En Yeniler
hüseyin çelik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hüseyin çelik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2/07/2013

seyyah1906

Hüseyin Çelik, "Sayın Ricciardone haddini bilmeyi öğrenememiş"

Elçinin göreve ilk başladığında da bu tür ifadeler kullandığını hatırlatan Çelik, "Sayın Ricciardone haddini bilmeyi öğrenememiş" diye konuştu.

Ricciardone haddini bilmeyi
Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone'nin Türkiye'deki yargı sistemine yönelik eleştirilerine AK Parti'den çok sert bir yanıt geldi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, katıldığı bir televizyon programında konuya değindi ve "Ricciardone haddini bilmelidir" dedi.

Ricciardone'nin Türkiye'de göreve başladığında da benzer açıklamaları olduğunu ve Başbakan Erdoğan'ın kendisini 'acemi büyükelçi' diye nitelediğini hatırlatan Çelik, "Öyle anlaşılıyor ki bu geçen süre içinde sayın Ricciardone haddini bilmeyi öğrenememiş" diye konuştu.

Hüseyin Çelik'in konuyla ilgili açıklaması şöyle:

"Ricciardone Türkiye'ye gelir gelmez, buna benzer bizim iç meselelerimizle ilgili laflar etmişti. O zaman Başbakan kendisine 'acemi büyükelçi' demişti. Öyle anlaşılıyor ki bu geçen süre içinde sayın Ricciardone haddini bilmeyi öğrenememiş.

Siz bir diplomatsınız, içeriğine tam vakıf olmadığınız, tüm detaylarını bilmediğiniz bir meseleden dolayı, nasıl bir ülkenin içişleriyle ilgili, yargı sistemiyle ilgili ahkam kesersiniz? Bu hakkı size kim veriyor? Netice itibariyle bu Türkiye’nin iç meselsidir.

Sayın Ricciardone 'Avrupa mahkemelerinin, bizim mahkemelerimizde alınan kararları anlamakta güçlük çektiğini' söylüyor. Sayın Ricciardone! Sizin mahkemeleriniz bizim mahkemelerin temyiz mahkemesi değil, bir üst mahkemesi değil. Dolayısıyla sizin mahkemeleriniz anlar ya da anlamaz onların problemi.

'ÖNCE KENDİNE BAK'

Sayın Ricciardone'ye önce şunu hatırlatırım; siz önce Guantanamo'yu izah edin dünyaya. 'Dinime tan eden bari Müselman olsa.' Önce kendine bak kardeşim.

'BÜYÜKELÇİ HADDİNİ BİLMELİ'

Biz Sayın Ricciardone'yi kendi sınırları ve hudutları içinde kalmaya davet ediyoruz. Bunu hoş karşılamadığımızı, kınadığımızı, ayıpladığımızı ifade ediyorum. Bir kez daha söylüyorum sayın büyükelçi haddini bilmelidir."

'ABD VE AVRUPA MAHKEMELERİ ANLAM VEREMEZ'

Dün Ankara'da gazetecilerle biraraya gelen ABD Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone, TÜrkiye'deki uzun tutukluluk sürelerini eleştirmiş,

"Askeri yetkililer terörist diye hapse kondu. Eski Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı demir parmaklıklar arkasında" ifadesini kullandı; "ABD ve Avrupa Mahkemeleri'nin buna anlam vermesi zor olacaktır" ifadelerini kullanmıştı. mynet

11/17/2012

seyyah1906

Hüseyin Çelik esir gazetecinin chp'ye verilmesini manidar bulmuş

'CHP'ye verilmesi manidar'..

Bakan Çelik, gazeteci Ünal'ın serbest bırakılmasına ilişkin bu sözleriyle tepki topladı.

CHP heyetinin Suriye'ye giderek üç aydır Beşar Esad yanlısı güçlerin elinde tutsak olan gazeteci Cüneyt Ünal'ı teslim almasına AK Parti'den ilk tepki Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik'ten geldi. Çelik, yaptığı açıklamada, "Meslektaşınızın bir Türk gazetecinin, evine, çocuğuna, yurduna kavuşmasındana çok sevindim" dedi.Çelik, Suriye makamlarınının Cüneyt Ünal'ı CHP'lilere teslim etmesini ise "manidar bulduğunu" söyledi.


ÜNAL'IN BABA EVİNDE BAYRAM SEVİNCİ
"Manidar derken, neyi kastediyorsunuz?" sorusuna ise Çelik şu yanıtı verdi:

"CHP'nin Şam yönetimi ile ilişkisini herkes biliyor. Ünal'ın Türk makamlarına değil de, bir STK'ya değil de, CHP heyetine teslim edilmesi manidar. Bunun ne anlama geldiğini herkes biliyor. CHP'nin tutarsız politikalarını, bir yandan 'savaşa hayır' deyip diğer yandan Esad'a destek çıktıklarını, gösterilerde Esad posterleri taşıdıklarını herkes biliyor. Daha fazla yorum yapmak istemiyorum. Ancak Cüneyt Ünal'ın, meslektaşınızın serbest kalması hayırlı olmuştur.'' mynet

1/12/2012

seyyah1906

28 şubat ve 27 nisan bildirisinin hesabı da günün birinde sorulacaktır

''Büyükanıt'tan da hesap sorulacaktır'' AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, bir basın toplantısı düzenledi.

Hüseyin Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkındaki fezlekeyi değerlendirdi.
Çelik, özetle şunları söyledi:

“Bütün Pinochet’ler hesap vermelidir. Ben burada 12 Eylül’ün tablosunu filan anlatmak istemiyorum. 1 milyon 650 bin insan bu işin mağduru olmuştur. Bu karanlık dönem, ümit ediyorum ki bu davaların başlamasıyla tekrar aydınlanacaktır.

Bu, 28 Şubat için de yapılmalıdır. 28 Şubat bir Gestapo dönemiydi, manevi işkencelerin yapıldığı bir dönemdi, belki doğrudan kimseye silah doğrultulmadı ama Sincan’dan yürütülen tanklar aslında milletin iradesinin üzerinden yürütüldü. 27 Nisan bildirisi de buna dahildir.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu diyor ki; ‘Niye bu dönemi yargılamıyorsunuz?’. Biz mi yargılıyoruz? Hükümetler yargılama makamı değildir, biz kimseyi yargılamıyoruz. 12 Eylül’ü yargılayanlar bu memleketin hukukçuları olduğu gibi, ‘Ergenekon’ davasında yargılama yapanlar bu ülkenin adaleti olduğu gibi ‘Balyoz’ davasında da bu ülkenin adaleti, hakimi ve savcısı. Bunların da hesabı günün birinde sorulacaktır.

28 Şubat sürecinde Türkiye'de bir rezillik sergilendi. Tele-kızların, uyuşturucu baronlarının, zamparaların irticanın bir aleti olarak ortaya sürüldüğü bir dönemdi. Medyamız bu işlere o zaman teşne oldu. Bu açıdan herkes bu mesele ile ilgili kafasını netleştirmelidir.

‘Şu yargılanıyordu, bu niye yargılanmıyor?’ diye bize soruyorlar. Yargılamaları biz sıraya koymuş değiliz. Bu ülkenin adaleti var. ‘Yargı hükümetin iktidarın talimatıyla hareket ediyor’ diyorlar ama bir taraftan da bize ‘şunun, bunun yargılanması için devreye girin’ diyorlar. Ancak bizim iktidarımız böyle bir çelişkinin içinde olmayacaktır.” 

9/08/2011

seyyah1906

hüseyin çelik: kılıçdaroğlu mezhep yakınlığı dayanışmasıylamı suriye'ye bu manada sahip çıkıyor

Çelik, muhalefetin, hükümetin dış politikasına ilişkin eleştirileriyle ilgili olarak, ortalığı karıştıracak iddialarda bulundu...
Mezhep dayanışmasına vurgu yapan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, CHP'lilerden büyük tepki aldı...

Çelik, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, dün yapılan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı hakkında bilgi verdi, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

AK Parti’nin büyük kongre sürecinin devam ettiğini, 2012 yılı Ekim veya Kasım ayında Kongrenin gerçekleştirileceğini hatırlatan Çelik, MYK toplantısında buna ilişkin değerlendirmeler ile iç ve dış gelişmelerin ele alındığını kaydetti.

Çelik, AK Parti’nin her yıl gerçekleştirdiği İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nın bu yıl 14-16 Ekim tarihinde Kızılcahamam’da gerçekleştirileceğini de duyurdu.

Türkiye ve İsrail ilişkilerinin de toplantıda gündeme geldiğini belirten Çelik, ikili ilişkilerin geldiği noktayı geriye dönük süreci ele alarak anlattı.

-"CHP, TÜRKİYE’NİN BAAS PARTİSİDİR"-

Uluslararası meselelerde iç politika hesaplarının bir tarafa bırakılması gerektiğine dikkati çeken Çelik, ancak Türkiye’de muhalefetin bu konuda "kötü bir sınav" verdiğini, hatta "sınıfta kaldığını" söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Suriye’deki gelişmelere ilişkin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarını bu ülkenin iç işlerine karışmak olarak nitelendirdiğini ifade eden Çelik, şöyle konuştu: "Ana muhalefetin lideri ’Sayın Başbakan (sabrımız taştı) diyor. Bu Suriye’nin iç işlerine müdahaledir. Bu bizim meselemiz değildir. Efendim siz savaşıyor musunuz?’ gibi beyanlarda bulunarak kendi elimizi güçlendirmek yerine, bir Baas rejimini savunma refleksine girmiştir. Niçin bunu yapmıştır? Biliyorsunuz CHP ile Arap ülkelerindeki Baas’cı rejimler arasında genetik akrabalık vardır. CHP, Türkiye’nin Baas partisidir. Ve Baas’çı rejimler biliyorsunuz otoriter yapıları itibariyle CHP’nin geçmişteki iktidarıyla aynı karakterdedir. Türkiye kendi Baas’çı rejiminden 1950’de demokratik yollardan, seçimle kurtulmuştur ve barışçı bir şekilde kurtulmuştur. Sandıkta bunu halletmiştir. Ama şimdi Arap ülkeleri kendi Baas’çı rejimlerinden, hepsinin partisinin adı Baas olması gerekmiyor bu bir zihniyet meselesidir, halk ayaklanmalarıyla kurtulmaya çalışıyor. Ve biz bu süreci destekliyoruz." Çelik, Türkiye’nin demokratikleşme adına "Arap Baharı" denilen süreci desteklediğini, Arap ülkelerinin bu demokratikleşmeyi gerçekleştirmesinin İsrail’in de işini zorlaştıracağını, İsrail’in bu demokratikleşmeden rahatsız olduğunu söyledi.

Çelik, muhalefetin Ortadoğu’daki gelişmelere Türkiye’nin yaklaşımını "sana ne?" diyerek eleştirmesinin doğru olmadığını belirterek, "Benim bitişiğimdeki komşum kendi evini yakma hakkına sahip değil. O evini yakarsa benim evim de yanar, benim evime de sıçrar" dedi. Türkiye’nin bir yol ayrımında olduğunu ve bu ayrımda etkin ve aktif dış politikadan yana tavır sergilediğini anlatan Çelik, ülkeler arası ilişkilerdeki asırlık sorunların bir anda çözülemeyeceğini, ancak kararlı olunması gerektiğini vurguladı.

Çelik, "Ana muhalefet lideri, Sayın Başbakanımızı, Hükümetimizi Arap Sokağına yönelik popülist bir politika izlemekle suçluyor. Biz kendi sokağımıza yönelik bile popülizm yapmıyoruz. Popülizmin ne olduğunu biz çok iyi biliyoruz. İngilizcede CHP’nin adı popülist partidir" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin "Başbakan Erdoğan’ın Yahudilerin verdiği cesaret ödülünü iade etsin" açıklamalarını da eleştiren Çelik, AK Parti’nin İsrail Hükümetinin politikalarına itiraz ettiğini, İsrail halkıyla, Yahudilerle bir sorunu olmadığını vurguladı. Çelik, AK Parti’nin hiçbir konuda toptancı bir yaklaşım içinde olmadığını, toptancılığın ırkçıların bir özelliği olduğunu kaydetti. Çelik, Mavi Marmara gemisine yönelik saldırı konusunda Türkiye’nin Lahey Adalet Divanı’na başvuru yapacağını da hatırlattı.

-"MEZHEP YAKINLIĞI DAYANIŞMASI MI?"

Muhalefetin dış politikaya yönelik eleştirilerinde Türkiye’nin çıkarlarını dikkate alması gerektiğini belirten Çelik, şöyle konuştu: "İsrail’le olan meselemiz bir uluslararası meseledir, milli meseledir.

Siyasi partilerin elbette politikalarımızı eleştirmek gibi bir hakkı vardır ama bunu yaparken Türkiye’yi haksız gören, diğer ülkeleri haklı kılan bir tutum içine girmelerini yadırgarız.

Niçin savunuyorsunuz Suriye’deki Baas’çı rejimi? Açıkçası aklıma başka kötü şeyler de geliyor. Suriye’deki Baas’çı rejim yüzde 15’lik kitleye dayanıyor.

Acaba Sayın Kılıçdaroğlu mezhep yakınlığı dayanışmasıyla mı Suriye’ye bu manada sahip çıkıyor? Bu da aklımıza gelir. Eğer böyle bir şey yapıyorsa bu daha da affedilmezdir. Siyasi partilerimizin makul meselelerde, makul bir zeminde bize muhalefet etmesi en tabi haklarıdır. Ama Türkiye’nin tezlerini zayıflatacak tutum ve davranışlardan kaçınmalarını da talep etmek bizim en tabii hakkımızdır." Açıklamalarında, NATO tarafından Türkiye’ye kurulması planlanan füze kalkanı konusuna da değinen Çelik, "Füze savunma sistemi bir NATO projesidir. Ve bu ilk gündeme geldiğinde Türkiye bu konudaki itirazlarını, tezlerini dile getirmiştir" dedi. Türkiye’nin bu tezlerinin kabul edildiğini de hatırlatan Çelik, Türkiye kurulanların füze rampası değil, radar sistemi olduğunun altını çizdi.

Çelik, NATO’nun Türkiye’de üye olduğu günden bu yana süreç içinde kurulan çok sayıda tesisi olduğunu belirterek, NATO’nun ortağı olmaya devam ettiği sürece benzerlerinin de yapılacağını kaydetti.

Çelik, "Bir Amerikan projesi, ABD’nin dayatması de değildir" dedi.

Çelik, bedelli askerliğin gündemde olup olmadığına ilişkin, "Bedelli askerlik, askerlik sürelerinin gündemde olduğunu biliyorum. Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Hükümetin gündeminde oldum olası olduğunu biliyorum. Ama ne yapıldı, nereye varıldı onu bilmiyorum. Sonuçlanırsa sizlerle paylaşırız" dedi.