En Yeniler
iran etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
iran etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3/22/2012

seyyah1906

amerika türkiyeyi irandan petrol aldığı için muafiyet listesine almadı

ABD ve Avrupa cephesi İran’a ambargo konusunda kararlı adımlarını sürdürüyor...

1 Temmuz’dan itibaren İran’a petrol ambargosu başlatmaya hazırlanan Avrupa Birliği (AB) bu ülkeden alımı azaltıyor.

ABD ise, bunun karşılığında 10 Avrupa Birliği ülkesine, İran’dan petrol alımlarını önemli ölçüde azalttıkları için finansal yaptırımlardan muafiyet verdi. Listede muafiyet talebinde bulunan Japonya’nın adıda geçiyor.

Konu Obama’ya gidiyor

Buna karşılık Türkiye’ye muafiyet hakkı tanınmazken, büyük petrol alıcıları Çin, Hindistan ve Güney Kore’ye de muafiyet tanımadı. Ayrıcalık hakkını alan ülkelerin bankaları, 6 ay süreyle, ABD’nin finansal sisteminden çıkarılmak gibi bir yaptırımla karşılaşmayacak. ABD muafiyet kazanmak isteyen ülkelerin, İran’dan ithal ettikleri petrolde “önemli ölçüde” kısıntı yapmalarını ve bunu sürekli olarak uygulamalarını bekliyor.

Türkiye tarafı, ABD’nin İran’a uyguladığı yaptırımlardan Türkiye’yi muaf tutmamasının, bundan sonra tutmayacağı anlamına gelmeyeceğini söylerken, yetkililer, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın gelecek hafta başındaki Güney Kore ziyaretinde konuyu ABD Başkanı Barack Obama ile görüşeceğini belirtiyor. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, muafiyet hakkı tanınan ülkelerin İran’dan ham petrol alımlarını önemli ölçüde düşürdüklerini söyledi.

Öte yandan Washington Times gazetesi, üst düzey bir ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin, İran’dan petrol alımlarını önemli ölçüde azalttığını kanıtlaması halinde Türkiye’ye İran’a uygulanan yaptırımlardan muafiyet sağlanabileceğini söylediğini yazdı.

Rakamlarla İran petrolü

- Türkiye petrol ihtiyacının önemli bölümünü İran’dan karşılıyor. Bağımlılık derecelendirmesine göre İran’dan petrol ithalatı yapan ülkeler arasında ilk sırada yüzde 30.6’yla Türkiye var. Türkiye’yi yüzde 25’le Güney Afrika, yüzde 22.6 ile Yunanistan, yüzde 13.5’le İtalya izliyor.

1/04/2012

seyyah1906

iran ile amerika arasında gerginlik tırmanırken davutoğlu tahrana gitti



gerilim tırmanıyor iranın son tehdidine amerika 24 saat geçmeden yanıt verdi bölgede kritik günler yaşanırken dışişleri bakanı ahmet davutoğlu tahrana gitti

10/20/2011

seyyah1906

başbakan erdoğan pkk yabancı güçlerin maşası sözleriyle iran ve suriye'ye gönderme yapmış olabilir

Hakkari'de 24 askerin şehit olduğu 18'inin de yaralandığı saldırılar sonrasında Kuzey Irak topraklarında başlatılan operasyon devam ederken birçok kentte PKK'yı protesto gösterileri yapıldı.
ABD, Avrupa Birliği ve NATO saldırıları kınadı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu telefonda görüştüğü Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari'den PKK konusunda eylem beklediklerini söyledi. Saldırıyla ilgili olarak İngiltere gazetelerinde yer alan yorumlarda PKK'yı İran ve Suriye'nin kışkırtmış olabileceği öne sürüldü.

Daily Telegraph saldırıların ülkede büyük öfke yarattığını belirtirken, Guardian bu saldırıların 1990'lardan bu yana PKK'nın gerçekleştirdiği en büyük eylem olduğuna dikkat çekti.

Financial Times daha önce geniş çaplı bir sınır ötesi harekata girişebileceğini açıklayan Ankara'nın sıcak takibe başladığını belirtti. Gazete, askerlerin cenaze töreniyle Türkiye kamuoyunun öfkesinin daha da artacağını vurguladı. Haberde şöyle dendi:

'Anayasa sürecine darbe'


"Saldırılar, yeni anayasa ile ilgili görüşmelerin başladığı bir dönemde gerçekleştirildi. Bazı siyasetçiler, bu sürecin nüfusun yüzde 15-20'sini oluşturan Kürtlere daha fazla haklar tanınarak sorunun çözümüne katkı sağlamasını umuyordu."
"İstanbul merkezli Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi'nin Başkanı Sinan Ülgen, 'Bu gerçekten bir tuzak. PKK bu saldırıyla anayasa sürecini sekteye uğratmak ve partilerin Kürt meselesi üzerinde uzlaşmaya varmasını zorlaştırmak istiyor' diyor.”

“Kuzey Irak'a düzenlenecek daha kapsamlı bir operasyon, ABD'nin bu yıl sonunda Irak'taki güçlerini çekeceği hassas bir döneme denk gelmiş olacak. Ağustos'tan bu yana böyle bir harekata yönelik beklentiler artmış durumda. Başbakan Erdoğan, PKK'nın yabancı güçler tarafından bir maşa olarak kullanıldığını söylüyor. Bu sözleriyle İran ve Suriye'ye gönderme yapmış olabilir. Ankara'nın iki ülkeyle de ilişkileri gergin."

Times gazetesi de bu saldırının Türkiye'nin İran ve Suriye'yle ilişkilerini daha da gerginleştirebileceğine dikkat çekti.

Habere göre Amerika Birleşik Devletleri'ndeki LeHigh Üniversitesi'nden bölge uzmanı Henri Barkey, Ankara'nın Suriye'deki demokrasi yanlısı protestoların kanlı bir şekilde bastırılmasına ilişkin sert tavrı yüzünden İran ve Suriye'nin bu saldırı için PKK'yı cesaretlendirmiş olabileceğini söyledi.

9/25/2011

seyyah1906

namık kemal zeybek: pejak denilen belayı iran bitirdi kandil'e de bayrağı dikti

Teröristlerin Siirt'in Pervari İlçesi Belenoluk Jandarma Karakolu'na düzenlediği saldırıya ilişkin bir açıklama yapan Zeybek, "Terörle baş etmek için her olayda sonra (şiddetle kınıyoruz, hiddetle kınıyoruz, kan yerde kalmayacak, gereği yapılacak, suçlular bulunacak) gibi beyanatlar yetmez" diyerek şunları söyledi:
"Terörü kınamayın, yok edin. Ne kınayıp duruyorsunuz? Terörü kınamakla olmuyor bu iş. Pejak denilen belayı İran bitirdi. Kandil'e de bayrağı dikti. Ben de diyorum ki şunların kandillerini yakın. Yakın girin oraya, dikin oraya bayrağı. Yani kim bize, (bunu yapmayın) diyebilir? Vatandaşlarımız ölüyor, Kızılay'da ölüyor. Son 2 ayda 70'e yaklaştı kayıplarımızın sayısı. Kanı akan bir ülkenin, devlet olarak yapması gereken görevini yapmak üzere harekete geçmesine kim karşı çıkabilir? Karşı çıkana biz nasıl dost diyebiliriz? Versinler bana yönetimi, bir yıl sonra geri vereyim onlara. Bakalım terör kalacak mı ? Kandil'e bayrak dikmek o kadar basit değilse, çok zor geliyorsa, bunu yapacak olanlara devretsinler."

"Başbakan, hükümet-devlet kavramlarını bilmiyor"

Başbakan Erdoğan'ın "Hükümet-Devlet kavramları konusunda biraz eğitilmesi lazım" diyen DP Lideri Zeybek, şöyle devam etti:
"Teröristlerle böyle ilişkiler olursa, bu işler böyle gitmez. Başbakan, terör örgütünü kastederek (Hükümet görüşmüyor, devlet görüşüyor) diyor. Başbakanın, hükümetle devlet kavramlarının ne olduğu konusunda biraz eğitilmesi lazım. Bilmiyor, bilmiyor, bilmiyor. Söylüyorum, söylüyorum, anlatamıyorum. Devlet dediğimiz şey bir yanıyla hükümettir, bir yanıyla yasamadır, diğer yanıyla da yargıdır. Üçünün birleşiminden devlet meydana gelir. (Devlet görüşüyor) derseniz, sokaktaki, kahvedeki ağızla konuşmuş olursunuz. O da bir Başbakana yakışmaz. Demek ki, O da devlet derken, MİT'i anlıyormuş. Anlatamıyorum ama anlatmaya devam edeceğim.

Terör örgütüyle devlet adına görüşen bir yetkili, devletin temsilcilerini hedef göstererek, terör örgütü temsilcilerine, (bölgenizdeki çok kıymetli valiler ve emniyet müdürleri içinde, bunlar bize düşman diyebileceğiniz kimse var mı?) diye soruyor. Demek ki çok kıymetli insanların, terör örgütüne düşman olmaması lazım. Yani bu vali, terör örgütüne düşman olmayacak ta, devleti temsil eden vali kime düşman olacak? Ve terör örgütünü düşman olarak görmeyen bir valinin orada ne işi var? Şeytanla görüşenler şeytandan akıl alırlar. Şeytan da hiçbir zaman akan kanın durması için akıl vermez. Bıraksınlar şu şeytanla görüşmeyi de iş yapsınlar. Rahmanla görüşmenin yolunu arasınlar. Ne işleri var şeytanla? Şeytanla görüşmeyi, mecazi olarak bile görüşmeyi, inancımıza aykırı buluyoruz. Teslim olmasınlar. Obama'dan icazet almak zorunda hissetmesinler kendilerini, gereğini yapsınlar."
Terörü övmenin düşünce özgürlüğü olmadığının altını çizen Zeybek, "Sonuna kadar düşünce ve inanç özgürlüğünü savunuyorum. Terörü övmek, düşünce değildir. Dolayısıyla buradan savcıları göreve davet ediyorum" diyerek "teröre destek veren herkes hakkında mutlaka cezai kovuşturma yapılmalıdır ki, psikolojik üstünlük devlete geçsin" dedi.

9/10/2011

seyyah1906

gürsel tekin'den erdoğana bülent yıldırımı MOSSAD'ın önüne attınmı atmadınmı

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, partisinin İstanbul İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'yi susturmaya çalışacağına,
Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Gazze'dekilere yaşattıkları hezimetin hesabını vermeleri gerektiğini söyleyerek, ''Bu hesap onlardan sorulacaktır. Bu hezimetin sorumluları işledikleri günahın bedelini ödeyinceye kadar yakalarını bırakmayacağız'' dedi.

''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun son açıklamalarının suçluluğu, ezikliği ve çaresizliği yansıttığını'' da belirten Tekin, ''Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı sadece beceriksiz ve basiretsiz davranmamışlar aynı zamanda görevlerini ihmal ederek, suç işlemişlerdir'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın ''Bu rapor ellerine ne zaman geçmiştir? Başbakan bu rapor hakkında ne biliyordu? Ne zamandan beri biliyordu ve ne yaptı? Müzakerelerde temsilcimiz Sanberk'in 29 Nisan 2011 tarihinde bu rapor hakkında kamuoyuna verdiği bilgilerden başbakanın haberi var mıydı, yok muydu? Bir başbakanın böylesine önemli bir konuda devleti temsil eden kişinin açıklamasını görmemesi mümkün olmayacağına göre neden müzakereleri o noktada kestirmedi? Neden bu rapor hukuki bir belgeye dönüşene kadar masada kaldı?'' sorularına yanıt vermesini isteyen Tekin, 15 aylık müzakere süreci hakkında kamuoyuna, muhalefete ve parlamentoya en ufak bir bilgi verilmediğini söyledi.


''Dış politikayı PR konusu olarak görüyor"

Gürsel Tekin, ''Başbakan Erdoğan'ın her olayda olduğu gibi Türkiye'nin en önemli dış sorunlarını bir PR konusu olarak gördüğünü, mantalitesi ve kafasının çalışma şeklinin böyle olduğunu'' söyleyerek, şöyle konuştu:

''Başbakan Erdoğan, perdenin önünde başkadır, arkasında bambaşka bir adamdır. Sayın başbakana soruyorum; perdenin önünde Mavi Marmara'yı sahiplenirken, perdenin arkasında İsrail'e şirin görünmek için bu yardım faaliyetini organize eden İHH başkanını 'İran servisinin adamıdır, benim ona sözüm geçmiyor' diyerek, İsrail hükümetine jurnalledin mi, jurnallemedin mi? Sayın Bülent Yıldırım'ı MOSSAD'ın önüne yem olarak attın mı, atmadın mı? Sayın dışişleri bakanına soruyorum; bu raporun kaç sayfalık lahikası var? Bu lahikada neden bahsediyor? Bu lahika tamamlanıncaya kadar neden görüşme masasından kalkmadınız? İşlem tamamlansın, İsrail Gazze ablukasını meşrulaştıran hukuki bir belgeye sahip olsun diye mi? Hangi avukat ya da kaç avukat İsrail'e böyle bir hizmeti sunabilirdi? Bu şartlar altında İsrail'in avukatı kim oluyor, siz mi, biz mi? Başkalarına çamur atarken, zannediyorlar ki, milletin hafızası balık hafızasıdır ve her şeyi hemen unutur.''

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Başbakan Erdoğan'ın, ''Yahudi Cesaret Ödülü'' olan ''Davut Boynuzu Ödülü''nü 2004 yılı Ocak ayında ABD'de aldığını, bu ödülün tarihinde ilk kez bir Türk'e verildiğini anımsatarak, ''Başbakan bu ödülü neyin karşılığında hak ettiğini eminim çok iyi biliyor. Şimdi başbakanın hak ettiği 2 yeni Davut Boynuzu ödülü daha var. Bunlardan birisi son açıklanan BM Mavi Marmara raporunda 'Gazze'ye abluka uygulamak İsrail hakkıdır' kararının çıkmasına neden olduğu içindir. Bir diğeri ise İsrail'in güvenliğini sağlamak için Türkiye topraklarında füze kalkanı kurulmasına izin verdiği içindir'' diye konuştu.

Türkiye'ye İsrail karşısında yaşattığı tarihi hezimet dolayısıyla Erdoğan kadar Davutoğlu'nun da bu ödülü almaya hak kazandığını kaydeden Tekin, şunları kaydetti:

''Sayın Dışişleri Bakanı yanlışa yanlış dediğimiz için bizi kınamış. Sayın bakan, şu andan itibaren o makamda fuzuli işgalci konumundadır. Bu kadar kısa zamanda nasıl bu noktaya geldiğini, Türk dış politikasını nasıl eline yüzüne bulaştırdığını, o meşhur politik öngörülerinin nasıl birer birer iflas ettiğini iyi tahlil etmelidir. Sayın Davutoğlu ile birlikte Türk dış politikasında gerçekliğin yerini megalomani almıştır. Dış politika bir Davutoğlu şova dönüştürülmüş, dış politika ve Türkiye'nin yüksek çıkarlarıyla ilgisi olmayan hesaplara kurban edilmiştir.

AKP sözcülerinden birisi 'Küresel iradenin bir parçası' olmaktan söz ediyor. Kimdir bu küresel irade? Küresel iradeye ram olmuş bir dış politikanın milli menfaatlere hizmet etmesi beklenebilir mi? Beklenmez ama 'Beni deliğe süpürmeyin, ben daha çok işinize yararım' diyen bir başbakanın sözcüsünden de başka bir açıklama beklenemez. Millet iradesinin değil, gayri milli bir iradenin parçası olursanız, 'sıfır sorun' politikanız, 'elde var sıfır' politikasına dönüşür. İtiraf etmeliyiz ki sayın Ali Babacan bile Davutoğlu'ndan daha başarılıdır, hiç değilse etliye sütlüye karışmamış, hükümetin ve Türkiye'nin başına ekstra gaileler açmamıştır. İsrail ve Yahudi lobisiyle ilişkilerinden ellerinde sadece 'Davut Boynuzu' isimli 'Yahudi Cesaret Ödülü' kalmıştır. Sayın Davutoğlu bundan sonra gerçekten Türkiye Cumhuriyeti devletinin dışişleri bakanı olmak niyetindeyse bu boynuzu iade ederek işe başlamalıdır.''

9/09/2011

seyyah1906

iranlı yetkili amerika bölgedeki varlığını haklı göstermek için iranı bahane ediyor

Radar üssünün kurulmasına yeşil ışık yakan Türkiye'ye eleştiri yönelten son İranlı yetkili Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ramin Mihmanperest oldu.
Mihmanperest, devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, "Dost ve komşu ülkelerin gerilime ve açıkça işleri daha da zorlaştıracak sonuçlara yol açacak politikalar izlememelerini bekleriz" diye konuştu.

İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mihmanperest, NATO'nun füze savunma kalkanı unsurlarının Türkiye'ye yerleştirilmesinin, "bu sisteme ev sahipliği yapacak ülke de dahil olmak üzere bölgenin güvenlik ve istikrarını iyileştirmeyeceğini" söyledi.

Mihmanperest, "İran, dünyada ve bölgede silahlanma yarışı yaratacak her türlü eylemi kınamaktadır" dedi.

"HEDEF BAŞKA BİR ÜLKE"

Mihmanperest, dün Atina ziyaretinde yaptığı açıklamada da Türkiye'ye yerleştirilmesi planlanan NATO füze savunma sisteminin İran'a karşı yapılmadığını, bunun gerçek hedefinin aslında doğudaki başka bir ülke olduğunu söylemişti.

Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Grigoris Delavekuras'ın daveti üzerine ziyaret ettiği Atina'da Yunanlı gazetecilerin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan Mihmanperest, "ABD'nin bölgedeki varlığını haklı göstermek için İran'ı bahane olarak kullandığını" ileri sürmüştü.

Daha önce İran Savunma Bakanı Ahmed Vahidi, İran Meclisi Milli Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı Alaaddin Burucerdi ve İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hasan Gaşgavi de füze savunma sisteminin Türkiye'ye konuşlandırılmasına karşı tepkide bulunmuştu.