En Yeniler
görüşme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
görüşme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9/26/2011

seyyah1906

kılıçdaroğlu:gideceksin pkk ile kol kola göz göze oturup görüşmeler yapacaksın

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'de bugün terör varsa, tek sorumlusunun AKP Hükümeti olduğunu söyleyerek, ''Gideceksin, PKK ile kol kola, göz göze, oturup görüşmeler yapacaksın, sonra kalkacaksın muhalefeti suçlayacaksın. Bu kadar ucuz, kaba politika ancak ve ancak Recep Tayyip Erdoğan'a yakışır'' dedi.
Kılıçdaroğlu, TBMM'deki makamında bir grup gazetecinin, gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''terörle mücadelede muhalefetin destek değil, köstek olduğu'' yönündeki açıklamasının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, ''Nerede köstek olduk, bir açıklasa bari. Muhalefeti körü körüne eleştirmek, bir başbakanın görevi olmamalı. Biz nerede köstek olmuşuz, bunu açıklamalı önce'' dedi.

''Türkiye'de bugün terör varsa, tek sorumlusunun AKP Hükümeti olduğunu'' ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Onlar ülkeyi yönetiyor. Türkiye'yi terör bataklığına sürükleyen AKP değil mi? Gideceksin, PKK ile kol kola, göz göze, oturup konuşmalar, görüşmeler yapacaksın, sonra kalkacaksın muhalefeti suçlayacaksın. Bu kadar ucuz, kaba politika ancak ve ancak Recep Tayyip Erdoğan'a yakışır. Devlet adamı kimliği bile söz konusu değil. Biz sorunu çözmek için sorumlu davranıyoruz, o sorunu büyütmek için sorumsuz davranıyor, aramızdaki fark bu'' dedi.



Yeni anayasa

Kılıçdaroğlu, yeni anayasa çalışmalarında da inisiyatifin TBMM Başkanı Cemil Çiçek'te olması gerektiğine inandığını, parlamentonun geleneğinde de bunun bulunduğunu kaydetti.



Yemin etmeyen BDP'liler

TBMM'de yemin etmeyen BDP'lilerin durumunun sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, BDP'lilerin parlamentoya gelip, yemin etmelerini istediğini söyledi.

9/19/2011

seyyah1906

akp'li ömer çelik:chp lideri bu işleri bilmez bahçeli sokağı kışkırtıyor

“CHP Lideri bu işleri bilmez. Hayatı boyunca devlet yönetmemiştir” diyen Çelik, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin de sokağı kışkırtan bir politika izlediğini söyledi. Çelik, “Halk muhalefet liderlerinden daha basiretli davranmaktadır. Kurumlar işinin başındadır, bir mesele yoktur” dedi.
MKYK toplantısı öncesi AKP Genel Merkezi’ne gelişinde basın mensuplarının MİT-PKK görüşmesine ilişkin muhalefetin eleştirilerine yönelik sorularını yanıtlayan Ömer Çelik, muhalefet liderlerine eleştirilerinden ötürü sert çıktı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “CHP Lideri bu işleri bilmez. Hayatı boyunca devlet yönetmemiştir. Hayatı boyunca başbakanlık yapmamış hayatı boyunca hükümet yönetmemiş, devlet yönetimindeki bilgisi sadece bir kurumu batırmakla sınırlı. Kılıçdaroğlu bu işleri bilmez” sözleriyle yüklenen Çelik, şunları söyledi:

“MİT-PKK görüşmesi denilen görüşme devletin değişik kurumları, değişik yöntemlerle aynı hedefe ilerlerler. O hedef de şudur: Milli birliği korumak, devletin bütünlüğünü korumak. Ama devletin farklı kurumları farklı yöntemler kullanırlar. Siyasetin kullandığı yöntem farklıdır. Diplomasinin kullandığı yöntem farklıdır. Askerin kullandığı yöntem, polisin kullandığı yöntem farklıdır. Tabi ki istihbarat teşkilatının kullandığı yöntem de farklı olacaktır. İstihbarat teşkilatı devleti korumak, milleti korumak adına üzerine düşen görevi yapmaktadır. Bu istihbarat teşkilatlarının yaptığı görüşmelerin içeriklerinde, kamuoyu açısından algılanması güç, ya da arka planı bakımından ilk bakımda profesyonellere bile kolayca anlaşılır gelmeyen bir takım ifadeler meseleler olabilir. Ama bu istihbarat teşkilatlarının çalışma yöntemleri ile ilgilidir. Herkes şunu bilsin ki devletin bütün kurumları belli bir sinerji içerisinde, entegre bir politika yerine getiriyorlar. Hiçbir kurum diğerine benzer bir yöntemi kullanmak durumunda değil. Kılıçdaroğlu tabi hükümet PKK ile pazarlık yapıyor diyor. Kılıçdaroğlu önce İsrail ile pazarlık yapmayı bıraksın. Sonra Türkiye’nin meseleleri hakkında konuşmasına sıra gelir.”

-"BAHÇELİ SOKAĞI KIŞKIRTIYOR"-

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin eleştirilerine de yanıt veren Ömer Çelik, “Sayın Bahçeli resmen artık sokağı kışkırtan bir politika güdüyor” dedi. Bahçeli’nin de bir dönem Başbakan Yardımcılığı yaptığını kaydeden Çelik, “Kendisinin Başbakan Yardımcılığı zamanında da devletin çeşitli kurumlarının ellerindeki bir mahkumla görüşmemeleri gibi bir şeyin söz konusu olmadığını en iyi kendileri bilir. İdam kararına imza atmamasının arkasındaki gerekçeleri kendisi çok iyi bilir. Dolayısıyla şu anda yapılan iş terörle mücadeleye hizmet etmiyor” dedi.

-"HALK DAHA BASİRETLİ"-

Kaseti sızdıranların amaçlarının iki başlık altında toplanabileceğini belirten Çelik bu kişilerin bölgede Türkiye’nin bölgede etkin bir dış politika performansı göstermesinin önüne geçmeyi ve kamuoyunda bir tepki oluşturarak terörün devam etmesini istediklerini, bu yöntemlerin berhava olmasını istediklerini kaydetti. Çelik, “Halk muhalefet liderlerinden daha basiretli davranmaktadır. Vatandaşlarımız daha basiretli davranmaktadır. Kurumlar işinin başındadır, bir mesele yoktur” diye konuştu.
seyyah1906

bülent arınç:görüşmeler aktarılırsa bunu ertesi gün işportada bulmak mümkün

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısına katılmak üzere AKP'ye gelişinde, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Arınç, MİT'in terör örgütüyle görüştüğü iddialarına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün konuya ilişkin, ''bunun bir istihbarat konusu olduğunu, terörle mücadele kapsamında bu tür görüşmelerin yapılabileceği ve bu tür görüşmelerde eğer bir fayda sağlanıyorsa, devam etmesi gerektiği'' konusunda beyanda bulunduğunu hatırlattı. Arınç, kendisinin de aynı düşüncede olduğunu belirtti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuya ilişkin eleştirilerini nasıl değerlendirdiği sorusu üzerine ise Arınç, şunları söyledi:

''Evet 'niçin görüştünüz?' demiyorum diyor. Demek ki bu tür görüşmelerin yapılmasını kendisi de olağan karşılıyor. Ancak bunun Başbakanlık ile PKK arasında olduğunu söylüyor. Bu büyük bir iftiradır. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bu görüşmeler istihbarat örgütü ile diğer örgüt arasında Türkiye'de terörün tamamen sonlandırılması ve eylemlerin bitirilmesi noktasında yapılacak bir görüşmenin ipuçlarını veriyor. Bildiğiniz gibi şu anda MİT Müsteşarı olan Sayın Hakan Fidan o tarihlerde belki Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olarak da görev yapıyor olabilir. Çünkü bu görüşmenin tarihi henüz netleşmemiştir. Ama hepimizin bildiği gibi MİT'in çalışmalarına o zamandan itibaren katılmış, o kurumun başındaki kişi emekli olunca müsteşarlık görevine getirilmiş birisidir. Dolayısıyla müsteşar yardımcısı sıfatıyla bu toplantıya katılıyor olması, onun Başbakanlıkla ilgili olduğunu göstermez. Bilakis MİT Müsteşarlığına adım adım yaklaşan birisinin çok öncesinde MİT'in faaliyetlerine iştirak ettiğini gösterir.''

Arınç, Kılıçdaroğlu'nun ''Niçin bize haber verilmedi ya da yalan söylendi'' dediğini ifade ederek, bu tür görüşmelerin Kılıçdaroğlu'na haber verilmesi gerekmediğini belirtti. Arınç, ''Ona veya bir başkasına bu tür gizli kalması gereken görüşmeler aktarılırsa bunu ertesi gün işportada bulmak mümkün olabilir. Çünkü ne kadar kapalı oturum istemişlerse Meclis'te o kapalı oturum istekleri yerine getirilmiştir ama kapalı oturumda söylenenlerin hepsi ifşa edilmiştir veya en azından 'bize hiç bir şey söylenmedi' şeklinde eleştiriye muhatap olmuşuzdur. Bu nitelikli bir iştir. Bu işin başarıya ulaşması, işin herkesin önünde yapılmasını değil, gizlilik ölçüsü içeresinde yapılmasını gerektirir'' diye konuştu.

Görüşmelerin kim tarafından yayınlanmış olabileceğinin sorulmasına karşılık da Arınç, şunları söyledi:

''Belki bir gizli servisler mücadelesinden bahsedebiliriz. İkincisi, taraflara baktığımız zaman bunların her birinden bu tür bir sızdırma veya servis etme gerçekleşebilir diye düşünüyorum. Benim küçücük aklımla bulabildiğim sonuç budur. Orada kim var; PKK'yı temsil eden bir kaç kişi. Kim var; MİT var. Kim var, üçüncü bir ülkeden kendisini bir şekilde tanıtan kişi. Bir dördüncüsü de olabilir. Bu görüşmeleri dinlemiş, not etmiş, zamanı geldiğinde de kendi yararına sızdırmak isteyen bir başkası olabilir. O sizin dediğiniz ülkeyle birlikte her şey akla gelebilir. Ama önemli olan sonuç, bu tür bir gizli kalması gereken görüşmenin bile dinlenebildiği ve yeri ve zamanı gelince o kişiler veya kurumlar tarafından sızdırılabildiğidir. Çok da önemli değil. Bu bir şekilde ortaya konulmuştur. Bundan sonraki amaçlarda veya bundan sonraki zamanlarda, evrelerde sanıyorum bu tür dikkatler daha da çoğalmış olması lazım.''

9/14/2011

seyyah1906

kılıçdaroğlu:türkiye kevgire dönmüş bir ülke konumunda herkes dinleniyor

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın terör örgütü PKK yöneticileriyle yaptığı ileri sürülen görüşmenin doğrudan Başbakan’ın isteğiyle gerçekleştirildiğinin anlaşıldığını ifade ederek “Sayın Erdoğan daha önce biz bunu dile getirdiğimizde, ‘Görüşmeler yapılıyor’ dediğimizde en ağır dille bizi suçlamıştı. ‘Bunu söyleyenler ispat etmezse şerefsizdir’ demişti. Şimdi merak ediyorum, kim şerefsiz” dedi.
Kılıçdaroğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olduğu dönemde dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ile birlikte PKK yöneticileri Mustafa Karasu ve Sabri Ok’la yaptığı ileri sürülen görüşmenin ses kaydıyla ilgili bir soru üzerine ses kaydını dinlemediğini, yasadışı dinlemenin içeriğiyle çok fazla ilgilenmeyeceğini daha önce de söylediğini belirterek şöyle konuştu:

“Ama ortaya çıkan bir gerçek var. Birinci gerçek şu; görüşmelerin doğrudan Recep Tayyip Erdoğan’ın isteğiyle gerçekleştiği anlaşılıyor. Kapalı kapılar ardında kullanılan dille halkın önünde kullanılan dil arasında 180 derece fark var. Sayın Erdoğan daha önce biz bunu dile getirdiğimizde, ‘Görüşmeler yapılıyor’ dediğimizde en ağır dille bizi suçlamıştı. ‘Bunu söyleyenler ispat etmezse şerefsizdir’ demişti. Şimdi merak ediyorum, kim şerefsiz? O dil bir ülkenin başbakanına yakışıyor mu? Ortaya çıkan bu tablonun altındaki ezikliği nasıl giderecek acaba?”

-“TÜRKİYE KEVGİRE DÖNMÜŞ BİR ÜLKE KONUMUNDA, HERKES DİNLENİYOR”-

İkinci önemli noktanın, Türkiye’nin güvenilirliğinin büyük yara almış olması olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Herkes dinleniyor. Başbakan, Genelkurmay Başkanı, MİT Müsteşarı, herkes dinleniyor. Gizlilik kavramı sadece Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları için var. Onun dışındaki kişiler, gruplar, ülkeler, istihbarat örgütleri için gizlilik kavramı diye bir şey kalmamış, o anlaşılıyor. Yani Türkiye kevgire dönmüş bir ülke konumunda. Bu da bir başka acı tablo maalesef” dedi.

-“HERHALDE SAYIN BAŞBAKAN BİR AÇIKLAMA YAPAR”-

Ses kaydında yer alan dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş’in “Habur’da hukuk ihlal edildi” sözlerinin anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, daha önce Habur’da hukukun ihlal edildiğini ifade ettiklerini kaydederek “Demek ki kapalı kapılar ardında bizim söylediklerimizin doğru olduğu orada da ifade edilmiş” dedi. Kılıçdaroğlu, “Yasadışı dinlemelerle ilgili elinizde bilgi olduğu iddia ediliyor, var mı” sorusuna “Hayır” yanıtını verirken ses kaydının sızdırılmasının zamanlamasına ilişkin bir soru üzerine şunları söyledi:

“Bilmiyoruz. Kim aldı bilmiyoruz, zamanlamayı niçin şimdi yaptılar bilmiyoruz, önümüzdeki günlerde neler çıkacak bilmiyoruz. Herhalde Sayın Başbakan bir açıklama yapar, biz de öğrenmiş oluruz.”

-“DAVULLA ZURNAYLA KARA HAREKATI MI YAPILIR?”-

Kılıçdaroğlu, başka bir soru üzerine İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in “Kara harekatı her an olabilir” sözlerini de değerlendirirken “İlginç bir hükümetimiz var. Hükümet sözcüsü konumunda olan bir bakan, Sayın Arınç çıkıyor, ‘Gündemimizde kara harekatı yok’ diyor. Üzerinden 24 saat geçmeden bu kez bir başka bakan çıkıyor, ‘Kara harekatı gündemimizde’ diyor. Nasıl hükümet bu? Davulla zurnayla kara harekatı mı yapılır? Nasıl bir anlayıştır bu, anlamak mümkün değil” diye konuştu.
seyyah1906

iddianızı ispat etmekle mükellefsiniz denilmişti mit-pkk görüşmelerinin kaydı ortaya çıktı

Muhalefetin “Hükümet PKK ile pazarlık yapıyor” iddiasını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “şerefsizlik” olarak nitelendirmiş, daha sonra “Hükümet değil ama devlet görüşür” demişti.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın PKK Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olduğu dönemde dönemin MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ile birlikte PKK yöneticileri Mustafa Karasu ve Sabri Ok’la yaptığı ileri sürülen toplantının ses kayıtlarının internette yayınlanmasının ardından devletin PKK ile yaptığı görüşmeler tekrar gündeme geldi. Devlet ile PKK’nın görüştüğünü 12 Eylül 2010 referandumundan önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli gündeme getirmişti. Kılıçdaroğlu ve Bahçeli’nin bu iddiaları üzerine 19 Ağustos 2010’da AKP’den yazılı bir açıklama yapılmış ve “AK Parti’nin ve AK Parti hükümetinin illegal bir örgütle masaya oturması, müzakere yapması söz konusu değildir ve olamaz. Bu konu ile ilgili tüm söylenenler ve yazılıp çizilenler, halk oylaması sürecini olumsuz etkilemeye ve vatandaşlarımızın kafasını karıştırmaya yönelik spekülasyonlardan ibarettir” denilmişti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu açıklamanın ertesi günü 20 Ağustos 2010’da Afyon gezisi sırasında bir soru üzerine “Bir pazarlık olduğunu, bu konuyu inceleyen, bu konuda kafa yoran bütün kesimler ortak bir söylem olarak dile getiriyorlar. Pazarlığın sonuçlarından birisi de öyle anlaşılıyor ki terör örgütü, illegal örgüt söylemi konusundaki belirginleşmedir. Artık AKP, PKK’yı terör örgütü olarak görmemeye başlamıştır. Bu da pazarlığın çok açık bir örneğidir” demişti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de aynı akşam katıldığı bir iftarda Hükümet’e seslenerek “PKK ile anlaştığınızı niye saklıyorsunuz? Kandil’den ses geliyor, 4 defa görüşüldü, 4 günde de anlaşma yapıldı. Kiminle? Imralı ile anlaşma yapıldı. Bunu niye açıklamıyorsun Sayın Başbakan?” diye konuşmuştu.

-“MASAYA OTURDUĞUMUZU SÖYLEME ŞEREFSİZLİĞİNİ YAPANLAR...”-

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, muhalefetin “pazarlık” iddialarını sürdürmesi üzerine 21 Ağustos 2010’da Kayseri mitinginde sert yanıt vermiş ve şöyle konuşmuştu:

“Bizim dört kez bunlarla bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar bu alçakça iftirada bulunanlar, bunun hesabını her yerde vereceklerdir. Bugüne kadar AK Parti iktidarı olarak terör örgütüyle hiçbir zaman masaya oturmadık, oturmayacağız da. Bizim felsefemizde, anlayışımızda böyle bir şey olamaz. Bu iftirayı atanlara söylüyorum, ey Kılıçdaroğlu, ey Bahçeli bizim masaya oturduğumuzu söylüyorsanız, bu iddianızı ispatla siz mükellefsiniz siz. Hukukta bir kaide var, iddia sahibi iddiasını ispatla mükelleftir. Eğer bu iddianızı ispatlamazsanız müfterisiniz, daha ileri bir ifade kullanmıyorum, çünkü terbiyem buna müsaade etmez.”

-“HÜKÜMET DEĞİL, DEVLET GÖRÜŞÜR”-

Referandum sürecinde PKK ile pazarlık tartışmaları sürerken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 24 Ağustos 2010’da Show TV’de katıldığı Siyaset Meydanı programında terör örgütüyle görüşme iddialarına ilişkin “Burada bir şeyi birbirine karıştırmayalım. Biz siyasi iradeyiz, siyasi iktidarız. Biz siyasi iktidar olarak, siyasi hükümet olarak hiçbir zaman bir terör örgütüyle veya temsilcileriyle masaya oturup görüşme yapmayız. Böyle bir şeyimiz bizim asla olmamıştır, yoktur, olamaz da. Şu veya bu şekilde çeşitli kurumlarıyla bu tür bazı münasebetler gerekirse devlet onu kendisi yapar. Burada bunu birbirine karıştırmamak gerekir” demişti. “Devlet kurumları” ile neyi kastettiğinin sorulması üzerine Başbakan Erdoğan “Mesela, devletin istihbarat kurumu vardır. Bu bir istihbari görevdir. Bu istihbari görev de nedir, bazı kilitleri açmak içindir, çözmek içindir. Bunları yapar ama hiçbir zaman siyasi irade kalkıp da muhatap alıp masaya asla oturmaz, böyle bir şey olamaz. Dünyanın neresinde olursa olsun, istihbarat örgütlerinin görevi de nedir, ağırlıklı olarak zaten bu tür görevlerdir. Bunları yaparlar. Bunu yaparken de niçin yaparlar, bir çözüm kilidi açmak için yaparlar. Kalkıp da burada muhalefetin söylediği gibi benim arkadaşlarımın veyahut siyasi iradenin görüşmeler yaptığı, masaya oturduğu yani bu, ağır konuştum ama bu bir şerefsizliktir. Böyle bir şeyi kimse bize yıkamaz. Böyle bir şeyi ne ben, ne arkadaşlarım, ne benim bilgim dahilinde siyasi iradeden hiçbir kimse bugüne kadar yapmamıştır, yapamaz” diye konuşmuştu.

ANKA

6/27/2011

seyyah1906

israil türkiyeden hükümet dağılır gerekçesiyle üç defa özür dilemekten vazgeçti

HÜRRİYET, Mavi Marmara baskınının ardından bozulan ikili ilişkileri onarmak üzere çoğunlukla Cenevre’de yapılan gizli görüşmelerin perde arkasını araştırırken, çok önemli bir ayrıntıya ulaştı.
Geçen Aralık başında Hayfa’da çıkan orman yangınına müdahale için Türkiye’nin Başbakan Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla 2 yangın uçağını İsrail’e göndermesi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun da buna teşekkür edip Türk pilotlarla birlikte fotoğraf çektirmesi sonrasında başlayan görüşmelerde, önemli ilerlemeler kaydedildi. Türkiye’nin “özür talebi” ve Mavi Marmara baskınında ölenlerin ailelerine “tazminat ödenmesinde” görüş birliğine varıldı. Ancak, sorunun giderildiğine dair resmi duyurunun yapılmasına kısa süre kala Netanyahu, pamuk ipliğine bağlı koalisyon hükümetinin yıkılacağı endişesiyle özürden vazgeçip, “üzüntü bildirmeyi” tercih etti.

Lieberman korkusu

Netanyahu hükümeti buna gerekçe olarak, Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman’ın “özrü” bahane ederek hükümeti yıkabileceğini ve İsrail kamuoyuna daha etkili aşırı sağcı propaganda yapabileceğini gösterdi.

Netanyahu’nun temsilcisi Moşe Yaalon, Türk tarafına “Kamuoyu baskısını anlamanız lazım” mesajını verince, Ankara’nın da yanıtı benzer şekilde, “Bizim de kamuoyumuz var ve saldırıya uğrayanlar Türk. Geri adım atmamız söz konusu edilemez” oldu.
hürriyet