En Yeniler
büyükelçi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
büyükelçi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9/02/2011

seyyah1906

israile özür misillemesi askeri anlaşmaları askıya aldı büyükelçiyi sınırdışı ediyor

Türkiye, İsrail'le tüm askeri anlaşmaları askıya alma ve büyükelçisini sınırdışı etme kararı aldı.

Karar İsrail'in 15 ay önce Gazze'ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine düzenlediği baskın hakkındaki BM raporunun basına sızmasını izliyor.
BM Soruşturma Komisyonu, dokuz kişinin öldüğü bu olayda İsrail'i aşırı güç kullanmakla suçluyor ancak Gazze ablukasının yasal olduğunu da belirtiyor.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, BM raporunun siyasi saiklere dayandığını söyledi.

Konuyu uluslararası mercilere taşımaya kararlı olduklarını belirten Davutoğlu'na göre Türkiye'nin alacağı önlemler şunlar:

İlişkiler ikinci katip düzeyine indirilecek, bunun dışındaki tüm görevliler ülkelerine gönderilecek
Askeri anlaşmalar askıya alınacak
Türkiye, Doğu Akdeniz'de seyrüsefer serbestisi için önlem alacak
Türkiye, Gazze ablukasını tanımadığını ilan ederek konuyu Uluslararası Adalet Divanı'na götürecek. Ayrıca BM Genel Kurulu'nu harekete geçirmek için de girişimlere başlayacak
İsrail saldırısının Türk ve yabancı tüm mağdurlarının mahkemelerdeki hak arama girişimlerine destek verilecek.

"Devletimizin kararlılığını bazıları belki anlayamamışlardı. Şu anda alınan tedbirler bunun ilk aşamasıdır. İsrail'in davranışına göre daha ileride alınacak başka tedbirler de söz konusu olabilir"

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türk-İsrail ilişkilerinde bugün gelinen noktanın sorumlusunun İsrail hükümeti olduğunu vurgulayarak, "İsrail hükümeti gereken adımları atmadıkça bu noktadan geri dönülmesi söz konusu olmayacaktır" dedi.
Türkiye, İsrail'den özür dilemesini, mağdurlara tazminat ödemesini ve Gazze ablukasını kaldırmasını istiyor.

AP haber ajansına adının verilmemesi kaydıyla konuşan İsrailli bir yetkili, raporda ülkesinden özür istenmediğini, üzüntülerini belirtmesinin ve tazminat ödemesinin istediğini vurguladı.

Eylemlerinin uluslararası hukuka uygun olduğunun bu raporla belgelendiğini belirten İsrailli yetkili, "bölgesel istikrarın temel taşı olan Türkiye ile işbirliğine dönmeyi umduklarını" söyledi.
'Uzlaşmıştık ama bozdular'

Davutoğlu ise basın toplantısında Türkiye'nin çatışmayı değil barışı, zulmü değil adaleti hakim kılmak isteyen bir anlayışın temsilcisi olduğunu ifade ederek "Bunun içindir ki nasıl Bosna'daki, Kosova'daki katliamlara karşı sesimizi yükselttiysek, Gazze'ye yapılan insanlık dışı saldırılara karşı da tepkimizi gösterdik" diye konuştu.

Davutoğlu şunları kaydetti:

"Gerçek barışın inşasının yolu, dost ülke vatandaşlarını katletmekten değil, dostlukların güçlendirilmesinden geçmektedir. Ancak mevcut İsrail hükümetinin bu yalın gerçeği görmekten, Ortadoğu coğrafyasındaki devasa değişimlerin sonuçlarını idraktan aciz olduğu açıktır. Bu vesileyle, aldığımız ve alacağımız tedbirlerin, sadece mevcut İsrail hükümetinin tutumuyla bağlantılı olduğunu özellikle vurgulamak isterim."

Ahmet Davutoğlu, İsrail ile yapılan müzakerelerde Türkiye'nin özür ve tazminat taleplerini karşılayan anlaşma metinleri üzerinde birkaç kez uzlaşıldığını ancak İsrail Başbakanı Netanyahu tarafından onaylanan bu metinlerin İsrail Bakanlar Kurulu içinde çıkan anlaşmazlıklar yüzünden vazgeçildiğini söyledi.

Dışişleri bakanı amaçlarının tarihe mal olmuş Türk-Yahudi dostluğuna halel getirmek değil, bilakis İsrail hükümetinin bu istisnai dostluğa sığmayan bir yanlışını düzeltmek olduğunu da sözlerine ekledi.
Mavi Marmara gemisi

Açıklamaya destek veren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise "Rapor açıkçası bizim için yok hükmündedir" dedi.

Gül ''Aslında bu açıklamalar ve bu tedbirler daha erken alınacaktı ama müttefik ülkelerin iyi niyetli gayretlerine fırsat vermek için bugün beklenmiştir" dedi ve devam etti:

"Şu an olayların unutulmadığını ve vatandaşlarımızın hak ve hukukunun sonuna kadar korunacağını göstermek açısından devletimizin kararlılığını bazıları belki anlayamamışlardı. Şu anda alınan tedbirler bunun ilk aşamasıdır. Olayların seyrine göre, İsrail'in davranışına göre daha ileride alınacak başka tedbirler de söz konusu olabilir.''
Hamas'tan tepki

Başkanlığını Yeni Zelanda'nın eski Başbakanı Geoffrey Palmer'ın yaptığı BM Soruşturma Komisyonu'nun raporu aylar önce tamamlanmış, ancak Türkiye ile İsrail'in raporun duyurulmasından önce uzlaşma çabası içinde olmaları nedeniyle yayımlanması ertelenmişti.

Komisyonda Kolombiya'nın eski lideri Alvaro Uribe ile İsrail ve Türkiye'den birer diplomat da vardı.

Bu arada abluka altındaki Gazze'yi yöneten Hamas da raporu kınadı.

Hamas sözcüsü Sami Ebu Zühri raporun ablukaya meşruiyet tanıyarak, İsrail'e bu olaydaki sorumluluklarından kaçma fırsatı tanıdığını belirtti.

7/03/2011

seyyah1906

dışişleri bakanı ahmet davutoğlu libyalı muhaliflerin kalesi bingaziye gidiyor

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ortadoğu turuna Kahire'nin ardından, Libyalı muhaliflerin kalesi Bingazi ile devam edecek.

Davutoğlu'nun ziyareti, Türkiyenin Libya politikasında önemli bir gösterge olarak değerlendiliyor.

Türkiye'nin Trablus Büyükelçisi Levent Şahinkaya merkeze alındı ve yerine yeni bir atama yapılmadı.
Resmi Gazete'de yayımlanan bu karar, Davutoğlu'nun Bingazi ziyareti öncesi, Libyalı muhaliflere yaptığı önemli bir jest olarak değerlendirildi.

Davutoğlu, Bingazi'de, Ulusal Geçiş Konseyi'nin önde gelen üyeleriyle görüşecek.

Ziyaretin ana gündemi, bu ay ortasında İstanbul'da yapılacak Libya Temas Grubu Toplantısı.

Dışişleri Bakanı, bir anlamda toplantı öncesinde muhaliflerin nabzını yoklayacak.

Bu ziyaret sırasında, Türkiye'nin, geçen ay Abu Dabi'de düzenlenen Libya Temas Grubu Toplantısı'nda muhaliflere vaad ettiği 100 milyon dolarlık yardımın ulaştırılması için gereken koordinasyon da gündeme gelecek.

Davutoğlu'nun ziyareti olağanüstü güvenlik önlemleri altında gerçekleşiyor.

Ziyaret için, Libya'ya uçuş yasağı uygulayan NATO'dan "özel" izin alındı.

7/01/2011

seyyah1906

chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlundan dünyaya neden yemin etmedik mektubu

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, BM, AB, AGİT, OECD, Avrupa Konseyi, İslam Konseyi, AP, Uluslararası Af Örgütü, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü başkan ve yöneticileriyle, Türkiye'deki büyükelçiler ve yabancı gazetecilere "Neden Yemin Etmedik" diye bir mektup gönderdiği bildirildi.
Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin TBMM'de yemin etmeme gerekçelerini açıklamak ve "seçilmiş milletvekillerine yönelik hukuk dışı hak gasbını" anlatmak için, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navanethem Pillay, AGİT Genel Sekreteri Marc Perin de Brichambaut, AGİT-PA Başkanı Petros Efthymiou, OECD Genel Sekreteri Jose Angel Gurria, İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, Sosyalist Enternasyonal Başkanı George Papandreou, Avrupa Sosyalistler Partisi Başkanı Poul Nyrup Rasmussen, Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek, Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Viviane Reding, Avrupa Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle, Parlamentolar Arası Birlik Başkanı Theo-Ben Gurirab, Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty, Human Rights Watch Direktörü Keneth Roth, D8 Genel Sekreteri Widi Pratikto, Sınır Tanımayan Gazeteciler, Türkiye'deki Yerleşik Büyükelçilikler ile Türkiye'deki Yerleşik Yabancı Basın Temsilcilerine "Neden Yemin Etmedik" diye mektup gönderdiği ifade edildi.

Kılıçdaroğlu'nun gönderdiği mektup şöyle:

"Sayın İlgili, CHP Milletvekilleri 28 Haziran 2011'deki TBMM'nin açılış oturumunda yemin etmemişlerdir. Milletvekillerimiz uzun süredir tutuklu bulunan ve mahkemenin serbest bırakmaması nedeniyle TBMM'deki açılış oturumuna katılamayan iki Milletvekillerimizle dayanışmak için bu kararı almışlardır. Bu iki Milletvekilimiz şu an iki yıldan uzun bir süredir tutuklu bulunmaktalar ve halen herhangi bir suçtan mahkum olmuş değildirler. Bir yargı organı olan Yüksek Seçim Kurulu, herhangi bir suçtan dolayı mahkum edilmemiş bulunan, gazeteci Mustafa Balbay ile tıp doktoru Prof. Mehmet Haberal'ın, aday olabileceklerini hükme bağlamıştır. Halk onlara oy vermiş ve vekilleri olarak seçmiştir. Şimdi ise, iki hakim, verdikleri bir kararla, Balbay ve Haberal'ın, halkın seçilmiş vekilleri olarak görevlerini yerine getirmelerini engellemektedir. Diğer bir siyasi partiye mensup 6 vekilde aynı durumdadır.

Bu husustaki kesin kanım, söz konusu durumun büyük bir adaletsizlik olduğu ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Birleşmiş Milletler İnsan Hakları organlarının kararları tarafından vazgeçilmez bir hak olarak tanınan seçme ve seçilme hakkının açık bir ihlalini oluşturduğudur.

CHP, demokrasiyi ve halkın hür iradesini korumaya devam edecek, soruna süratli bir şekilde demokrasiye ve hukuka uygun bir çözüm bulmak için gerekli tüm gayreti gösterecektir. CHP'nin, adaletin ve bir temel demokratik hak olan seçme ve seçilme hakkının ihlali sonucu halen tutuklu bulunan 8 sekiz dayanışma nedenlerini açıklayan bir notu ilişikte bilginize sunuyorum."

Mektupla birlikte "CHP Tutum Kağıdı" adı altında, yaşanan süreci anlatan bir bilgi ekinin de gönderildiği bildirildi