En Yeniler
yolsuzluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yolsuzluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5/20/2012

seyyah1906

yolsuzluklarla içiçe küçük bir seçkinler grubu tarafından yönetilen ilk muz cumhuriyeti ülkesi

Muz cumhuriyeti, uluslararası politikada siyasi açıdan istikrarsız, ekonomik açıdan bir ya da birkaç tarımsal ürünün üretimine ve ihracatına bağımlı ve genellikle yolsuzluklarla içiçe küçük bir seçkinler grubu tarafından yönetilen ülkeleri küçümseyici anlamda kullanılan siyasi terim.

Honduras, ilk muz cumhuriyeti devletidir. 20. yüzyılın başlarında United Fruit Company'nin ülke içinde oldukça etkisi vardı. Hatta yüksek vergiler isteyen bir başkanı devirerek yerine yeni birini seçtiler.

1871 yılında ABD'li demiryolu şirketi sahibi Henry Meiggs'in Kosta Rika hükümetiyle imzaladığı demiryolu inşa anlaşması çerçevesinde, sözkonusu inşaata başlanmış, öte yandan inşaat şirketi çalışan işçilere düşük maliyetli bir yiyecek arayışında olduğu için inşa etmekte olduğu demiryolu hattı boyunca muz yetiştirmeye başlamıştır.

Muz ticaretinin kârlılığını gören şirket Latin Amerika'da geniş topraklar satın alır ve 1899 yılında United Fruit Company adıyla bu ticareti adeta tekeline aldığı gibi, bulunduğu ülkelerin siyasetini de etkileyebilen bir güç haline gelir.

Amerika anakarasını kendi ekonomik yarıküresinin parçası olarak niteleyen 1823 tarihli Monroe Doktrini ile de uyumlu şekilde ABD'nin bölge ekonomisini ve siyasetini şekillendiren bu yapılanmaya verilen ad, terim her ne kadar ilk kez 1904 yılında ABD'li yazar O. Henry tarafından kullanılmışsa da, özellikle Soğuk Savaş yıllarında uydu devlet ya da kukla devlet türevi terimler gibi yaygın bir şekilde telaffuz edilmeye başlandı. Terim Türk siyasetinde de özellikle son 10 yılda sıklıkla kullanılagelen ve Türk siyasi literatürüne uzun yıllar hakim olan Uganda ile benzerlik kurma söyleminin yerini alan bir ifade oldu wikipedia

12/16/2011

seyyah1906

kemal kılıçdaroğlu il genel meclisi toplantısında yolsuzlukla başladı hukukla devam etti



kemal kılıçdaroğlu il genel meclisi toplantısında yolsuzlukla başladı hukukla devam etti

iktidara yüklenirken partililerede mesaj verdi küçük hesap yapanlarada kapıyı gösterdi

8/06/2011

seyyah1906

emine ülker tarhan deniz feneri soruşturmasının üzerinin örtüleceği artık sır değil

CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Deniz Feneri soruşturmasını yürüten cumhuriyet savcıları hakkında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) müfettiş görevlendirerek inceleme başlatması hakkında bir basın toplantısı düzenledi. Deniz Feneri soruşturmasını yürüten savcılar hakkında inceleme başlatılmasının, yargının nasıl tek koltuktan yönetildiğinin göstergesi olduğunu söyleyen Tarhan, "Baskıcı yönetimin tipik bir örneği daha zuhur etmiştir. Kendi iktidarlarını güçlendirmek için yapılandırılan bazı soruşturmalardaki hukuksuzlukların mimarı olan savcılara yönelik yüzlerce şikayeti dikkate aldırmamakla ve üzerini kapattırmakla maruf iktidarın, kendisini zora sokacak bir soruşturmada nasıl da aceleci davranarak olağanüstü yetkilerle donattığı HSYK ve müfettişleri eliyle yargı sürecine ağır bir müdahale hazırlığında bulunduğu kamuoyunca ibretle izlenmektedir. İktidar, adliyedeki odalarına gönderip konuşlandırdığı müfettişleri eliyle savcılara gözdağı verdiği yetmezmiş gibi soruşturmanın her sürecini bu doğal ortam dinlemesi görevlileri aracılığıyla izleyerek soruşturmanın gizliliğini de delik deşik edeceği ve yandaşlarını rahatlatacağı da aşikardır" diye konuştu.
"Deniz Feneri soruşturmasının üzerinin örtüleceği artık sır değil"

Tarhan, soruşturma savcılarının şikayet nedenlerinden birinin de "şüphelilerin uzun tutukluluk süreleri" olmasını "trajikomik" olarak nitelendirirken şöyle konuştu:
"Mütedeyyin yurttaşlarımızı istismar ettiği ve milyonlarca euro'luk yolsuzluk iddialarını içeren ve içinde pahalı gayrimenkuller, gemiler, şirketler ve alışveriş merkezlerinin uçuştuğu ve ucunun payitahta kadar uzandığı söylenen böylesine hassas bir soruşturmada önce yayın yasağıyla halktan bilgi kaçırılmıştır. Ancak iktidarın bununla yetinmediği, soruşturmanın tam ortasında dayanamayıp müdahale ettiği de artık kuşkusuzdur. Üstelik, yurtdışı ile tüm yazışmaların Adalet Bakanlığı aracılığıyla ve denetiminde yapıldığı bir sistemde bu yazışmaların usulsüz olduğu şeklindeki şaka gibi bir neden gösterilerek Adalet Bakanlığı kontrolündeki HSYK eliyle soruşturmanın üzerinin şaibeli bir müfettiş raporu ile örtüleceği ve daha önce de örnekleri görüldüğü üzere savcıların elinden bu bahaneyle dosyanın alınacağı artık bir sır değildir."


"Görevini yapan savcılar sahte soruşturmalarla mağdur edildi"

İktidarın pek çok kez kendisini rahatsız eden soruşturmaları, soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcılarının elinden aldığını dile getiren Tarhan, "Örneğin Abbas Özden ve Vahdet Polatkan hakkında da müfettiş aracılığıyla ellerindeki dosyaların alınması süreçlerinde bütün bunlar yaşanmıştır. Sadece görevlerini yapan savcı ve yargıçlar, bu ve benzeri pek çok uygulamada diğer meslektaşlarına örnek teşkil etmesi için sahte soruşturmalarla ağır mağduriyetlere uğratılmışlardır. Böylece adaletin haksızlıklara ve yolsuzluklara suskun kalması, güçlünün yanında olması telkininde açıkça bulunulmuştur" dedi.


"Yargı, sınıf arkadaşlarının kear süsü olana kadar baskı sürecektir"

Tarhan, Türkiye'de bu soruşturmaları kimin yönlendirdiği ve yönettiğinin artık bir "sır" olmadığını ifade ederek "Namuslu cumhuriyet savcıları ve yargıçlar iktidarın göz hapsindedir. Dürüstlük, bitaraflık iktidar tarafından asla ve asla cezasız bırakılmamakta, derhal bertaraf edilmektedir. Aynı bitaraf işadamları ve medya için maliyenin silah olarak kullanıldığı gibi bitaraf savcı ve yargıçlar için HSYK bir silah olarak kullanılmaktadır. Ne de olsa birilerinin sınıf arkadaşı olan, istedikçe veren savcı ve yargıçlar değildir bunlar. Ve bu bile başlı başına bir bertaraf olma nedenidir. Yargı, sınıf arkadaşlarının kenar süsü oluncaya kadar anlaşılan bu baskı sürecektir ki üstünlerin hukuku da tam da bu olsa gerektir" diye konuştu.

Sözlerini "Deniz Feneri, iktidarın kara kutusudur ve kapatılmak istenmektedir" diyerek tamamlayan Tarhan gazetecilerin sorularını yanıtlamadı.

(Fotoğraf: AA)