En Yeniler
avrupa birliği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
avrupa birliği etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1/26/2015

seyyah1906

SYRIZA'nın lideri Alexis Tsipras Yunanistan ve Avrupa Birliği'ni Salladı




Yunanistan'da seçimin galibi Syriza oldu. Radikal sol koalisyon, dün yapılan erken seçimlerden tarihi bir zaferle çıkmayı başardı.SYRIZA'nın lideri Alexis Tsipras Yunanistan ve Avrupa Birliği'ni Salladı Yunanistan'da seçimin galibi Syriza oldu. Radikal sol koalisyon, dün yapılan erken seçimlerden tarihi bir zaferle çıkmayı başardı. Merkez sağdaki Yeni Demokrasi ve Sosyal-Demokrat Pasok Hükümetleri'nin 41 yıllık hakimiyetini sona erdiren Syrıza'nın zaferi taraftarlarına büyük sevinç yaşattı.

Yunanistan erken genel seçimlerini Radikal Sol Syriza Partisi'nin öngörülenin de üzerinde bir oy oranı ile kazanmasının ardından, piyasalar sallandı. Euro/Dolar paritesi 1.12 düzeyinin de altına inerek 11 yılın en düşük seviyesine geriledi. Yunanistan borsasında kayıplar yüzde 4'ü aştı.

SYRIZA'nın lideri Alexis Tsipras kimdir?


Eğitim Bakanlığı'nın liseye geçiş sınavları, öğrencilerin okul dışındaki yaşamları için disiplin cezaları ve tek tip kıyafeti öngören yasa tasarısı nedeniyle, binlerce okul işgal edilmişti.
Tsipras Yunanistan'da 1957-1974 arasında "Albaylar Cuntası" dönemini yaşamamış ilk siyasi parti lideri. Ama siyasi geçmişi genç yaşlarına uzanıyor. Kasım 1990'da, Eğitim Bakanlığı'nın liseye geçiş sınavları, öğrencilerin okul dışındaki yaşamları için disiplin cezaları ve tek tip kıyafeti öngören yasa tasarısı nedeniyle, binlerce okul işgal edilmişti. Üç ay süren eylemde 5 kişi ölmüştü. Tsipras 16 yaşında iken tarihe "önlük hareketi" olarak geçen bu öğrenci direnişi ile duyurdu adını...

Öğrenci isyanını TV’de anlatan Aleksis Çipras, 1990’da Miçotakis hükümetinin öğrencilerle ilgili kararlarına isyan eden yüz binlerin liderlerindendi. Hükümet tasarıyı geri çekmek zorunda kaldı. Çipras, o dönemde Yunan televizyonlarında öğrencilerin taleplerini anlatmış ve halkın da sempatisini kazanmıştı.

Aileden solcu

Ortokulda Yunanistan Komünist Partisi'nin Gençlik Kolları'na girdi.


Atina Teknik Üniversitesi'nden inşaat mühendisi olarak diplomasını aldı ama siyaset ağır bastı. Komünist Partisi'den ayrıldı, parlamento dışı çeşitli sol fraksiyonlarda yer aldı..

Che-pras

Yüzde 10.5 oy alarak sürpriz yaptı. İki yıl sonra parti lideri seçildi.
Sıkı bir solcuydu. arkadaşları Tsipras (Çipras) olan soyadını küçük bir harf hilesiyle, Arjantinli devrimci Che Gueveraya atıfla, "Che-pras" olarak söylüyordu.

SYRİZA partisinin gövdesini oluşturan "Sinaspismos" partisinden 2006 yılında Atina belediye başkanlığına aday gösterildi.

Yüzde 10.5 oy alarak sürpriz yaptı. İki yıl sonra parti lideri seçildi.

Bu partinin 6 sol siyasi oluşum birleşmesiyle oluşan radikal sol koalisyon SYRİZA lideri olarak 2009 seçimlerinde ilk kez milletvekili seçildi.

Hiç evlenmediler

Aleksis Çipras liseden beri birlikte olduğu Baziana ile 20 yıldan fazla zamandır birlikte. Resmi olarak evlenmeyen çiftin iki oğlu var.

Krizi fırsata çevirdi,

Tsipras 7 yıl önce hayalindeki Yunanistan’ın ve ideal başbakanın nasıl olması gerektiğini bir gençlik dergisine verdiği röportajda anlatmıştı. İşte o röportajından satırbaşları:
Kariyerindeki dönüm noktası 2009 ekonomik krizi oldu..

Beş yıl önce yüzde 4.6 oy ile aldığı SYRIZA'yı 2012'de yüzde 27 ile ana muhalefet partisi yaptı.

İdeal Başbakan'ı böyle anlatmıştı

Tsipras 7 yıl önce hayalindeki Yunanistan’ın ve ideal başbakanın nasıl olması gerektiğini bir gençlik dergisine verdiği röportajda anlatmıştı. İşte o röportajından satırbaşları:

- Siyasete girip genç yaşta parti lideri olduktan sonra tabi ki hayatım değişti. Bazen kendimle başbaşa kalmak istiyorum. Olmuyor. Metroya binip insanlara ‘Günaydın’ demek zorunda olmamayı istiyorum.

Hayalindeki başbakan

- İnsanlarla samimi olmayı seviyorum. Siyasilerle konuşurken ilk ismimle hitap edilmesini ‘Alexis’ denmesini tercih ediyorum.

- Başbakanlar neden bu kadar ulaşılmaz insanlar? Neden onlara kimse yaklaşamıyor? İran büyükelçisine de zamanınız olmalı, İran’dan gelmiş sıradan bir göçmene de...

- Gazetecilerin kamunun gözü önündeki insanları ‘av’ olarak görmesinden rahatsız oluyorum. Yunanistan’da medyanın durumu trajik.
Esrar yasal olmalı

- Tarihte hayranlık duyduğum isimler sosyalist kuramcı ve İtalyan Komünist Partisi kurucusu Antonio Gramsci, ABD’li siyahi hakları savunucusu Rosa Luxemburg, Che ve Gandhi.

- Mao’nun düşünce tarzını beğeniyorum. Ama ABD Başkanı Roosevelt’in ve neo-liberal ekonominin kurucusu Adam Smith’in görüşlerinde de bazı önemli noktalar buluyorum.

- Gazetecilerin kamunun gözü önündeki insanları ‘av’ olarak görmesinden rahatsız oluyorum. Yunanistan’da medyanın durumu trajik.

- Marihuana’nın (Esrar) yasadışı olmaktan çıkartılması gerektiğini düşünüyorum. Kendim hiç kullanmadım. Fobim var. Sonuçlarından korkuyorum. Ama kullanan arkadaşlarım var.

- Homoseksüel evliliklerini destekliyorum. Çocuk sahibi olmaları tartışılmalı.

- Kendimi yakışıklı bulmuyorum. En çirkin yerim burnum. Ama estetiği hiç düşünmem!

- Uçaklardan ve uçmaktan korkuyorum. Bununla mücadele etmeye çalışıyorum.

Askerlik kalkmalı

- Zorunlu askerliğin, hatta ordunun tamamen kaldırılması gerektiğini düşünüyorum. Tüm ordular kaldırılmalı. Bu olana kadar insanlara askerlik yerine sosyal hizmetlerde çalışma hakkı verilmeli.

- Çocukken dondurmacının tezgahından dondurma çalarken yakalanmıştık. Bizi karakola götürdüler. Ailelerimiz geldi. Özür diledik neyse ki adam iyi biriydi bizi affetti. Bundan hala utanıyorum.

8/31/2012

seyyah1906

economist: erdoğan kamuoyunun havasını koklamakta ustadır, fakat popülaritesi azalıyor

“Erdoğan’ın ters tepen hırsı” başlığıyla yayımlanan analizde, Başbakan Erdoğan’ın ‘Türkiye’nin yeni cumhurbaşkanı olmaya fazla odakladığı’ ve ‘giderek daha çok otoriterleştiği’ yazıyor.

Dergi, Erdoğan için “Türkiye’nin Atatürk’ün ölümünden sonraki en etkileyici lideri” yorumun yaparken Erdoğan’ın liderliği döneminde Türkiye’nin ekonomik durgunluk ve siyasi tıkanıklıktan çıktığını, bölge için de ‘esin kaynağı’ olduğunu ifade ediyor.

Ekonomik büyüme yavaşlasa da Türkiye’nin diğer Akdeniz ülkeleri gibi krize sürüklenmediği vurgulanırken kadın hakları ile Kürt haklarında da gelişmeler kaydedildiğine dikkat çekiliyor.

Dergi, Erdoğan’ın 2011 seçimlerinde üçüncü defa seçilmesinin şaşırtıcı olmadığını belirtse de son döneminde, ‘kanser olduğu iddiaları, Gülen cemaati ile anlaşmazlıklar, tırmanan Kürt sorunu ve Suriye’deki savaş’ nedeniyle zorlandığını yazıyor.

Erdoğan için “Giderek daha çok otoriterleşti” ifadesini kullanan dergiye göre bu, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı döneminin sona ereceği 2014 yılında cumhurbaşkanı seçilme hırsından kaynaklanıyor olabilir.
Yeni anayasa süreci başarısız mı oldu?

Yeni anayasa oluşturma sürecinin de tıkandığı ifade edilen analiz şöyle devam ediyor:

“Erdoğan’ın hırsının, yeni demokratik anayasa oluşturma sürecini baltaladığı söyleniyor. Meclis komitesinin anayasa taslağı hazırlaması gerekiyordu ancak bu başarısız oluyor gibi görünüyor.”

“Birçokları, Erdoğan’ın başbakanlıktan sonra cumhurbaşkanı olabilmek için AK Parti tarafından cumhurbaşkanlığı konumunun gücünü arttıracak bir proje hazırlanmasını istediğinden şüpheleniyor. Mecliste üçte iki çoğunluğa sahip olamadığı için yeni bir anayasanın referandumdan geçmesi gerekiyor.”

Erdoğan döneminde PKK ile gizli görüşmeler yapıldığının ortaya çıktığı hatırlatılırken, Erdoğan’ın daha sonra güç kullanmaya yöneldiği ve binlerce Kürt eylemcinin tutuklandığı yazıyor.

Yazıda, BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın da “Türkler ve Kürtler arasındaki bağ giderek zayıflıyor” sözlerine yer veriliyor.
'Gazeteciler, öğrenciler cezaevinde'

Medya ve hükümet ilişkisine de değinen Economist dergisi, medya patronlarının hükümetle ilişkilerini kaybetmek korkusuyla muhalif gazetecilerin işine son verdiğini yazıyor.

Çoğu PKK üyesi olmakla suçlanan Kürtlerden oluşan en az 80 gazetecinin cezaevinde olduğu belirtiliyor. Dergi, yine aynı suçlamayla binlerce öğrencinin de demir parmaklıklar ardında olduğuna dikkat çekiyor.

Dergiye göre laik kesim de Erdoğan’ı ‘İslamcı köklerine dönmekle suçluyor. Bu suçlamaların kaynağında, kürtajı yasaklama önerisi, imam hatip ortaokullarının yeniden açılması, öğretim müfredatına Kurân ve Arapça derslerinin konulması yer alıyor.

Yazıda, Erdoğan’ın ‘din odaklı milliyetçiliğinin aşırı sağcı ve muhafazakâr seçmenleri’ çekme amacında olduğu yorumu yapılıyor.

Türkiye’nin Suriyeli muhaliflere desteğinin eleştirildiği belirtilen analizde birçok generalin cezaevinde olduğu hatırlatılırken ‘ordunun sessiz kaldığı, Erdoğan’ın destekçilerinin bile Suriye kumarını sorgulamaya başladığı’ yazıyor.
'Önceliği kendi evini düzene sokmak olmalı'

Dergi analizi şu sözlerle sonlandırıyor:

“Son anketlere göre Türklerin yalnızca yüzde 17’si Avrupa Birliği üyesi olabileceklerine inanıyor. Birçokları ülkelerinin bölgesel bir savaşa saplanmasından korkuyor. Erdoğan, kamuoyunun havasını koklamakta ustadır, fakat popülaritesi giderek azalıyor. Önceliğinin, cumhurbaşkanı olma hırsından çok, tüm Türk vatandaşlarını destekleyecek bir anayasa ile evini düzene sokmak olmalıdır.”bbc türkçe

3/22/2012

seyyah1906

amerika türkiyeyi irandan petrol aldığı için muafiyet listesine almadı

ABD ve Avrupa cephesi İran’a ambargo konusunda kararlı adımlarını sürdürüyor...

1 Temmuz’dan itibaren İran’a petrol ambargosu başlatmaya hazırlanan Avrupa Birliği (AB) bu ülkeden alımı azaltıyor.

ABD ise, bunun karşılığında 10 Avrupa Birliği ülkesine, İran’dan petrol alımlarını önemli ölçüde azalttıkları için finansal yaptırımlardan muafiyet verdi. Listede muafiyet talebinde bulunan Japonya’nın adıda geçiyor.

Konu Obama’ya gidiyor

Buna karşılık Türkiye’ye muafiyet hakkı tanınmazken, büyük petrol alıcıları Çin, Hindistan ve Güney Kore’ye de muafiyet tanımadı. Ayrıcalık hakkını alan ülkelerin bankaları, 6 ay süreyle, ABD’nin finansal sisteminden çıkarılmak gibi bir yaptırımla karşılaşmayacak. ABD muafiyet kazanmak isteyen ülkelerin, İran’dan ithal ettikleri petrolde “önemli ölçüde” kısıntı yapmalarını ve bunu sürekli olarak uygulamalarını bekliyor.

Türkiye tarafı, ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımlardan Türkiye’yi muaf tutmamasının, bundan sonra tutmayacağı anlamına gelmeyeceğini söylerken, yetkililer, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın gelecek hafta başındaki Güney Kore ziyaretinde konuyu ABD Başkanı Barack Obama ile görüşeceğini belirtiyor. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, muafiyet hakkı tanınan ülkelerin İran’dan ham petrol alımlarını önemli ölçüde düşürdüklerini söyledi.

Öte yandan Washington Times gazetesi, üst düzey bir ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin, İran’dan petrol alımlarını önemli ölçüde azalttığını kanıtlaması halinde Türkiye’ye İran’a uygulanan yaptırımlardan muafiyet sağlanabileceğini söylediğini yazdı.

Rakamlarla İran petrolü

- Türkiye petrol ihtiyacının önemli bölümünü İran’dan karşılıyor. Bağımlılık derecelendirmesine göre İran’dan petrol ithalatı yapan ülkeler arasında ilk sırada yüzde 30.6’yla Türkiye var. Türkiye’yi yüzde 25’le Güney Afrika, yüzde 22.6 ile Yunanistan, yüzde 13.5’le İtalya izliyor.

3/15/2012

seyyah1906

financial times dini okulları desteklemek için yapılan refomlar türkiyeyi bölüyor

Financial Times Türkiye'de hükümetin eğitim sisteminde yapmak istediği, "4+4+4" adı verilen değişiklikler konusundaki tartışmaya yer veriyor.
Haberin başlığı, "Dini okulları desteklemek için yapılan reformlar Türkiye'yi bölüyor" şeklinde.

Seyyar çaycılık yapan Yaşar'ın dört kızından birinin mühendis, birinin öğretmen, birinin avukat olduğunu, birinin de okumaya devam ettiğini anlatarak başlayan haber şöyle devam ediyor:

"Ama Yaşar'ın ailesi, Türkiye'de nadir görülen bir durum. Birleşmiş Miletler'e göre, Türkiye'de kadınların sadece yüzde 24'ü çalışıyor ya da iş arıyor. Bu oran, Avrupa Birliği ortalamasının yarısı, Cezayir ve Katar'dakin den de az."

Financial Times, değişikliğe destek verenlerin, Türkiye'nin anti-demokratik geçmişini sileceğini ve muhafazakâr, dindar aileleri çocuklarını okutmaya yönlendireceğini söylediğini aktarıyor.

Karşıtlarınınsa, değişikliğin ilk dört yıllık eğitimden sonra bazı ailelerin kız çocuklarını okuldan almasına neden olacağı görüşünü savunduğu belirtiliyor.
'Erdoğan'ın buluşu'

Haberde, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı'nın, "Çocuk yaşta evlendirmelerin ve çocuk işçiliğin artacağı kaygıları var" yönündeki sözlerine de yer veriliyor. Haber şöyle devam ediyor;

"Bu reformlar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın buluşu. Erdoğan 1997'de, ordunun İslamcıların liderliğindeki hükümeti düşürmesinden sonra, sekiz yıllık kesintisiz eğitimle imam hatiplerin orta kısımlarını kapatan mevcut sistemin antidemokratik kökenlerine vurgu yapıyor. Dönemin laik iktidar sahipleri, 14 yaşından büyükler imam hatiplere devam edebilse de, daha küçük yaştaki çocuk ve gençlerin dini okullara yollanmasına karşı olduklarını hiçbir zaman saklamamıştı."

Haberde, Başbakan Erdoğan'ın TÜSİAD'la giriştiği tartışmaya da yer veriliyor ve eğitimcilerin değişiklikler konusunda kendilerine danışılmadığından şikayet ettiği vurgulanıyor.

Ancak zorunlu eğitimin ilk dört yılından sonra açık öğretim alınabileceği yönündeki değişiklik konusunda geri adım atan hükümetin ve Başbakan Erdoğan'ın , bu yeni sistemi yürürlüğe sokmaya kararlı olduğu söyleniyor. 

2/22/2012

seyyah1906

egemen bağış muhalefet de meyhanelerde sabahladığını genel başkanın ağzından itiraf ediyor

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Bayrampaşa Belediyesi'ni ziyaretinin ardından, ilçedeki sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve iş adamlarıyla bir araya geldi.
Toplantıda bir konuşma yapan Bağış, Bayrampaşa'nın Türkiye'nin Balkanlar'a, Avrupa'ya açılan önemli bir ilçesi olduğunu, Bayrampaşa'nın Avrupa'nın, dünyanın bütün zenginliklerini içerisinde barındırdığını söyledi.

Türkiye'nin bugün farklı bir noktaya geldiğini belirten Bağış, ''Atila başkanım, (Bayrampaşa Belediye Başkanı Atila Aydıner) sabahlara kadar milletle birlikte, milletin derdiyle dertleniyorlar, milletin kederini paylaşarak azaltıyorlar, mutluluğunu paylaşarak çoğaltıyorlar. Şimdi muhalefet de, meyhanelerde sabahladığını genel başkanın ağzından itiraf ediyor. Allah korusun, iktidara gelseler Bakanlar Kurulu'nu meyhanelerde toplayacaklar'' dedi.

Türkiye'nin önünün açık olduğunu söyleyen Bağış, ''Türkiye kararlı, bilinçli bir gençlikle, iyi bir eğitimle, doğru yönetimle, 2023 yılına gelmeden Atatürk'ün hayallerini gerçekleştirmiş ve muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmış, dünyanın güçlü 10 ülkesinden biri olacaktır. Yeter ki kendi içimize fitnenin, nifakın girmesine izin vermeyelim. Türkiye'de bulanık suda balık avlamaya alışmış zihniyetlerin Türkiye'nin içine girdiği bu şeffaf saygın dönemden rahatsız olduklarını görüyoruz. Kardeşi kardeşe kırdırabilmek için bir takım çabalar içine girdiklerine şahit oluyoruz ama biz inadına demokrasi, inadına şeffaflık, inadına kardeşlik diyerek bütün bu fitne oyunlarını bozma noktasında da Allah'ın izniyle kararlıyız'' şeklinde konuştu.

1/22/2012

seyyah1906

türkiye'nin kendine güven hissi yüksek ancak istikrarlı olmayan bir bölgede

Independent on Sunday gazetesinin dünya sayfalarında yer alan, Patrick Cocburn imzalı yorum yazısının başlığı "Türkiye'nin ekonomik mucizesi sona ermek üzere mi?"
Bu soruya cevap aranan yazının alt başlığı ise, makalenin özeti gibi:

İslami demokrasiye model olarak gösterilen Türkiye, komşularının bocalamakta olduğu bu dönemde, aşırı kendine güvenin kurbanı olabilir.

Cocburn makalesinde Türkiye'de son on yıl yaşanan bazı önemli gelişmeleri sıralamış:

Ordunun siyaset üzerindeki etkisinin sınırlanması, seçimlerle işe gelmişlerin ülkeyi yönetmesi ve Türkiye'nin dünyanın en büyük 15. ekonomisi haline gelmesi.

Cocburn bu parlak tablo sebebiyle birçok yorumcunun, Türkiye'nin Arap Baharı'yla yeniden biçimlenen Müslüman dünyasına örnek olabileceğini düşündüğünü ve bu durumun Türkiye'de büyük bir iyimserlik yaratmakta olduğunu vurgulamış.
"İrlanda ve Yunanistan gibi"

Yazar, Türkiye'de artmakta olan kendine güveninin yakın geçmişte İrlanda ve Yunanistan'da hâkim olan ancak şimdilerde dağılan hissiyata benzediğine dikkat çekmiş.

"Bu ülkeler ve Türkiye, yoksulluk dış göç verme gibi tarihi gerçekler yaşamış ve toplumsal psikoloji bu karanlık günlerin geride kaldığına artık 'bolluk ve refah' dolu yeni bir yaşama ulaşıldığına kolaylıkla ikna olmuştu" demiş Cocburn.

Bu aşırı kendine güvenin, korkunç ekonomik balonlar yarattığını anlatan Cocburn, Yunanistan ve İrlanda'da balonların patladığını hatırlatmış.

Ve Türkiye'de benzer bir sonucun yaşanıp yaşanmayacağına dair fikir yürütümüş.

Büyümekte olan Türkiye ekonomisinin esasen yabancı sermaye girişine dayandığını ve kısa süre içinde bu akışın sona erebileceğini belirten yazar, dış siyaset alanında da sorunlu bir dönemin başlayabileceğini savunmuş.

Cocburn'e göre, çatışmalı konularda kazananların yanında durmayı tercih eden Türkiye dış politikasının özellikle Libya örneğinde bu tercihini açık ettiğini ve Suriye politikasının da benzer bir tavır değişikliğine sahne olduğunu vurgulamış.

Cocburn ayrıca Türkiye'nin Irak'ta Sünniler yanında tavır almasının, Bağdat'la olan ilişkileri tehdit ettiğine dikkat çekmiş.
"AB süreci halen önemli"

Dış politikadaki yalpalamanın bir sebebinin de ekonomik büyümeden kaynaklanan aşırı kendine güven olduğunu belirten yazar, tüm bu tablo içinde Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecinin halen hayati olduğunu söylemiş.

Ankara'nın AB üyeliği motivasyonuyla ülkedeki reformları gerçekleştirdiğini ve uluslararası sermaye akışını bu sebeple hızlandığına dikkat çekmiş.

AB sürecinin durmasıyla reformların sona erdiğinin, Kürt meselesi ve Kıbrıs konularının çıkmaza girdiğinin altını çizen Cocburn, AB'nin Türkiye için halen en büyük ticaret ortağı olduğunu hatırlatmış.

Yazar şöyle demiş "Türkiye'nin Orta Doğu'daki fırsatları çok çekici görünsede geri dönüşü fazla olmayabilir."

Cocburn yazısını şöyle noktalamış:

"Türkiye'nin kendine güven hissi yüksek ancak istikrarlı olmayan bir bölgede.

Ekonomi için de, genel olarak da şunu söyleyebiliriz 'Türkiye mucizesi', hayal kırıklığına dönüşebilir."