En Yeniler
bdp etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bdp etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10/31/2011

seyyah1906

selahattin demirtaş'dan kürtler kürdistanda özgürce yaşar bunu ezberleyeceksiniz tehdidi

selahattin demirtaş'dan kürtler kürdistanda özgürce yaşar bunu ezberleyeceksiniz tehdidi ve konuşma videosu


10/25/2011

seyyah1906

selahattin demirtaş:deprem vurdu sen vurma istifa et ve van valisiyim diye gezme

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Meclis'te partisinin grup toplantısında konuştu. "Aylardır yaptığımız en yoğun faaliyet, toplu cenaze törenleri. Toplu cenazelerde ülke olarak Türk'ü Kürt'ü ile maalesef acıları ortaklaştırmaya, dindirmeye ve acı vesileyle ortaya çıkan toplumsal kırılmayı önlemeye çalışıyoruz" diyen Demirtaş son toplu acının da Van depremi olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Son birkaç aydır yaşadığımız travma, acılar hiç de küçümsenecek hafife alınacak acılar travmalar değil. Çünkü sıradan bir coğrafyada sıradan bir dönemden geçmiyoruz. Bu acılar üzerine böylesine bir felaketle karşılaşmış olmak bütün ülkeyi toplumu derinden sarsmıştır. Hepimizin başı sağolsun. Böylesi dönemler bir daha yaşanmasın."

Depremin doğanın gücü karşısında insanın çaresizliğinin en somut örneklerinden biri olduğunu söyleyen Demirtaş bundan kaçış olmadığını söyledi. "Belki de insanlığın çaresizliğinin alternatifi olabileceğini düşündüğümüz tek şey dayanışmadır" diyen Demirtaş, gösterilen dayanışmanın da yaralarının hafiflemesi, travmanın azalmasında etkili olduğunu söyledi. Demirtaş depremin yaşandığı andan itibaren başlatılan yardımlar nedeniyle herkese teşekkür etti.

'İnsan olanlar-olmayanlar' ayrımı

Böyle zamanlarda insanların 'insan olanlar' ve 'insan olmayanlar' şeklinde ikiye ayrıldığını ileri süren Demirtaş, "İnsan duygusu içinde o kardeşlik ruhuyla dayanışma gösteren herkese minnet duygusunu iletti. Barış, özgürlük, kardeşlik, demokrasi adına her ne inşa edilecekse o dayanışma duygusunun üzerine inşa etme dışında seçenek olmadığını söyleyen Demirtaş şöyle devam etti: "Türkiye toplumu her türlü kışkırtıcılığa, ayrımcılığa, faşizan tutuma rağmen bu duygusunu korumalıdır. Aslolan insani ilişkiler ve insani duygudur. Bu duyguyu unutan, siyasetin malzemesi, intikamın malzemesi yapmak isteyenler açısından ise utanç olarak tarihe not düşmüştür. Bir yanda Türkiye'nin önemli kesiminin dayanışma duygusu, bir yanda da depremin yarattığı etki kadar ağır travma yaratan ırkçı faşizan anlayış. Çok şükür ki toplumun geneline hakim değil. İnanıyorum ki bu sözler ve davranışlar herkes tarafından da mahkum edilmiş ve lanetlenmiş bir duygu olarak bu topraklarda yaşam şansı olmayacak. Anlı şanlı bazı televizyon programcılarının, ırkçılık mezunu, faşizmde doktora yapan naylon oyuncaklar, umarım ki bu televizyonlarda gazete köşelerinde yer bulamayacak, yaymaya çalıştıkları faşizan anlayışın da toplumda hakim olmayacağını göreceklerdir."


'Halk sınavını verdi, devlet enkaz altında'

Van depremi sonrası en acil ihtiyacın çadır olduğunu söyleyen Demirtaş, "Halk her seferinde sınavını veriyor, ama depremin altında hep devlet kalıyor. Bir afet hatırlamıyorum ki o afet sonrasında halk devlete Kızılay'a teşekkür etsin. Her felaket sonrasında başta Kızılay olmak üzere devletin kurumlarının ne kadar yetersiz hazırlıksız olduğu ortaya çıkıyor. İşte bu kısmı kader değildir ve işte bu kısmı deprem gibi önlenemez değildir. En çok sarsan inciten bu kısmıdır" dedi. Kimsenin devletten, Kızılay'dan depremi durdurmayı talep etmediğini söyleyen Demirtaş, ancak Van'da yine bir deprem sonrası klasiği yaşandığını ileri sürdü.

Arama kurtarma çalışmalarında karmaşa, yardımların tek elden dağıtılmasında büyük beceriksizlik ve yeteneksizlik yaşandığını savunan Demirtaş, "Neden bu kadar olanağa rağmen, Türkiye'nin büyük kentlerinden birine devlet 48 saat geçmesine rağmen, mahalle ve köylerin önemli kısmına ulaşamadı. Hükümetin cevap vermesi gerek. Herkes aile çadır istiyormuş. Herkese vermek zorundasınız. Devlet bunun için vardır" dedi.

Milyonluk bir şehir olan Van'a şu ana kadar 8 bin 600 çadır gittiğini söyleyen Demirtaş, "Halk ne kadar teşekkürü hakkediyorsa oradaki yönetim anlayışı da o kadar eleştiriyi hak ediyor. Başbakan, bakanlar oraya gitmiştir ama orada bulundukları saatlerde bırakın organizasyonun güçlenmesini, tam anlamıyla organizasyon tıkanmıştır. Çünkü tüm kamu görevlileri Başbakan ve bakanların güvenliği rahatlığı ile ilgilenmiştir" dedi.

'Uzaya değil Van'a gideceksiniz'

Neden yeterli kadar çadır gitmediğini soran Demirtaş, "Hava-kara köprüsü kuracağız diyorlar. Uzaya mı gideceksiniz Van'a gideceksiniz. Van'a 20 km ilerideki köyde 20 saat geçtikten sonra hala çadır yoktu. 10 ölünün olduğu bir köye, 200 evin yıkıldığı köye telefon dahi açılmamıştı. Devlet saatte 1 km hızla gitse o köye yetişirdi. Bilgi aldım hala o köyde çadır yok, ısınma sorunu var" şeklinde konuştu.


'Deprem vurdu, sen vurma, istifa et'

Çok büyük yardım kampanyaları yapılmasına karşın ciddi bir koordinasyon eksikliği bulunduğunu savunan Demirtaş bu durumdan Van Valisi'ni sorumlu tutarak, "Van Valisi, şu saate kadar Van belediye başkanıyla telefonla görüşmedi. Kent enkaz halinde, kendisi halen ayrımcılık derdinde. Hala Van valisi sıfatıyla o sokaklarda dolaşabiliyor. Valilik ve belediyenin koordinasyon içinde olması lazım ama Van Valisi Hazretleri, AKP il başkanı gibi davranıyor" dedi.

Vali'nin ayrımcı zihniyetinin faturasını Van halkının ödediğini ileri süren Demirtaş, "Bu kadar ayrımcı zihniyeti bir Vali'de kabul edemeyiz. Van'ın yarısının Valisi isen istifa et, terk et. Bırak hükümet başkanı Van'ı seven Vali atasın, çocuklar bebekler gece soğukta kalmasın" çağrısında bulundu. Van Valisi'ne "Van halkına artık toplu işkenceyi bırak" çağrısında bulunan Demirtaş, "Deprem vurdu sen vurma, istifa et ve Van Valisi'yim diye gezme, terket. Görevini, temsilini layıkıyla yapamıyorsun. Yapman gereken Van halkının iradesine saygı duymaktır. Oradaki insanlar şu anda siyaset, ayrımcılık istemiyor, yardım istiyor" dedi.

Gazetecilere Van daveti

Kamuda ortaya çıkan ırkçılığın ayrımcılığın panzehirinin dayanışma olduğunu anlatan Demirtaş, devletin ise çadır battaniye gönderemediği kente, cop gaz gönderdiğini söyledi. Demirtaş, AKP'nin çalışmalarına methiyeler düzen gazetecileri çocukları ile birlikte bir günlüğüne Van'a gelip geceyi sokkata geçirmeye davet etti. Demirtaş, "İstanbul'dan atıp tutacağınıza çocuğunuzla gidin. Yine methiye düzerseniz saygı duracağız" dedi. Deprem sonrası farklı ülkelerden gelen yardımların geri çevrilmesini eleştiren Demirtaş, "Hükümetin burnu havada, kurtarma ekipleri havaalanından çevriliyor. Hükümetin amacı ne? Kasıtlı mı yapıyor anlayamıyoruz" dedi.
seyyah1906

sırrı süreyya önder: devlet bahçeli neyi hak ediyorsa bende o kadarını hak ediyorum

BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin "'Yere batsın sizin devletiniz' diyen alçak simalar, bu devletin parasını maaş olarak almaya, ekmeğini yemeye, suyunu içmeye küstahça devam etmektedir" sözlerine yanıt verdi.
Meclis'te basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Önder,"'Böyle devlet batsın' dedim, 'devlet batsın' demedim. Orada bir devlet tarifi vardı. Hep zorba, hep zulmeden bir devlet. Böyle bir devlet anlayışı mı olur? Yine diyorum" dedi.

Önder, Bahçeli'nin maaşla ilgili sözlerine ise, "Biz maaşsız bu işi gene yaparız. Bugüne kadar ben devletten kör kuruş maaş almamışım. Ama en az Devlet Bahçeli neyi hak ediyorsa, o kadarını ben de hak ediyorum. Boş laflar bunlar" yanıtı verdi.

10/21/2011

seyyah1906

ertuğrul kürkçü:bu harekatın sonucunda askerlerimiz gibi kürt gerillalar'da hayatlarını kaybedecek

BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, 'Başbakan Erdoğan artık Çiller'in diliyle konuşmaya başladı. Kendine itaat eden generaller buldu. Bu harekâtın sonucunda, askerlerimiz gibi Kürt gerillalar da hayatlarını kaybedecek. Ama harekâttan, geçmişte olduğu gibi hiçbir sonuç alınamayacak' dedi.
Partisinin Mersin İl Başkanlığı’nda bir basın toplantısı düzenleyen BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, BDP’nin anayasa tartışmalarına taraf olmak, barış seçeneğini gündeme getirmek için Meclis’e döndüğünü belirterek “Ne yazık ki mecliste karşılaştığımız tablo oldukça acıklıdır. Hükümet savaş dayatmasını en üst düzeye çıkardı. Meclisin aldığı ilk karar da sınır dışına asker gönderme tezkeresine onay vermek oldu” dedi.


Medyayı ikna toplantısıydı

Başbakan Erdoğan’ın medya patronları ve genel yayın müdürleriyle yaptığı toplantıyı da eleştiren Kürkçü, Erdoğan’ın medyayı tatlı-sert fırçaladığını, ekonomik olarak baskı altına alınabileceklerini hissettirdiğini söyledi. Kürkçü “O toplantı, tüm medyanın AKP’nin siyasi ve askeri düşüncesine uygun yayın için ikna edilmesi toplantısıydı. Baskı altına alınan ya da dinlenme, teşhir edilme korkusuyla yaşayan medya mensuplarının Başbakan’ın taleplerini kabul edebilir. Ama derdini Ezop diliyle anlatacak gazeteciler de var. Bu süreçte internet ve sosyal medya Erdoğan’ın güdülü medyasından daha güvenilir olacaktır” dedi. Kürkçü, Başbakan Erdoğan’ın terör saldırısının ardından düzenlediği toplantıda BDP tabanını ve halkı tehdit ettiğini ifade etti.

9/25/2011

seyyah1906

bdp'li hasip kaplan:sana ne lan sen kim oluyorsun sanamı soracağız meclise girip girmeyeceğimizi

BDP Grup Başkan Vekili ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ile Bingöl Milletvekili İdris Baluken, İdil’in ardından Cizre ve Silopi ilçelerine geçti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştiriren Hasip Kaplan, Cizre BDP binası önünde toplananlara seslendi. Kaplan, Başbakan Erdoğan’ın sandıktan ve milletin iradesinden korktuğunu ileri sürüp, şöyle dedi:
"Şırnak’ta yüzde 80 oy alan partimize operasyon düzenleniyor sonra Başbakan Amerika’da konuşuyor, diyor ki PKK silahı bıraksın ben de operasyonları durduracağım. Sen Başbakan PKK silahı bıraksın diyorsun, operasyonu durduracağım diyor. Peki belediye başkanlarının, il genel meclis üyelerinin, belediye meclis üyelerinin parti başkanlarımın elinde silah mı var ki operasyon çekiyor. Yani Botan halkını bu operasyonlarla bütün seçilmişleri milletin iradesini zindana tıkayacaksın, kelepçeleyeceksin ve diyeceksin ben senin seçilmişlerini tanımıyorum, senin iradeni tanımıyorum. Ben merkezi hükümetim valiyi atayacağım, partizan kaymakamı atayacağım, partizan güvenlik güçlerinin amirini atayacağım ve bu halka zulüm edeceğim."

Kaplan, Başbakan’ı Şırnak halkının iradesini teslim alabilmesi için bu kadar yöneticiyi almasının yetmeyeceğini ve 500 bin kişiyi alması gerektiğini öne sürdü. Kaplan, "TOKİ’ye emir vermesi lazım, Botan halkına 500 bin kişilik bir cezaevi yapması lazım, o da gücü yetiyorsa. Öyle züğürt ağa gibi New York’ta, Washington’da konuşma, delikanlı ol bu alçakça saldırıları durduracaksın. Bu milletin iradesini teslim alamayacaksın. Bir halkın haklarını yok edecek silah daha icat edilmedi. Bir halkın haklı taleplerini yok edecek evlat daha anasından doğmamıştır."


'Gücünüz yetiyorsa gelip beni alın'

Silopi’de konuşan Kaplan, "Başbakanın yardımcılarından biri diyor ki, ’1 Ekim’den sonra Meclis’e gelmezseniz bu halk sizi azleder’ zaten bu halkın seçtiği vekilleri tutuklamışsınız, başkanlarını tutuklamışsınız gücünüz yetiyorsa gelin benide alın" dedi.

'Taş atmayın!'

Silopi’de bir grup çocuğun polislere taş attığını gören Hasip Kaplan hızla çocukların yanına giderek, taş atmamaları konusunda uyardı. Kaplan, "Büyüklerinizi dinleyeceksiniz. Siz kendi başınıza hareket ederseniz. Buraya milletvekilleri gelmiş. Şırnak’ta bir mağduriyet var. Belediye başkanı ilçe başkanı alınmış. Siz milletvekillerinizin yanında yanlış yapıyorsunuz. Sizden istediğimiz elbette ki Silopi halkı haklı tepkisini koyacak. Ama bu meşru hukuki zeminlerde olacak. Onun için hiçbir kişi tek başına hareket etmesin" dedi. Çocuklar da ’Silopi sizinle gurur duyuyor’ diye slogan attı.


Bakan Yazıcı’ya: 'Sana ne lan'

BDP Grup Başkan Vekili ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, tutuklanan Silopi Belediye Başkanı Emin Toğurlu’nu odasına girip boş olan makam koltuğunun cep telefonu ile fotoğrafını çekti ve "Bu fotoğrafı hükümete göndereceğim" dedi.

Hasip Kaplan, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın BDP’lilerin 1 Ekim’de Meclis’e gelmelerini isteyerek, "Milletvekilleri olarak ya vekaleti yerine getirirsin ya da istifa eder çekilirsin. Ya da hukukun gereği işler azil süreci başlar" açıklamasına tepki gösterdi. Bakan Yazıcı için ağır sözler sarf eden Kaplan, şunları söyledi:

"Ben de buradan bakana sesleniyorum. Sana ne lan. Sen kim oluyorsun sana mı soracağız Meclis’e girip girmeyeceğimizi. Ayrıca buradan Başbakan Erdoğan’a sesleniyorum. Bu halkın iradesi ile seçilen milletvekillerini hapiste bıraktınız. Belediye başkanlarını yakalayıp cezaevine gönderdiniz. Şu anda Şırnak’ta seçilmiş olarak sadece ben kaldım. Gelin beni alın da kimse kalmasın. Kanunsuz uygulamalar yaşanırken sen orada pişkin pişkin konuşuyorsun. Şunu iyi bil ki hiçbir halkın iradesinden daha büyük değildir. Bu irade sana da diz çöktürecek." 

9/24/2011

seyyah1906

sabahat tuncel:gün geçtikce güçleniyoruz bizden korksanız iyi olur

BDP İzmir İl Başkanlığı üyesi 100'e yakın kişi, geçen perşembe günü gerçekleşen ve PKK'nin şehir yapılanması KCK'nin içinde oldukları belirlenen 34 kişinin gözaltına alınmasını protesto etti.
Konak'ta bir alışveriş merkezi önünde toplanan, BDP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel'in de destek verdiği grup İzmir Valiliği'ne yürümek istedi. Valilik binası önünden geçerek Büyükşehir Belediyesi yanına gelen grup burada açıklama yaptığı sırada ellerinde Türk bayraklarıyla BDP'lilerin yanına gelmek isteyen grup polisler tarafından engellendi. Bir süre "Şehitler Ölmez, Vatan Bölünmez" sloganları atan grup çevredekilerin de desteğini aldı.

Sabahat Tuncel: Bizden korksanız iyi olur

Belediye binası yanında konuşan BDP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel, "Türkiye'nin yarası olan bir konu için buradayız. İzmir Emniyeti yeni bir operasyon yaptı. Şırnak'ta belediye başkanlarımız tutuklandı. Burada siyaset akademisi yöneticileri gözaltına alındı. Aklınızı başınıza alın. Bu ülkeyi daha büyük savaşa, kaosa sürüklemeyin. Bu savaşın nedeni, Kürt halkına yapılan baskılardır. MİT-PKK görüşmesine kimse ses çıkartmadı, bu savaş bitsin diye, Bunu istemeyenler, bu savaşın bitmesini istemeyenlerdir. 30-40 bin daha kişi ölse, gelinecek nokta barıştır. Bir genç daha ölmesin. Bunu yapmazsanız, halkımızın iki eli yakanızda olacaktır. Bu zihniyet değişmedikçe sorun çözülemez. ABD ile yeni silah anlaşmaları bu sorunu çözemez. ABD ile anlaşma Kürt halkını bastırmak içindir. Demokratikleşme konusunda adımlar atarsanız, barış ortamı kendiliğinden gelir. Bu halk Öcalan'ın özgürlüğünü istiyor, onunla görüşme yapılsın. Barış, diyalog için görüşülsün. Biz sorumluluğumuzun farkındayız. BDP, barış için mücadele ediyor. Ortadoğu'da barış için mücadele edileceğine, Kürt halkı için bu mücadele yapılsın. Gelin barış için adım atın. AKP, politikalarıyla emniyeti hedef haline getiriyor. Siz bize kalkan oluşturacağınıza barış için halkı örgütleyin" dedi.


Başbakan Erdoğan'ın, diktatörlük yaptığını ileri süren Tuncel, "Diktatörlerin sonu belli. Sen de diktatörlükten vazgeç. Başbakan, tüm BDP'lileri tutuklayabilir, ama 20 milyonluk Kürt halkını tutuklayamaz. Gün geçtikte güçleniyoruz. Bizden korksanız iyi olur" diye konuştu.