En Yeniler
demokrasi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
demokrasi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7/03/2011

seyyah1906

boston globe politikacıları taşlayan veya küçük düşüren vatandaşların başları derde girebilir

ABD'nin önde gelen gazetelerinden Boston Globe, "Amerika hala bir fenerdir" başlığını ile yayımladığı başyazısına soğuk savaş dönemine ait, ABD'yi ziyaret eden Sovyet vatandaşına ilişkin fıkra ile başladı.

Amerikan özgürlüğünü anlatmaya çalışan Amerikalı, "'Ronald Reagan savaş kışkırtıcısıdır' yazılı bir pankartla Beyaz Saray önünde durabilirim ve bana kötü bir şey olmaz" der. Bunun üzerine Moskova'dan gelen ziyaretçi, "Nolmuş yani? Ben de, Kremlin önünde 'Ronald Reagan savaş kışkırtıcısıdır' diyen bir pankartla durabilirim ve bana da kötü bir şey olmaz" karşılığını verir.
Fıkranın ardından, "Siyasi liderleri eleştirme özgürlüğü, hürriyetin temel bir unsuru" ifadesini kullanan gazete, siyasileri eleştirme özgürlüğünün ne Sovyetler Birliği'nde ne de Putin yönetimindeki Rusya'da var olduğunu belirterek, "Kremlin'deki gücü elinde tutan eski KGB ajanını açıkça eleştiren gazetecilerin başlarına kötü şeyler geldiği"ni yazdı.
Konuyla ilgili Türkiye'yi de ele alan gazete, "Avrupa Birliği'ne katılmaya ciddi bir aday olan Türkiye'de bile politikacıları taşlayan veya küçük düşüren vatandaşlar, başları derde girebilir" görüşünü öne sürdü.

Bu bağlamla "Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakan olduğu 2003 yılından beri kendine hakaret ettikleri gerekçesiyle birçok kişi hakkında dava açtığı" vurgulanan başyazısında yargılananların 2 yıla kadar hapis cezalarıyla karşı karşıya bulunduklarına da dikkat çekildi.

Başyazısında Erdoğan'ın davacı olduğu insanların arasında bir "öğrenci tiyatro grubu", "işsiz erkek ile kız kardeşi" ve bir "karikatürist"in bulunduğu belirtildi. Boston Globe, "hükümet yetkililerini eleştirme veya taşlama özgürlüğü, hürriyetin vazgeçilmez bir parçasıdır ve Rusya ile Türkiye dahil olmak üzere, demokrasiyi hedefleyen tüm ülkelerde saygı gösterilmelidir" değerlendirmesini yaptı.

7/02/2011

seyyah1906

egemen bağış biz türkiyenin çöken bilgisayarına format attık bütün virüsleri temizledik

Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), BM Kalkınma Programı, Ümraniye Belediyesi, Habitat İçin Gençlik Derneği ve Microsoft Türkiye tarafından ortaklaşa hayata geçirilen ''Habitat Bilişim Akademisi''nin sertifika töreninde konuşan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, genel seçimlerden sonra yeni seçim bölgesinde katıldığı ilk etkinlikte bilişim dostlarıyla birlikte olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Bağış, Türkiye'nin nereden nereye geldiğini gözden geçirdiğini belirterek, ''Ümraniye 15 yıl önce, çöp dağlarının patladığı zaman insanların öldüğü bir yerdi. Bugün ise sadece Türkiye'nin değil, bölgenin en büyük yatırımlarının yapıldığı, gökdelenlerin yükseldiği, finans merkezlerinin oluştuğu bir ilçe haline geldi'' diye konuştu. Eskiden Liberal Demokrat Partinin ''iktidar olursak DPT'yi Mudurnu Tavukçuluğa vereceğiz, kümes olarak daha hayırlı hizmet yapar'' dediğini ifade eden Bağış, ''Bugün o küçümsenen DPT, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisini gerçekleştirdi. İyi çalışan bir kurum haline geldi'' dedi.
Bağış, eskiden BM Kalkınma Programı'nın başkanlığını bir Türk'ün yapacağına kimsenin inanmadığını belirterek, ''Sayın Cumhurbaşkanımızın ve sayın Başbakanımızın yoğun lobi çalışmaları neticesinde sayın Kemal Derviş bu kurumun başkanlığını yaptı. Şu anda bu kurumun en önemli başarı hikayelerinden biri Türkiye'dir'' diye konuştu. Avrupa Birliği Genel Sekreterliği olarak AB sürecinde Microsoft ile hem MSN, hem de diğer Microsoft platformlarında yakın çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Bağış, ''Gençlerimizi AB konusunda eğitme noktasında çok önemli işbirliği yapıyoruz'' dedi.

Bağış, Habitat Zirvesi'ni ilk Türkiye'de yapmayı ortaya koyduklarında ''yapamazsınız'' denildiğini anlatarak, ''O Habitat Zirvesi'nin başarısı neticesinde Türkiye daha sonra AGİT Zirvesi'ne, BM ve NATO zirvelerine de ev sahipliği yaptı. Medeniyetler İttifakı projesine de eş başkanlık yapıyor'' ifadesini kullandı. Türkiye'nin son yıllarda büyük mesafeler katettiğini vurgulayan Bağış, şunları söyledi: ''Her kurumumuz kendi alanında rekor üstüne rekor kırmaya devam ediyor. Artık biz Türkiye olarak farklı bir platformdayız. Eskiden Türkiye geride bırakılan, ötekilenen, hor görülen bir ülke iken artık Türkiye öncü bir ülke haline geldi. Artık lider bir ülkeyiz. Bırakın know-how'u, inovasyonu, AR-GE'yi, bilişimi, biz artık demokrasimizi sağlam bir zemine oturtma konusunda çok net bir irade ortaya koyduk.''

Bilgi ekonomisi

Bağış, geleneksel tarım toplumundan sanayileşmeye geçişte neredeyse bir asır geciken Türkiye'nin aradaki makası kapatmak için hızla ve kararlılıkla çalıştığını anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Yenilik, bilgi ekonomisinin motoru. Bu konuda ne kadar hızlı davranırsak ülkemizin diğer konulardaki açıklarını kapatma konusunda o kadar başarılı olacağız. Bunun için AB'nin kapılarını da açacak olan ekonomik düzenin adı bilgi ekonomisidir. Biz bilgi konusunda gerekli adımları atarsak diğer konulardaki eksikliklerimizi en kısa sürede tamamlamış oluruz. Biz artık boşa kürek çeken bir ülke olma geçmişimizi tamamen bırakıyoruz ve dokuz yıl boyunca ne yaptıysak onu yapmaya devam ediyoruz. Artık interneti köylerimize kadar ulaştırmış bir ülke haline geldik.''

Türkiye'nin hızlı bir gelişim sürecinde olduğunun altını çizen Bağış, şöyle dedi: ''Türkiye farklı bir noktaya gidiyor. Bakmayın birileri Türkiye'nin demokrasisini hacklemek istiyor. Oldukları ortamda kendilerini yok yazdırıyorlar. Millet, bu komediye gülerek bakıyor, kimlerin aynı safta olduğunu çok net bir şekilde görüyor ancak biz, demokrasimizi de, sanayimizi de, teknolojimizi de kalkındırmak için, Türkiye'yi dünyanın en gelişmiş, en güçlü 10 ekonomisinden biri haline getirmek için, bu milletin, Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün vatandaşlarının huzur ve refah içinde yaşaması için, Türkiye Cumhuriyeti pasaportunun sadece bölgenin değil, dünyanın en kıymetli pasaportlarından biri olması için 'Durmak yok, yola devam' diyeceğiz.''


Yeni anayasa gerekliliği

Bağış, Türkiye'nin teknoloji üreten ülke olma konusunda hızla ilerleyeceğini ifade ederek, ''Biz Türkiye'nin çöken bilgisayarına format attık. Biz artık bütün virüsleri temizledik. Türkiye'nin üzerine örtülen bütün naylon brandaları indirdik ancak artık bilgisayar bizim yükümüzü kaldırmıyor. Artık bu bilgisayara yeni bir anayasa lazım. Artık bütün vatandaşlarını kucaklayan, kendi vatandaşları arasında ayrım yapmayan, herkesi olduğu gibi kabul eden ve farklılıkları zenginlik olarak gören sivil bir anayasaya kavuşmamızın vakti geldi. İnşallah bunu da hep birlikte gerçekleştireceğiz. Demokrasimizi hacklemenin peşinde koşanların, bundan tam 18 sene önce Sivas'ta kardeşi kardeşe düşürmeye kalkanların hala bugün aynı zihniyeti hortlatma çabası içinde olanlar başarısız olacaklar'' diye konuştu.

Türkiye'de hiç kimseyi bir diğerinden ayırt etmeden herkesi kucaklama konusunda kararlı olduklarını belirten Bağış, ''Biz bu ülkede artık milli birlik ve beraberlik, dayanışma, kardeşlik diyoruz. Eğer siz bir yoklama yapılırken 'yokum' derseniz milletin de gönlünde yok olursunuz. Biz milletin gönlünde var olmanın çabasını sürdüreceğiz'' dedi.

Bağış, Türkiye'nin AR-GE harcamalarında Bulgaristan, Letonya, Romanya ve Slovakya'dan önde olan bir ülke haline geldiğini anlatarak, Türkiye'de 2002'de kurulu 2 teknopark varken, bu sayının bugün 39'a yükseldiğini söyledi. Bakan Bağış, ''Türkiye, Romanya'daki, Bulgaristan'daki standartların da üstünde; artık Fransa'nın, Almanya'nın üzerinde olma, Atatürk'ün hedef gösterdiği çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmış bir ülke olma yolunda kararlılıkla ilerliyor. Bunu durdurmaya kimsenin gücü yetmeyecek. Çünkü arkamızda milletin desteği, inancı, milletin kalkınmaya olan hassasiyeti var'' dedi.

Diğer konuşmalar

Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can da söylenecek çok sözün olduğunu ancak sözlerin bittiği, icraatın egemen olduğu bir noktada bulunulduğunu söyledi. Can, dünyanın farklı bir yere gittiğini, ülkelerin de dar kalıplar içinde sıkışıp kalmaması gerektiğini vurgulayarak, ''Bu kabuğu yırtan yöneticiler memleketin başına geldi ve Türkiye sekiz yılda 5 kat büyüdü. Bu bir başlangıç, daha çok büyüyeceğiz'' diye konuştu.

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Tamer Özmen de Türkiye'nin son on yılda büyük gelişme gösterdiğini belirterek, Türkiye'nin gelişmesini sürdürmesinde en önemli etkenin teknoloji olduğunu ifade etti. Özmen, Türkiye'nin teknolojide gelişmiş ülkeleri yakalamak ve onları geçmek için bu alana ciddi yatırımlar yapması gerektiğini dile getirdi. Bağış ve beraberindekiler daha sonra, akademinin ilk mezunlarına sertifikalarını verdi.
seyyah1906

gürsel tekin bu kadarda iki yüzlülük olamaz demokrasi çifte stantard istemez

Tekin, "Ben bu gece Tunceli'de kaldım. Sabaha kadar helikopter sesi ve kurşun sesleri ile uyuyamadık" dedi.

Tunceli'ye, bir düğün törenine katılmak için gelen CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, bugün basın toplantısı düzenledi.

CHP grubunun yemin etmemesi ile ilgili değerlendirmede bulunan Tekin, siyasi partilerin demokrasiler içinde yapabileceği eylemler olduğunu söyledi.
Eylemlerini sonuç alıncaya kadar devam ettireceklerini belirten Tekin, "Bu eyleme yönelik özellikle AKP yetkililerinin ve sayın Başbakanın söylemleri doğrusu beni dehşete düşürüyor. AKP'ye açılan kapatma davasını isim vermeden eleştiren Başbakan Recep Tayip Erdoğan 'milletin iradesine kimse ipotek koyamaz' demiş. Şimdi siz kendinize gelince millet iradesi diyeceksiniz, size yönelik bir saldırı olunca hukuku yargıyı yok sayacaksınız. Ama başka bir siyasi parti böyle bir olayla karşı karşıya kalınca dönüp demokrasi dersi vereceksiniz. Bu kadar da iki yüzlülük olamaz. Demokrasi çifte standart istemez" dedi.

'HELİKOPTER SESİNDEN UYUYAMADIK'

Tekin, parlamentonun ve Türkiye'nin konuşması gereken en önemli sorunun Kürt sorunu olduğunu belirterek şöyle dedi:

"Ben bu gece Tunceli'de kaldım. Sabaha kadar helikopter sesi ve kurşun sesleri ile uyuyamadık. Olağan bir durum söz konusu değil. Bu durum sadece Tunceli içinde geçerli değil, bütün Güneydoğu illerine gittiğinizde oralarda da ciddi sorunların yaşandığı biliniyor. Ancak bu sorunların görmezlikten gelinmesi Türkiye için hayra alamet bir sorun değildir. İktidarın ivedilikle, iktidarı ile muhalefeti ile bu sorunun çözümü konusunda ne yapılacaksa çok hızlı bir şekilde yapması gerekiyor. 12 Eylül'den bugüne kadar bölgede olağan bir durum söz konusu değil. İnsanlar hala kurşun sesleri ile uyuyorsa bu seslerle uyumaya çalışıyorsa, burada çok ciddi sorunların olduğunu herkesin bilmesi gerekiyor. Bu sorunlar ötelenecek sorunlar değil. ötelene ötelene bugünlere gelindi. Asıl olarak başbakanın ve iktidarın ve diğer siyasi partilerin bu konudaki sorunu çok hızlı bir şekilde bu sorun nasıl çözülecekse , parlamentoda nasıl görüşülecekse bunu çözmesi gerekiyor. Aksi taktirde ötelenirse çok daha zorlaşacağı bellidir."

'SİVAS'TA YAPILANLAR FAŞİZAN BİR ÖRNEKTİR'

Sivas olaylarının 18'inci yılı nedeniyle düzenlenen anma programına izin verilmemesine tepki gösteren Tekin, "Kabul edilecek bir durum değil. Böyle faşist bir anlayışı kabul etmemiz mümkün değil" diye konuştu.

6/30/2011

seyyah1906

başbakan erdoğan milli iradenin yüceliği ile hukukun üstünlüğü karşı karşıya getirilemez

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, parti genel merkezinde AKP Grup Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

"Milletimiz çok yakından ilgilendiren bir müjdeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. TÜİK saat 11.00 itibariyle büyüme oranlarını açıkladı. Ekonomimiz yüzde 11 gibi çok yüksek bir büyüme kaydetti.
Türkiye ekonomisi yılın ilk çeyreğinde Çin ve Arjantin'in önüne geçerek dünya birincisi oldu. Bu muhteşem gelişmenin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah bu şekilde devam edeceğiz

Bismillah diyerek başladığımız ilk değerlendirme toplantımızda Allahtan yolumuzu açık tutmasını niyaz ediyorum. 3 Kasım 2002 seçimleri krizden yorgun düşen milletimizin seçimiydi. Milletle birlikte yol yürüyen Ak Parti milletin rotasından hiç ayrılmadı.

İktidara gelmeyi millete hizmet etmek, milletin dertlerine derman olmak için fırsat olarak gördük. Devlet ve millet arasına örülen duvarların yıkılması için büyük çabalar sarf ettik. Milletin iradesine musallat olan çetelerle kararlı bir mücadele ortaya koyduk.

12 Haziran seçimleri milletimizin isteğinin daha çok arttığı bir seçim olmuştur. 14 Ağustos 2001'de temeli samimiyetle, inançla atılan Ak Parti 10 yıldır şımarmadan, kibirlenmeden bugünlere ulaşmıştır. Milletimize Ak Parti'ye sahip çıktığı için teşekkür ediyoruz. Bizlere oy veren vermeyen tüm vatandaşlara sesleniyorum.

Söz verdik, emanetleri yerlere düşürmeyeceğiz. Nereden geldiğini unutma ki nereye gittiğini anlayasın. AK Partili vekillerin en büyük özelliği tevazudur. Bazıları bir sonraki seçime kadar irtibatı koparacaktır. Milleti ve tercihlerini rafa kaldıracaktır.

Ama Ak Parti asla öyle olmayacaktır. Bunu görüyorum ve inanıyorum. Biz 74 milyonun partisiyiz. Biz bizi tercih etmeyenler hiçbir zaman değişik yaftalar yapıştırmadık yapıştırmayacağız. Biz yüzde 50'nin tercihini nasıl önemsiyorsak diğer yüzde 50'yi de o kadar önemsiyoruz.

'Sokaklara dökmedik'

Türkiye haritasını renklere boyayanlardan olmayacağız. Seçim gecesi zafer sarhoşu olmadık.  sadece parti genel merkezimizde sevincimizi paylaştık. Sokaklara dökülmedik. Bu bir olgunluk göstergesidir. Kibirle değil tevazuyla hareket ettik. Biz herkes için demokrasi istiyoruz. Daha fazla özgürlük istiyoruz. Milli irade bizim için kutsaldır. Milli irade üzerinde vesayeti asla kabul etmiyoruz. Çok büyük haksızlıklara maruz kaldık. Bir şiir yüzünden hüküm giydik. "Muhtar bile olamazsın" denildi. Partimiz kapatılmak istendi. Cumhurbaşkanı seçimimiz engellenmek istendi. Çetelerin demokrasi dışı örgütlenmelerin yeri haline getirildi. Bu ülkenin kardeşliği hedef alındı



"Anayasa'yı takmazlık etmedik"

Hakkımızda kapatma davası açılmamış olsaydı bugün kişi başına milli gelir 10 bin doların üzerinde olurdu. Anayasa'yı takmamazlık etmedik. Biz oy verenleri sokaklara dökmedik



"Boykot ederek ulaşılacak hedef olmaz"

Milli irade üzerinde vesayeti kabul etmiyoruz ancak hukukun zorlanmasını da kabul etmiyoruz. Yargının kararları yüzünde Ak Parti'yi itham edenler eski alışkanlıkları nüksedendir. Onların zamanında yargı yürütmeden talimat almış olabilir ama bizim zamanımızda kimseden talimat almaz.Ak Parti kimseden emir ve talimat almaz . Meclis'i boykot ederek ulaşılacak bir hedef olmaz

"Başbakan hakimlere emir mi verecek?"

Başbakan bu işi çözsün diyorlar. Başbakan ne yapacak? Hakimlere telefon açıp emir mi verecek? Biz de böyle şey olmaz. Meclise gelip yemin etmeyenler yasama, yargı ve yürütmenin ayrılığını kabul edememiş olanlardır.

Milli iradennin yüceliği ile hukukun üstünlüğü karşı karşıya getirilemez. Sorun hepimizindir. Çözüm de dolayısıyla hep beraber olacak. Protestoyla, boykotla bu iş çözülemez.

"İster gelsin ister gelmesin"

Muhalefet ister gelsin ister gelmesin parlamentonun çalışmasına engel yoktur. Liderleri, komisyonlar çalışmaz diyor. Maalesef yanlış. Parlamento hukukunu bilen yanında bir kişi bile yok. Komisyon çalışmalarına muhalefet gelmedi diye komisyon çalışmaz kuralı yok. Bunun aynısı daha önce oldu, Anayasa Mahkemesine başvurdular komisyonlar için ama AYM kararını verdi. Komisyonlar çalışır dedi. Anayasa Mahkemesi'nin bu kararını bildikleri halde komisyonlar çalışmaz diyorlar. Sayın Kılıçdaroğlu, komisyonlar bal gibi çalışır.

"CHP kendine yeni diyor ama kafası eski"

CHP yeni sıfatını yakıştırmış kendisine ama eski kafayla devam ediyor. 12 haziran seçimlerinin sonrasında da aynı basiretsizliğinin devam ettiğini görüyoruz. CHP'nin 1950 seçimlerindeki zihniyetinin 2011'de bir nebze olsun değişmediğini görüyoruz. Seçim sonuçlarını bidon kafa, göbeğini kaşıyan adam ve bir takım sendromlarla açıklayan zihniyet aynen devam ediyor.

Millet en büyük hakemdir. Millet sorun yaratanla sorun çözen arasındaki seçimi her zaman en doğru şekilde yapmıştır. Biz kararlılıkla çözümün yanında olacağız."

6/25/2011

seyyah1906

demokrasiden bahseden bir kişinin ana muhalefet liderini dinlemesi gerekirmi gerekmezmi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, TİM'in 18. Olağan Genel Kurulu'nda konuşmasını yapıp salondan ayrılmasından sonra kürsüye çıkan Kılıçdaroğlu, demokrasiden, özgürlükten, hukukun üstünlüğünden söz edildiğini belirterek, şunları söyledi:
 
''Demokrasiden söz eden bir kişinin ana muhalefet partisi başkanını dinlemesi gerekir mi, gerekmez mi? Demokrasi bu mu? Eğer demokrasiden söz ediyorsak karşıt düşünceleri dinleme tahammülümüzün olması gerekir. Karşıt düşünceleri dinlemeyip kendi kendinize propaganda yapıp sonra meydanı bırakıp gidiyorsak bu olmaz. Önce bir doğrunun altını çizmemiz lazım. Muhalefet önemli. Ben de biliyorum önemli. Her ülkede iktidar olur ama sadece demokrasilerde muhalefet olur. O nedenle demokrasi söylemimizin inandırıcı olması için eylemlerimizle söylemlerimizin tutarlı olması lazım. Konuşacağım ama konuştuğumun gereğini yapmayacağım. Kusura bakmasınlar birbirimizi kandırmayalım.''
Kılıçdaroğlu, 2023'de 500 milyar dolarlık ihracat hedefini desteklediklerini, Mecliste ihracatçıların önündeki engellerin tümünün karşısında olacaklarını, her türlü desteği vereceklerini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, seçim sürecinde ekonomiyle ilgili zamanında alınması gereken kararların alınmadığını, seçimden sonraya bırakıldığını savunarak, ''Bağımsız özel kuruluşla seçim sürecinde karar almadılar. Ne zaman karar aldılar? Ekonomiyi ne zaman soğutmaya başladılar, seçim bitti ondan sonra. Demek ki bu kurumlar bizim anladığımız anlamda kurumlar değil. Siyasal iktidarın güdümüne giren kurumlar sağlıklı çalışamazlar. O zaman en büyük zararı iş adamları görür'' diye konuştu.
"Demokrasi açığı büyüyor"

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasında 1946 ve 1950'lerden bahsetmesine atıfta bulunarak, "Demokrasiden söz ettik, yine 1946'lardan başladık. Nereden başlarsak başlayalım, bugünü görmemiz lazım. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez sorunlu bir meclis açılıyor. Sorunları olan bir meclis açılıyor. Dönüp bakmamız lazım. Bu sorunları yaratan kim? Ana muhalefet partisi mi? Yoksa iktidar mı? Peki bu sorunlar bilinmiyor muydu? Niye sorunları çözmek için çaba harcamadınız?" diye sordu. Demokrasi açığının büyüdüğünü belirten Kılıçdaroğlu, "Yasama, yargı, yürütme denen üç kurum var demokrasilerde. Çağdaş demokrasilerde dördüncü kurum medya. Bana kim Türkiye'de medyanın üzerinde baskı olmadığını söyleyebilir? Kimse söyleyemez. Medyanın üzerinde ciddi bir baskı var. Medyada baskı varsa, halkın sağlıklı bilgi edinme hakkı yoktur. Yargının bağımsız olduğunu kim söyleyebilir. Bana bir Allah'ın kulu çıkıp desin ki, 'Türkiye'de yargı bağımsızdır.' Efendim Türkiye kanun devleti. Hukuk farklı bir şeydir. Kanun fakülteleri yoktur, hukuk fakülteleri vardır. Kanunların üstünlüğü yoktur, hukukun üstünlüğü vardır" dedi.

Haberal ve Balbay'ın tahliye talebine reddine tepki

Kılıçdaroğlu, 12 Haziran seçimleri ile milletvekili seçilen Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay'ın tahliye taleplerinin, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmesine tepki gösterdi. Milletin iradesine darbe vurulduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Her yurttaşın seçme, seçilme hakkı vardır. Gittiniz cumhuriyet başsavcılığına başvurdunuz, 'milletvekili adayı olmak istiyorum' dediniz. 'Engel yok' dediler. Gidiyorsunuz istediğiniz parti hangisiyle başvuruyorsunuz belgelerle beraber. Seçiyorlar sizi, YSK'ya ilgili parti bildiriyor. YSK bakıyor belgelere, soruşturuyor, 'tamam senin aday olmanda engel yok' diyor. Bunun üzerine halk seni milletvekili seçiyor. Geliyor yine YSK'ya gidiyor. YSK onaylıyor, Resmi Gazete'ye gönderiyor. Bununla birlikte YSK TBMM'ye de bildiriyor. Hakkınızda verilmiş bir hüküm yok. Sadece tutuklusunuz. Niçin tutuklusunuz? O da meçhul, ama tutuklusunuz. Bu kişinin parlamentoda yemin etmesi lazım. Seçilmiş. Yüksek Seçim Kurulu onaylamış. TBMM'ye bildirilmiş, mazbatasını almış. Hiçbir sorun yok. 'Sen kusura bakma TBMM'ye gidip yemin edemezsin.' Niçin? Deliller toplanmadı. Üç yıldır deliller toplanmadı. Kim delilleri toplamadı. İktidar ne güne duruyor. Deliller toplanmadı ama ben seni yargılıyorum. Yarın onun lehine bir karar çıkarsa ne olacak? Hayır kanunlar böyle değil. Hukuk devletinde özel yetkili mahkeme olmaz. Demokrasinin kalitesi bu mu? Siz, Cumhuriyet tarihinde olmayan şeyleri yapıyorsunuz."

"Yargıçlar davalara kan davası gibi bakmasın"
Ergenekon kapsamında tutuklu bulunan gazeteci Ahmet Şık'ın kitap taslağının toplatılmasını da eleştiren Kılıçdaroğlu, "Bana söyleyin. Bütün cumhuriyet tarihi boyunca, yazılmamış taslak kitap dolayısı ile tutuklama ve hapse atılma hangi iktidar döneminde oldu? Bunun adına ileri demokrasi diyorlar. Niye birbirimizi kandırıyoruz?" diye sordu. Başbakan'ın Anayasa çağrısına da değinen Kılıçdaroğlu, "Referandumdan hemen sonra söyledim. Buyurun çağrı yapın. Parlamentoda bir ekip oluşsun, anayasa değişikliği için yol alalım. Sayın Erdoğan 'bizim gündemimizde anayasa değişikliği yok' dedi. Şimdi anayasa yapalım diyor, eyvallah. Anayasa değişikliği konusunda en net görüşlerini kamuoyuyla paylaşan tek parti CHP'dir. Bizim görüşlerimiz belli. Evrensel hukuk neyi gerektiriyorsa onu yapacağız" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, "Yargıçların bir davaya bakarken, kan davası gibi bakmamalılar" yorumunu yaptı.

"Milletin iradesine darbe vuruyorsunuz"

Başbakan'ın konuşmasında "halkın iradesi" konusuna vurgu yapmasına atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, CHP'den milletvekili seçilen Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'a işaret ederek, "Bunları kim seçti? Yurt dışından gelenler mi seçti. Bu ülkenin insanları seçti. Bu ülkenin insanlarının seçtiği insanların iradelerine darbe vuruyorsunuz. Birbirimizi kandırmayalım. Demokrasi ve hukukun üstünlüğü sadece Türkiye'ye özgü değil. İnsanın olduğu her yerde olması gereken temel kuraldır. Benim seçme seçilme hakkıma sınır getiren bir düzenleme varsa, bu düzenleme insan haklarına aykırıdır. Demokrasi kalitesi herkes için geçerlidir" diye konuştu.
Eylemler ve söylemlerin tutarlı olması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Buyursun bir işadamı hükümeti eleştirsin bakalım. Başına ne gelecek görelim. Böyle demokrasi olur mu? Bir işadamı özel bir sohbette 'CHP Birinci parti olabilir' demiş. O kadar. Vay sen misin onu söyleyen. Bir partinin birinci olacağını düşünmek ne zamandan beri bu ülkede suç olmaya başladı. Tarafsız olan bertaraf olur, hangi demokraside vardır böyle bir söylem. Hem bunları söyleyeceksiniz. Sonra da 'demokrasi hukuk istedik olmuyor' diyeceksiniz. Kim yapmıyor? Siz getirdiniz de biz karşı mı çıktık? Yargıda ciddi sorunlarımız var. Biz CHP olarak demokrasi, hukuk, insan hakları, kadın-erkek eşitliği, AB'ye tam üyelik süreci için elimizden gelen her türlü çabayı gösteriyoruz. Bugün 60'a yakın gazetecinin hapiste olduğu bir ülkeyi, Batı'da gidip 'bizde demokrasi var' diye anlatamazsınız."
cumhuriyet portal 
seyyah1906

sorunları demokratik yöntemlerle çözmek yerine görmezden gelmek

Çankaya Köşkü'nün internet sitesinden tutuklu vekilllerle ilgil açıklama yapıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül açıklamada "Yeni bir anayasa hazırlanması kaçınılmaz hale gelmiştir" dedi.
İşte o açıklama;

Sayın Cumhurbaşkanımız, genel seçimler sonrası yaşanan gelişmeler üzerine aşağıdaki açıklamanın yapılmasını istemişlerdir:

Bilindiği gibi, sağlanan güven ve huzur ortamında, vatandaşlarımızın yüksek oranda katılımıyla çok başarılı bir genel seçim gerçekleştirildi. Yine vatandaşlarımızın yüksek oranda temsil edileceği bir parlamento tablosu ortaya çıktı.

Ülkemizin demokratik gelişmişlik ve olgunluk seviyesini ortaya koyduğu için, bütün dünyada da takdirle karşılanan bu başarıya gölge düşürülmemesi çok büyük bir önem taşımaktadır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kompozisyonu ve seçmenlerin yüzde doksanbeşini aşan temsil oranı, çözüm bekleyen sıkıntılarımızın elbirliğiyle aşılması için büyük bir şans olarak görülmelidir.

Son günlerde yargı mercileri tarafından verilen kararlar ve bunlara dayalı tartışmalar, anayasal ve yasal düzenlemeler başta olmak üzere, hukuk sistemimizin ve demokrasimizin evrensel standartlara ulaştırılması için daha köklü reformlara ihtiyaç bulunduğunu göstermektedir.
Bugün karşı karşıya kaldığımız hukuk temelli bu sorunların, ülkemiz için fırsata dönüştürülebileceği kanaatindeyim. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de, hukuk kurallarının zamanla ihtiyaçlara cevap veremez hâle geldiği ve kamu vicdanıyla bağdaşmayan sonuçlar doğurabildiği bir gerçektir.

Bu sebeple, söz konusu sorunların çözüm için bir fırsat olarak görülmesi ve demokratik standartlarımızı yükseltecek yeni bir anayasa hazırlanarak kısa sürede hayata geçirilmesi kaçınılmaz hâle gelmiştir.

Sorunları demokratik yöntemlerle çözmek yerine görmezden gelmek veya çözümü ertelemek, sorunların daha da büyümesine ve enerjimizin heba edilmesine yol açmaktadır. Siyasî tarihimiz bunun çarpıcı örnekleriyle doludur.

Tüm bu sorunların çözüm yeri, millet iradesinin daha yeni tecessüm ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Bu itibarla, mecliste temsil edilme imkânını elde eden siyasî partilerimizi, meclisin dışında değil, tam aksine bu meşru ve demokratik zeminde, toplumun bütün kesimlerini de dahil ederek birlikte çalışmaya çağırıyorum
mynet