En Yeniler
mektup etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mektup etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11/03/2012

seyyah1906

Deniz Baykal'dan nimet baş'a şimdi derhal tutanaklardan o cümleyi bulup çıkarın

Davet üzerine gittiği darbe komisyonunu terk eden eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, darbe komisyonunun 'karalama ve suçlama peşinde olduğunu' söyledi.

Baykal, Komisyon Başkanı Nimet Baş'ın kendisine mektupla yönelttiği sorulara TBMM sekreteryası aracılığıyla karşılık verdi.

İlk olarak Baş'ın, "28 Şubat sürecinde size Başbakan Yardımcılığı teklif edildi mi" şeklindeki sorusuna yanıt veren Baykal, "O dönemde tehtid ve şantajlarla hükümet pazarlıkları yapılmıştır. Bu ahlaki yozlaşma ve çürüme ortamında CHP kendisine yöneltilen önerilerin tümünü hem muhtıra öncesi hem de muhtıra sonrası dönemde reddetmiştir" ifadelerini kullandı.


Baykal'ın "27 Nisan muhtıra sürecinde TBMM kürsüsünden şu cümleyi sarf ettiniz: 'Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasına silahlı kuvvetler kayıtsız kalmayacaktır.' Nereden biliyordunuz" şeklindeki soruya ise yanıtı sert oldu:

"Malum maruf komisyon, Deniz Baykal'ın, TBMM kürsüsünden söylediğini iddia ettiğiniz cümleyi Meclis tutanaklarından bulup çıkarmak imkan ve yetkisine sahiptir. Eğer bu imkan ve yetkiyi kullanmadan bu ithamı yaptı iseniz, şimdi derhal tutanaklardan o cümleyi bulup çıkarın. Eğer tutanaklardan o cümleyi bulup çıkaramazsanız komisyon başkanı olarak sizin, gerçeklerin değil, insanları karalama, suçlama ve itham etmenin peşinde koştuğunuz bir kez daha kanıtlanmış olacaktır.

Deniz Baykal hakkında malum ve maruf komisyonda da ortaya atılan dört iddianın da temelsiz çıkması, bu komisyonun hem yetki tecavüzü yapan hem de daha çalışmalarını bitirip bir rapor hazırlamadan, insanları boş iddialarla itham eden bir uygulama içinde olduğunu göstermiştir. Bu durum, Deniz Baykal'ın bu malum ve maruf komisyon ile ilgili değerlendirmelerinin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha ortaya çıkarmıştır."

Baykal, 'Dönemin 'kudretli' paşalarıyla kamuoyundan gizli görüşmeleriniz oldu mu?" sorusuna ise "Böyle bir görüşmem olmamıştır" yanıtını verdi. mynet

10/17/2011

seyyah1906

yalnız yaşayan kadını koruma mesajı vermek şiddete örtülü çağrı değildir'de nedir

CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'e, kadına uygulanan şiddet konusunda bir mektup gönderdi.
"Kadın ve Aile bakanlığındaki 'kadın' sözcüğünü tabeladan indirip, korunmaya değer olanın o değil sadece aile olduğu vurgusunu yapan ve kolluğa 'yalnız yaşayan kadını koruma' mesajı vermek şiddete örtülü çağrı değildir de nedir" diye soran Tarhan, mektubunda şu ifadeleri kullandı: "Öncelikle sizi 2002 yılında ülkemizde 66 kadın cinayete kurban gitmişken 2010 yılında bu sayının 1550 olmasının, yani iktidarınız döneminde kadın cinayetlerinin yüzde binlerce artmasının nedenleri ve iktidarınızın özel sorumluluğunu sorgulamaya davet ediyorum."

Sorular sordu

CHP'li Tarhan, mektubunda şu soruları da yöneltti: "Bu noktaya gelmemizde; kadını sadece bir nesneye indirgeyen anlayışın derinleşmesi, örneğin yaşlı adamların küçük kızları taciz etmesini yandaşı yapmışsa meşru kılmaya çalışan ve iktidarınızın destek verdiği, verdiğinden fazlasını da aldığı medya kuruluşlarının sorumluluğu olabilir mi? İnsanın ancak hayvansal içgüdülerinden uzaklaştığı, bunları kontrol edebildiği ölçüde 'insan' olabileceğinin farkında olmayan, pantolon giymiş kadınlardan tahrik olduğunu söyleyerek bu yoldaki gelişmesini tamamlamadığını ortaya koyan ve iktidarınıza 'bizimkiler' diyebilecek kadar yakınlık hisseden 'sizinkiler'in bu süreç ve sonuçtaki payını sorgulamayacak mısınız? Kendisi gibi olmadığını düşündüğü kişilere ancak tahammül ettiğini söyleyen, açık giyinen kadınların taciz ve tecavüzü meşru kıldığı yolundaki cümleleri kurabilen üniversite hocalarının sürecin artık bir facia haline dönüşmesinde hiç mi payları yoktur? Kendisini protesto eden okullu kızları terörist ilan eden, kadın bedenini en az üç çocuğa yükümlü kılan, bitaraf işkadınını bertaraf etmeyi marifet sayan, bütün olan bitene rağmen rol modeli olduğu kitlelere uyarıcı bir mesaj vermeyi aklından bile geçirmeyen, dışarıya öfkeli karşı çıkışlar yapıp içerdeki yangına ses çıkarmayan bir zihniyeti nasıl değiştirmeyi düşünüyorsunuz?"


AKP'yi eleştirdi

Mektubunda, "Bütün bunlar seçilmiş münferit örnekler değil, kadrolarınızın ses çıkarmayıp onayladıkları egemen zihniyetin incileridir değerli bakan" diyen Tarhan, "Bakın ölü kadın bedenleri var artık manşetlerde. Bunda inanın devr-i iktidarınızın sorumluluğu yadsınamaz" ifadelerine yer verdi.

'Aksi halde karanlıkta iğne aramaktasınız'

"Umarım sadece adli ve inzibati önlemlerle kadının aşağılanmasının ve maruz kaldığı şiddetin önünün alınabileceğinizi zannetmiyorsunuz. Umarım bir emniyet görevlisi gibi 'her kadına bir polis zimmetlemeyi' düşünmüyorsunuz" sorusunu dile getiren Tarhan, "Aksi halde karanlıktasınız ve karanlıkta iğne aramaktasınız" dedi.


Önerilerde bulundu

Bakan Şahin'e önerilerde bulunan Tarhan, şu satırlara yer verdi: "Öncelikle zihniyet değişikliği için çaba göstermeli. Bu konunun emekçilerini sosyal çalışmacıları sahaya sokmalı, sonuca etkili önlemler almalı, uygulamada keyfiliğe kesinlikle izin vermeyen, süreci ve sonucu takip edilebilir bir sistem kurmalısınız. Saldırı tehlikesi olmasına karşın tedbir kararı almayan savcı, yargıç ile; alınmış bir tedbir kararının infazını savsayan kollukla ilgili eğer bu süreçte, kadının yaşam hakkı ya da vücut bütünlüğü ihlal edildiyse - her ne kadar iktidarınız bundan hoşlanmasa da- etkili ve caydırıcı bir tazminat yükümlülüğünü göz ardı etmemelisiniz. Saldıran ya da tehlike yaratan hakkındaki tedbir kararı veya özgürlüğü bağlayıcı ceza nedeniyle artı bir mağduriyete uğrayan kadına öncelikli istihdam olanağı sağlamalısınız. Ama en önemlisi eğitim ki, Mustafa Kemal'in kadına tanıdığı haklardan daha ilköğretimden itibaren uzaklaştırılmaya çalışılan kız çocuklara; ve kadını sadece erkeğin yanında dolaştırılan, üretmeyen bir nesneye dönüştüren görüntülerle zihni bulanmış erkek çocuklara; kadınla erkeğin eşit olduğu, omuz omuza bu dünyayı paylaşan, birbirini tamamlayan cinsler olduğunu belki yeniden öğretmeliyiz Sayın Bakan. Yani sadece vergileri değil, insanların ve cinslerin eşitliği fikrini de güncellemeliyiz diyorum."

'Onlar ile mücadele edebilecek misiniz sayın Bakan?'

Aydınlık fikirli eğiticilere gereksinim olduğuna dikkat çeken Tarhan, "Ama ne yazık ki, aydınlığın önderi Atatürk'ün adını milli eğitim temel hedeflerinden silmeyi marifet sayan birisi hemen yanıbaşınızda duruyor. Onun hemen bir metre gerisinde ise 'öğretmenin öğrencilere, kız ve erkek öğrencilerin birbirlerine 1 metreden fazla yaklaşmasını yasaklayan' ilçe milli eğitim müdürleri, okul müdürleri duruyor. Onlar ile de mücadele edebilecek misiniz Sayın Bakan" diye sordu.


'Cesur olduğunuz sürece yanınızda olmayı taahhüt ediyorum'

"Çabaladığınızı görüyorum, ama önce cesaret Sayın Bakan" diyen Tarhan mektubunu, "Bizi bugünlere getiren, ölü kadın bedenlerinin manşetlere taşınmasında tek başına değilse de çok önemli payı olan bu zihniyetle ve onun sahipleriyle mücadele etmelisiniz. Cesur olduğunuz sürece bunun kısa soluklu olmaması için olanca gücümle yanınızda olmayı taahhüt ediyorum Sayın Bakan. Başarı dileklerimle" şeklinde sonlandırdı.

7/01/2011

seyyah1906

chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlundan dünyaya neden yemin etmedik mektubu

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, BM, AB, AGİT, OECD, Avrupa Konseyi, İslam Konseyi, AP, Uluslararası Af Örgütü, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü başkan ve yöneticileriyle, Türkiye'deki büyükelçiler ve yabancı gazetecilere "Neden Yemin Etmedik" diye bir mektup gönderdiği bildirildi.
Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin TBMM'de yemin etmeme gerekçelerini açıklamak ve "seçilmiş milletvekillerine yönelik hukuk dışı hak gasbını" anlatmak için, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navanethem Pillay, AGİT Genel Sekreteri Marc Perin de Brichambaut, AGİT-PA Başkanı Petros Efthymiou, OECD Genel Sekreteri Jose Angel Gurria, İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, Sosyalist Enternasyonal Başkanı George Papandreou, Avrupa Sosyalistler Partisi Başkanı Poul Nyrup Rasmussen, Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek, Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Viviane Reding, Avrupa Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle, Parlamentolar Arası Birlik Başkanı Theo-Ben Gurirab, Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty, Human Rights Watch Direktörü Keneth Roth, D8 Genel Sekreteri Widi Pratikto, Sınır Tanımayan Gazeteciler, Türkiye'deki Yerleşik Büyükelçilikler ile Türkiye'deki Yerleşik Yabancı Basın Temsilcilerine "Neden Yemin Etmedik" diye mektup gönderdiği ifade edildi.

Kılıçdaroğlu'nun gönderdiği mektup şöyle:

"Sayın İlgili, CHP Milletvekilleri 28 Haziran 2011'deki TBMM'nin açılış oturumunda yemin etmemişlerdir. Milletvekillerimiz uzun süredir tutuklu bulunan ve mahkemenin serbest bırakmaması nedeniyle TBMM'deki açılış oturumuna katılamayan iki Milletvekillerimizle dayanışmak için bu kararı almışlardır. Bu iki Milletvekilimiz şu an iki yıldan uzun bir süredir tutuklu bulunmaktalar ve halen herhangi bir suçtan mahkum olmuş değildirler. Bir yargı organı olan Yüksek Seçim Kurulu, herhangi bir suçtan dolayı mahkum edilmemiş bulunan, gazeteci Mustafa Balbay ile tıp doktoru Prof. Mehmet Haberal'ın, aday olabileceklerini hükme bağlamıştır. Halk onlara oy vermiş ve vekilleri olarak seçmiştir. Şimdi ise, iki hakim, verdikleri bir kararla, Balbay ve Haberal'ın, halkın seçilmiş vekilleri olarak görevlerini yerine getirmelerini engellemektedir. Diğer bir siyasi partiye mensup 6 vekilde aynı durumdadır.

Bu husustaki kesin kanım, söz konusu durumun büyük bir adaletsizlik olduğu ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Birleşmiş Milletler İnsan Hakları organlarının kararları tarafından vazgeçilmez bir hak olarak tanınan seçme ve seçilme hakkının açık bir ihlalini oluşturduğudur.

CHP, demokrasiyi ve halkın hür iradesini korumaya devam edecek, soruna süratli bir şekilde demokrasiye ve hukuka uygun bir çözüm bulmak için gerekli tüm gayreti gösterecektir. CHP'nin, adaletin ve bir temel demokratik hak olan seçme ve seçilme hakkının ihlali sonucu halen tutuklu bulunan 8 sekiz dayanışma nedenlerini açıklayan bir notu ilişikte bilginize sunuyorum."

Mektupla birlikte "CHP Tutum Kağıdı" adı altında, yaşanan süreci anlatan bir bilgi ekinin de gönderildiği bildirildi