En Yeniler
tutuklu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tutuklu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7/16/2011

seyyah1906

clinton'dan sert eleştiri bu bana türkiye'nin kaydettiği tüm ilerlemelerle tutarsızı görünüyor

Libya Temas Grubu'nun 4. Toplantısı kapsamında İstanbul'da bulunan ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğü konusunda duyduğu endişeyi dile getirdi. CNN Türk kanalının yayınına katılan Clinton, “Türkiye'deki son gelişmelerle ilgili endişe duyduğum bir alan varsa o da budur. İfade ve basın özgürlüğüdür“ açıklamasını yaptı.

Gazeteciler, blog yazarları ya da internetin üzerine gitmenin gerekli olduğunu ya da bunun Türkiye’nin çıkarına olduğunu düşünmediğini kaydeden Clinton, “Çünkü Türkiye yeterince güçlü bir ülke. Bu, bana Türkiye’nin kaydettiği tüm ilerlemelerle tutarsız görünüyor. Dışarıdan bakan biri olarak bunu anlamıyorum“ dedi. Türkiye'de yaklaşık 60 gazetecinin tutuklu olduğu belirtiliyor.
Hillary Clinton


“Türkiye, bölge için bir model”

Clinton, öte yandan Türkiye'ye ekonomik büyüme ve siyasi ilerlemeler konusunda övgüde bulundu ve Türkiye'nin bölgedeki diğer ülkeler için bir model olduğunu söyledi. ABD Dışişleri Bakanı ayrıca, Arap ülkelerinin demokrasi ve ekonomi konusunda Türkiye'den destek ve öneri alabileceğini belirtti.

Hillary Clinton, son yıllarda "Türkiye'nin yüzünün Batı'dan Doğu'ya kaydığı"na yönelik tartışmaların sorulması üzerine, "Türkiye'nin Batı'dan Doğu'ya kayması için sebep yok. Türkiye öyle stratejik bir noktada bulunuyor ki, böyle başka bir ülke yok. Hakikaten iki kıtaya ayağı basarak duran böyle konumlanmış bir ülke daha yok" dedi.

“PKK'yı hiçbir zaman desteklemedik”

ABD Dışişleri Bakanı Clinton'a, Diyarbakır'da 13 askerin hayatını kaybetmesine neden olan saldırıyla ilgili görüşleri de soruldu. PKK örgütünü hiçbir zaman desteklemediklerini ve her zaman kınadıklarını söyleyen Clinton, “Türkiye ve ABD pek çok ortak değer ve kaygı paylaşmaktadır. ABD, Türkiye'yi terörizmi ortadan kaldırması için çok güçlü bir şekilde desteklemiştir. Geçen günkü korkunç saldırı da tarafımızdan kınandı" dedi.

Arap ülkelerine Türkiye'yi örnek almalarını tavsiye ettiArap ülkelerine Türkiye'yi örnek almalarını tavsiye etti

Ellerine ne zaman bir istihbarat geçse hemen Türkiye'ye ilettiklerini kaydeden Clinton, Türk yetkililerin ABD hedeflerine yönelik Ankara'da bir saldırı planını ortaya çıkarmaları dolayısıyla da teşekkür etti.

ABD'nin PKK'yı teröristler listesine aldığını ve çok sert bir şekilde kınadığını ifade eden Clinton, "Açıkça bir şekilde söylemem lazım PKK'yı hiçbir zaman desteklemedik, PKK'yı her zaman kınadık. Ve Türkler üzerine yönelik herhangi bir şiddet olayını şiddetle kınıyoruz" diye konuştu.

© Deutsche Welle Türkçe

Reuters/AFP/A.A, BS

7/11/2011

seyyah1906

bdp hakkari milletvekili adil kurt cudi gabar ve kato dağlarında bizi dinleyenler var onlar en kısa zamanda aramızda olacaktır

Hakkari Milletvekili Nazmi Gür ve Adil Kurt festivale katıldı. BDP Hakkari Milletvekili Adil Kurt, festivalin demokratik özerkliğin ilanı olduğunu iddia ederek, Kürt milletvekillerinin bırakılmaması halinde görkemli bir direnişe geçeceklerini söyledi.
CNN Türk'ün haberine göre Kurt, "Bu sadece kuzu kırpma festivali değildir. Aynı zamanda demokratik özerkliğin ilanıdır. Kato Dağı'nda özgürlük halayı çekiyoruz. Cudi, Gabar ve Kato Dağları'nda bizi dinleyenler var. Onlar en kısa zamanda aramızda olacaklar. Önderimiz Sayın Öcalan da en kısa zamanda aramızda olacak ve Kato Dağı'nda Kuzu Kırpma Festivali'nde aramızda festivali kutlayacak" dedi.

Kurt sözlerine, "Bizler eğer Meclise gitmiyorsak, halkımıza vermiş olduğumuz, 'ya özgürlük ya özgürlük' sözünü verdiğimiz içindir. Burada Kato Dağı eteklerinde meclise şu mesajı yolluyorum; Ya savaşsız bir özgürlük ya da görkemli bir direniş" diye devam etti.

Daha sonra KCK/TM davasından tutuklu BDP'li milletvekillerinin isimleri tek tek anons edilirken, "Mehmet Hatip Dicle kimdir?" diye anons edildiğinde, festivale katılanların tümü hep bir ağızdan, "benim" dedi. Daha sonra da Diyarbakır, Mardin ve Siirt cezaevlerinden siyasi tutukluların gönderdiği mesajlar okundu.

7/08/2011

seyyah1906

kılıçdaroğlu hepimizin şikayetci olduğu bir konuyu çözmüyoruz niye çözmüyoruz?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'e, yemin krizinin çözülmesi için grup başkanvekilleriyle ortak çalışma yapılmasını önerdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'i makamında ziyaret etti. Görüşme yaklaşık bir saat sürdü. CHP Genel Başkanı'na, Grup başkanvekilleri Emine Ülker Tarhan, Muharrem İnce, Mehmet Akif Hamzaçebi ve İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın eşlik etti. Ancak görüşme baş başa gerçekleşti.
"Uzun uzun konuştuk"

Basının içeri alınmadığı görüşmenin ardından CHP Genel Başkanı, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Basın mensuplarının, "Kriz çözülebiliyor diyebilir miyiz?" sorularına CHP Genel Başkanı, "Kendisini kutlamak için gitmiştim ama bu konuda açıldı. Bu konuyu da uzun uzun konuştuk" dedi. Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"Sayın Başkan, bu konuda sorunun çözümüyle ilgili olarak düşüncelerimi sordu. Kendisine düşüncelerimi aktardım. Bu sorunun Türkiye'nin bugüne kadar yaşadığı demokratik anlamda ciddi sorunlardan biri olduğunu vurguladım. Cumhuriyet tarihinde ilk kez parlamentonun seçilmiş, hüküm giymemiş yani mahkum olmamış ama tutuklu milletvekilleriyle girdiğini bu sürecin demokrasi ayıbı olduğunu, bunun Türkiye'nin sorunu olmakla beraber bu sorunu biz uygar ülkelerde de anlatmakta zorlanabileceğimizi ifade ettim. Gerek BM gerek AİHS gerek Anayasa'nın 90. maddesi gereği hukukun üstünlüğünün ne kadar önemli olduğunu vurguladım."

"Meclis'i boykot etmiyoruz"

CHP'nin Meclis'i boykot etmediğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"CHP'nin bu tavrının Meclis'i boykot olarak adlandırılmaması gerektiğini, bu tavrımızın özünde insan haklarının yattığını, çünkü seçme ve seçilme hakkı insan hakkıdır. Bu milletvekilleri mahkum değildir, sadece tutukludur. Parlamentoya gelip yemin etmeleri gerekir. Önlerinde bir anayasal engel yok, yasal engel yok, uluslar arası sözleşmelerden kaynaklanan bir engel yok, engel sadece takdir hakkıyla ilgili bir engeldir. Ve bu sorun yasama organının temel sorunlarından birisidir. Biz hiçbir zaman parlamentoyu kilitlemek, parlamento çalışmasın diye özel bir çaba harcamak gibi özel bir düşüncemiz olmadı. Böyle bir anlayışımız da olmadı. Parlamentoya saygımızın gereği olarak yemin etmedik ama geldik, parlamentoda Genel Kurul'da bulunduk. Amacımız Türkiye'deki bu demokrasi ayıbını gidermekti. Ve Sayın Başkan'a şunu da söyledim. Aslında hükümetin bize teşekkür etmesi lazım. Nedeni de şu, eğer bir demokrasi ayıbını ortadan kaldırıyorsak Türkiye Cumhuriyetini batı dünyasında demokrasisi gelişmiş bir ülke konumuna getirmek istiyoruz, amacımız o. Kimsenin kalkıp da batıda bize Türkiye'de neden hapiste milletvekilleri var demesin diye."

"Bu sorunu çözelim"

TBMM Başkanı'na tutukluluk süresi konusunu da aktardığını ifade eden CHP Genel Başkanı, "Hepimizin şikayetçi olduğu bir konuyu çözmüyoruz, niye çözmüyoruz, biz ortak aklımızı niye egemen kılmıyoruz, bir araya gelelim ve bu sorunu çözelim" dedi.

Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"Sayın Başkan'a ben başka bir konuyu daha da ifade ettim. Bir olay düşünün dedim. Sayın Başbakan uzun tutukluluk sürelerinden şikayetçi, Sayın Cumhurbaşkanı uzun tutukluluk sürelerinden şikayetçi, AB uzun tutukluluk sürelerinden şikayetçi, anamuhalefet olarak biz ve diğer muhalefet partileri uzun tutukluluk sürelerinden şikayetçi yani hepimizin şikayetçi olduğu bir konuyu çözmüyoruz, niye çözmüyoruz, biz ortak aklımızı niye egemen kılmıyoruz, bir araya gelelim ve bu sorunu çözelim. Biz çözümsüzlük değil, bunu bir bilek görüşü olarak görmekte yanlış, bu bir demokrasi sorunudur. Bir insan hakları sorunudur. Ve bu sorunu biz çözmeyeceksek anayasa gibi devasa bir alanı nasıl bir araya gelip çözeceğiz. O açıdan kendileri bu sorunun çözümüne katkı vereceklerini ifade ettiler. Kendilerine teşekkür ettim. Sorunun çözümüne kim katkı verirse ona şükran borçluyuz. Katkı özelikle şu açırdan olacak. Türkiye'de demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü kuralını egemen kılıyoruz demektir."

Dörtlü zirve önerisi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e önerdiği teklifi TBMM Başkanı'na da yaptığını ifade eden CHP Genel Başkanı, şöyle dedi:
"Sayın Cumhurbaşkanı da sormuştu, onada önermiştim. Aynı öneriyi Sayın Başkan'a da yaptım. Bu konunun çözümüyle ilgili olarak grup başkanvekilleri davet edilir, onlar bir araya gelirler, otururlar, sorunun çözümüyle ilgili iradelerini beyan ederler. Ve bu süreci hızlandırmış olur. Bu da bir bizim talebimiz olarak kendilerine aktarıldı. Sayın Başkan tabii dedi, grup başkanvekillerini davet ederim, konuşuruz, madem böyle bir talep var, bu uygulanabilir."

"Ne zaman yemin edeceksiniz?" sorusuna ise CHP Genel Başkanı, "Bu kadarlık açıklama yapmam yeterli" demekle yetindi.

Çiçek'in açıklamaları

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, ''CHP ve BDP'nin kararlarını gözden geçirmesini'' isteyerek, ''(Onları) Olumlu bir başlangıç yapmaya, yeni bir sayfa açmaya davet ediyorum'' dedi.

Çiçek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, yarın, TBMM'de 61. Hükümetin programının okunacağını anımsattı. TBMM Başkanı Çiçek, ''Yemin etmediği takdirde CHP yok, BDP yok. Bu hoş bir görüntü değil'' dedi.

''Milleti daha üzmeye kimsenin hakkı olmadığını'' ifade eden Çiçek, ''En başta CHP olmak üzere, BDP'yi de kararlarını bir kez daha gözden geçirmeye; suyun kendi mecrasında akması hususunda yeniden kararlarını bir defa daha dönüp bir olumlu başlangıç yapmaya, vakit çok fazla da geçmeden yeni bir sayfa açmaya davet ediyorum'' çağrısında bulundu.

Kılıçdaroğlu'ndan yeni açıklama

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in grup başkanvekillerini çağıracağını ifade ettiğini söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM'deki makamından ayrılırken basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"Cemil Çiçek, komisyona çağrı yaparsa tavrınız nasıl olacak?" sorusuna CHP Genel Başkanı,"Komisyon değil arkadaşlar, grup başkanvekilleri" dedi.

"Buna ilişkin çağrı yaparsa yemin edecek misiniz?" sorusuna da Kılıçdaroğlu, "Bir bakalım arkadaşlar, önce bir görelim, bakalım" demekle yetindi.

"Bu yönde bir adım bekliyorsunuz ama değil mi, grup başkanvekillerini çağırmasını" sözüne de CHP Genel Başkanı, "Zaten söyledi, çağıracağını ifade etti" dedi.

6/30/2011

seyyah1906

devlet bahçeli sayın gül kamuoyunu oyalamak için pozisyon alıyor

MHP lideri Devlet Bahçeli, yemin kriziyle ilgili Çankaya Köşkü'nden gelen davetini reddetmesinin gerekçesini, "Milliyetçi Hareket Partisi, bu kapsamda Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün kamuoyunu oyalamak için pozisyon aldığına inandığından ve Meclis'te cereyan eden krizin tarafı olmadığından dolayı Çankaya Köşkünden gelen görüşme talebini geri çevirmiştir" sözleriyle açıkladı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün davetini geri çevirmesiyle ilgili yazılı açıklama yaptı. TBMM'deki boykot girişimi ve yemin krizinin milletin gözü önünde yaşandığını dile getiren Bahçeli, CHP milletvekillerinin Meclis'e gelmesine rağmen yemin etmediğini, bağımsız olarak seçilen bir grup milletvekilinin ise anlamlı bir şekilde Diyarbakır'da toplandığını ve yemin krizinin bir parçası olduğunu söyledi. Boykotu "talihsiz eylem" olarak nitelendiren Bahçeli şunları söyledi:

"Sözde, bu talihsiz eylemlere tutuklu bulunan milletvekillerinin serbest bırakılmaması gerekçe gösterilmiştir. Milliyetçi Hareket Partisi ise, halen tutuklu bulunan bir milletvekili dışında tam kadro TBMM'de yerini almış ve milletvekili yeminini gerçekleştirmiştir. Bunu yaparken de, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin çözüm ve çare yeri olduğu inancından hareket etmiş ve milli iradeyi sulandıracak niyetlere prim vermeyeceğini ortaya koymuştur. Partimiz hiçbir zaman TBMM'nin saygınlığına gölge düşürecek ve millet egemenliğini tartıştıracak bir zihniyetin içinde olmamıştır, bundan sonra da asla olmayacaktır. Bu gelişmeler üzerine Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül inisiyatif alarak muhalefet partileri ve bağımsız milletvekilleriyle görüşmek için harekete geçmiştir. Öncelikle Sayın Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan Erdoğan'la gerçekleştirdiği iki saati aşkın görüşmeden sonra, siyasi partileri Çankaya Köşkü'ne davet etmesi kuşku verici ve baştan sorunlu bir tavır olmuştur. Bu görüşme içeriğinin tarafımızca bilinmesi mümkün değilse de, Sayın Gül'ün Başbakan Erdoğan'la istişare yaptıktan sonra böyle bir davette bulunduğu güçlü bir ihtimaldir. Bununla birlikte, Milliyetçi Hareket Partisi'nin, yemin ve boykot krizinin taraflarıyla aynı kategoride değerlendirilmesi ve süren siyasi krizin sanki bir parçasıymış gibi sunulması çok çirkin ve yakışıksız olmuştur. Partimizin Meclis'teki sorunu aşması için gösterdiği çabayı, katkıyı ve desteği göstermezden gelmek Sayın Gül'ün düşebileceği en büyük hata olarak karşımızdadır. Milliyetçi Hareket Partisi'nin meşruiyet alanından hiç taviz vermeyen siyasi tutumunu, sinsice değersizleştirmeye çalışmak da kimsenin haddi değildir."


"Gül, Erdoğan'ın çekim alanından çıkmalı"

Yemin krizinin çözülmesi için öncelikle bugünkü kaosa sebebiyet verenlerle irtibat kurulmasının yerinde, faydalı ve doğru olacağını söyleyen Bahçeli, MHP'nin düşüncelerinin millet tarafından açıkça bilindiğini ve tutuklu milletvekillerinin tahliye edilmemelerinin hukuk skandalı olarak görüldüğünü kaydetti. Bahçeli, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e Başbakan Erdoğan'la 'rol paylaşımı'na girmekle suçlarken şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanı'nın; Başbakan Erdoğan'la girdiği rol paylaşımından ve AKP'yi önceliğine alarak yaptığı görevinden dolayı; inandırıcılığı, birleştirici özelliği ve objektif sorun çözme niteliği iflas etmiştir. Eğer Sayın Gül, her geçen gün güçlenen demokrasi krizinin bitirilmesine samimi olarak destek vermek istiyorsa, öncelikle şahsına göre daha açık ve berrak olan Başbakan Erdoğan'ın çekim alanından çıkmalı, tarafsız, adaletli ve eşitliği gözeten yönetim anlayışına bir an önce sahip olmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi, bu kapsamda Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün kamuoyunu oyalamak için pozisyon aldığına inandığından ve Meclis'te cereyan eden krizin tarafı olmadığından dolayı Çankaya Köşkünden gelen görüşme talebini geri çevirmiştir." 
seyyah1906

bağımsızlar'dan 29'u bdp'ye geçti yeni bir parti daha kuruyorlar

12 Haziran seçimlerinde Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloğu altında bağımsız milletvekili seçilen 36 milletvekilinden 29'u BDP'ye katıldı.

Ahmet Türk, Aysel Tuğluk, Kemal Aktaş ve Leyla Zana siyasi yasakları, Şerafettin Elçi KADEP Genel Başkanı, Levent Tüzel de EMEP Genel Başkanı oldukları için BDP'de yer almadı. KCK tutuklusu 5 milletvekili de avukatları aracılığıyla partiye üyelik formu gönderecek.
Konuyla ilgili açıklamayı yapan Selahattin Demirtaş, blok partisi kurma çalışmalarının da başlatıldığını söyledi.

''Toplam 29 milletvekili BDP'nin üyesi olarak, Meclis'te 29 kişilik BDP grubu kurmayı kararlaştırdık'' diyen Hakkari Milletvekili Demirtaş'ın konuşmasında dikkat çeken unsur, bir blok partisi hazırlıklarına başlandığı bilgisi oldu.

"EN KISA ZAMANDA BLOK PARTİSİ"

BDP Genel Merkezi'nde bazı bağımsız milletvekillerinin katılımıyla yaptıkları toplantı sonrası konuşan Demirtaş şunları söyledi:



''Önümüzdeki ilk iş olarak, bu blok hareketinin bir partileşme blok partisi olarak kendisini ifade etmesinin hazırlıklarına başlamış olduk. Bugünkü toplantıda bunu kararlaştırdık. Dolayısıyla en kısa zamanda bir blok partisi olarak hareket edebilecek tüzel kişiliğe haiz bir parti çalışmasına başlamış durumdayız.

"YILLARA DAYANAN BİR GEÇMİŞİ VAR"

Bizim açımızdan stratejik bir birliktir bu çalışma. Bu çalışmanın yıllara dayanan bir geçmişi var. Bu seçimde bunun çok önemli bir adımını gerçekleştirmiş olduk. Şimdi bunu partileşmeye doğru götürme kararlılığımızı bir kez daha ifade etmiş olduk. Bunun çalışmaları yarından itibaren somut olarak başlayacak. Umut ediyorum ki en kısa zamanda tüzel kişiliği de olan resmi parti kuruluşu gerçekleşmiş olacak.

Bu vesile ile bizler blok partisi kurulana kadar bir grup milletvekili olarak Barış ve Demokrasi Partisine bugün üye olarak geçiş yapmış olduk. Toplam 29 milletvekili BDP'nin üyesi olarak Meclis'te 29 kişilik BDP grubu kurmayı kararlaştırdık.''

KATILAMAYANLARA DA ROL

Demirtaş, blokun aktif üyesi olan ancak BDP'ye katılmayan Şerafettin Elçi ve Levent Tüzel'in, blok partisi kurma çalışmalarını da yürüteceklerini söyledi.

Demirtaş Ahmet Türk, Aysel Tuğluk, Leyla Zana ve Kemal Aktaş'ın da bütün zeminlerde grupla birlikte hareket edeceklerini kaydetti.

6/29/2011

seyyah1906

akp grup başkanvekili bekir bozdağ herkes konuşuyor ağzı olan konuşuyor hesabı

AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, BDP'nin desteklediği milletvekilleri ile CHP'li milletvekillerinin yemin etmemelerinin, demokrasi açısından üzücü olduğunu ifade etti.
Tutuklu milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal ile ilgili sorunun ''CHP'nin bizzat yarattığı sorun'' olduğunu belirten Bozdağ, CHP'nin, bu durumu daha adaylık sürecinde bildiğini ifade etti.
Parlamento'nun bugüne kadar hiçbir şekilde boykot edilmediğini kaydeden Bozdağ, ''TBMM ilk defa böyle bir boykot ile karşı karşıyadır. Parlamento, CHP ve BDP tarafından tehdit edilmektedir. Bugüne kadar TBMM hiçbir dönemde hiçbir tehdide boyun eğmemiştir. CHP bu davranışı ile fevkalade yanlış çığır açmıştır. Yarın herhangi bir parti 'Benim dediğim olmazsa Parlamento'ya gelmiyorum' diye dayatma yaptığı zaman Meclis'i her tehdit edenin karşısında boyun eğer duruma getirmeye kimsenin hakkı yoktur'' diye konuştu.

Bozdağ, CHP'nin, milletin kendisine verdiği iradeye, desteğe saygı duyması, bu desteğin sesini Parlamento'ya taşıması ve sorunun çözümüne ilişkin önerilerini ortaya koyması gerektiğini ifade etti. Sorunun, ''CHP'nin yarattığı, büyüttüğü ve kilitlediği'' bir sorun olduğunu belirten Bozdağ, tehdit ya da başka usullerle Parlamento'nun farklı yönlere sevkinin yanlış olacağını vurguladı. Bozdağ, CHP'nin boykot dışında sorunun çözümüne ilişkin tek bir önerisini görmediklerini kaydetti.


'Ağzı olan konuşuyor'

Tepkisel çözümlerin her zaman farklı sonuçlarının ortaya çıktığını belirten Bozdağ, şöyle devam etti: ''Tutukluluk sürelerini, milletvekili olduğu zaman kaldırma yolunda bir düzenleme yaptığınızda bunun ortaya çıkaracağı sonuçlara iyi bakmak lazım. Yani şimdi, 'milletvekili seçilen bir kişi hakkında herhangi bir mahkumiyet yoksa tutukluluk kararı kaldırılır ve milletvekilliğine devam eder' diye bir düzenleme yaptığınızda ne gibi durumlar karşınıza çıkabilir? Örneğin Alparslan Aslan... Tutuklu sanık. Aday gösterilse, hapishaneden çıkıp Meclis'e gelip yemin etmesine Türkiye, CHP ne diyecek? Diyelim Ogün Samast... Seçildi, tahliyesine karar verildi. Parlamento çalışmalarına gelip katılacak mı? Veya Kandil'de Murat Karayılan... Hakkında mahkumiyet yoksa, bağımsız aday oldu ya da bir parti aday gösterdi ve seçildi. Sonra silahı bırakıp Parlamento'da gelip yemin edecek mi? Biz bunu kabul edecek miyiz? Bunların ortaya çıkaracağı sonuç o kadar çok ki. Herkes konuşuyor. 'Ağzı olan konuşuyor' hesabı...''


'Parlamento çalışmalarını engellemez'

Bozdağ, CHP'li milletvekillerinin yemin etmemelerine rağmen grup yöneticilerini seçmelerinin geçerli olup olmadığı yönündeki soru üzerine, grup başkanvekillerinin seçilebileceğini, buna engel bir durum olmadığını, ancak Genel Kurul ve komisyon çalışmalarına katılmaları için yemin etmeleri gerektiğini söyledi. Bozdağ, milletvekillerinin yemin etmedikleri sürece danışma kurulu ya da grup önerilerine imza atma imkanlarının olmayacağını kaydetti. Bekir Bozdağ, TBMM Geçici Başkanı Oktay Ekşi'nin yemin ettiğini, milletvekili sıfatına haiz olduğunu ve kanun teklifi verebileceğini söyledi.

Bozdağ, CHP'nin yemin etmeme tutumunu sürdürmesi halinde Meclis Başkanı seçiminde herhangi bir aksama olmayacağını ifade etti. CHP'nin bu tutumunun TBMM'nin çalışmalarına engel bir durum olmadığını anlatan Bozdağ, ''Toplantı ve karar yeter sayılarında aranan şartlar sağlanırsa çalışmalar devam eder. Bunu herhangi bir partinin engellemesi söz konusu değildir. Genel kurul ve komisyon çalışmaları da yapılabilir. Parlamento çalışacaktır. Ama biz, anamuhalefet partimizin de Meclis'in bütün organlarında temsil edilmesini arzu ediyoruz'' dedi. Bekir Bozdağ, Meclis Başkanı adayı ile ilgili ön plana çıkan bir isim olup olmadığı yönündeki soru üzerine, bu konuda CHP ve MHP ile görüş alışverişinde bulunulduğunu, ancak herhangi bir ismin önerilmediğini söyledi.