En Yeniler
yargılama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yargılama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3/19/2012

seyyah1906

egemen bağış'a yumurta atana beş yıl hapis slogan atana iki yıl hapis

AB Bakanı Bağış'a yumurta atan üniversite öğrencisi Esin Çalışkan'a 'kasten yaralama' suçundan 5 yıla kadar, 'AKP defol, üniversiteler bizimdir' sloganı atan Ayberk Demirhan'a ise 2 yıl hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, geçen yıl 8 Aralık'ta çeşitli etkinliklere katılıp ziyaretlerde bulunmak için İzmir'e gelmişti. Ege Üniversitesi Kampusü'ndeki etkinliğin töreni sırasında İletişim Fakültesi birinci sınıf öğrencisi ve Öğrenci Kollektifleri üyesi Esin Çalışkan ile Ayberk Demirhan, kendisinden önceki konuşmacıyı dinleyen Bakan Bağış'a, "AKP defol, üniversiteler bizimdir" diye bağırdı. Ardından da 20 yaşındaki Esin Çalışkan, elindeki yumurtayı Bakan Bağış'a fırlattı.

Bakan Egemen Bağış'ın korumaları, yumurta atılmasına karşı önlem amacıyla yanlarında bulundurdukları şemsiyeleri açsa da atılan yumurta, sağ gözünün alt tarafına isabet etti. Korumalar Bakan Bağış'ın etrafına etten duvar örerek görüntü alınmasına izin vermedi, bir süre sonra kürsüye çıkan Bakan Bağış'ın sağ gözünün altında küçük bir noktanın kan topladığı ve hafif şiştiği, paltosunda da yumurta lekeleri olduğu görüldü.

Protesto gösterisinin ardından polis tarafından gözaltına alınan ve bir gece nezarette kaldıktan sonra Adliye'ye sevk edilen Esin Çalışkan, mahkemece, 20 yaşındaki Ayberk Demirhan ise savcıya verdiği ifadenin ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Olayı soruşturan savcı da iddianamesini hazırladı. Olay anında görevli koruma polislerinin de tanık olarak ifadeleri alındı. İddianamade, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış'ın, doktor raporunda da yer aldığı gibi "sağ gözünün altından, hayati tehlike geçirmeksizin, basit bir tıbbı müdahale ile giderilebilecek nitelikte yaralandığı" yer aldı. Soruşturma sonrasında, öğrencilerden Esin Çalışkan'a "kasten yaralama" suçundan 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle, "AKP defol, üniversiteler bizimdir" sloganını atan Ayberk Demirhan'a ise 2 yıl hapis cezası istemiyle dava açıldı. Davanın önümüzdeki günlerde Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanacağı bildirildi.

3/14/2012

seyyah1906

bülent arınç'tan sivas davasının zamanaşımı ile ilgili ilginç açıklaması

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Sivas Davası’nın zamanaşımından düşmesini değerlendirdi.
Arınç, “Bu katliam gibi feci olayda kusuru bulunan veya kusurlu oldukları düşünülen kamu görevlileri hakkında bir soruşturma başlatılıp bunlarla ilgili bir yargılama yapılabilir” değerlendirmesinde bulundu.
Arınç MÜSİAD 12. Ekonomi Basını Başarı Ödülleri toplantısının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Arınç Sivas Davası’nın zamanaşımından düşmesi ile ilgili değerlendirmesinde kararla ilgili Yargıtay süreci olduğunu ve sürecin henüz tamamlanmadığını hatırlatan Arınç “Şüphesiz Türkiye’de süreç tamamlanırsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi süreci var. Belki o zamana kadar Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru imkanı da yürürlüğe girecektir. Dolayısıyla o imkanın kullanılması da mümkün” dedi.

-“SORUŞTURMA BAŞLATILABİLİR”-

Mahkemenin verdiği karar mevcut sanıkların, kamu görevlisi olmamasıyla ilgiliyse burada yapılacak bir başka işlem daha olduğunun da altını çizen Arınç, dün gazetelerde yer alan Eski Sivas milletvekili Ziya Halis’in açıklamalarına değindi. Arınç şunları söyledi:

“Ziya Halis olaylar sırasında başta Vali olmak üzere, dönemin İçişleri Bakanı’nın, Başbakanı’nın, Başbakan Yardımcısı’nın olayda ihmali olduğu kanaatinde. Daha önce 28 Şubat Belgeseli’nde Sayın Mehmet Ali Birant’a bu konuya ışık tutun bazı açıklamalar yapmıştı. Bende biliyorum ki ne zaman Madımak Olayı konuşulsa, dönemin valisiyle Ankara’daki bürokratların olaya kayıtsız kaldıkları Sivas’ta mevcut askeri olayları yatıştırmak üzere devreye sokmadıkları, olaya basit bir olaya gözüyle baktıkları ve göz göre göre insanların otelde mahsur kalarak yapılmasına sebebiyet verdikleri yolunda ciddi iddialar var. Mademki mahkeme ‘kamu görevlisi olsaydı yargılamaya devam ederdik’ diyor, belki yıllar sonra olacak ama olayın bu boyutunun yeni bir sayfasını açması da mümkün. O da şudur bu katliam gibi feci olayda kusuru bulunan veya kusurlu oldukları düşünülen kamu görevlileri hakkında bir soruşturma başlatılıp bunlarla ilgili bir yargılama yapılabilir. Dönemin valisinden, İçişleri Bakanı’ndan, hükümette sorumlu kişilerden ve olay sırasında görüşmeler yapıldığı iddia edilen kişilerden, olaya kayıtsız kalanlardan bu olayın sonuçlanmasında şu veya bu şekilde katkısı bulunanlardan, kimlerse o kişiler, onlar hakkında bir soruşturma yapılarak asli fail olmasalar bile olaya dolaylı olarak sebebiyet verdiği iddia edilen kişilerin yargılanması da bence bu yargılamadan daha önemlidir. Dolayısıyla savcılarımızın bu iddia üzerine bir soruşturma yapmasında ben şahsen fayda görüyorum.”

-“İNSAN HAYATI HER ŞEYDEN DAHA DEĞERLİ”-

Arınç, bir gazetecinin Esenyurt’ta ölen işçilerin sigortaların olay olduktan sonra yapıldığı yönündeki iddialara ilişkin bir sorusunu da yanıtladı. Trilyonluk yatırımların yapıldığı, milyarlık harcamaların yapıldığı bir iş yeri inşaatında insan hayatının bu kadar ucuz görülmemesi gerektiğine vurgu yapan Arınç “İnsan hayatı her şeyden daha değerli. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği konusunda her firma üzerine düşeni mutlaka yerine getirmek zorunda. Eğer yanıcı maddelerden basit çadırlarda insanlar barınmaya muhtaç edilmişse bu bile insanlık suçudur. Dolayısıyla en azından bu olay sebebiyle iş güvenliği konusunda işverenlerin, insan hayatına verdikleri değerler konusunda, işçilerimizi çok basit koşullar altında hayatlarını sürdürmeleri konusundaki tüm eksiklikler gözden geçirilmeli ve bu konuyla ilgili mevcut yasalardaki imkanlar işletilmeli, eksik geliyorsa da ne gerekiyorsa yapılmalı. Bence o 236 milyon dolarlık olduğu iddia edilen inşaatın 10 tanesini bir araya getirip 10 tanesiyle çarpsanız orada vefat eden bir tane yurttaşımızdan daha kıymetli değil. O kardeşlerimize de Allahtan rahmet diliyorum” değerlendirmesinde bulundu.

1/12/2012

seyyah1906

28 şubat ve 27 nisan bildirisinin hesabı da günün birinde sorulacaktır

''Büyükanıt'tan da hesap sorulacaktır'' AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, bir basın toplantısı düzenledi.

Hüseyin Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkındaki fezlekeyi değerlendirdi.
Çelik, özetle şunları söyledi:

“Bütün Pinochet’ler hesap vermelidir. Ben burada 12 Eylül’ün tablosunu filan anlatmak istemiyorum. 1 milyon 650 bin insan bu işin mağduru olmuştur. Bu karanlık dönem, ümit ediyorum ki bu davaların başlamasıyla tekrar aydınlanacaktır.

Bu, 28 Şubat için de yapılmalıdır. 28 Şubat bir Gestapo dönemiydi, manevi işkencelerin yapıldığı bir dönemdi, belki doğrudan kimseye silah doğrultulmadı ama Sincan’dan yürütülen tanklar aslında milletin iradesinin üzerinden yürütüldü. 27 Nisan bildirisi de buna dahildir.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu diyor ki; ‘Niye bu dönemi yargılamıyorsunuz?’. Biz mi yargılıyoruz? Hükümetler yargılama makamı değildir, biz kimseyi yargılamıyoruz. 12 Eylül’ü yargılayanlar bu memleketin hukukçuları olduğu gibi, ‘Ergenekon’ davasında yargılama yapanlar bu ülkenin adaleti olduğu gibi ‘Balyoz’ davasında da bu ülkenin adaleti, hakimi ve savcısı. Bunların da hesabı günün birinde sorulacaktır.

28 Şubat sürecinde Türkiye'de bir rezillik sergilendi. Tele-kızların, uyuşturucu baronlarının, zamparaların irticanın bir aleti olarak ortaya sürüldüğü bir dönemdi. Medyamız bu işlere o zaman teşne oldu. Bu açıdan herkes bu mesele ile ilgili kafasını netleştirmelidir.

‘Şu yargılanıyordu, bu niye yargılanmıyor?’ diye bize soruyorlar. Yargılamaları biz sıraya koymuş değiliz. Bu ülkenin adaleti var. ‘Yargı hükümetin iktidarın talimatıyla hareket ediyor’ diyorlar ama bir taraftan da bize ‘şunun, bunun yargılanması için devreye girin’ diyorlar. Ancak bizim iktidarımız böyle bir çelişkinin içinde olmayacaktır.” 
seyyah1906

cumhurbaşkanı yüce divan akparti özel mahkeme diyor

Cumhurbaşkanı Gül, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev ile görüşmesi sonrası ortak basın toplantısında soruları yanıtladı.
Gül, eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un tutuksuz yargılanması konusunda Başbakan Erdoğan'ın görüşlerinin hatırlatılması üzerine "Sayın Başbakan'ın söylediği şeyleri ben de destekliyorum. Bu konuda görüşlerimi daha önce de ifade etmiştkim. Gerek Meclis'te gerek başka ortamlarda" dedi. Gül Başbuğ'un Yüce Divan'da mı yoksa özel mahkemede mi yargılanması gerektiği yönündeki bir soruya ise "Konu hukuk tekniği ile ilgili. Benim şahsi kanaatim Anayasa'daki özel maddenin daha geçerli olduğu yönünde; Yüce Divan olarak. Konu hukuk tekniği ile ilgili bir konu. ilgili makamların sorumlu kurumların kararına bakmak lazım" yanıtını verdi.


Görev süresi

Gül görev süresinin belirlenmesi konusundaki bir soruya ise daha önce bu konuyla ilgili söyleyeceklerini söylediği yanıtını verirken "Konuyla ilgili soruları başkalarına sorun" dedi.

7/12/2011

seyyah1906

bülent arınç sahip çıkmam kötü insanlar demem diyemem inşallah aklanırlar

Türkiye’de suçlanan isimleri yıllardır tanıdığını belirten Arınç, “Sahip çıkmam. Kötü insanlar demem, diyemem. İnşallah aklanırlar. Bu olmayacaksa herkes yaptığı işin karşılığını görmelidir” dedi. Arınç, Srebrenica katliamının anma törenlerine katılmak için Bosna Hersek’e giderken uçakta şu açıklamalarda bulundu:
“Almanya’daki dava sonuçlandı. Onların mevzuatı gereği sanıklar bir şekilde olayı kabullendiler. Bunun Türkiye ile bağlantısı hukuki açıdan nedir bilmiyorum. Soruşturmanın ya da yargılamanın bir an önce bitmesi, Türkiye’nin tanıdığı bu isimlerin irtibatının yargı kararıyla ortaya çıkmasını istiyorum. Kim yapmışsa, ne şekilde yapmışsa cezalandırılmalı. Ben Türkiye’deki Deniz Feneri Derneği’ne eşimle birlikte katkıda bulunmuş bir insanım. Eşim arkadaşlarıyla Deniz Feneri’ne gider, ucuz kumaşlardan elbiseler diker, ihtiyaç sahiplerine dağıtırlardı. Meclis’teki ihtiyaç fazlası mutfak malzemeleri ve lojmandan çıkan bazı eşyaların dağıtılmasını istemiştim. Dağıttığımız mutfak malzemesi içinde Deniz Feneri’ne verdiğimiz de oldu. Bildiğim kadarıyla Türkiye Deniz Feneri bir şekilde tüm soruşturmalardan aklanmış oldu. Almanya ayağında bir yargı kararı var. O kişiler de bu işleri kabul etmişler, ikrarları var. Türkiye’de bu tip işler bir kadının itirafıyla ya da yeterli payı almayan ya da menfaat edilemeyen birilerinin itirafıyla çıkar. O karar ne kadar hukukidir değildir, hukuk tartışması yaparız. Bir netice var ve o neticeye rıza gösteren taraflar var. Bir pisliğin olduğu kesin. Almanya Deniz Feneri’nde bir şeylerin olduğu anlaşılıyor. Onun Türkiye’de kuryelerle vs. birilerine çıkar sağlayıp sağlamadığı incelenip araştırılacak. Bu isimleri yıllardır tanıyorum. Sahip çıkmam. RTÜK döneminde ‘artık bu işi bitir’ dedim. Mecburen başkanlıktan ayrıldı. Kötü insanlar demem, diyemem, ama soruşturma ve tutuklama var. En kısa sürede yargı görevini yapsın. İnşallah aklanırlar. Bu olmayacaksa tabii herkes yaptığı işin karşılığını görmelidir. Tutukluluğun yıllar sonra gelmesi işin kendi süreciyle ilgilidir. Normaldir. Neden şimdi diyecek halimiz yok.

Sporda olmamalı

Yargılama uzun sürecek ama Futbol Federasyonu’nun bir karar vermesi lazım. Şampiyonluk alınsa sonra beraat etseler ayrı bir sorun, şampiyonlar ligine gidip sonra mahkum olsalar ayrı bir sıkıntı. UEFA istediğine göre bir karar verilecek. Zor bir iş ama yapılmalı. Çok merak etmediğim için uzağında duruyorum. Türkiye de en çok taraftarı olan kulübün başkanı. FB ile özdeş haline gelmiş insan. Ama iddia edilen konular da sporda olmaması gereken konular. İşin içine futbolcular, menajerler kulüp başkanlarının girmesi komplike bir olay. Orda da yargı sürecinin süratli bir şekilde sonuçlanmasını isteriz. Türkiye’de kimsenin suç işleme imtiyazı yok. Bazı kişilerin tutuklanması ve bu işlere konu edilmesi dikkat çekiyor, ama gerçek hukuk devletinde olması gereken şeylerden diye düşünüyorum. Dünya bunu yaptı.”

YAŞ’ta sıkıntı olmaz

(Balyoz yargılamalarının YAŞ’a etkisi) YAŞ’ta mevcut kanunlar, gelenekler bir sıkıntıya yol açmadan terfi ve atamaları gerçekleştirir. TSK güçlü ve gelenekleri olan bir kurum. Biz burada bir eksikliğin ya da zaafa uğratacak bir gelişmenin yaşanmayacağını biliriz. Başbakan, Milli Savunma Bakanı bu konuda gerekli çalışmaları yapıyorlardır. Şûra’ya katılan 25’e yakın general, amiral var. Birlikte silahlı kuvvetlerin onuruna geçmişine yakışan kararlar alacaklardır. Krizle sonuçlanacağını düşünmüyorum. Tutuklanan açığa alınan isimler var. Yargı süreci devam ediyor. TSK mevzuatında o kişilerle neler yapılacağı öngörülmüş. Bu konunun ilgili ilgisiz kişilerce tartışılması da kuruma zarar verir. Demokrasiye inanmış komuta kademesi bu durum karşısında mutlaka gereğini yapacaklardır.

BDP, Meclis’e gelmek istiyor

BÜLENT Arınç’ın, yemin krizi konusundaki görüşleri de şöyle: And içmeme konusundaki tavırları ne siyasete ne hukuka ne anayasaya ne de parlamentonun geleneklerine uyuyor. CHP yaptığı hatanın farkına vardı. BDP belki bu tavrını en azından ekime kadar sürdürmeyi düşünebilirler. Ama ‘bizi denklem dışı bıraktınız’ sözleri bir an önce Meclise gelmeyi arzu ettiklerini gösteriyor. Ankara’dan uzak kalınca siyasetten uzak kaldılar. Siyasetten uzak kalınca şiddete daha çok bulaştılar. BDP, şiddetle, terörle varlığını duyurma ihtiyacı hissediyor. Bir partinin ‘grup toplantısını Diyarbakır’da yapacağım’ demesi anayasal suçtur. Anayasa’nın 83’üncü maddesindeki dokunulmazlık, Meclis çalışmalarındaki sözlerinden ve oylarından sorumlu olmamalarıdır. Grup toplantısı Meclis çalışmasından sayılır. Grup toplantılarındaki her konuşma suç teşkil etmez ama böyle bir grup toplantısı yerine başka bir yerde milletvekilleri toplayarak yapacakları toplantı sadece bir sohbet, konferans olur. Çay içme toplantısı olur, kendilerini aldatmasınlar. Bugün her istediklerini söylüyorlar her tehdidi savuruyorlar, kişilere yönelik alçaltıcı konuşmalar yapıyor ama bunlar BDP’ye itibar kaybettirir.

Bu şehir hâlâ mahzun ve gözü yaşlı bir anne gibi

BOSNA-Hersek’te 11 Temmuz 1995 tarihinde 8 bin erkeğin katledildiği Srebrenica’da, soykırımın 16’ncı anma yıldönümü törenlerine katılan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, sosyal paylaşım ağı Twitter’a, “Katliamın üzerinden 16 yıl geçmesine rağmen Srebrenitsa hâlâ mahzun ve gözü yaşlı bir anne gibi” yazdı. Anma törenlerine Türkiye adına katılan Arınç, Twitter’da şu duygularına yer verdi:
“Bugün Srebrenit-sa’dayım. On bine yakın Müslüman Boşnak’ın haince katledildiği, insanlık onurunun ayaklar altına alındığı şehirdeyim. Birazdan soykırıma uğrayan masumların anısına düzenlenecek törenlere ülkemi temsilen katılacağım. Katliamın üzerinden 16 yıl geçmesine rağmen Srebrenitsa hâlâ mahzun ve gözü yaşlı bir anne gibi. Sanki dünyanın her yerinden binlerce anne bugün koşup bu hüzünlü şehire gelmiş gibi. Kimileri mezar taşlarının başında dualar okuyor, kimileri bir mezar taşı bile olmayan yavruları eşleri ve kardeşleri için gözyaşı döküyor. 16 yıl önce büyük bir yara alan insanlık onurumuzu birazcık olsun onarmak için, buradaki şehitlerin aziz hatıraları için ve bir daha asla soykırımlar yaşanmaması için Srebrenitsa’dayız ve Srebrenitsa’yı asla ve asla unutmayacağız, unutturmayacağız.” A.A. 

7/05/2011

seyyah1906

izmirde chp'ye oy verdiler diye kardeşini ve yeğenini bıçaklayarak öldürdü

İzmir'de 43 yaşındaki adam, CHP'ye oy veren kardeşi ve yeğenini öldürdü. Duruşmada, "Sevmediğim partiye oy vermişler. Bir anda kendimi kaybettim. Bıçağı rastgele savurdum" dedi.

Olay, milletvekili seçimlerinin yapıldığı 12 Haziran’da saat 13.30 sıralarında, meydana geldi. İşsiz olduğu öğrenilen 43 yaşındaki Nevzat S. evde kardeşi 41 yaşındaki Nihat S. ve yeğeni Kazım Ç. ile oy verdikleri partiler yüzünden tartıştı.
Çıkan kavgada Ak Partili olduğu belirtilen Nevzat S., eline geçirdiği bıçakla CHP’ye oy veren kardeşi Nihat S.’yi vücudunun çeşitli yerlerinden, yeğeni Kazım Ç.’yi de kolundan yaraladı. Bir tekstil şirketinde çalışana ağır yaralı Nihat S. yakınları tarafından kaldırıldığı Karşıyaka Devlet Hastanesi’nde yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Olayın ardından kaçan zanlı Nevzat S., polislerce yakalanarak gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen Nevzat S.tutuklandı.

ÖMÜR BOYU HAPSİ İSTENDİ
Cinayetin ardından olayı soruşturan savcı Ahmet Küçükpınar, sanık Nevzat S.’nin, ’yakın akrabayı öldürmek ve yaralamak’ suçundan yargılanmasını talep etti.

Tutuklandığında hakime verdiği ifadede Nevzat S.’nin, "Kardeşim ve yeğenim ile oy verme meselesi yüzünden tartıştık. Sevmediğim partiye oy vermişler. Bir anda kendimi kaybettim. Bıçağı rastgele savurdum. Böyle olmasını ben de istemezdim. Şimdi çok pişmanım" dedi.

Sanık Nevzat S., Ağır Ceza Mahkemesi’nde cinayetten ömür boyu hapis ve yaralamaktan da 5 yıl hapis cezası istemiyle hakim önüne çıkacak.