En Yeniler
beşar esad etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
beşar esad etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9/24/2011

seyyah1906

tel aviv'de erdoğan afişleri neden mavi marmarayı suriyeye göndermiyorsun

İsrail'in başkenti Tel Aviv'e asılan dev pankartlarda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan ifadeler yazıldı. Erdoğan'ın resminin yanına yazılan mesajda "Müslüman liderler ve gruplar kendi vatandaşı olan binlerce kişiyi öldürüyor." denildi.
Sosyal paylaşım sitesi twitter'da paylaşılan dev pankartta Erdoğan'ın resimlerinin yanına İngilizce ağır ifadeler yazıldı.

"İsrail vatandaşlarını koruma hakkına sahiptir!" başlığının yer aldığı panlartta Başbakan Erdoğan için, "binlerce masum insanın katili" anlamına gelen ifade ile "Ahmedinejad, Essad ve Gazze'deki teröristlerin arkadaşı" denildi.

Pankarttaki başka bir mesajda ise Erdoğan'a "Mavi Marmara'yı neden Suriye'ye gönder miyorsun?" sorusu yönetliyor.

Başkent Tel Aviv'in göbeğine asılı pankarttaki hakaretlerin Türkçe anlamı şöyle:

- Müslüman liderler ve gruplar kendi vatandaşı olan binlerce kişiyi öldürüyor.

- Erdoğan, Suriye'de de iyiler neden sen Mavi Marmara'yla yardım göndermiyorsun?

- Erdoğan, seçtiğin arkadaşlar, Ahmedinejad, Esad ve Gazze terörist!

- İsrail vatandaşlarını koruma hakkına sahiptir!

8/11/2011

seyyah1906

times:türkiye beşar esada operasyonları sonlandırması için iki hafta süre verdi

Times gazetesi, Türkiye'nin ''ölüm makinesi''ni durdurması için Esad rejimine iki hafta mühlet verdiğini, açıklanmasa da, alternatifin ''Türk ordusunun 'Türkiye'nin çıkarlarını korumak için bir askeri harekâtı'' olduğunu yazdı.
ABD Başkanı Barack Obama'nın Esad'ın görevden uzaklaştırılması için çağrı yapmaya hazır olduğunu, bunu ise ancak ''Türklerin gerçekleştirebileceğini'' savunan Times, Türkiye'ye ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a övgüler sıraladığı başyazısına ''Ankara kavşakta'' başlığını atmış. Gazete, ''Avrupa'nın yeni 'güçlü adamı' Türkiye, Orta Doğu'da da büyüyen bir güç'' saptamasıyla başladığı başyazısında Türkiye'nin Suriye krizinin çözümünde oynayabileceği kilit rolü irdeliyor. Beşar Esad'ın baskılara ve ülkesindeki felakete duyarsız tavrıyla Orta Doğu'nun siyasi gerçeklerini bile anlayamaz hale geldiğini savunan gazete, Suriye liderinin Batı'nın eleştirilerini ve tedirgin Arap komşularının değişim çağrılarını dikkate almamasını da ''aptalca'' olarak niteliyor. ''Ama Türk Dışişleri Bakanı kendisini Ankara'nın dökülen kana ilişkin öfkesi konusunda uyarırken, ordusunu katliama göndererek Esad bizzat baskıcı rejiminin hayatta kalmasını riske atmış oluyor'' Times'a göre. 'Uluslararası ihtiraslarıyla bölgesel dev' Batı'nın, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılış döneminde nitelendiği şekliyle ''hasta adamlığı'', yakın tarihteki darbeler, istikrarsızlık ve aşırı yüksek enflasyon sorununa ilişkin akılda kalanlar nedeniyle Türkiye'yi çoğunlukla hafife aldığını kaydeden gazete, ''Türkiye bugün ise 74 milyonluk nüfusu, yüzde 9'luk yıllık büyüme oranı, taşmış durumdaki yabancı yatırımcısı, iddialı özgüveni ve uluslararası ihtiraslarıyla bölgesel bir dev'' diyor. Başbakan Erdoğan'ın üçüncü kez seçildiği son seçim zaferiyle Atatürk'ten sonra en fazla iktidarda kalan devlet adamı haline geldiğini belirten gazete, bir yandan izlemekte olduğu serbest piyasa modeli ve Avrupa Birliği üyeliği peşinde koşarken, diğer yandan da İslamcı ideolojisiyle Türkiye'nin çıkarlarını, 90 yıldır ilk kez eski Osmanlı coğrafyasına, Arap dünyasına yeniden odakladığını belirterek, Arapların da Türkiye'nin başarılarını gıptayla takip ettiklerini aktarıyor. Gazete, Türkiye'nin çıkarlarını korumak için ordusunu kullanmaktan pek geri durmadığını da Kuzey Irak operasyonları ve 1999'da Suriye'yle yaşanan Öcalan krizi sırasında sınıra askeri yığınak yaptığına gönderme yaparak hatırlatıyor. Times, Erdoğan'ın iktidarının ilk dönemindeki en önemli başarılarından birinin Suriye'yle sorunlu ilişkileri geliştirmesi olduğunu, Öcalan sorunu nedeniyle yaşanan krizin aşılmasıyla ticaret ve dostluğun geliştiğini, Suriye'nin kendi mütevazi kalkınması için Türkiye'ye bağımlı hale geldiğini de söylüyor. Erdoğan'ın hem Doğu'da hem de Batı'da demokrasiyle ılımlı İslam'ı bağdaştırma yeteneği nedeniyle de güçlü bir itibara sahip olduğunu kaydeden Times, Suriye'deki isyanların ise Türkiye'yi iki şekilde tehdit ettiğine dikkat çekerek, bunları da ''mülteci akını'' ve ''Erdoğan'ın benimsediği Müslüman demokrasisine pek de ilgi duymayan Müslüman Kardeşler ve diğer radikal İslamcı unsurları cesaretlendirmesi ihtimali'' olarak sıralıyor. 'İki hafta mühlet' Türkiye Başbakanı'nın, Esad'la yaptığı görüşmelerde Suriye liderine ''reform sözlerinin'' bir şey ifade etmediğini, aslolanın ''reformun kendisi'' olduğunu söylediğini kaydeden gazete, değerlendirmesini şöyle noktalıyor: ''Bu mesajlar, Esad'ın artık kimsenin ciddiye almadığı terör çetelerine ilişkin klişeleriyle reddedildi. Bu Erdoğan'a da bir hakaret anlamına geliyor. Erdoğan, ferasetini ve ihtiraslarını hafife almanın pek de akıllıca olmadığını orduyla karşı karşıya geldiğinde kanıtlamış olan, çabuk sinirlenebilen bir kişi. Türkiye, şimdi Şam'a ölüm makinesini durdurması için iki hafta mühlet vermiş durumda.'' ''Sonra ne olacağı açıklanmış değil. Ancak açık olan, 'Türkiye'nin çıkarlarını korumak üzere' bir askeri harekât. Bu, Esad konusunda elinden pek fazla bir şey gelmeyen Batı ve belki de Suriye'nin komşuları tarafından da alkışlanacaktır. Suriye ordusunun da alelacele sınıra doğru hamle yaptığı dikkate alındığında kimin kazanacağı konusunda herhangi bir tereddüt yok. Suriyeli muhalifler ve saldırı altındaki Suriye kentleri. Başkan Obama, Esad'ın devrilmesi için çağrı yapmaya hazır. Ancak sadece Türkler bunu sağlayabilir. Ankara, şimdi güçlü bir konumda konuşuyor.''

8/09/2011

seyyah1906

türkiye cumhuriyeti tarihinde hiç bir hükümetin bakanı başka ülkelerin taşeronu olmamıştır olmayacaktır

Davutoğlu, bugün Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile bir araya geldi. Üç saati başbaşa geçen altı saatlik görüşmede, Türkiye, Suriye rejimine şiddete son vermesi ve siyasi reformları hayata geçirmesi yönündeki çağrısını bir kez daha yineledi. Davutoğlu'nun bu kritik görüşmenin ardından Türkiye'ye dönüşünde Ankara Esenboğa Havalimanı'nda basın toplantısı yaptı.
İşte "Suriye halkı ebediyen Türkiye'nin dostu olarak kalacaktır" diye sözlerine başlayan Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları: -- Biz olayların gelişmesinden itibaren olayları yakından takip ettik. Bilindiği gibi Sayın Başbakan'ımızın Halep’te çok kapsamlı görüşmeleri olmuştu. Mısır’da olaylar gelişirken ancak Suriye’de daha bu noktaya gelinmemişken de biz görüşlerimizi belirtmiştik -- Daha sonra Nisan ayında da Esad’la baş başa bir görüşmemiz olmuştu. O zaman da reformların Suriye’Yine kadar güçlü klacağını açıklamıştık. Görüşlerimiz o zaman da netti. O günden bu yana da tavrımız açık ve sıcak olmuştur. -- Görüşlerimizi her zaman açık bir şekide paylaştık. -- Ramazan’ın bir gün öncesinde Hama’daki olaylarla ilgili de görüşümüzü belirttik. Suriye’de iç barışın sağlanması için her türlü temasımızı sürdürdük. ÇOK DOSTANE BİR GÖRÜŞMEYDİ -- Bu görüşmede Türkiye tarafı olarak her zaman olarak Suriyeli kardeşlerimizle bütün hususları açık bir dille ve kararlılık içinde paylaştık. Sayın Esad da kendi kanaatlerini akardı. -- Öncelikli hedefimiz bir an önce akan kanın durması. Hangi etnik ve dini kökenden olursa olsun tüm Suriyeli kardeşlerimizin barış içinde geleceğe yürümeleri. -- Bu Türkiye'nin hiçbir zaman vazgeçmeyeceği bir ilkedir. Önemli olan gelişmelerin halkın taleplerine paralel şekilde seyretmesidir. -- Akan kanın durması, sivil kayıpların durması, siyasi reform süreci yaşanması için yapılması gerekenleri paylaştık. -- 6 buçuk saatte çok somut konular konuştuk. Çok dostane, açık görüşlü bir toplantı gerçekleştirdik. KADER BİRLİĞİMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ -- Kader birliğimizi her zaman sürdüreceğiz, her kesimden Suriyeliyle temaslarımıza devam edeceğiz -- Detaylarına girmemin doğru olmadığı somut konuları da ele aldık. -- Beklentilerin karşılanması bağlamında önümüzdeki günler etkili olacaktır. -- Önümüzdeki günlerde gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz. -- Umuyoruz iç barış ve huzur sağlanır, reform adımları atılır. BAŞKA ÜLKELERİN MESAJLARINI GÖTÜRMÜYORUZ -- 6 buçuk saat süren görüşmelerle ilgili çok fazla spekülasyon yapılabilir. -- Orduyla halkın karşı karşıya gelmemesi ve Hama'da olduğu gibi gerilimlerin yaşanmaması için yapılması gerekenleri en açık ve şeffaf ve net şekilde Esad'la paylaşma imkanı bulduk. -- Önümüzdeki günlerde atılacak adımlar önemli. Uluslararası toplum kaygılı, biz onlarla yakın temastayız. Birçok ülkeden temsilciyle bu konuyu ele aldık. -- İstişarelerimizde temas ettiğimiz hususlar olur, bu istişareler sürecektir. Ama bu temas ettiğimiz ülkelerin mesajlarını götürüyoruz anlamına gelmez. -- Ben sadece hükümetimizin görüşlerini taşırım. Bunun bilinmesinde fayda görüyorum KILIÇDAROĞLU'NA YAKIŞMAMIŞTIR -- Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları bana da iletildi. Üzülerek söylüyorum yakışmamıştır. Neden? Çünkü Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir hükümetin bakanı başka ülkelerin taşeronu olmamıştır olmayacaktır. Bu devlet geleneğimize hakaret eden bir açıklama biçimidir. Hükümeti eleştiremezler ama devletin onurunun bu şekilde rencide edilmemesini bekleriz. Hiçbir zaman başka bir ülkenin takipçisi ya da sözcüsü olmadık. İran konusunda BM’de kullandığımız oy gerekçesiyle batıdan kopuyoruz diyenlerin bugün bunu demesi dikkat çekicidir. Anlamakta güçlük çekiyorum. Kurumsal olarak da Sayın Kılıçdar oğlunun ifadelerini anlamıyorum. Ayrıca İsrail’in taşeronluğu şeklindeki hususları gündeme getirmek istemem.

7/18/2011

seyyah1906

suriyeli muhalifler beşar esada karşı istanbulda gölge hükümet kurma kararı aldı

İstanbul'da cumartesi günü düzenlenen Suriye Ulusal Kurtuluş Konferansı'nda 300'den fazla Suriyeli muhalif bir araya geldi. Konferansta, Devlet Başkanı Beşar Esad yönetimiyle mücadeleye nasıl devam edeceklerini masaya yatıran muhalifler, hararetli bir tartışmanın ardından birlikte hareket etme kararı aldı.

Konferansta bu amaçla Esad yönetiminin devrilmesi halinde geniş tabanlı bir hükümetin oluşturulması hedefiyle çalışmalarda bulunacak bir konsey kuruldu.
Katılımcılar, buluşmada zaman zaman görüş ayrılıklarının çıktığını ve hararetli tartışmalar yaşandığını belirterek uzlaşma sağlamanın zor olduğuna dikkat çekti.

Diğer muhalif gruplara da ulaşmak üzere çalışma yürüteceklerini belirten katılımcılar, bundan sonra daha örgütlü bir şekilde hareket etmeyi planlıyor.

Çalışmalar hemen başlıyor

Kurulması kararlaştırılan 25 üyeli konsey ve 11 üyeli komite ise çalışmalarına hemen başlayacak. Söz konusu komite, “gölge hükümetin” kurulması hedefiyle toplanacak yeni bir konferansın organize edilmesi için çalışmalar yürütecek.

Hedeflenen “gölge hükümetin”, Suriye'deki Esad rejiminin devrilmesi halinde geçiş döneminin yönetimini üstlenmesi öngörülüyor.

Şam'daki konferans iptal edildi

Suriyeli muhalifler, İstanbul'daki konferansla eşzamanlı olarak başkent Şam'da da bir araya gelmeyi planlıyordu, ancak bir gün önce kentte meydana gelen şiddet olayları nedeniyle buluşma iptal edildi.

Konferansın düzenleneceği yerde cuma akşamı polisle protesto göstericileri arasında yaşanan çatışmada 9 kişinin hayatını kaybettiği, 100'den fazla kişinin de yaralandığı bildirilmişti.

Clinton'dan Suriye açıklaması

Libya Temas Grubu'nun toplantısına katılmak üzere cuma günü İstanbul'a giden ve toplantının ardından hafta sonu Türk yetkililerle bir araya gelen ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Suriye konusunda da açıklamalarda bulundu.

Clinton, “Suriye'nin geleceği, Suriye halkına bağlıdır. Ancak muhalefetin bir araya gelme çabası ve bir gündem oluşturma çabası, siyasi reformun çok önemli bir parçasıdır. Bunun daha sorumlu, daha hesap verilebilir hükümetlere yol açtığını düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

Şiddet olayları sürüyor

Suriye'de ordu birliklerinin muhalifleri durdurmaya yönelik operasyonları sürüyor. Suriyeli aktivistler, Suriye birliklerinin, Lübnan sınırı yakınındaki Zabadani kasabasına girdiğini ve iki gün içinde yüzlerce kişinin gözaltına alındığını bildirdi.

Muhaliflerin açıklamalarına göre, yaklaşık 2 bin kişiden oluşan asker ve diğer güvenlik güçleri mensupları, kasabanın telefon, internet ve elektriğini kesti.

Mülteciler geri dönüyor

Bu arada Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin geri döndükleri bildiriliyor. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), olaylar nedeniyle ülkelerine dönen Suriye vatandaşı sayısının 7 bin 209 olduğunu açıkladı. Bugüne kadar Türkiye'ye 15 bin 666 Suriyeli'nin geldiği ifade edilen açıklamada, 8 binden fazla Suriyeli'nin ise hâlâ mülteci kamplarında bulunduğu belirtildi.

© Deutsche Welle Türkçe

DW/AFP/dapd/Reuters,HK/BE

6/26/2011

seyyah1906

obama ve erdoğan anlaştı beşar esad 4 ile 6 ay içerisnde düşecek iddiaları

İsrail istihbaratına yakın bir internet sitesi, Suriye sorununun, ABD-Türkiye ortaklığıyla çözülmesi kararına varıldığını öne sürdü.
DEBKAfile adlı site, askeri kaynaklara dayandırdığı haberde, ABD Başkanı Barack Obama ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında 21 Haziran’da yapılan telefon görüşmesinin gizli tutulan içeriğine yer verdi.
İddiaya göre iki lider, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın reform sözü verdiği ama uluslararası toplumu tatmin edemediği konuşmasından saatler sonra yaptıkları görüşmede, Esad’ın 4 ila 6 ay içerisinde düşeceği kanısında. Bu önkabulle hazırlanan yeni strateji, Esad’ın daha da erken koltuğundan indirilmesi amacıyla, Suriye üzerindeki ekonomik yaptırımların ABD ve Avrupa tarafından artırılmasını öngörüyor. Ortaklaşa hazırlanan planda Türkiye’ye düşen esas rol ise Suriye ile “askeri gerilimi tırmandırıcı” adımlar atmak.

DEBKAfile’ın iddiasına göre, Türkiye ile ABD’nin ortaklaşa belirlediği stratejiler, bununla da sınırlı değil. Yine aynı haberde dile getirilen iddiaya göre, İsrail’in de katılımıyla bu üç ülke, Ortadoğu barış görüşmelerinin yeniden başlatılmasını sağlayacak bir yöntem belirledi. Yeni yol haritasına göre Türkiye, İsrail ile Filistin arasında yeniden arabuluculuk yapacak. ABD’nin, İsrail’i bu konuda ikna ettiği belirtilirken; Obama Yönetimi’nin, Başbakan Tayyip Erdoğan’ı, Hamas Lideri Halid Meşal’e İsrail’in varlığını kabul ettirebilecek tek lider olarak gördüğü ifade ediliyor.

Yaalon-Fidan görüşmesi

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye gelerek bir dizi gizli görüşme yaptığı öğrenilen İsrail Başbakan Yardımcısı ve Stratejik İşler Bakanı Moşe Yaalon’un, Başbakan Erdoğan ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hakan Fidan’la bir araya gelerek, oluşturulan bu yeni modelin son rötuşlarını yaptığı iddia edildi. İsrail’in, kendi varlığını tanımayan Hamas’ın da katılımcı olacağı bu süreçte masaya oturmayı kabul etmesinin bile önemli bir taviz olduğu, İsrailli yetkililerin bunu “ödenmeye değer bir bedel” olarak gördükleri belirtildi.
hürriyet