En Yeniler
cenaze töreni etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
cenaze töreni etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8/23/2012

seyyah1906

selahattin demirtaş o binaları yakanlar sonuçlarına da katlanırlar olacaklardan sorumlu olmayız

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, BDP’nin hedef gösterme ve kışkırtmalar nedeniyle Gaziantep’teki cenaze törenleri ve taziyelere katılamadığını söyledi.

gaziantep cenaze töreni

KUCAKLAŞMA AĞIRLARINA MI GİDİYOR


Demirtaş, BDP milletvekillerinin Şemdinli’de PKK’lılar ile kucaklaşması konusunda ise, "Orada insani bir refleks olarak insanlar birbirine sarılıyor. Niye insani bir kucaklaşmaya bu kadar tepki gösteriyorlar anlamakta zorlanıyorum. İnsanların canlı canlı kucaklaşması ağırlarına mı gidiyor?" diye sordu.

BİNALARI YAKANLAR, SONUÇLARINA KATLANIRLAR

BDP binalarına yapılan saldırıları da değerlendiren Demirtaş, "Polis binalarımızı koruyamayacaksa biz ve halkımız koruruz. O binaları yakanlar sonuçlarına da katlanırlar. Olacaklardan biz sorumlu olmayız" diye konuştu.

Diyarbakır’da BDP’nin Siyaset Akademisi’nin sonbahar eğitimleri için düzenlenen törende konuşan BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, açtıkları siyaset akademilerinin, üzerinde baskılar olmasına rağmen çalışmalara devam ettiğini belirtti. Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Demirtaş, Gaziantep’te meydana gelen bombalı saldırı ve PKK’nın eylemi üstlenmemesi ile ilgili, "Bir örgüt yaptığı bir eylem konusunda açıklama yapacak tek mercidir. Üstlenir ya da üstlenmez. Yaptığı açıklama herkes açısından bağlayıcı olmalıdır. Aksini söyleyenler ispatlamak zorundadır" dedi.

'CENAZELERE KATILACAK TEK PARTİ BDP İDİ’

Parti olarak tavırlarını ilk saatlerde ortaya koyduklarını belirten BDP lideri Demirtaş, şöyle konuştu:

"Dün aslında Antep’te hem cenazelerde, hem taziyelerde bulunabilecek tek parti BDP idi. O saflarda bulunan hangisi bugüne kadar BDP kadar barışı savundu. Tezkereyi savunan ve savaş politikasını savununlar değil miydi onlar. Ama, hedef gösterme ve kışkırtmalar üzerine BDP orada taziye ve cenazelerde bulunamamıştır. Katledilen bizim halkımızdır. Fakat savaş politikasını savunanlar, kendi politikalarını gözden kaçırtmak için ısrarla bizi hedefe koydular. Dün orada biraraya gelenlerin hiç biri BDP’nin ortaya koyduğu barışçıl siyaseti savunmadılar, desteklemediler. Biz ’PKK ve Öcalan ile konuşun’ dedik, bizi tehdit ettiler, bize saldırdılar. ’Siyasetle sorunu çözelim’ dedik, bize ’devlet ve örgütü aynı kefeye koyuyorsunuz’ dediler. Dün cenazede saf tutanlar, savaş politikalarını savunanlar ve tezkere çıkaranlar değil mi? Dün Antep’e gidenler Roboski’de (Uludere’nin Ortasu Köyü) başsağlığına bile gidemedi. Roboskili’ler bu ülkenin vatandaşları değil miydi? BDP her ölüm ile ilgili tavrını ortaya koymuştur. Kimse meseleyi sağa sola çekmesin. Türkiye’de iki anlayış var. Biri BDP diğeri de Antep’te savaşı savunan zihniyet vardır. Antep’teki durum hükümetin savaş politikalarının bir sonucudur. Suriye midir, İran mıdır iç midir, dış mıdır bunları bilemeyiz ama, hükümetin savaş yanlısı tutumu ülkeyi içeri de ve dışarıDa savaşa sürüklüyor."

'PKK’LILARLA KUCAKLAŞMA İNSANİ REFLEKS'

Demirtaş, BDP milletvekillerinin Şemdinli’de PKK’lılar ile kucaklaşmaları ve savcılığın konu ile ilgili soruşturma açması ile ilgili soruyu da şöyle yanıtladı:

"Orada insani bir refleks olarak insanlar birbirine sarılıyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Van Cumhuriyet Başsavcılığı veya hükümet adına açıklama yapanlar, bugüne kadar PKK’lıların cesetleri üzerine ayak basanlar ile ilgili soruşturma açtılar mı? Niye insani bir kucaklaşmaya bu kadar tepki gösteriyorlar anlamakta zorlanıyorum. İnsanların canlı canlı kucaklaşması ağırlarına mı gidiyor. Orada vekil arkadaşlarımız şiddet propagandası yapmadılar, şiddeti övmediler. Barış mesajı verdiler. Bu kadar insani tutumdan dolayı BDP ve vekil arkadaşları linçe tabi tutması, çirkin politikalarını örtmeye yöneliktir."

'BDP BİNALARINI YAKANLAR SONUÇLARINA KATLANIR'

Kendilerinin de diğer partiler gibi milliyetçilik pompalaması halinde ülkede kan gövdeyi götüreceğini öne süren Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Etnik çatışma çıkmıyorsa BDP ve Kürt halkının sağduyulu tutumundan kaynaklanıyor. Parti binaların yakanlara sesleniyorum. O binalar olmazsa bu ülkede barışı savunan kimseyi bulamazsınız. Polis binalarımızı koruyamayacaksa biz ve halkımız koruruz. Eğer AKP koruyamayacaksa, her halkın meşru savunma hakkı vardır. O binaları yakanlar sonuçlarına da katlanır. BDP kurbanlık koyun değildir. Açıkça uyarıyorum, herkesin meşru savunma hakkı vardır. Partilerimiz kendisini savunur, olacaklardan biz sorumlu olmayız."

Konuşmadan sonra siyaset akademisinde ilk dersi BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş verdi.mynet

12/23/2011

seyyah1906

adnan menderes'in oğlu aydın menderes tedavi gördüğü hastanede vefat etti

Eski Başbakanlardan Adnan Menderes'in oğlu Aydın Menderes yaşamını yitirdi. Aydın Menderes, Ankara Atatürk Eğitim Araştırma ve Uygulama Hastanesi'nde tedavi görüyordu.
Menderes, daha önce geçirdiği trafik kazası sonucu hayati tehlikeyi atlatmış ancak kol ve bacakları felç olmuştu.

İki ayrı cenaze namazı kılınacak

Menderes için iki ayrı cenaze namazı kılınacak. Yarın Hacıbayram Camii'nde öğle namazına mütakip kılınacak cenaze namazının ardından Menderes'in naaşı İstanbul'a götürülecek. Menderes, pazar günü Fatih Camii'nde öğlen namazına mütakiben kılınacak cenaze namazının ardından Topkapı'daki anıt mezara defnedilecek.

İstanbul'da kılınacak cenaze namazına Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katılacağı bildirildi.

Siyasilerden ilk tepkiler

Meclis Başkanı Cemil Çiçek: Çileli bir ailenin, uzun yıllar çile çekmiş evladıydı. Gerçekten ismi gibi aydın ve aydınlık fikirlerin sahibiydi. Milletimizin, sevenlerinin ve ailesinin başısağolsun.

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel: Çok değerli bir siyaset adamıydı. Allah rahmet eylesin. Bir sağduyu insanıydı. Çok temiz bir insandı. Siyasette yakındık, kardeşim gibiydi. Başından sonuna kadar aziz dostumun hatıralarıyla doluyum.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç: Parlamentoda çok iyi bir beraberliğimiz oldu, insan olarak çok onurlu bir insandı. Çok iyi tahlilleri vardı. Rahmetli Erbakan'da kendisine saygı sevgi duyardı. Felçli haline rağmen ülke meselelerine uzak kalmayan bir insandı. Siyasette iz bıraktı, Allah'tan rahmet diliyorum.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin: Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ile hastaneye gidiyoruz. Türkiye'nin başı sağolsun.

DSP Genel Başkanı Masum Türker: Sayın Menderes, siyaset dünyamızın dürüst, saygın ve önemli kişiliklerinden birisi olarak daima önemle anılacaktır. Menderes'e rahmet, ailesine ve sevenlerine de başsağlığı ve sabır diliyorum.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker: Allah rahmet eylesin. Çok önemli bir ismi taşıyordu. Siyasete büyük katkılar yapan, tavırlarıyla her zaman önemli bir insan oldu.

Aydın Menderes kimdir?

Ögrenimini Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'nde tamamlayan Menderes, siyasete 1970 yılında Aydın'da Demokrat Parti'nin İl Başkanı olarak girdi. 1977 yılında Adalet Partisi Konya Milletvekili ve 1978 yılında aynı partinin Genel İdare Kurulu Üyesi oldu. 12 Eylül sonrasında 10 yıl siyasetten yasaklılar kapsamında yer aldı. 1993 yılında kurucusu olduğu Büyük Değişim Partisi Genel Başkanlığı'na seçildi. 1994 yılında bu partinin birleşmesiyle Demokrat Parti Genel Başkanı oldu. 1995 yılında Refah Partisi'nden İstanbul Milletvekili oldu. 1996 yılında aynı partinin Genel Başkan Yardımcılığı'na getirildi. 1999 yılında Fazilet Partisi'nde İstanbul Milletvekili oldu. Aynı yıl Fazilet Partisi'nden istifa etti. 3 Kasım 2002 tarihinde DYP'den Aydın Milletvekili adayı oldu. Fakat, DYP 3 Kasım 2002 seçimlerinde barajı aşamayınca seçilemedi ve siyaseti bıraktı.

10/25/2011

seyyah1906

selahattin demirtaş:deprem vurdu sen vurma istifa et ve van valisiyim diye gezme

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Meclis'te partisinin grup toplantısında konuştu. "Aylardır yaptığımız en yoğun faaliyet, toplu cenaze törenleri. Toplu cenazelerde ülke olarak Türk'ü Kürt'ü ile maalesef acıları ortaklaştırmaya, dindirmeye ve acı vesileyle ortaya çıkan toplumsal kırılmayı önlemeye çalışıyoruz" diyen Demirtaş son toplu acının da Van depremi olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Son birkaç aydır yaşadığımız travma, acılar hiç de küçümsenecek hafife alınacak acılar travmalar değil. Çünkü sıradan bir coğrafyada sıradan bir dönemden geçmiyoruz. Bu acılar üzerine böylesine bir felaketle karşılaşmış olmak bütün ülkeyi toplumu derinden sarsmıştır. Hepimizin başı sağolsun. Böylesi dönemler bir daha yaşanmasın."

Depremin doğanın gücü karşısında insanın çaresizliğinin en somut örneklerinden biri olduğunu söyleyen Demirtaş bundan kaçış olmadığını söyledi. "Belki de insanlığın çaresizliğinin alternatifi olabileceğini düşündüğümüz tek şey dayanışmadır" diyen Demirtaş, gösterilen dayanışmanın da yaralarının hafiflemesi, travmanın azalmasında etkili olduğunu söyledi. Demirtaş depremin yaşandığı andan itibaren başlatılan yardımlar nedeniyle herkese teşekkür etti.

'İnsan olanlar-olmayanlar' ayrımı

Böyle zamanlarda insanların 'insan olanlar' ve 'insan olmayanlar' şeklinde ikiye ayrıldığını ileri süren Demirtaş, "İnsan duygusu içinde o kardeşlik ruhuyla dayanışma gösteren herkese minnet duygusunu iletti. Barış, özgürlük, kardeşlik, demokrasi adına her ne inşa edilecekse o dayanışma duygusunun üzerine inşa etme dışında seçenek olmadığını söyleyen Demirtaş şöyle devam etti: "Türkiye toplumu her türlü kışkırtıcılığa, ayrımcılığa, faşizan tutuma rağmen bu duygusunu korumalıdır. Aslolan insani ilişkiler ve insani duygudur. Bu duyguyu unutan, siyasetin malzemesi, intikamın malzemesi yapmak isteyenler açısından ise utanç olarak tarihe not düşmüştür. Bir yanda Türkiye'nin önemli kesiminin dayanışma duygusu, bir yanda da depremin yarattığı etki kadar ağır travma yaratan ırkçı faşizan anlayış. Çok şükür ki toplumun geneline hakim değil. İnanıyorum ki bu sözler ve davranışlar herkes tarafından da mahkum edilmiş ve lanetlenmiş bir duygu olarak bu topraklarda yaşam şansı olmayacak. Anlı şanlı bazı televizyon programcılarının, ırkçılık mezunu, faşizmde doktora yapan naylon oyuncaklar, umarım ki bu televizyonlarda gazete köşelerinde yer bulamayacak, yaymaya çalıştıkları faşizan anlayışın da toplumda hakim olmayacağını göreceklerdir."


'Halk sınavını verdi, devlet enkaz altında'

Van depremi sonrası en acil ihtiyacın çadır olduğunu söyleyen Demirtaş, "Halk her seferinde sınavını veriyor, ama depremin altında hep devlet kalıyor. Bir afet hatırlamıyorum ki o afet sonrasında halk devlete Kızılay'a teşekkür etsin. Her felaket sonrasında başta Kızılay olmak üzere devletin kurumlarının ne kadar yetersiz hazırlıksız olduğu ortaya çıkıyor. İşte bu kısmı kader değildir ve işte bu kısmı deprem gibi önlenemez değildir. En çok sarsan inciten bu kısmıdır" dedi. Kimsenin devletten, Kızılay'dan depremi durdurmayı talep etmediğini söyleyen Demirtaş, ancak Van'da yine bir deprem sonrası klasiği yaşandığını ileri sürdü.

Arama kurtarma çalışmalarında karmaşa, yardımların tek elden dağıtılmasında büyük beceriksizlik ve yeteneksizlik yaşandığını savunan Demirtaş, "Neden bu kadar olanağa rağmen, Türkiye'nin büyük kentlerinden birine devlet 48 saat geçmesine rağmen, mahalle ve köylerin önemli kısmına ulaşamadı. Hükümetin cevap vermesi gerek. Herkes aile çadır istiyormuş. Herkese vermek zorundasınız. Devlet bunun için vardır" dedi.

Milyonluk bir şehir olan Van'a şu ana kadar 8 bin 600 çadır gittiğini söyleyen Demirtaş, "Halk ne kadar teşekkürü hakkediyorsa oradaki yönetim anlayışı da o kadar eleştiriyi hak ediyor. Başbakan, bakanlar oraya gitmiştir ama orada bulundukları saatlerde bırakın organizasyonun güçlenmesini, tam anlamıyla organizasyon tıkanmıştır. Çünkü tüm kamu görevlileri Başbakan ve bakanların güvenliği rahatlığı ile ilgilenmiştir" dedi.

'Uzaya değil Van'a gideceksiniz'

Neden yeterli kadar çadır gitmediğini soran Demirtaş, "Hava-kara köprüsü kuracağız diyorlar. Uzaya mı gideceksiniz Van'a gideceksiniz. Van'a 20 km ilerideki köyde 20 saat geçtikten sonra hala çadır yoktu. 10 ölünün olduğu bir köye, 200 evin yıkıldığı köye telefon dahi açılmamıştı. Devlet saatte 1 km hızla gitse o köye yetişirdi. Bilgi aldım hala o köyde çadır yok, ısınma sorunu var" şeklinde konuştu.


'Deprem vurdu, sen vurma, istifa et'

Çok büyük yardım kampanyaları yapılmasına karşın ciddi bir koordinasyon eksikliği bulunduğunu savunan Demirtaş bu durumdan Van Valisi'ni sorumlu tutarak, "Van Valisi, şu saate kadar Van belediye başkanıyla telefonla görüşmedi. Kent enkaz halinde, kendisi halen ayrımcılık derdinde. Hala Van valisi sıfatıyla o sokaklarda dolaşabiliyor. Valilik ve belediyenin koordinasyon içinde olması lazım ama Van Valisi Hazretleri, AKP il başkanı gibi davranıyor" dedi.

Vali'nin ayrımcı zihniyetinin faturasını Van halkının ödediğini ileri süren Demirtaş, "Bu kadar ayrımcı zihniyeti bir Vali'de kabul edemeyiz. Van'ın yarısının Valisi isen istifa et, terk et. Bırak hükümet başkanı Van'ı seven Vali atasın, çocuklar bebekler gece soğukta kalmasın" çağrısında bulundu. Van Valisi'ne "Van halkına artık toplu işkenceyi bırak" çağrısında bulunan Demirtaş, "Deprem vurdu sen vurma, istifa et ve Van Valisi'yim diye gezme, terket. Görevini, temsilini layıkıyla yapamıyorsun. Yapman gereken Van halkının iradesine saygı duymaktır. Oradaki insanlar şu anda siyaset, ayrımcılık istemiyor, yardım istiyor" dedi.

Gazetecilere Van daveti

Kamuda ortaya çıkan ırkçılığın ayrımcılığın panzehirinin dayanışma olduğunu anlatan Demirtaş, devletin ise çadır battaniye gönderemediği kente, cop gaz gönderdiğini söyledi. Demirtaş, AKP'nin çalışmalarına methiyeler düzen gazetecileri çocukları ile birlikte bir günlüğüne Van'a gelip geceyi sokkata geçirmeye davet etti. Demirtaş, "İstanbul'dan atıp tutacağınıza çocuğunuzla gidin. Yine methiye düzerseniz saygı duracağız" dedi. Deprem sonrası farklı ülkelerden gelen yardımların geri çevrilmesini eleştiren Demirtaş, "Hükümetin burnu havada, kurtarma ekipleri havaalanından çevriliyor. Hükümetin amacı ne? Kasıtlı mı yapıyor anlayamıyoruz" dedi.

10/20/2011

seyyah1906

başbakan erdoğan pkk yabancı güçlerin maşası sözleriyle iran ve suriye'ye gönderme yapmış olabilir

Hakkari'de 24 askerin şehit olduğu 18'inin de yaralandığı saldırılar sonrasında Kuzey Irak topraklarında başlatılan operasyon devam ederken birçok kentte PKK'yı protesto gösterileri yapıldı.
ABD, Avrupa Birliği ve NATO saldırıları kınadı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu telefonda görüştüğü Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari'den PKK konusunda eylem beklediklerini söyledi. Saldırıyla ilgili olarak İngiltere gazetelerinde yer alan yorumlarda PKK'yı İran ve Suriye'nin kışkırtmış olabileceği öne sürüldü.

Daily Telegraph saldırıların ülkede büyük öfke yarattığını belirtirken, Guardian bu saldırıların 1990'lardan bu yana PKK'nın gerçekleştirdiği en büyük eylem olduğuna dikkat çekti.

Financial Times daha önce geniş çaplı bir sınır ötesi harekata girişebileceğini açıklayan Ankara'nın sıcak takibe başladığını belirtti. Gazete, askerlerin cenaze töreniyle Türkiye kamuoyunun öfkesinin daha da artacağını vurguladı. Haberde şöyle dendi:

'Anayasa sürecine darbe'


"Saldırılar, yeni anayasa ile ilgili görüşmelerin başladığı bir dönemde gerçekleştirildi. Bazı siyasetçiler, bu sürecin nüfusun yüzde 15-20'sini oluşturan Kürtlere daha fazla haklar tanınarak sorunun çözümüne katkı sağlamasını umuyordu."
"İstanbul merkezli Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi'nin Başkanı Sinan Ülgen, 'Bu gerçekten bir tuzak. PKK bu saldırıyla anayasa sürecini sekteye uğratmak ve partilerin Kürt meselesi üzerinde uzlaşmaya varmasını zorlaştırmak istiyor' diyor.”

“Kuzey Irak'a düzenlenecek daha kapsamlı bir operasyon, ABD'nin bu yıl sonunda Irak'taki güçlerini çekeceği hassas bir döneme denk gelmiş olacak. Ağustos'tan bu yana böyle bir harekata yönelik beklentiler artmış durumda. Başbakan Erdoğan, PKK'nın yabancı güçler tarafından bir maşa olarak kullanıldığını söylüyor. Bu sözleriyle İran ve Suriye'ye gönderme yapmış olabilir. Ankara'nın iki ülkeyle de ilişkileri gergin."

Times gazetesi de bu saldırının Türkiye'nin İran ve Suriye'yle ilişkilerini daha da gerginleştirebileceğine dikkat çekti.

Habere göre Amerika Birleşik Devletleri'ndeki LeHigh Üniversitesi'nden bölge uzmanı Henri Barkey, Ankara'nın Suriye'deki demokrasi yanlısı protestoların kanlı bir şekilde bastırılmasına ilişkin sert tavrı yüzünden İran ve Suriye'nin bu saldırı için PKK'yı cesaretlendirmiş olabileceğini söyledi.