En Yeniler
anamuhalefet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
anamuhalefet etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2/20/2012

seyyah1906

kurultay havasındaki kılıçdaroğlu'ndan milletvekillerine meyhane uyarısı geldi



kurultay havasındaki anamuhalefet lideri kılıçdaroğlu'ndan milletvekillerine meyhane uyarısı geldi chp genel başkanı mit yasası görüşülürken meclise gitmeyen 40 vekile özel yaşamınıza özen gösterin diye çıkıştı "özel yaşamımıza özen göstereceğiz meyhaneye gitmeyin demiyorum gidin ama sık gitmeyin"

1/20/2012

seyyah1906

birisi teksas'tan türkiye'ye fransız diğeri ankara'dan türkiye'ye fransız

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Kura Çekim Töreni'ne konuştu.
19 Mayıs kutlamaları

Erdoğan, 19 Mayıs kutlamalarıyla ilgili yeni düzenlemeye yönelik eleştirilere şöyle yanıt verdi:

"Bazıları Ankara'yı, belli yıl dönümlerinde hatırlarken; bazıları Ankara'yı marşlara, sloganlara hapsederken, biz, Ankara'yı, dünyanın gururlu bir başkenti, bu millete yaraşır, yakışır bir dünya başkenti haline getiriyoruz. On yıllar boyunca bunlar ne dediler? 'Ankara'nın taşına bak, gözlerimin yaşına bak'... Ya bırakın bunları... Gazi Mustafa Kemal, Gazi Kemal, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı, Anadolu'yu örgütledi. 27 Aralık 1919'da Ankara'ya geldi, Meclis'i açtı, Kurtuluş Savaşına başkumandanlık yaptı. 13 Ekim 1923'te Ankara'nın, Meclis iradesiyle bu ülkenin başkenti olmasını sağladı. Peki siz bunun üzerine ne kattınız? Gazi Mustafa Kemal'in, şehitlerimizin, gazilerimizin emaneti olan başkent Ankara'ya siz ne kazandırdınız? 1940'larda tek parti idaresi altında hem Ankara'yı hem ülkeyi yönettiniz. Çeşitli tarihlerde Ankara'da belediye başkanlığı, büyükşehir belediye başkanlığı görevi üstlendiniz? Peki Ankara'ya ne kazandırdınız, Atatürk'ün Ankara'sına ne kazandırdınız, nerede bir eseriniz var, Allah aşkına bize gösterin... Gazi Mustafa Kemal, bu millete, Ankara'dan, buradan, muasır medeniyetler seviyesini bir hedef olarak gösterdi. Hayatı boyunca, Türkiye'nin muasır medeniyetler seviyesine ulaşması için gayret sarf etti. Peki siz ondan devraldığınız emaneti ne yaptınız, nereden aldınız, nereye taşıdınız?
Şimdi çıkmışlar, bize 19 Mayıs törenleriyle ilgili ağız dolusu hakaretlerle yükleniyorlar. Kusura bakmayın beyler... 19 Mayıs'la ilgili düzenlemeyi bizden önce yapmışlar. Biz yönergenin aslına uygun bir şekilde uygulanmasını istedik. Bunu farklı yerlere çekmenin hiç anlamı yok, Milleti de, milliyeti de, vatan ve millet sevgisini de biz sizlerden öğrenecek değiliz. Bizim 81 vilayetteki eserlerimiz, bu millete olan sevdamızın göstergesidir. 780 bin kilometrekare üzerindeki yollarımız, okullarımız, barajlarımız, şantiyelerimiz, bu topraklara olan aşkımızın tezahürüdür. Rekor seviyede büyüttüğümüz ekonomi, Türkiye'nin dünyada artan itibarı, bizim Türkiye davamızın en somut ifadeleridir."


"Neden sahip çıkmadınız?"

Erdoğan muhalefet liderleri Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'ye de seslendiği konuşmasında, "Siz 19 Mayıs törenlerini bu kadar severdiniz de, ya neden o Samsun'daki hatıralara bugüne kadar bir el atmadınız? Samsun'da 1989-1999 arasında CHP 10 yıl belediyeyi elinde tuttu. Neden oradaki eserleri onarmadınız, neden 19 Mayıs'ın izlerine sahip çıkmadınız? Sayın Bahçeli, bu ülkede başbakan yardımcılığı yaptınız, Samsun'da, Sarıkamış'ta, Çanakkale'de, Sakarya'da milli mücadelenin hatıralarını, şehitliklerimizi neden öyle metruk, öyle mahzun halde, kendi kaderlerine terk ettiniz" dedi.



"Ankara'dan Türkiye'ye Fransız"

Erdoğan, muhalefete yönelik eleştirilerinde "Ankara'nın taşına bak, gözlerimin yaşına bak" mısralarını da anımsatarak "Biz eser üretiriz, biz eser ortaya koyarız. Ama onlar sadece işin edebiyatını yapar, sadece istismarını yaparlar. Ankara'nın taşına bak gözlerimin yaşına bak... Bunlar bu. Siz, birileri gibi gözyaşı dökmeye devam edin. Biz Gazi Kemal'in işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine doğru yürümüyor, koşuyoruz. Farkımız bu" diye konuştu. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Brüksel'de ülkesini yabancılara şikayet ettiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, "Allah aşkına, Türkiye ile ilgili cahilce açıklamalar yapan, ABD Cumhuriyetçi başkan aday adayı Rick Perry ile bizim anamuhalefet partisi Genel Başkanı arasında ne fark var? Fark şu; birisi Teksas'ta yaşıyor, diğeri Ankara'da. Birisi Teksas'tan Türkiye'ye Fransız, diğeri Ankara'dan Türkiye'ye Fransız" dedi.


Hrant Dink davası

Erdoğan konuşmasında Hrant Dink davasıyla ilgili değerlendirmelerde de bulundu.

Ankara'nın derinlerine, kılcal damarlarına işlemiş olan suç örgütlerini, derin ilişkileri tek tek deşifre ettiklerini kaydeden Erdoğan şöyle devam etti:

"Biz Ankara'daki o hantallığın bizi dönüştürmesine müsaade etmedik; tersine, Ankara'yı milletin iradesi doğrultusunda dönüştürdük, dönüştürmeye de devam ediyoruz. Şunu herkes bilsin ki, Ankara'nın gözü, kulağı, bütün benliği şu anda Van'daki kardeşlerinin üzerinde, onlarla birliktedir. Ankara'nın yüreği Uludere ile birliktedir. Ankara artık, kendi sınırlarının ötesini göremeyen bir miyop değil. Ankara, sadece Gazze'yi, Kudüs'ü, Şam'ı, Somali'yi görüp, yanı başındaki illere tepkisiz bir hipermetrop da değil. Ne Uludere'deki 34 vatandaşımızın, ne de İstanbul'da, sokak ortasında hunharca katledilen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Hrant Dink'in davası, hiç kimsenin endişesi olmasın, geçmişte olduğu gibi, Ankara'nın derin dehlizlerinde kaybolmaz, kaybolamaz. Türkiye artık eski Türkiye değil. Hiç kimsenin yaptığı yanına kar kalmaz. Hiçbir tezgah, hiçbir komplo, hiçbir provokasyon gizli kalamaz.

Bir kere şunu herkes bilsin; 6 farklı dilde, aynı ezgiyle, aynı duyguyla söylenen Sarı Gelin türküsünü, Şişli'de sıkılan bir kurşun susturamaz. Hükümet olarak yürütme olarak bugüne kadar bizim sorumluluğumuz neyse biz onu hakkıyla yerine getirmenin gayreti içinde olduk. Bundan sonra da aynı samimi gayreti göstereceğiz. Bakınız olay olmuştur ve 32 saatte faili yakalanmıştır. Bu, yürütmenin bu konu üzerinde ne kadar hassas olduğunu, ne kadar bu işte işi sıkı tuttuğunun bir ifadesidir. Dolayısıyla şu anda sağda solda köşelerinde yazı yazanlar yürütmeye konuşurken, hükümetimize konuşurken önce kendilerine şöyle bir çeki düzen versinler de ondan sonra konuşsunlar. Bu bir faili meçhul olmamıştır. Anında işin üzerine gidilmiş ve 32 saatte neticelendirilmiştir. Bunların bağlantıları şu bu vs. Bu ülkede yargı yürütmeye neyi bu noktada isterse, yürütmeden isterse yürütme onu yapar. Yapmıyorsa o zaman bütün bu sorumluluğun altına bizzat imzamızı atarak biz gireriz. Ama bu ülkenin bir yasama yürütme, yargı erki olduğun da herkesin bilmesi lazım. Yeri geldiği zaman diktatörlük, yeri geldiği zaman demokrasi diyeceksin... O zaman demokraside biz bileceğiz ki kuvvetler ayrılığı prensibi var. Bunun gereği neyse onu yapacağız. İşte biz bunu yapıyoruz ve yaptık. Hiç kimse ama hiç kimse sanki hükümet yargılama yapıyormuş gibi faturayı hükümete kesme yanlışına düşmemelidir. Yargılama süreçlerini hükümetten bilenler de hata yaparlar. Hükümetin süreçlere müdahale etmesini isteyenler de yanlış yaparlar. AK Partinin aklığına temizliğine kimse leke süremez gölge düşüremez. Kaldı ki Dink davasında da dosya kapanmamış süreç tamamlanmamıştır. Devam eden bir süreç var. Temyiz aşamasında umuyorum ki yargı şüpheleri giderecek kamu vicdanını rahatlatacak adımları atacaktır."

9/10/2011

seyyah1906

başbakan erdoğan: obamaya türk olduğu içinmi vatandaşınıza sahip çıkmıyorsunuz dedim cevap veremedi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Anamuhalefet partisinin Genel Başkanı çıkıyor, İsrail'in avukatlığını yapıyor. Sana mı kaldı bu iş?
Bırak orada zaten Türkiye'ye vurmak isteyen var. Sen de mi aynı şeyi yapıyorsun? Onun avukatlığını yaptığın zaman oylarını artacağını mı zannediyorsun veya sana onun bir güç katacağını mı zannediyorsun?'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Kayseri'de şunları söyledi:

''(Gemiyi, hücum botlarımızı vesairemizi Gazze'ye götürürse alnından öperim) diyor. Kusura bakma ben bu tertemiz alnımı, senin o lekeli dudaklarına sürdürmem. Buna ihtiyacımız yok, biz yaptığımız işi niçin yaptığımızı biliriz.''

Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

''MHP'nin Genel Başkanı çıkıyor, 'Somali ile, şurayla burayla uğraşacağına PKK ile uğraş' diyor. Bunların ne kadar küçük düşündüğünü görebiliyor musunuz? Biz büyük bir devletiz, Selçuklu'nun Osmanlı'nın bakiyesi üzerine kurulmuş bir devletiz. Bizi öyle küçük, kısır bir zihniyetle tanımlamaya Sayın Bahçeli senin gücün yetmez, buna müsaade etmeyiz. Biz PKK ile de mücadelemizi sürdürürüz, ama dışarıda da yardım elimizi, yardım eli uzanmayan kardeşlerimize de uzatırız. Aldığımız terbiye budur, mirasın gereği budur.''

'Obama bu soruma cevap veremedi'

Anamuhalefet partisinin Genel Başkanı çıkıyor, İsrail'in avukatlığını yapıyor. Sana mı kaldı bu iş? Bırak orada zaten Türkiye'ye vurmak isteyen var. Sen de mi aynı şeyi yapıyorsun? Onun avukatlığını yaptığın zaman oylarını arttacağını mı zannediyorsun veya sana onun bir güç katacağını mı zannediyorsun. Obama'ya "Mavi Marmara gemisinde öldürülen Furkan sizin vatandaşınız değil mi? Türk olduğu için mi kendi vatandaşınıza sahip çıkmıyorsunuz?" dedim. Bana cevap veremedi. Muhalefet partileri iktidara hakaret etmek için birbirleriyle yarışıyor.

9/08/2011

seyyah1906

hüseyin çelik: kılıçdaroğlu mezhep yakınlığı dayanışmasıylamı suriye'ye bu manada sahip çıkıyor

Çelik, muhalefetin, hükümetin dış politikasına ilişkin eleştirileriyle ilgili olarak, ortalığı karıştıracak iddialarda bulundu...
Mezhep dayanışmasına vurgu yapan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, CHP'lilerden büyük tepki aldı...

Çelik, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, dün yapılan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı hakkında bilgi verdi, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

AK Parti’nin büyük kongre sürecinin devam ettiğini, 2012 yılı Ekim veya Kasım ayında Kongrenin gerçekleştirileceğini hatırlatan Çelik, MYK toplantısında buna ilişkin değerlendirmeler ile iç ve dış gelişmelerin ele alındığını kaydetti.

Çelik, AK Parti’nin her yıl gerçekleştirdiği İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nın bu yıl 14-16 Ekim tarihinde Kızılcahamam’da gerçekleştirileceğini de duyurdu.

Türkiye ve İsrail ilişkilerinin de toplantıda gündeme geldiğini belirten Çelik, ikili ilişkilerin geldiği noktayı geriye dönük süreci ele alarak anlattı.

-"CHP, TÜRKİYE’NİN BAAS PARTİSİDİR"-

Uluslararası meselelerde iç politika hesaplarının bir tarafa bırakılması gerektiğine dikkati çeken Çelik, ancak Türkiye’de muhalefetin bu konuda "kötü bir sınav" verdiğini, hatta "sınıfta kaldığını" söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Suriye’deki gelişmelere ilişkin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarını bu ülkenin iç işlerine karışmak olarak nitelendirdiğini ifade eden Çelik, şöyle konuştu: "Ana muhalefetin lideri ’Sayın Başbakan (sabrımız taştı) diyor. Bu Suriye’nin iç işlerine müdahaledir. Bu bizim meselemiz değildir. Efendim siz savaşıyor musunuz?’ gibi beyanlarda bulunarak kendi elimizi güçlendirmek yerine, bir Baas rejimini savunma refleksine girmiştir. Niçin bunu yapmıştır? Biliyorsunuz CHP ile Arap ülkelerindeki Baas’cı rejimler arasında genetik akrabalık vardır. CHP, Türkiye’nin Baas partisidir. Ve Baas’çı rejimler biliyorsunuz otoriter yapıları itibariyle CHP’nin geçmişteki iktidarıyla aynı karakterdedir. Türkiye kendi Baas’çı rejiminden 1950’de demokratik yollardan, seçimle kurtulmuştur ve barışçı bir şekilde kurtulmuştur. Sandıkta bunu halletmiştir. Ama şimdi Arap ülkeleri kendi Baas’çı rejimlerinden, hepsinin partisinin adı Baas olması gerekmiyor bu bir zihniyet meselesidir, halk ayaklanmalarıyla kurtulmaya çalışıyor. Ve biz bu süreci destekliyoruz." Çelik, Türkiye’nin demokratikleşme adına "Arap Baharı" denilen süreci desteklediğini, Arap ülkelerinin bu demokratikleşmeyi gerçekleştirmesinin İsrail’in de işini zorlaştıracağını, İsrail’in bu demokratikleşmeden rahatsız olduğunu söyledi.

Çelik, muhalefetin Ortadoğu’daki gelişmelere Türkiye’nin yaklaşımını "sana ne?" diyerek eleştirmesinin doğru olmadığını belirterek, "Benim bitişiğimdeki komşum kendi evini yakma hakkına sahip değil. O evini yakarsa benim evim de yanar, benim evime de sıçrar" dedi. Türkiye’nin bir yol ayrımında olduğunu ve bu ayrımda etkin ve aktif dış politikadan yana tavır sergilediğini anlatan Çelik, ülkeler arası ilişkilerdeki asırlık sorunların bir anda çözülemeyeceğini, ancak kararlı olunması gerektiğini vurguladı.

Çelik, "Ana muhalefet lideri, Sayın Başbakanımızı, Hükümetimizi Arap Sokağına yönelik popülist bir politika izlemekle suçluyor. Biz kendi sokağımıza yönelik bile popülizm yapmıyoruz. Popülizmin ne olduğunu biz çok iyi biliyoruz. İngilizcede CHP’nin adı popülist partidir" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin "Başbakan Erdoğan’ın Yahudilerin verdiği cesaret ödülünü iade etsin" açıklamalarını da eleştiren Çelik, AK Parti’nin İsrail Hükümetinin politikalarına itiraz ettiğini, İsrail halkıyla, Yahudilerle bir sorunu olmadığını vurguladı. Çelik, AK Parti’nin hiçbir konuda toptancı bir yaklaşım içinde olmadığını, toptancılığın ırkçıların bir özelliği olduğunu kaydetti. Çelik, Mavi Marmara gemisine yönelik saldırı konusunda Türkiye’nin Lahey Adalet Divanı’na başvuru yapacağını da hatırlattı.

-"MEZHEP YAKINLIĞI DAYANIŞMASI MI?"

Muhalefetin dış politikaya yönelik eleştirilerinde Türkiye’nin çıkarlarını dikkate alması gerektiğini belirten Çelik, şöyle konuştu: "İsrail’le olan meselemiz bir uluslararası meseledir, milli meseledir.

Siyasi partilerin elbette politikalarımızı eleştirmek gibi bir hakkı vardır ama bunu yaparken Türkiye’yi haksız gören, diğer ülkeleri haklı kılan bir tutum içine girmelerini yadırgarız.

Niçin savunuyorsunuz Suriye’deki Baas’çı rejimi? Açıkçası aklıma başka kötü şeyler de geliyor. Suriye’deki Baas’çı rejim yüzde 15’lik kitleye dayanıyor.

Acaba Sayın Kılıçdaroğlu mezhep yakınlığı dayanışmasıyla mı Suriye’ye bu manada sahip çıkıyor? Bu da aklımıza gelir. Eğer böyle bir şey yapıyorsa bu daha da affedilmezdir. Siyasi partilerimizin makul meselelerde, makul bir zeminde bize muhalefet etmesi en tabi haklarıdır. Ama Türkiye’nin tezlerini zayıflatacak tutum ve davranışlardan kaçınmalarını da talep etmek bizim en tabii hakkımızdır." Açıklamalarında, NATO tarafından Türkiye’ye kurulması planlanan füze kalkanı konusuna da değinen Çelik, "Füze savunma sistemi bir NATO projesidir. Ve bu ilk gündeme geldiğinde Türkiye bu konudaki itirazlarını, tezlerini dile getirmiştir" dedi. Türkiye’nin bu tezlerinin kabul edildiğini de hatırlatan Çelik, Türkiye kurulanların füze rampası değil, radar sistemi olduğunun altını çizdi.

Çelik, NATO’nun Türkiye’de üye olduğu günden bu yana süreç içinde kurulan çok sayıda tesisi olduğunu belirterek, NATO’nun ortağı olmaya devam ettiği sürece benzerlerinin de yapılacağını kaydetti.

Çelik, "Bir Amerikan projesi, ABD’nin dayatması de değildir" dedi.

Çelik, bedelli askerliğin gündemde olup olmadığına ilişkin, "Bedelli askerlik, askerlik sürelerinin gündemde olduğunu biliyorum. Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Hükümetin gündeminde oldum olası olduğunu biliyorum. Ama ne yapıldı, nereye varıldı onu bilmiyorum. Sonuçlanırsa sizlerle paylaşırız" dedi.

9/07/2011

seyyah1906

davutoğlu:israil'de bu rapor üzerine ne söylenmişse kılıçdaroğlu onu tekrar etmiştir

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun hükümetin İsrail konusunda attığı adımlara yönelik eleştirilerine ilişkin, “Eğer bu açıklamaları Sayın Kılıçdaroğlu’nun yaptığı ifadesini çıkarırsanız, herhalde İsrailli bir yetkili adına da yapılmış gibi okunabilirdi. İsrail’de bu rapor üzerine ne söylenmişse, Kılıçdaroğlu onu tekrar etmiştir, bu çok üzücü” dedi.
Davutoğlu ile Bulgaristan Dışişleri Bakanı Nikolay Mladenov arasında gerçekleştirilen görüşmenin ardından iki bakan ortak basın toplantısı düzenledi. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerini nasıl değerlendirdiği sorulan Davutoğlu, açıklamaları dikkatlice okuduğunu ve hem yadırgadığını hem de kınadığını ifade ederken, “Eğer bu açıklamaları Sayın Kılıçdaroğlu’nun yaptığı ifadesini çıkarsanız, herhalde İsrailli bir yetkili adına da yapılmış gibi okunabilirdi. İsrail’de bu rapor üzerine ne söylenmişse, Kılıçdaroğlu onu tekrar etmiştir, bu çok üzücü” dedi.


-“İSRAİL’DEKİ ANAMUHALEFET PARTİSİNE BAKSIN”-

Eleştirinin ulusal pozisyon, ulusal çıkarlar gözetilerek yapılması gerektiğini ifade eden Davutoğlu, “İktidarı yıpratayım derken bir milletin, 9 vatandaşını kaybetmiş bir milletin yürütmekte olduğu haklı davaya zarar vermemek gerekir” şeklinde konuştu.

“Bunu Anamuhalefet partisi liderine yakıştırmak mümkün değildir” diyen Davutoğlu, “İsrail’deki Anamuhalefet partisinin tutumuna baksın ve nasıl bir dayanışma içinde olduklarını bir kez de orada görsün” dedi.

Davutoğlu, uluslararası platformlarda bu meselenin takipçisi olduklarını ve sonuna kadar da takipçisi olmaya devam edeceklerini vurgularken, “Kim ne derse desin, kim ne yorum yaparsa yapsın, içeride ya da dışarıda biz bu konudaki haklı tutumumuzu sürdüreceğiz ve gerekli yaptırımları uygulamaya kararlıyız. Gerekiyorsa daha fazla yaptırım uygularız” diye konuştu.

Raporu hazırlayanın BM komisyonu değil bağlayıcılığı olmayan bir komisyon olduğuna dikkat çeken Davutoğlu, bağlayıcı olmamasının nedeninin de Türkiye tarafından rapora imza konulmamış olması olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “rapor yok hükmündedir” ifadesinin nedeninin de raporun imzalanmamış olması olduğunu söyleyen Davutoğlu, şöyle devam etti:

“Birleşmiş Milletler’de bir haksızlık oldu diye dönüp Türk hükümetini suçlamak yerine, öncelikle Birleşmiş Milletler’den bunun hesabını sormak gerekir. 74 milyon insan bunun hesabını hem İsrail’den, hem de gerektiğinde bu komisyonu yapanlardan soracaktır, bütün uluslararası platformlarda. Alınması gereken tavır bu.” (ANKA)

7/31/2011

seyyah1906

egemen bağış artık karpuzun göbeğini türkiyede sadece belli bir takım elit kesimler yemiyor

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, ''Türkiye normalleşiyor. Şimdi Türkiye'de kimileri tartışıyor; 'Karpuz kesecektik, kesmeyecektik. Karpuz kabuğu suya düştü mü, düşmedi mi?' Ama asıl üzerinde durulması gereken nedir biliyor musunuz? Artık karpuzun göbeğini Türkiye'de sadece belli bir takım elit kesimler yemiyor, paylaşılıyor'' dedi.
Bağış, Turgut Özal Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen partisinin Çekmeköy İlçe Gençlik Kolları 1. Olağan Kongresi'nde, seçimlerin ardından çalışmalara devam ettiklerini söyledi.

Anamuhalefet partisinin, teşkilatlarına 'İyi dinlenin ekimden sonra çok çalışacağız' diye yazılı genelge gönderdiğini dile getiren Bağış, ''Biz de onlara bu yaz tatillerinde mutluluklar diliyoruz'' dedi.

Bağış, Türkiye'nin bugün çok farklı bir noktada olduğunu belirterek, gençliğe verdikleri öneme işaret etti.

Başbakan Erdoğan'ın sadece Türkiye'nin Başbakanı değil, dünya vicdanının sesi olduğunu ifade eden Bağış, şunları kaydetti:

''Türkiye normalleşiyor. Şimdi Türkiye'de kimileri tartışıyor; 'Karpuz kesecektik, kesmeyecektik. Karpuz kabuğu suya düştü mü, düşmedi mi?' Ama asıl üzerinde durulması gereken nedir biliyor musunuz? Artık karpuzun göbeğini Türkiye'de sadece belli bir takım elit kesimler yemiyor, paylaşılıyor. Milli irade görevinin başındadır, muktedirdir. Türkiye'nin önü açıktır.''

Türkiye'nin bugün doğusunun da batısının da ilham kaynağı haline geldiğini dile getiren Bağış, yılın ilk çeyreğinde yüzde 11 ekonomik büyümeyle Türkiye'nin dünya rekorunu kırdığını belirtti.

Bağış, 2010 yılı sonu itibarıyla yüzde 8,9 ekonomik büyüme sağlandığını anımsattı.

Bugünün anlamlı bir gün olduğunu da bildiren Bağış, rahmetli Adnan Menderes'in o dönemki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğuna ilk başvuruyu yapmasının bugün 52. yıl dönümü olduğunu hatırlattı.

Bağış, 31 Temmuz 1959'da ilk başvuru yapıldığında kişi başı milli gelirin 400 dolar olduğunu, bugün bu rakamın 11 bin dolar olduğunu, 2023 yılında 25 bin doların yakalanacağını söyledi.

2023 vizyonunun hayata geçirilmesinde gençlere güvendiklerini dile getiren Bağış, gençlerin Türkiye'yi çok daha ileri götüreceğine inandıkları için bu planların yapıldığını ifade etti.

1960 darbesinden sonra 15 Eylül 1960'da devrin Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın elleri kelepçeli olarak Yassıada'ya götürülen Fatin Rüştü Zorlu'ya 'Avrupa Ekonomik Topluluğuna başvurmuştuk ne oldu?' diye sorduğunu anlatan Bağış, elleri kelepçeli olan Zorlu'nun da Bayar'a bir brifing verdiğini söyledi.

AB sürecinde atılan adımlara işaret eden Bağış, ''Biz bu adımları AB için atmıyoruz. Bu adımları milletimizin AB standartları üzerinde yaşam sürdürmesi için atıyoruz, atmaya devam ediyoruz'' diye konuştu.

Daha yapılması gereken reformların ve hala düzeltilmesi gereken yanlış uygulamaların var olduğuna da vurgu yapan Bağış, teker teker bunlara da el atılacağını kaydetti.

Güçlerini gençlerden aldıklarını belirten Bağış, kendilerinden evvelki siyasi hareketlerin gençlerin eline satır dağıttığını, gençleri şiddete yönelttiğini ileri sürdü.

Türkiye'nin aydınlık yarınlarını gençlerle gerçekleştireceklerini ifade eden Bağış, gençlere güvendiklerini söyledi.

AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu da sivil anayasa çalışmalarına işaret ederek, gelecek süreçte Türkiye'nin aydınlık yarınlarını inşa etmek adına daha fazla gayret içinde olacaklarını bildirdi.