En Yeniler
reform etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
reform etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5/26/2012

seyyah1906

başbakan erdoğan yatıyorsunuz kalkıyorsunuz uludere diyorsunuz her kürtaj bir uludere'dir

başbakan Erdoğan'ın AKP Genel Merkez Kadın Kolları 3. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşma:

- Bunların planlı yapıldığını biliyorum ve bunun, ülke nufüsunun artmaması için atılan adımlar olduğunu biliyorum. Bununla bu ülkenin nüfusu bir yerde durduruluyor. Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum. Bu ifademe karşı çıkan bazı çevrelere, medya mensuplarına da sesleniyorum. Yatıyorsunuz kalkıyorsunuz Uludere diyorsunuz. Her kürtaj bir Uludere'dir diyorum. Anne karnında bir yavruyu öldürmenin doğumdan sonra öldürmeden ne farkı var soruyorum sizlere. Bunun mücadelesini hep birlikte vermeye mecburuz. Bu milleti dünya sahnesinden silmek için sinsice bir plan olduğunu bilmek durumundayız, asla bu oyunlara prim vermemeliyiz.

- Artık benim hanım kardeşimi benim kız kardeşimi hiç kimse ama hiç kimse üniversite kapısından geri çeviremez, artık bu gayretlerin içine girenler olursa anlayın ki bu şizofrenik bir vakadır. Bu ülkede faşizan baskılar, artık Ak Parti ile Ak Parti'nin gerçekleştirdiği demokratik reformlarla kaldırılmıştır. Hiç kimse ama hiç kimse bu ülkenin evlatları arasında ayrımcılık yapamaz, buna hakkı yoktur, haddi de yoktur.

- Terör örgütü bir süredir asker, polis ve Ak Parti'yi hedef aldı. Neden AK Parti? Çünkü Ak Parti bu meseleye yüreğini koydu, gövdesini koydu, onun için. Biz bu meseleyi çözmeye azmettik.cumhuriyet

3/15/2012

seyyah1906

financial times dini okulları desteklemek için yapılan refomlar türkiyeyi bölüyor

Financial Times Türkiye'de hükümetin eğitim sisteminde yapmak istediği, "4+4+4" adı verilen değişiklikler konusundaki tartışmaya yer veriyor.
Haberin başlığı, "Dini okulları desteklemek için yapılan reformlar Türkiye'yi bölüyor" şeklinde.

Seyyar çaycılık yapan Yaşar'ın dört kızından birinin mühendis, birinin öğretmen, birinin avukat olduğunu, birinin de okumaya devam ettiğini anlatarak başlayan haber şöyle devam ediyor:

"Ama Yaşar'ın ailesi, Türkiye'de nadir görülen bir durum. Birleşmiş Miletler'e göre, Türkiye'de kadınların sadece yüzde 24'ü çalışıyor ya da iş arıyor. Bu oran, Avrupa Birliği ortalamasının yarısı, Cezayir ve Katar'dakin den de az."

Financial Times, değişikliğe destek verenlerin, Türkiye'nin anti-demokratik geçmişini sileceğini ve muhafazakâr, dindar aileleri çocuklarını okutmaya yönlendireceğini söylediğini aktarıyor.

Karşıtlarınınsa, değişikliğin ilk dört yıllık eğitimden sonra bazı ailelerin kız çocuklarını okuldan almasına neden olacağı görüşünü savunduğu belirtiliyor.
'Erdoğan'ın buluşu'

Haberde, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı'nın, "Çocuk yaşta evlendirmelerin ve çocuk işçiliğin artacağı kaygıları var" yönündeki sözlerine de yer veriliyor. Haber şöyle devam ediyor;

"Bu reformlar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın buluşu. Erdoğan 1997'de, ordunun İslamcıların liderliğindeki hükümeti düşürmesinden sonra, sekiz yıllık kesintisiz eğitimle imam hatiplerin orta kısımlarını kapatan mevcut sistemin antidemokratik kökenlerine vurgu yapıyor. Dönemin laik iktidar sahipleri, 14 yaşından büyükler imam hatiplere devam edebilse de, daha küçük yaştaki çocuk ve gençlerin dini okullara yollanmasına karşı olduklarını hiçbir zaman saklamamıştı."

Haberde, Başbakan Erdoğan'ın TÜSİAD'la giriştiği tartışmaya da yer veriliyor ve eğitimcilerin değişiklikler konusunda kendilerine danışılmadığından şikayet ettiği vurgulanıyor.

Ancak zorunlu eğitimin ilk dört yılından sonra açık öğretim alınabileceği yönündeki değişiklik konusunda geri adım atan hükümetin ve Başbakan Erdoğan'ın , bu yeni sistemi yürürlüğe sokmaya kararlı olduğu söyleniyor. 

6/22/2011

seyyah1906

suriye dışişleri bakanı yıllardır harcadığımız çabaların heba olmasını istemiyoruz

Muallim, ülkesine yaptırımların kapsamını genişleten Avrupa Birliği'ni kınadı ve özellikle hedef aldığı Fransa'yı "işgalci politikalar" izlemekle suçladı.
Avrupa Birliği Beşar Esad yönetiminin protesto gösterilerini kuvvet kullanarak bastırması üzerine yaptırım kararı almıştı.
Esad'ın Pazartesi günü, bir dizi reform yapacağı yolundaki açıklaması muhalefeti dindirmedi.

Dışişleri Bakanı Velid Muallim, Suriye'deki ayaklanmanın bastırılmasına İran ya da Hizbullah'ın yardım ettiği yolundaki iddiaları reddetti.

Muallim, "haksız" olarak nitelediği yaptırımları eleştirirken, "Avrupa'dan hiçkimse Suriye'yi ziyaret etmedi. Kimse bizi dinlemedi. Dünya Avrupa'dan ibaret değil. Bize göre haritada artık Avrupa yok. Euromed üyeliğinden çekileceğiz" dedi.

Euromed, 2008'de, Avrupa Birliği ve Orta Doğu ve Kuzey Afrika'daki 16 komşusuyla işbirliğini geliştirmek amacıyla yeniden hayata geçirilmişti.

Avrupa Birliği, Suriye'ye yaptırımlarını askeri bağlantıları bulunan dört şirket ve dafa fazla Suriye vatandaşını kapsayacak şekilde genişletti.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon da, Suriye'ye aylardır devam eden protestolarda yaşananları soruşturacak bir heyetle, yardım görevlilerine ülkeye giriş izni vermesi çağrısında bulundu.

Genel Sekreter BBC'ye açıklamasında, Suriye'deki insan hakları ihlallerinden kaygı duyduğunu söyledi.

Muhalefete göre, Mart ayından beri devam eden ayaklanma sırasında 1300 sivil ile 300 asker ve polis memuru öldü. Binlerce protestocu da gözaltına alındı.

Ülkenin kuzeydoğusunda başlatılan bir operasyon sonrasında da binlerce Suriyeli Türkiye'ye kaçtı.
Türkiye'deki mülteciler

Velid Muallim, açıklamasında yabancı basını Cizr el-Şuhur'da yaşananları çarpıtmakla suçladı, "Türkiye'deki mültecilere gelince. Bu insanlar kaçmaya zorlandı. Suriye ordusu Cizr el-Şuhur'a girmeden haftalar önce çadırlar kuruldu. Onları geri dönmeye çağırdık. Cumhurbaşkanı Esad güvenceler verdi. Türkiye'deki dostlarımıza, bu insanların geri dönüşü için bize yardım etmesini istiyoruz" dedi.

Muallim, "850 kilometrelik sınırımız bulunan Türkiye'yle iyi ilişkilerimizi sürdürmek istiyoruz. Bu imtiyazlı ilişkiler için yıllardır harcadığımız çabaların heba olmasını istemiyoruz. Umarım Türkiye pozisyonunu gözden geçirir." diye konuştu.
bbc türkçe

6/18/2011

seyyah1906

atatürk bu toplumda yaşayan herkesin lideri onu dar alanlara hapsederek siyaset yapılamaz

Kılıçdaroğlu, seçim sonrası yeni anayasa, Kürt sorunu ve seçim sonuçlarıyla ilgili Habertürk gazetesinden Amberin Zaman'a konuştu. İşte o söyleşinin Zaman'ın kaleminden çıkan bölümleri:
Deniz Baykal’ın seçim sonuçlarına ilişkin Kılıçdaroğlu’nun başarısız olduğunu net şekilde ifade eden, “Kimse kendini aldatmasın, Kemal Bey kurultayı toplamalı” ifadelerine ilişkin yoruma girmek istemiyor. Parti içi demokrasinin çalışacağını ve ancak yeteri sayıda delegenin kurultay için imza toplaması halinde kurultayda yarışabileceğini söylüyor. Ama böyle bir ihtimalin son derece zayıf olduğunu her haliyle belli ediyor.

Anlaşılan Kılıçdaroğlu, Baykal ile polemiğe girerek partinin eski kendi içinde kavgalı imajın yeniden oluşmasına izin vermek istemiyor. Önüne bakıyor. Baykal’ın, “CHP bir doğrultu sorunu yaşıyor. Örneğin, Kürt açılımı, yeni Kürt söylemi denildi. Ancak bu yaklaşım oy artışı getirmediği gibi CHP önemli merkezlerde oy erozyonuna uğradı” iddiaları karşısında asla yeni reformcu söyleminden geri dönmeyeceğinin ısrarla altını çiziyor.


Seçim taktiği mi?
Kılıçdaroğlu, Kürt sorununa çözüm aramanın seçim taktiği olmadığını, bu meselenin Türkiye’nin bekasını ilgilendirdiğini ve herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini savundu. “Sorunun çözülmesi için mutlaka CHP’nin katkısı gerekiyor. 30-40 yıldır siyaset görevini yapmadığı için bu sorun çözülemedi, bizim görevimiz iktidarı sorunun çözümüne zorlamak” diyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

“Sunduğumuz demokratikleşme raporunda geri adım atmamız asla söz konusu değil. Baskı değil özgürlük, esneklik ve çağdaş demokrasi vurgumuzu sürdüreceğiz. Özgürlüklerden hiç korkmamamız lazım. Ülke neden parçalansın. Tam tersi, Türkiye demokratikleştikçe çekim merkezi haline geliyor. Erbil’deki de, Şam’daki de Türkiye’ye gelmeyi hayal ediyor.”


‘Memlekete yararsa Öcalan'la görüşülür’
Kürt çözümüne ilişkin BDP’nin rekor sayıda milletvekili çıkarmasını olumlu bulan Kılıçdaroğlu belli konularda, örneğin faili meçhul cinayetleri araştırma komisyonu kurulmasına yönelik işbirliğine açık olduğunu ifade ediyor. Yeri geldiğinde AKP’yle de işbirliğine hazır olduğunu söyledi. Öcalan ile süren görüşmelere ilişkin, “Memleket için faydalı olacaksa neden karşı çıkalım” görüşünü yineleyen CHP Lideri, bu görüşmelerin içeriğini ana muhalefet partisi lideri olarak öğrenmeye hakkı olduğunu savundu.


“Başbakan bana Anayasa için geldiğinde kendisine bu talebimi bildireceğim” dedi.

Muhalefetin düzenli olarak iktidar tarafından bilgilendirilmesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’yla da en kısa zamanda bir araya gelip özellikle Suriye konusunda brifing alacağını sözlerine ekledi. Önümüzdeki dönemde dış siyasete daha fazla ağırlık vereceğini söyleyen CHP Lideri, AB üyeliğinden asla vazgeçilmemesi gerektiğini savunarak Türkiye’ye engel olmaya çalışan Sarkozy ve Merkel’i eleştirdi.


‘İlk 3 madde hariç tartışırız’
Anayasa’nın ilk üç maddesi haricinde vatandaşlık tanımı dahil tüm unsurları tartışmaya hazır olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Biz AK Parti’nin kırmızı çizgileri nedir, Başbakan’ın aklından neler geçiyor bunları bilmiyoruz” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Meclis Başkanı’nın daveti üzerine bir komisyon kurulur. Her partiden iki milletvekili atanır, Anayasa hukukçuları bir araya gelir ve etraflıca tartışılır. Ancak biz sadece Meclis içerisindeki partiler değil dışındakilerle de görüşmek istiyoruz. Sivil toplum kuruluşlarıyla ve üniversitelerle de. Tabii dediğim gibi Başbakan ne düşünüyor, Cumhurbaşkanlığı konusunda gündeminde ne var bilemiyoruz. Ancak bizim açımızdan yargı bağımsızlığı, medya özgürlüğü ve dokunulmazlıkların kalkması son derece önemli. AKP’nin bir önceki Anayasa çalışmasının neticelerini gördük. Tek bir partinin mutfağında değişikliğe gitmek son derece tehlikeli.”


Kılıçdaroğlu’nun seçimden aldığı dersler
Esnaf gezilerinde sadece el sıkışıp bir iki dakika yeterli değil. Bunun otomatikman oya dönüşeceğini düşünmek yanlış. Seçmenin derdini dinlemek gerekiyor. Bu iletişim sürekli kılınmalıdır.

Seçimde organizasyon aksaklıkları oldu. Otobüsteki ses düzeni gibi. En önemlisi önseçimle aday belirlemek. 29 ilde bunu yaptık ve son derece başarılı netice aldık. Bir dahaki seçimde bütün adaylar inşallah önseçimle belirlenir. Parti içi demokrasinin gereği budur.

“Silivri listesi”
ile ilgili eleştirilere ilişkin Kılıçdaroğlu, “Haberal Zonguldak’ta gayet iyi netice almıştır. Çünkü orada sevilen bir insan. Orada 60 bin 172 fazla oy almıştır. AKP ise oylarını sadece 39 bin 614 artırmış. Bazı liberal yazarlarla son anda bir araya gelmekten vazgeçen Süheyl Batum’a yöneltilen eleştiriler konusunda ise “Buluşma olayını ilk defa duyuyorum” diyen Kılıçdaroğlu, “Hangi düşüncede olursa olsun hiç kimseyi dışlamaya hakkımız yok, doğru bulmuyorum, herkese kapımız açık” dedi. 


‘Atatürk de mi baraj altında kaldı?’
Kılıçdaroğlu ilk yurtdışı gezisini de Sosyalist Enternasyonal’e katılmak üzere yapacak. Washington’la ilgili henüz kesinleşmiş bir program yok. Bu arada AB’nin Genişlemesinden Sorumlu Komiseri Stefan Füle, seçimlerden sonra hemen Kılıçdaroğlu’nu telefonla tebrik etmiş.

Türkiye’nin üyelik sürecinin gittikçe içine kapanan ve İslam’a karşı önyargılı duran Avrupa için bir etik ve manevi sınav niteliği taşıdığını belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin yılmaması halinde Avrupa’nın silkinip vicdana, hoşgörüye yeniden kavuşmasına yardımcı olabileceğine işaret etti. Kılıçdaroğlu sözlerini, “Doğu ve Batı gibi kavramlar artık gittikçe anlamsızlaşıyor, artık dünya evrensel değerler ölçüsünde tarif ediliyor edilmeli” diyerek sürdürdü.


‘Atatürk siyasetüstü figür’
Baykal’ın yıllardır güttüğü, merkezine Atatürkçülüğü ve şeriat paranoyasını koyan siyasetin CHP seçmeni tarafından daha fazla benimsendiğini ima etmesi noktasında da, “Atatürk bu toplumda yaşayan herkesin lideri, onu dar alanlara hapsederek siyaset yapılmaz, yapılmamalıdır” dedi.

Baykal, Atatürk üzerinden siyaset yaptığına göre “99 seçimlerinde CHP baraj altında kaldı, o halde Atatürk de mi baraj altında kalmış oluyor” sorumuza gülümseyerek, “Atatürk siyasetüstü figür. Atatürk statükodan değil çağdaşlıktan, zamana, toplumdaki değişime ayak uydurmaktan yanaydı” cevabını verdi.

Yeni Anayasa konusunda Erdoğan’ın, “Kapılarını çalacağız” sözlerine ilişkin, “Biz kapımızı açmaya hazırız” diyor.


Etnik ve dini siyaset
Hiç olmadık kadar sert geçen seçim kampanyası hakkında neler düşünüyordu. Başbakan’ın kendisini Alevi kimliği üzerinden hedef almasına ne diyordu?

“Birincisi ben her zaman etnik kimlik ve din üzerinden siyaset yapmayı reddettim. Böylesi bir siyaseti de hiçbir şekilde ahlaklı bulmuyorum” dedi. Geçmişe sünger çekip Başbakan’ı affetmeye hazır mıydı peki? Kılıçdaroğlu’nun cevabı net: “Özür dilemedikçe cevabım ‘Hayır’. Evet Alevi’yim, bu ne zamandan beri suç sayılıyor bu ülkede. ‘Hakkınızı helal edin’ diyen biri, başkasının inancını sorgulamaz. O zaman siyasetin gereği olarak sarf ediyordur bu sözleri. Kendi inancı gereği olarak değil.”

Erdoğan’ın, The Economist Dergisi’nin CHP’ye oy vermesi telkininde bulunması üzerine CHP’ye “küresel çete” ithamında bulunmasına ilişkin yargı yoluna başvurmaktan vazgeçmeyeceğini de sözlerine ekleyen Kılıçdaroğlu’nun, belli ki Erdoğan’a karşı öfkesi halen yatışmış değil. Ama buna rağmen bir saat süren mülakatımız boyunca ısrarla “Yapıcı muhalefet” dedi. Ayrıca Türkiye’nin yeni Anayasa ve Kürt sorunu gibi hayati meseleler noktasında gündelik siyasi hesapları bir kenara itip Türkiye’de barış ve demokrasinin kök salması adına iktidar partisiyle uyum içersinde çalışmayı bir vicdani sorumluluk olarak addediyor.


Değişime ilk adım, tüzükle atılacak

CHP’nin seçim sonrası yeni yol haritası belirlendi. Seçim analizleriyle eşzamanlı olarak partinin tüzüğü de yenilenecek. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu MYK toplantısında tüzük kurultayı için çalışmaların başlatılması talimatını verdi.

Parti yönetimi, önce tüzük kurultayı, ardından olağan kurultay yapmayı planlıyor. Performans kriterlerinin esas alınacağı yeni tüzükte, başarılı olanlar kalacak, başarısız olanlar gidecek. Milletvekilli adayları ön seçim ile belirlenecek, böylece her seçimden sonra kongre tartışmalarının da önüne geçilecek.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, “Sosyal demokrat bir partide olması gereken ne varsa yeni tüzükte olacak. Dünyada kabul edilen ve uygulanan tüm demokratik mekanizmaları yeni tüzüğümüze yansıtacağız. Parti içi demokrasinin hâkim kılındığı yeni bir sistemi hâkim kılacağız. Olağan kongremizi daha demokratik bir yapıda yapacağız” dedi. Tekin ‘MYK’da Genel Başkan’a “açık çek” verdiklerini belirterek, “Genel Başkan’ın elini rahatlatmak için bütün MYK üyeleri olarak görevi bırakmaya hazır olduğumuzu aktardık” diye konuştu.
cumhuriyet portal

6/13/2011

seyyah1906

uluslararası kredi derecelendirme kuruluşundan türkiyeye uyarı ekonomi ısınıyor

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye'nin kredi notu için anahtar faktörün, politik istikrar ve sürdürülebilir büyüme olduğunu bildirdi.


Kuruluş, dün düzenlenen genel seçimlerin ardından yaptığı Türkiye değerlendirmesinde, AK Parti'nin genel seçimlerde elde ettiği başarının kendisine Anayasa'nın modernizasyonu için fırsat sağlayacağını belirtti.

Ancak kurum bu sürecin, Türk politikacıların dikkatlerini aşırı ısınma sinyalleri veren ekonomi dışına yöneltmemesi gerektiğini vurguladı.

Fitch Anayasa'da reform sürecinin siyasi istikrar içinde ilerlemesinin önemine işaret ederek, siyasi risklerin Türkiye'nin kredi notu üzerinde baskı yarattığı uyarısında bulundu.

Türkiye ekonomisinin aşırı ısınma sinyalleri verdiğini de dikkat çeken kuruluş, ülkenin kredi notunun artılmasında makro ekonomik istikrarın gerekliliğine vurgu yaptı.

Kuruluşun EMEA Ülke Notları Başkanı Ed Parker yaptığı açıklamada, Türkiye'nin yeni Anayasa hazırlama sürecinin siyasi belirsizlik yaratma potansiyeli taşıdığına işaret etti,.

Parker bu sürecin güç dağılımı, laiklik, din, milliyetçilik ve etnik azınlık hakları gibi konularda görüş ayrılıklarının ortaya çıkmasına neden olabileceğini vurguladı.

Ed Parker, Türkiye'nin ''BB+'' olan kredi notunun yatırım yapılabilir bir seviyeye yükseltilmesinin makro ekonomik istikrar ile sürdürülebilir büyümenin sağlanmasına bağlı olduğunu ifade etti.
bbc türkçe