplantılarını Diyarbakır'da yapma kararıyla ilgili olarak da, "Biz kendi grubumuzu daha kurmadık. Ama bizim milletvekillerimizin ağırlıklı yöresi Diyarbakır. Biz Meclis'e katılmadığımız süre boyunca gerekirse Diyarbakır'da gerekirse Ankara'da toplanırız" dedi

6/22/2011

seyyah1906

hatip diclenin milletvekilliği düşürüldü bdp'liler yemin etmezse ara seçime gidilebilir

Reuters haber ajansı, Hatip Dicle'nin vekilliğinin düşürülmesinin ardından, 'BDP Meclis'i boykot ederse ara seçim olabilir' iddiasında bulundu

Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK), hakkında 1 yıl 8 ay hapis cezası verilen KCK tutuklusu Hatip Dicle'nin milletvekilliğini oybirliğiyle düşürmesi siyasette deprem etkisi yarattı.

Türkiye'deki siyasi gündemi yakından takip eden yabancı haber ajanslarından Reuters'ta yayımlanan bir analizde, Hatip Dicle'nin milletvekilliğinin düşürülmesinin ardından, BDP'lilerin Meclis'i boykot etmesi halinde ara seçimin gündeme gelebileceği öne sürüldü.

HATİP DİCLE'NİN VEKİLLİĞİ DÜŞÜRÜLDÜ
"Türkiye 'Kürt milletvekillerinin' Meclis boykotuyla karşı karşıya" ifadesinin kullanıldığı Reuters analizinde, 28'den fazla milletvekilinin ya da 550 sandalyeli Meclis'in yüzde 5'inin toplu olarak istifa etmesi halinde ara seçimlerin gündeme gelebileceği belirtildi.

Reuters, Hatip Dicle'den boşalacak koltuğun yeni sahibinin ise AK Partili bir milletvekili olmasının beklendiğini yazdı.

İSTİFALAR İÇİN MECLİS ONAYI GEREKİYOR
Bununla birlikte Reuters'ın analizinde, istifaların kabul edilebilmesi için Meclis'ten onay alınması gerektiği yönünde bir ifadeye yer verilmedi.

35 BAĞIMSIZ YEMİN ETMEZSE NE OLACAK?
Hatip Dicle'nin milletvekilliği düşürüldü. Şimdi BDP ne yapacak? Daha önce açıkladıkları gibi bağımsız seçilen miletvekilleri Meclis'e gitmeyecek mi? BDP destekli bağımsızlar yemin etmez, Meclis oturumlarına katılmazsa ne olacak? Bunun bir yaptırımı var mı? Şu an için belirsiz. Yol haritasını Meclis Başkanlık Divanı'nın kararları oluşturacak.

BDP destekli seçilen Hatip Dicle'nin milletvekilliğinin düşmesi sonrasında diğer milletvekillerinin atacağı adım Meclis için bir ilk olacak.

Diğer 35 ismin Meclis'e gelmemesi halinde, bir belirsizlik durumu oluşacak. Çünkü, Meclis hukukçularına göre, bu konuda ne yasa ne de içtüzükte bir hüküm yok. Yani boşluk var.

O milletvekilleri yemin etmezlerse Meclis'teki yasama ve denetim faaliyetlerine katılamayacaklar. Meclis Komisyonlarına da seçilemeyecekler. Ama haklarında devamsızlıktan işlem yapılması da güç. Çünkü yemin olmadığı için yoklama da başlamıyor.

Tüm bu nedenlerle BDP destekli milletvekillerinin durumu hakkında Meclis Başkanı ve yeni oluşturulacak Meclis Başkanlık Divanı'na gözler çevrilecek.

Divan'da bu durumla ilgili bir yol haritası belirlenmesi beklenecek.
mynet