En Yeniler
demokratik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
demokratik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7/11/2011

seyyah1906

selahattin demirtaş kürtler eşit adil hukuk görmediler ve kürtlere yapılan zulümden trajedi çıktı

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, Kürt sorunu vardır denilmeyecekse yeni anayasa yapmanın bir anlamı olmadığını, zaten AKP,CHP ve MHP'nin mevcut anayasadan şikayeti de olmadığını belirterek, "AKP, anayasa yapım ve inşa sürecinde tutumun belirleneceği bir dönemde BDP'yi dışta tutabilir. Oyuna gelmememiz gerekir. Şu anda AKP' yi zorlayacak bir şey yapmıyoruz. Mutabakat olmaz ise, meclisin ve AKP' nin çalışmalarını zorlayacak demokratik eylemler yapabiliriz.
Bizi dışlayan anlayışın nereye varacağını görmek istiyoruz"dedi. Demirtaş, CHP'nin sorunu tutuklu 2 milletvekilinin durumuna indirgeyerek ilkesiz bir tutum sergilediğini, bunun da kendi demokratik taleplerinin gölgelenmesine yol açtığını söyledi.

"ANKARA'DAKİ SİYASİ KRİZİN TEMELİ KÜRT SORUNUDUR"

Yurt dışında bulunan BDP'nin Grup başkanı Selahattin Demirtaş, dün akşam PKK ile aynı çizgide yayın yapan Roj tv'nin "Özgür Gündem" adlı canlı yayın programına katılarak son gelişmelerini değerlendirdi. Selahattin Demirtaş, devletin Kürt halkını bir halk ve özgür irade olarak görmediğini, Ankara'daki siyasi krizin temelinin ise Kürt sorunu olduğunu söyledi. Ak Parti' nin referanduma götürdüğü 26 maddelik anayasa paketi ile şu anda yapacağı yeni anayasanın ön adımlarını ve hazırlığını yaptığını söyleyen BDP Grup Başkanı Demirtaş, "O dönemde bizim taleplerimiz vardı. Bunlar o dönemde kabul görseydi bugün bu kriz çıkmayacaktı. Biz de referandumu boykot etme kararı aldık. AKP, bizi zayıf düşürmek için her şeyi yaptı, yapıyor. KCK operasyonları, toplu tutuklamalar, toplumsal olayları şiddetle bastırmak, DTP' nin kapatılmasıyla bizi zayıf düşürmek istedi. Biz iman kuvveti ile halkımızın desteğiyle demokratik mücadelemizi verirken, diğer taraftan AKP arkasına aldığı devlet ve sivil alan gücü ile bizi bitirmeye çalışıyor. Türkiye'deki bütün erkler (Yasama, yürütme yargı) birbirlerine karşı ne kadar bağımsız olurlarsa olsunlar söz konusu biz olunca hepsi birlikte hareket ediyorlar"dedi.

"BİZİM DERDİMİZ SADECE DİCLE VE 5 TUTUKLU VEKİL DEĞİL"

BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, CHP ve MHP'nin derdinin sadece tutuklu 3 milletvekillerinin serbest bırakılması olduğunu ve başka bir taleplerinin olmadığını ifade ederek, "Bizim temel derdimiz Hatip Dicle ve tutuklu 5 milletvekilinin ötesindedir. Bir taraftan İmralı'da sayın Öcalan ile çözüm için görüşmeler yapılırken, diğer tarafta tasfiye süreci var. Devletin bazı kanallarında zihniyet değişikliği yaşanırken, bazı kanallarında ise halen 80 öncesindeki zihniyet mevcuttur.

Devlet Kürt halkına 80 yıldır haksızlık yapıyor. Kürtler eşit-adil hukuk görmediler. Ve Kürtlere yapılan zulümden trajedi çıktı. Bu haksızlığı giderin diyoruz. Böyle bir zihniyet henüz oluşmadı. Başbakan inkar ve asimilasyonu bitirdiğini söylüyor. Ama, bunun sonucunda ortaya çıkanları, sonuçları çözmeye yanaşmıyor. Bunları bütünlüklü ele almıyor. Eğer asimilasyonu bitirmişseniz İmralı sistemini de bitirin. Yüzde 10 seçim barajı, dağdaki gerilaların demokratik yaşama katılımı, faili meçhullerin aydınlatılması konusunda adım atın. Halen iyi Kürt, kötü Kürt ayırımı yapılıyor. Bakış açısı değişmiyor"dedi. Bakış açısı değişirse, mutabakat sağlanırsa meclise gidip yasama faaliyetine katılabileceklerini söyleyen Demirtaş, şöyle dedi:

"MECLİSİN VE AKP'NİN ÇALIŞMASINI ZORLAYACAK DEMOKRATİK EYLEMLER YAPABİLİRİZ"

"Bir çok milletvekillimizin Yargıtay'da davaları var. Bunların tutuklanmayacağının garantisini kim verebilir? AKP, CHP, MHP'den oluşan milliyetçi bir cephe var karşımızda. CHP'nin işi 2 tutuklu milletvekiline indirgemesi, duruşumuzu ve taleplerimizi gölgeledi. CHP ilkesiz tutumu işe bu noktaya getirdi. Meclise gitmememizin nedeni, demokratik siyasetin önünün kapanmasıdır. Bizi sınırlamaya çalışan bir zihniyet var. AKP ilk günden beri mutabakata yanaşmıyor. Demokratik siyaset olarak bizim de bir direniş hakkımız var. Çözüme açığız. Kürt sorunu bir günde çözülmez ama, mutabakat bir günde hazırlanır. Eğer yeni anayasanın temelinde Kürt sorunu vardır denilmeyecekse yeni anayasa yapmanın bir anlamı yok. Zaten diğer mevcut partilerin mevcut anayasadan şikayeti de yok. AKP, anayasa yapım ve inşa sürecinde tutumun belirleneceği bir dönemde BDP' yi dışta tutabilir. Oyuna gelmememiz gerekir. Şuanda AKP' yi zorlayacak bir şey yapmıyoruz. Mutabakat olmazsa, meclisin ve AKP' nin çalışmalarını zorlayacak demokratik eylemler yapabiliriz."

"AKP, ÇÖZÜME YANAŞMAZ İSE ÇÖZÜMÜ BİZLER GELİŞTİRECEĞİZ"

BDP Grup başkanı Selahattin Demirtaş, kendilerini dışlayan anlayışın nereye varacağını görmek istediklerini, Hükümetle diyalog zemininin zorlanabileceğini de belirterek, "AKP meseleyi soğutmak istiyor. Tutuklu vekillerin durumunu mahkemelerin yetkisine bırakmak istiyorlar. Devlet bugüne kadar Kürt isyanlarını küçümseyerek en büyük hatayı yaptı. Çözüm önerilerimiz de küçümsenecekse Kürtler çözümü AKP'nin lutfuna bırakmayacaklardır. AKP çözüme yanaşmazsa, çözümü bizler geliştireceğiz"diye konuştu.

7/03/2011

seyyah1906

sebahat tuncel orada dikkat çektiğim nokta bu ülkede yaşanan acılı kayıplardır

Tuncel, 8 askeri şehit eden teröristle ilgili söylediği sözlerine ilişkin olarak yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamasında, yurtdışında olması nedeniyle tartışmaları yakından takip edemediği için bu yazılı açıklamayı yapmayı bir ihtiyaç olarak gördüğünü belirten Tuncel, "Diyarbakır'da katılmış olduğum bir halk toplantısındaki mesajlarım ne yazık ki, kamuoyuna çarpıtılarak yansıtıldı ve bunun üzerinden bir siyasi gerilim kampanyası başlatılmak istendi. Orada dikkat çektiğim nokta, bu ülkede yaşanan acılı kayıplardır. Binlerce asker ve dağdaki genç bu savaşta yaşamını yitirmiştir.
Bu acı kayıpların bir daha yaşanmaması için herkesin ortak bir barış mücadelesi yürütmesi, özellikle de kadınların örgütlü mücadelesinin bir zorunluluk olduğunu dile getirdim" dedi.


"Çarpıtılan sözlerle bir karalama kampanyası başlatmıştır"

Kadınların mücadelesinin hem erkek egemenliğine karşı hem de savaş politikalarına karşı örgütlü bir mücadele olduğunu söyleyen Tuncel, "Örnek alınması gerekenin bu olduğunu söyledim. Konuşmamın içeriği ve özü budur. Ama ne yazık ki, bir kısım medya sorma gereği dahi duymadan, yalan yanlış haberlerle, çarpıtılan sözlerle bir karalama kampanyası başlatmıştır. Kamuoyunun yeni kriz ve gerginlik yaratacak, çatışmalı süreci derinleştirecek bu tür provokatif haberler karşısında duyarlı olması ve dikkate almaması büyük önem taşımaktadır" şeklinde konuştu.

Acıların ortak acı olduğunu ifade eden Tuncel, "Asker annelerinin de, gerilla annelerinin de acısı hepimizindir. Biz bu acıların bir daha yaşanmaması, barışın örülmesi, Kürt sorununun demokratik, barışçıl yöntemlerle çözümü için mücadele veriyoruz. Bu mücadelemizi demokratik zeminde kararlı bir biçimde sürdürmeye devam edeceğiz.
Bizim bu çabalarımız karşısında siyasi krizlere yeni krizler eklemenin, gerginlikleri ve çatışmayı tırmandırmanın, krizi derinleştirmenin kimseye faydası yoktur" dedi.

6/25/2011

seyyah1906

sorunları demokratik yöntemlerle çözmek yerine görmezden gelmek

Çankaya Köşkü'nün internet sitesinden tutuklu vekilllerle ilgil açıklama yapıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül açıklamada "Yeni bir anayasa hazırlanması kaçınılmaz hale gelmiştir" dedi.
İşte o açıklama;

Sayın Cumhurbaşkanımız, genel seçimler sonrası yaşanan gelişmeler üzerine aşağıdaki açıklamanın yapılmasını istemişlerdir:

Bilindiği gibi, sağlanan güven ve huzur ortamında, vatandaşlarımızın yüksek oranda katılımıyla çok başarılı bir genel seçim gerçekleştirildi. Yine vatandaşlarımızın yüksek oranda temsil edileceği bir parlamento tablosu ortaya çıktı.

Ülkemizin demokratik gelişmişlik ve olgunluk seviyesini ortaya koyduğu için, bütün dünyada da takdirle karşılanan bu başarıya gölge düşürülmemesi çok büyük bir önem taşımaktadır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kompozisyonu ve seçmenlerin yüzde doksanbeşini aşan temsil oranı, çözüm bekleyen sıkıntılarımızın elbirliğiyle aşılması için büyük bir şans olarak görülmelidir.

Son günlerde yargı mercileri tarafından verilen kararlar ve bunlara dayalı tartışmalar, anayasal ve yasal düzenlemeler başta olmak üzere, hukuk sistemimizin ve demokrasimizin evrensel standartlara ulaştırılması için daha köklü reformlara ihtiyaç bulunduğunu göstermektedir.
Bugün karşı karşıya kaldığımız hukuk temelli bu sorunların, ülkemiz için fırsata dönüştürülebileceği kanaatindeyim. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de, hukuk kurallarının zamanla ihtiyaçlara cevap veremez hâle geldiği ve kamu vicdanıyla bağdaşmayan sonuçlar doğurabildiği bir gerçektir.

Bu sebeple, söz konusu sorunların çözüm için bir fırsat olarak görülmesi ve demokratik standartlarımızı yükseltecek yeni bir anayasa hazırlanarak kısa sürede hayata geçirilmesi kaçınılmaz hâle gelmiştir.

Sorunları demokratik yöntemlerle çözmek yerine görmezden gelmek veya çözümü ertelemek, sorunların daha da büyümesine ve enerjimizin heba edilmesine yol açmaktadır. Siyasî tarihimiz bunun çarpıcı örnekleriyle doludur.

Tüm bu sorunların çözüm yeri, millet iradesinin daha yeni tecessüm ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Bu itibarla, mecliste temsil edilme imkânını elde eden siyasî partilerimizi, meclisin dışında değil, tam aksine bu meşru ve demokratik zeminde, toplumun bütün kesimlerini de dahil ederek birlikte çalışmaya çağırıyorum
mynet

6/22/2011

seyyah1906

halkımız örgütlüdür demokratik muhalefetini güçlü bir şekilde gösterecektir

YSK'nın Hatip Dicle'nin milletvekilliğini düşürmesini değerlendiren Ahmet Türk, "Halkımız bu hukuksuz karara demokratik tepkisini gösterecek. Halkımızın eli kolu bağlı kalmayacak. Halkımız örgütlüdür, demokratik muhalefetini güçlü bir şekilde dile getirecektir" dedi.

Türk, şunları söyledi:

"Hatip Dicle ile ilgili karar ne hukuki, ne ahlaki ne de vicdanidir. Türkiye'yi kaosa sürüklemeye yönelik bir karardır.

Son dönemde demokratik siyasetin önünü açmak için büyük çaba gösterildi. Çalışmalar bugün devlet, hükümet ve yargı tarafından bir bütün olarak önü kesilmeye çalışıldı.

Bu anlayış halkın iradesine hesap verecektir. Halkımız bu hukuksuz karara demokratik tepkisini gösterecek. Halkımızın eli kolu bağlı kalmayacak. Halkımız örgütlüdür, demokratik muhalefetini güçlü bir şekilde dile getirecektir.


Bu hukuksuzluğa, Türkiye'yi çatışmacı bir sürece götüren bu karara karşı Türkiye aydınları da suskun kalmayacaktır.

Bu kaos ortamında hepimiz büyük acılar yaşayabiliriz. Bu nedenle bu karara karşı demokrasi için ortak bir tepkinin geliştirilmesini istiyoruz."

6/17/2011

seyyah1906

mhp lideri devlet bahçeli özür dilemediği sürece el sıkışmanın bir anlamı olmaz

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın MHP’ye yönelik çok haksız, yalan ve iftiralarla dolu söylemleri olduğunu anımsatarak, “Siyasi parti liderleri ile bir husumetimiz yok. Ama, ‘Başbakan’a el uzatırken, çok düşünürüm’ diye aklıma geliyor. El sıkışma gerektirebilecek bir samimiyet, diyalog kendisinde görünmüyor. MHP’den özür dilemediği sürece, el sıkışmanın bir anlamı olmaz” dedi. Bahçeli’nin değerlendirmeleri şöyle:

Demirtaş’la tokalaşmam

“Bir önceki yasama döneminin başında Ahmet Türk’le tokalaşmıştık. Yine aynı kareyi göreceğinizi zannetmiyorum, hayır elimizi uzatma gibi bir ortam oluşmaz. Meclis’te buna ihtiyaç hissedileceğini de sanmam. Çünkü, seçimler biter bitmez, zafer çığlıkları içerisinde söylenen çok şeyler var. Bunları dikkate alarak hareket etmek durumundayız. Bu söylemler çerçevesinde TBMM’ye gelmiş olanlara el uzatmak olmaz.



AKP ile rekabet mümkün değil

MHP, eldeki imkanlar ölçüsünde seviyeli bir seçim stratejisi izledi. Seçim propagandamız bir disiplin içinde yürütüldü. Tabii, bu şartlar altında AKP’nin propagandası ile rekabet etmemiz mümkün değildi. Ancak, karşılaştığımız çok değişik olaylar oldu. MHP’yi tamamen Meclis dışında bırakma gibi anti-demokratik bir uygulamanın acımasızca her alanda yürütüldüğünü gördük.


YSK yöneticilerini kınıyorum

Bunların başında YSK’nın aldığı tavır çok önemli. Bu YSK’nın bir mahkeme olma özelliğini kaybettiğini gösterdi ve AKP’nin ‘Kara Propagandası’na YSK alet edildi. Bu çok acı bir durum. Bu, yargı için çok büyük bir lekedir. Sebebi de şudur; MHP’de gelişen olaylar çerçevesinde milletvekili adaylığından ve partiden ayrılmış olan kişilerin isimleri listelerden çıkarılmadı. Bu da AKP’nin çok büyük bir istismar alanı oldu. ‘Çıkardık diye yalan söylüyorlar. MHP’ye oy verirseniz, bunlar seçilecek’ diye AKP bunu kullandı. Bu kullanmaya alet olan kurum YSK’dır. Kendilerini kınıyorum.

Kaseti kullanmak utanç verici

Kaset tuzağını kuranları bulma konusunda, halen bize ulaşan bir gelişme yok. Şimdi onu bekliyoruz. Başbakan, artık seçim dönemini de aştığına göre; devleti işler hale getirsin. Bu olayları ne kadar uygun buluyor, ne kadar bulmuyor, bunun üzerine nasıl gidecek, araştırmasını yapması gerekiyor. Ama, seçim gününde kasetin meydanlardaki uygulamaları, propaganda aracı olarak Sayın Başbakan tarafından çok acı bir şekilde kullanılmış olması, gerçekten utanç verici bir durumdur.

MHP seçimde başarılı

MHP, bilinen şartlar altında girdiği seçimde başarılıdır. Bu seçim dönemindeki gelişmelere MHP’den başka hiçbir siyasi parti direnç gösteremezdi.”

Affetmem

BAHÇELİ, kaset skandalı sonrasında partiden ihraç edilen, ancak milletvekili seçilen İhsan Barutçu ile ilgili de şöyle konuştu: Meclis Genel Kurul sıralarında nerede oturursa otursun. Genel Kurul’da kimin nerede oturacağını biz tayin etmiyoruz. MHP ile herhangi bir şart altında ilişkisi olmayacaktır. Kendisinin MHP’liliği, MHP’deki konumu üzerinde bir tartışma yapmıyoruz. Ancak, şu an için MHP ile ilişkisi kesilmiştir. Gelecekte de beraber olacağımız kanaatinde değilim. Çünkü, MHP’nin böyle bir eşiğinde, bu, uygun bir davranış olmadı. Kendisini affetmem.”

Kılıçdaroğlu’na yapılan yanlış

HÜRRİYET Ankara Temsilcisi Metehan Demir ve MHP muhabirleri Süleyman Demirkan ile Umut Erdem’in sorularını yanıtlayan Bahçeli, CHP’yi de şöyle değerlendirdi: “CHP’nin iç işlerine karışmak istemem. Ama, seçimden yeni çıkmış bir siyasi partinin, daha 24 saat bile geçmeden basında bu şekilde yansıyan bir tartışma zeminine sürüklenmesini doğru bulmuyorum. Henüz, kesinleşmiş sonuçlar dahi yokken ‘başarılı-başarısız’ tartışması yanlıştır.” Bahçeli, kaset tuzağı nedeniyle seçimlerden önce Başkanlık Divanı’ndan 9 çalışma arkadaşının istifa ettiğini anımsatarak, “Pazar Günü Merkez Yönetim Kurulu ve İl Başkanlarımızla toplanacağız. Önce, boşalan üyelikler için MYK’ya yedekler çağrılacak. Sonra da MYK içinden yeni arkadaşlarımız seçilecek” dedi.
hürriyet

6/15/2011

seyyah1906

seçimden sonra avrupa birliği türkiye'yi hatırladı avrupa kendine güvenen türkiyeyi kucaklamalı

AK Parti’nin zaferle çıktığı seçimler, Avrupa Birliği ülkelerine Türkiye’yi hatırlattı. İngiltere eski Dışişleri Bakanı Straw, “Seçimlerden mağlup çıkan Avrupa Birliği olmuştur. Avrupa, kendine güvenen bu Türkiye’yi kucaklamalı” dedi.


12 Haziran genel seçim sonuçları, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde yeni bir Türkiye tartışması başlattı. AB ile Türkiye arasında hızı giderek yavaşlayan müzakerelerin yeniden rayına oturmasını isteyenler, Ak Parti’nin elde ettiği sonucun ardından, genişleme politikalarında daha muhafazakâr olunması gerektiğini savunanları eleştirmeye başladı.

Erdoğan gazetecileri bıraksın
İngiltere eski Dışişleri Bakanı Jack Straw, The Times gazetesinde yayınlanan “Avrupa, kendine güvenen bu Türkiye’yi kucaklamalı” başlıklı makalesinde, “Seçimlerden mağlup çıkan Avrupa Birliği olmuştur. Çünkü Avrupalı liderler, tam da Arap Baharı’nın sonuçlarının istedikleri yönde şekillenmesini umdukları bir dönemde, geniş Ortadoğu’daki en güçlü, en zengin ve en demokratik ülkeye sırt çevirmiş durumdalar” dedi. Aynı konuda Başbakan Erdoğan’a yönelik eleştirilerde de bulunan İngiliz siyasetçi, “Erdoğan, Avrupa ile iyi ilişkileri olmasını istiyor. Ancak Avrupa’da, Türkiye’nin kendine güvenli dış ve ekonomik politikalarından endişe duyanlar varsa, bunun için suçlanacak olan kendileridir” ifadesini kullandı. “AK Parti’nin İngiltere siyasetindeki partilere parmak ısırtacak bir başarıyla üçüncü döneme başladığını” yazan Straw, Başbakan Erdoğan’a yönelik olarak “Şu anda tutuklu olan gazetecilerin hızla yargı önüne çıkarılmasını ya da serbest bırakılmasını sağlayarak kendisine güvenini gösterebilir” görüşünü savundu.
Türkiye, AB’yi güçlendirir
AB’nin eski Ortak Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana, “Avrupa, müze olmak yerine aktif bir küresel oyuncu olacaksa, Türkiye halkının taze perspektifi ve enerjisine ihtiyacı var” diye yazdı. Halihazırda ABD’deki düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nde görev yapan Solana, CNN’in internet sitesinde yayımlanan makalesinde, “AB ve ona üye bir Türkiye’nin sahip olacağı güvenlik kazanımları ve stratejik avantajlar, Türkiye’nin uzun süredir üyesi olduğu NATO ile AB arasındaki ilişkilerden başlayarak çok fazla olacaktır” dedi.

Ne Türkiye ile ne Türkiye’siz

Almanya’daki iktidar partisi Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) de, yeniden başlayan Türkiye tartışmasına müdahil oldu. Rheinischen Post Gazetesi’ne konuşan CDU grup başkan vekili Andreas Schockenhoff, “Türkiye, Avrupa değerler birliğinin bir parçası. Böyle de kalmasını umuyoruz” dedi. Partinin dışişleri komisyonunu yöneten Ruprecht Polenz ise Türkiye’de İslamcılığın ve aşırı milliyetçiliğin artması endişesi bulunduğunu belirterek, “Türkiye’nin, Avrupa’dan uzaklaşma endişesi varsa, bunun olmaması için her şeyin yapılması gerekir. AB’nin de Türkiye’ye karşı bir sorumluluğu vardır. Türkiye’yi eleştiren açıklamalar işe yaramamaktadır” diye konuştu.
hürriyet