En Yeniler
anayasa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
anayasa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1/20/2012

seyyah1906

anayasayı korumakla görevli cumhurbaşkanı'nın bir şey yapması gerekir

CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Gül'ün, "Anayasaya aykırılığı iddia ediliyorsa ana muhalefet partisi Anayasa Mahkemesi'ne gidebilir" sözlerini değerlendirdi.
Bu konuda ilk tepki göstermesi gerekenin Cumhurbaşkanı olduğuna işaret eden Tarhan şunları kaydetti: "Anayasa'nın 104. maddesine göre Cumhurbaşkanı Anayasanın uygulanmasını korumakla görevli. Anayasa'nın çoğunluk despotizmiyle gece yarısı değiştirildiğini gördük, Anayasa bir yasa önergesiyle değiştirildi. Anayasayı korumakla görevli Cumhurbaşkanı'nın bir şey yapması gerekir. Milletvekillerinin bu yanlışlığını Anayasaya sadakat yemini etmiş Cumhurbaşkanının düzelteceğini öngörüyorum. Anayasa ihlal edilmiştir."



"Cumhurbaşkanı pek çok yönüyle son derece sıkıntılı"

Atilla Kart, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, TBMM Genel Kurulunda kabul edilen Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu'na ilişkin, "Anayasaya aykırılığı iddia ediliyorsa anamuhalefet partisi Anayasa Mahkemesine herhalde gidecektir" sözlerini değerlendirdi. "Cumhurbaşkanı pek çok yönüyle son derece sıkıntılı" diyen Kart, "Niye sıkıntılı? Çünkü yaratılmış olan bu hukuk kaosunun sorumlularından biriydi. Anayasal anlamda yaratılmış olan bu 'ucube' yapılanmanın sorumluların birisi de Sayın Cumhurbaşkanıdır" dedi. Gelinen noktada Gül'ün, bir taraftan bu sorumluluğunun ve AKP ile yol arkadaşlığının yarattığı ilişkilerle, diğer taraftan hukukun ve Anayasanın gereği bakımından yol ayrımında olduğunu ifade eden Kart, şöyle devam etti:

"Bu gibi durumlarda Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanlarına düşen, temel görev ve tercih elbette hukuka ve Anayasaya sahip çıkmaktır. Kişisel konumu ve kaygılarının üstüne çıkarak, Cumhurbaşkanı bu kararı vermelidir. Cumhurbaşkanının yine kendi sorumluluğunun gereğini yapmayarak, bir öz güven ve sorumluluk anlayışını içine girmeyerek, kendince CHP üzerinden bu süreci aşmaya çalıştığını görüyoruz. Ancak CHP, Anayasasal görevinin gereğini, hiçbir kişisel hesaba girmeden, sorumluluk anlayışı içinde yapacaktır.

Diğer taraftan Cumhurbaşkanı da görevini, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı olduğunu idrak ederek yerine getirmelidir, daha fazla kaçak güreşmemelidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanlarına kişisel ve siyasi hesabı olamaz, olmamalıdır. Kişisel olarak ifade ediyorum; CHP Anayasa Mahkemesine gidecektir, gitmelidir."

9/26/2011

seyyah1906

kılıçdaroğlu:gideceksin pkk ile kol kola göz göze oturup görüşmeler yapacaksın

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'de bugün terör varsa, tek sorumlusunun AKP Hükümeti olduğunu söyleyerek, ''Gideceksin, PKK ile kol kola, göz göze, oturup görüşmeler yapacaksın, sonra kalkacaksın muhalefeti suçlayacaksın. Bu kadar ucuz, kaba politika ancak ve ancak Recep Tayyip Erdoğan'a yakışır'' dedi.
Kılıçdaroğlu, TBMM'deki makamında bir grup gazetecinin, gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtladı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''terörle mücadelede muhalefetin destek değil, köstek olduğu'' yönündeki açıklamasının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, ''Nerede köstek olduk, bir açıklasa bari. Muhalefeti körü körüne eleştirmek, bir başbakanın görevi olmamalı. Biz nerede köstek olmuşuz, bunu açıklamalı önce'' dedi.

''Türkiye'de bugün terör varsa, tek sorumlusunun AKP Hükümeti olduğunu'' ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Onlar ülkeyi yönetiyor. Türkiye'yi terör bataklığına sürükleyen AKP değil mi? Gideceksin, PKK ile kol kola, göz göze, oturup konuşmalar, görüşmeler yapacaksın, sonra kalkacaksın muhalefeti suçlayacaksın. Bu kadar ucuz, kaba politika ancak ve ancak Recep Tayyip Erdoğan'a yakışır. Devlet adamı kimliği bile söz konusu değil. Biz sorunu çözmek için sorumlu davranıyoruz, o sorunu büyütmek için sorumsuz davranıyor, aramızdaki fark bu'' dedi.



Yeni anayasa

Kılıçdaroğlu, yeni anayasa çalışmalarında da inisiyatifin TBMM Başkanı Cemil Çiçek'te olması gerektiğine inandığını, parlamentonun geleneğinde de bunun bulunduğunu kaydetti.



Yemin etmeyen BDP'liler

TBMM'de yemin etmeyen BDP'lilerin durumunun sorulması üzerine de Kılıçdaroğlu, BDP'lilerin parlamentoya gelip, yemin etmelerini istediğini söyledi.

7/12/2011

seyyah1906

kemal kılıçdaroğlu o imza herkesin namusudur namuslu insanlar imzalarına sahip çıkarlar

Grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın CHP'ye yönelik dünkü eleştirilerine sert cevap verdi.
Sadece iki cümleyi okuyarak beklediğimzi aldığımızı ifade ettim. Çünkü varılan barışın kendi kuralları içinde yürümesini istiyorum. Çünkü bizim içimiz neyse dışımız da o. Çünkü biz yalan söylemeyi bilmeyiz, yalan söylemekten de utanırız.
Sayın Başbakan kürsüye çıktı, bir sürü laf etti yine ses çıkarmadık. Olur dedik, siyasettir dedik.

Ama CHP diklenmiş ama dik duramamıştır. O zaman bize artık konuşmak farz oldu. Biz ne söyledik? 2 arkadaşımıza yemin yolu açılıncaya kadar yemin etmeyeceğiz dedik. Yemin yolunun açılması.

Birinci yalan "Efendim onlar Meclis'e gelip yemin içinceye kadar biz de yemin içmeyeceğiz" Bu yalanı kim söylüyor. Recep Tayyip Erdoğan. Bizim yazdığımızı oku. Okuma yazması var mı, okuduğunu anlama yeteneği var mı endişem var.

İki, yemin yolu nasıl açılacak? İrade beyanı varsa yemin yolu açılacaktır. Bize bir metin getirdiler. Kabul etmedik, öğlen oldu aynı metin yine geldi. Yine değişen bir şey yok.

Biz şunu söyledik. Tüm siyasi partilerin ve milletvekillerinin milletin kendilirine verdiği yetkiyi kullanmaları için Meclis'te olmaları gerekiyor.

Biz sadece bununla da yetinmedik. Şunu da söyledik. Anayasa değil, tüm mevzuatın hukukun üstünlüğü çerçevesinde ve kuvvetler ayrılığı ilkesi dikkate alınarak, özgürlüğü genişletici bir anlayışla yorumlanması gerektiğine inanıyoruz.

Bir Sayın Erdoğan, insanlar attıkları imzaya sahip çıkarlar. O imza herkesin namusudur. Namuslu insanlar imzalarına sahip çıkarlar. Metin çok açık. Hiçbir yoruma yer vermeyecek kadar açık. Biz onların getirdiğini kabul etmedik. Bu metin geçti. İmzalar var. Biz bu ayrıntıları tartışmak istemiyoruz. Birileri bizi suçlayabilir, hiç önemli değil. Biz sonuç almaya odaklanmışız.

Bu imzayı inkar ediyorsan senin omurgandan benim kaygım vardır.

27 Nisan'da sana muhtıra verildi mi? Diklendin hesap soracağım dedin. Hesap sordun mu? Sana muhtıra veren adama üstün hizmet madalyası verdin mi vermedin mi Sayın Erdoğan? Şimdi kalkmış muhtıra değil diyor. Çünkü oradan yeteri kadar nemalandı.

Sen 12 Eylül'de hangi bedeli ödedin? Hangi işkenceden geçtin? İşkence görenlerin acılarını istismar ettin. Sabah söylediğimizi akşam inkar ediyormuşuz? Pes yani. Bu beyefendi gitti konuşurken NATO'nun Libya'ya müdahalesi tartışılıyor. Şöyle diyor:

"NATO Libya'ya müdahale etmeli midir? Böyle bir saçmalık olur mu? NATO'nun ne işi var Libya'da? Bakın Türkiye olarak biz bunun karşısındayız. Böyle bir şey konuşulamaz. Böyle bir şey düşünülemez."

Kim söylüyor REcep Tayyip Erdoğan. Arkadan 25 Mart 2011. Aynı Tayyip Erdoğan başkası değil:

NATO'nun devreye girmesiyle de belli yerlerde rahatlama meydana geldi. Sabah söylediğini akşam inkar eden kim? Devletin resmi yayınlarından örnek veriyorum. NATO müdahale etti. Binlerce sivil öldürüldü. Akdeniz'in karanlık sularında binlerce Müslüman oldu. Türkiye'den yardım istendi, gemilerimiz NATO izin vermediği için yardım edilmedi. Bunu kim eleştirdi Sosyalist Enternasyonelde CHP eleştirdi.

Bu nasıl bir anlayıştır, nasıl bir düzendir?

DHA

7/03/2011

seyyah1906

mazeretsiz beş oturuma katılmayan milletvekilinin vekilliğinin düşürülmesi konuşuluyor

Yeni Şafak gazetesinin haberine göre, yemin krizi ara seçim seçeneğini gündeme taşıdı.
Siyasi kulislerde, genel kurula mazeretsiz olarak beş birleşim katılmayan milletvekillerinin, vekilliğinin düşürülmesi konuşuluyor.
AK Parti yöneticilerine göre, "Bu yorum için erken." MHP ise devamsız miletvekilleri ile ilgili Meclis Başkanlığı'nın bu yetkiyi kullanabileceği görüşünde.
"CHP ve BDP olmadan da Meclis çalışacak." Başbakan yemin krizi konusunda son noktayı böyle koydu. Çözüm taleplerine karşı adeta meydan okudu.
Kriz de, krizin nasıl çözüleceği konusundaki tartışmalar da devam ediyor.
Tutuklu vekillerin Meclis'e nasıl geleceği tartışılırken, şimdi siyasi kulislerde,
yemin etmeyen milletvekillerinin vekilliğinin nasıl düşürüleceği de konuşulmaya başlandı.
Yeni Şafak gazetesinin haberine göre, CHP'liler yemin etmemekte direnirlerse, AK Parti'nin Anayasa'nın 84. maddesini işletmesi gündeme gelecek.
O madde, Meclis'e mazeretsiz olarak beş birleşim gelmeyen milletvekilinin vekilliğinin düşürülmesini öngörüyor.
Anayasa ve içtüzüğe göre, mazeretsiz olarak beş birleşime katılmayan milletvekilinin durumu önce Meclis Başkanlık Divanı'nda görüşülüp karara bağlanacak. Sonra da, Meclis Genel Kurulu'nda milletvekilliğinin düşürülmesi için oylama yapılacak. Oylamada, milletvekilliğinin düşürülmesi için 276 oy yeterli.
Anayasa'ya göre, 550 milletvekilinden 28'i eksilirse üç ay içinde ara seçime gitmek zorunlu. Yeni Şafak gazetesinin haberine göre, ara seçim formülü işletildiğinde Meclis aritmetiği bir kez daha değişecek.
AK Parti yöneticileri haber ve kulislerle ilgili olarak, "erken yorum" değerlendirmesini yaptı. Bu yetkinin henüz kullanılmadığına dikkat çektiler.
Kullanılması durumunda da yetkinin AK Parti de değil, Meclis Başkanlık Divanı ve Genel Kurul'da olduğunu söylediler. AK Parti yöneticileri, Anayasa'nın 84. maddesinin mazeratsiz olarak Genel Kurul'a katılmayan milletvekilleri için yaptırım öngördüğüne de dikkat çektiler.
Yemin eden diğer parti MHP'ye göre, milletvekilliğinin düşürülmesine dönük bir girişim olmamalı. Ama milletvekillerinin görev yeri de parlemento, onlar da görevini yapmalı.

7/01/2011

seyyah1906

almanya dışişleri bakan yardımcısı meclisteki yemin krizinin çözülmesi çok önemli

Alman Meclisi Avrupa Birliği İşleri Komisyonu’nun kamuya açık olan oturumunda, Türkiye’de 12 Haziran’da yapılan seçimlerin sonuçları ve son gelişmeler değerlendirildi. Hükümet adına konuşan Almanya Dışişleri Bakan Yardımcısı Werner Hoyer, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaşanan yemin krizinin aşılmasının önemli olduğunu, aksi takdirde parlamentonun meşruiyetinin zarar görebileceğini belirtti. Türkiye’nin Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da yaşanan sorunların çözümünde önemli bir rol oynayabileceğini kaydeden Hoyer, Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle’nin cuma günü Türkiye’ye yapacağı çalışma ziyaretinde bu konunun da görüşüleceğini söyledi.
Yemin krizi

Almanya Dışişleri Bakan Yardımcısı Werner Hoyer, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaşanan yemin krizinin sonuçları konusunda bir değerlendirme yapmak için henüz erken olduğuna işaret etti. Hoyer, bu krizin aşılmasının önem taşıdığını vurguladı. Hür Demokrat Partili Hoyer, "şimdi bu beklenmedik krizin aşılması önem taşıyor. Çünkü aksi takdirde yeni meclisin daha baştan meşruiyetinin zarar görme olasılığı beni kaygılandırıyor" dedi.

En önemli iş yeni anayasa

Alman Meclisi Avrupa Birliği İşleri Komisyonu’nda Türkiye’deki seçim sonuçlarını değerlendiren Hoyer, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin seçimlerden zaferle çıkmasının süpriz olmadığını söyledi. Hoyer, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin üçte ikilik çoğunluğu sağlayamaması nedeniyle anayasa değişikliği gibi önemli kararlarda muhalefet partilerinin işbirliğine ihtiyaç duyacağına da dikkat çekti. Hoyer, oylarını artıran Cumhuriyet Halk Partisi’nin orta vadede güçlü bir muhalefet partisi olacağına ve Adalet ve Kalkınma Partisi’ne rakip olacağına inandığını söyledi. Yeni kurulacak hükümetin en önemli projesinin yeni bir anayasa olacağını söyleyen Hoyer, sözlerini şöyle sürdürdü. ”Erdoğan seçim gecesi yaptığı balkon konuşmasında (anayasa değişikliği için) diğer partilerle işbirliği yapacağını ve sivil toplumu da bu tartışmalara dahil edeceğini ifade etti. Ancak burada diğer partilerin ne kadar uzlaşmaya hazır olduğu ve geniş katılımlı toplumsal bir tartışma yürütülmesi belirleyici olacak. Bu sürecin ne kadar başarıya ulaşacağını şimdiden değerlendirmek zor. Uzmanlarımız bu tartışmaların başarısızlığa uğrayabileceğini de göz önünde bulunduruyor.”

Hür Demokrat Partili Hoyer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’ye uzun vadede başkanlık sistemi getirme planlarının da bu seçim sonuçlarıyla birlikte şimdilik gerçekleşemeyeceğini savundu: ”Erdoğan’ın bu hedefine yaklaşıp yaklaşamayacağını izlemek gerekiyor. Ama şu anda elinde bulundurduğu çoğunluğa bakılırsa, bunu gerçekleştirmesi zor görünüyor. Fakat Erdoğan, olağanüstü deneyimli bir politikacı. Belki de muhalefet partilerinden bazı milletvekillerini kendi safına çekmeyi başarabilirse, durum farklı görünebilir.”

Westerwelle Türkiye'ye gidiyor

Almanya Dışişleri Bakan Yardımcısı Hoyer, Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecine ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Türkiye’de Avrupa Birliği Bakanlığı’nın kurulacak olmasını memnuniyetle karşıladığını kaydeden Hoyer, müzakere sürecinin devam etmesini istediklerini ifade etti. Bu çerçevede de Polonya’nın Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı sırasında rekabet başlığının açılmasını umduklarını söyledi. Hoyer, bunun yanı sıra bölgede güçlü bir aktör haline gelen Türkiye ile dış politikadaki diyaloğa ivme kazandırmanın kendi çıkarlarına olacağını kaydetti. Hoyer, Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle’nin cuma günü Türkiye’de mevkîdaşı Ahmet Davutoğlu ile yapacağı görüşmede de bölgedeki sorunların ele alacağını söyledi. ”Arap dünyasındaki radikal değişim süreci Türkiye için olduğu kadar Avrupa Birliği için de büyük önem taşıyor. Burada ortaklaşa inisiyatif geliştirme, doğru yönde ilerleyen süreci birlikte güçlendirme konusunda Türk hükümeti ile işbirliği yapmak istiyoruz. Bu nedenle de, Libya'dan Suriye'ye kadar siyaset yapmayı, diplomasiyi gerektiren çeşitli sorunların çözümünde Türkiye temas kurabileceğimiz çok önemli bir ortak olabilir.”


© Deutsche Welle Türkçe

Haber: Jülide Danışman / Berlin

Editör: Hülya Köylü

6/30/2011

seyyah1906

başbakan erdoğan milli iradenin yüceliği ile hukukun üstünlüğü karşı karşıya getirilemez

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, parti genel merkezinde AKP Grup Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

"Milletimiz çok yakından ilgilendiren bir müjdeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. TÜİK saat 11.00 itibariyle büyüme oranlarını açıkladı. Ekonomimiz yüzde 11 gibi çok yüksek bir büyüme kaydetti.
Türkiye ekonomisi yılın ilk çeyreğinde Çin ve Arjantin'in önüne geçerek dünya birincisi oldu. Bu muhteşem gelişmenin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah bu şekilde devam edeceğiz

Bismillah diyerek başladığımız ilk değerlendirme toplantımızda Allahtan yolumuzu açık tutmasını niyaz ediyorum. 3 Kasım 2002 seçimleri krizden yorgun düşen milletimizin seçimiydi. Milletle birlikte yol yürüyen Ak Parti milletin rotasından hiç ayrılmadı.

İktidara gelmeyi millete hizmet etmek, milletin dertlerine derman olmak için fırsat olarak gördük. Devlet ve millet arasına örülen duvarların yıkılması için büyük çabalar sarf ettik. Milletin iradesine musallat olan çetelerle kararlı bir mücadele ortaya koyduk.

12 Haziran seçimleri milletimizin isteğinin daha çok arttığı bir seçim olmuştur. 14 Ağustos 2001'de temeli samimiyetle, inançla atılan Ak Parti 10 yıldır şımarmadan, kibirlenmeden bugünlere ulaşmıştır. Milletimize Ak Parti'ye sahip çıktığı için teşekkür ediyoruz. Bizlere oy veren vermeyen tüm vatandaşlara sesleniyorum.

Söz verdik, emanetleri yerlere düşürmeyeceğiz. Nereden geldiğini unutma ki nereye gittiğini anlayasın. AK Partili vekillerin en büyük özelliği tevazudur. Bazıları bir sonraki seçime kadar irtibatı koparacaktır. Milleti ve tercihlerini rafa kaldıracaktır.

Ama Ak Parti asla öyle olmayacaktır. Bunu görüyorum ve inanıyorum. Biz 74 milyonun partisiyiz. Biz bizi tercih etmeyenler hiçbir zaman değişik yaftalar yapıştırmadık yapıştırmayacağız. Biz yüzde 50'nin tercihini nasıl önemsiyorsak diğer yüzde 50'yi de o kadar önemsiyoruz.

'Sokaklara dökmedik'

Türkiye haritasını renklere boyayanlardan olmayacağız. Seçim gecesi zafer sarhoşu olmadık.  sadece parti genel merkezimizde sevincimizi paylaştık. Sokaklara dökülmedik. Bu bir olgunluk göstergesidir. Kibirle değil tevazuyla hareket ettik. Biz herkes için demokrasi istiyoruz. Daha fazla özgürlük istiyoruz. Milli irade bizim için kutsaldır. Milli irade üzerinde vesayeti asla kabul etmiyoruz. Çok büyük haksızlıklara maruz kaldık. Bir şiir yüzünden hüküm giydik. "Muhtar bile olamazsın" denildi. Partimiz kapatılmak istendi. Cumhurbaşkanı seçimimiz engellenmek istendi. Çetelerin demokrasi dışı örgütlenmelerin yeri haline getirildi. Bu ülkenin kardeşliği hedef alındı



"Anayasa'yı takmazlık etmedik"

Hakkımızda kapatma davası açılmamış olsaydı bugün kişi başına milli gelir 10 bin doların üzerinde olurdu. Anayasa'yı takmamazlık etmedik. Biz oy verenleri sokaklara dökmedik



"Boykot ederek ulaşılacak hedef olmaz"

Milli irade üzerinde vesayeti kabul etmiyoruz ancak hukukun zorlanmasını da kabul etmiyoruz. Yargının kararları yüzünde Ak Parti'yi itham edenler eski alışkanlıkları nüksedendir. Onların zamanında yargı yürütmeden talimat almış olabilir ama bizim zamanımızda kimseden talimat almaz.Ak Parti kimseden emir ve talimat almaz . Meclis'i boykot ederek ulaşılacak bir hedef olmaz

"Başbakan hakimlere emir mi verecek?"

Başbakan bu işi çözsün diyorlar. Başbakan ne yapacak? Hakimlere telefon açıp emir mi verecek? Biz de böyle şey olmaz. Meclise gelip yemin etmeyenler yasama, yargı ve yürütmenin ayrılığını kabul edememiş olanlardır.

Milli iradennin yüceliği ile hukukun üstünlüğü karşı karşıya getirilemez. Sorun hepimizindir. Çözüm de dolayısıyla hep beraber olacak. Protestoyla, boykotla bu iş çözülemez.

"İster gelsin ister gelmesin"

Muhalefet ister gelsin ister gelmesin parlamentonun çalışmasına engel yoktur. Liderleri, komisyonlar çalışmaz diyor. Maalesef yanlış. Parlamento hukukunu bilen yanında bir kişi bile yok. Komisyon çalışmalarına muhalefet gelmedi diye komisyon çalışmaz kuralı yok. Bunun aynısı daha önce oldu, Anayasa Mahkemesine başvurdular komisyonlar için ama AYM kararını verdi. Komisyonlar çalışır dedi. Anayasa Mahkemesi'nin bu kararını bildikleri halde komisyonlar çalışmaz diyorlar. Sayın Kılıçdaroğlu, komisyonlar bal gibi çalışır.

"CHP kendine yeni diyor ama kafası eski"

CHP yeni sıfatını yakıştırmış kendisine ama eski kafayla devam ediyor. 12 haziran seçimlerinin sonrasında da aynı basiretsizliğinin devam ettiğini görüyoruz. CHP'nin 1950 seçimlerindeki zihniyetinin 2011'de bir nebze olsun değişmediğini görüyoruz. Seçim sonuçlarını bidon kafa, göbeğini kaşıyan adam ve bir takım sendromlarla açıklayan zihniyet aynen devam ediyor.

Millet en büyük hakemdir. Millet sorun yaratanla sorun çözen arasındaki seçimi her zaman en doğru şekilde yapmıştır. Biz kararlılıkla çözümün yanında olacağız."