En Yeniler
kürt sorunu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kürt sorunu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7/14/2011

seyyah1906

dtk'den demokratik özerklik açıklaması kendimizi yönetme güç ve iradesine sahip olduğumuzu belirtiyoruz

DTK toplantısı sonrası açıklama yapan DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, Demokratik özerkliği ilan ettiklerini açıkladı.

Diyarbakır'da düzenlenen toplantıda sonuç bildirgesini okuyan Aysel Tuğluk şunları söyledi:

Yaptığımız kapsamlı tartışmalar ve bu tartışmalar sonucunda ulaştığımız sonuçları paylaşmak istiyorum. Demokratik Özerklik ilan belgesi:

Ulus devletçi anlayış diğer halklara büyük acılar yaşattığı gibi Kürt-Türk ilişkilerinde de Kürtleri yok oluş sürecine götüren bir dönemin başlamasının temeli olmuştur. Türkiye’nin kuruluşunda büyük rol oynayan ilk Meclis ve siyasetinde bırakalım Kürt inkarının olması, Kürtlerle birlikte kurulmuş yeni bir Türkiye vardır. Türkiye’nin kuruluş felsefesi, Kürtler bakımından da kendilerinin içinde yer aldığı bir oluşumdur.
Bu inkar ve imha politikası bugüne kadar acımasızca yürütülürken, Ortadoğu statükosu ve uluslar arası güçlerden de destek almıştır. Türkiye’nin Kürtler üzerinde egemenlik kuran devletlerle kurduğu ittifak da bu politikanın ağır biçimde sürdürülmesini sağlamıştır.

Ulus devletlerin nasıl bir soykırımcılık taşıdığı görülmektedir. Güncelde biçimsel değişiklikler olsa da, özünde devam eden inkar devam ettirilmektedir. Kürt halkının varlığı tanındığı ifade edildiğinde bile, parçalamaya çalışmaya yönelik siyaset üretilmektedir.

BİNLERCE İNSANIMIZ REHİNE OLARAK TUTULMAKTADIR
Başta Hatip Dicle’nin ve milletvekillerimizin serbest bırakılmaması bunu göstermektedir. KCK gibi siyasi soykırım operasyon sonucu binlerce insanımız rehine olarak tutulmaktadır. Kürtçe anadiline karşı kültürel soykırım devam etmektedir.

Kürt halkının doğal bir halk olmaktan hakları, dili yaşamı yok sayılmaktadır. Türkiye içinde ve dışında bir çok çevre, Türkiye’nin Kürt sorununu çözmesi gerektiğini dile getirmiştir. Ancak AKP’nin politik parti oligarşisi kendi çıkarları için politika ürettiğinden buna yanaşmamaktadır.

Bu aşamadan sonra devam edecek çözümsüzlük, halkları şiddet ve çatışma ortamında tutup güç kaybetmesinden başka bir sonuç vermeyecektir. Kürt sorunu, Kürtlerin halk olmaktan kaynaklı haklarını kullanamamaları, her taleplerinin baskıyla reddedilmesinden kaynaklanmaktadır.

SORUNUN ÇÖZÜMÜ KÜRTLERİN HALK OLARAK TANINMASI İLE ÇÖZÜM BULUNABİLİR
Sorunun çözümü Kürtlerin halk olarak tanınması, eşit seviyede statüye kavuşmalarıyla ancak çözüm bulabilir. Kürt halkı artık ulusal varlığını statüsüz bir halk olarak yaşamak istememektedir. Dünyada Kürtler gibi 40 milyondan oluşan, hakları gasp edilmeye çalışılan başka bir halk yoktur.

Kendimizi yönetme, güç ve iradesine sahip olduğumuzu belirtiyoruz. Demokratik özerklik sadece kürt halkı için değil, tüm Türkiye halklarının inanç ve kültürlerinin kendisini özgürce ifade edeceği bir çözüm modelidir. Tüm toplumların doğal yaşam sistemidir. Demokratik özerklik bir devleti yıkmak değildir. aynı zamanda bir devlet sistemi de değildir. halkın devlet olmayan kendi coğrafyasındaki öz yönetime katılma sistemidir.

Fırat Haber Ajansı'nda yer alan haber ise şöyle:
Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK), Kürtlerin statüsüzlüğe karşı uygulamaya koyduğu Demokratik Özerkliğin geldiği aşamayı ve siyasi gelişmelerin tartışıldığı olağanüstü toplantı sona erdi.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Daimi Meclisi'nin günlerdir tartışılan ve önemli kararlaşmaların sağlandığı belirtilen olağanüstü toplantısı sona erdi. 850 delegenin tamamının eksiksiz katıldığı toplantıda delegelerin Demokratik Özerkliğin ilanına yönelik karar aldı.

Sabah saatlerinde BDP Diyarbakır il binasında bulunan Vedat Aydın Konferans Salonu'nda başlayan ve DTK Eşbaşkanları Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk, BDP Eş Genel Başkanları Hamit Geylani ile Filiz Koçali, tüm BDP grubu milletvekilleri, belediye başkanları, sivil toplum örgütü, kadın ve gençlik temsilcileri, aydın, yazar, gazeteci, kanaat önderleri ve halk delegelerinin aralarında bulunduğu 850 delegenin eksiksiz katıldığı toplantı yaklaşık 6 saat sürdü. Daha önce DTK'nin aldığı Demokratik Özerkliği inşa sürecinin başlatılması, hızlandırılması kararlarından sonra delegeler, Kürt mücadelesinde önemli bir gün olan 14 Temmuz'da Demokratik Özerkliğin ilanına yönelik karar aldı. Toplantıda alınan kararlar, şu dakikalarda kamuoyuna açıklanıyor.

seyyah1906

cemil çiçek'ten 13 şehit tepkisi artık herkesin safını iyi belirlemesi lazım ya demokrasiden yana olacağız ya da

Meclis Başkanı Cemil Çiçek, Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde çıkan çatışmada 13 askerin şehit olmasını değerlendirdi.

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Diyarbakır'daki terör saldırısına ilişkin olarak, “Bir taraftan demokrasi, bir taraftan barış ve özgürlük ama öbür tarafta da kan, kin ve vahşet... Artık herkesin safını iyi belirlemesi lazım. Ya demokrasiden yana olacağız ya da bu türlü kan ve kin kusanlarla beraber olacağız” dedi.

“Böyle vahşi bir olayı, bugün bu vesileyle öğrenmiş olduk” diyen Çiçek, Türkiye'nin bir terör belası bulunduğunu söyledi. Cemil Çiçek, “Bir taraftan demokrasi, bir taraftan barış ve özgürlük ama öbür tarafta da kan, kin ve vahşet... Artık herkesin safını iyi belirlemesi lazım. Ya demokrasiden yana olacağız ya da bu türlü kan ve kin kusanlarla beraber olacağız” diye konuştu.
Şehitlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileğinde bulunan Çiçek, şöyle devam etti:

“Milletimizin, hepimizin başı sağolsun. Temenni ederim ki bu son üzücü olay olsun ama maalesef Türkiye geliştikçe, büyüdükçe, bölgesinde söz sahibi oldukça bundan rahatsız olanlar var. Bu rahatsız olanların kullandığı en uygun enstrüman da terör örgütüdür. Hep ifade ettim ki bu terör örgütü, hiçbir zaman Kürt vatandaşlarımızı o bölgenin insanlarını temsil etmiyor. Bunlar uluslararası güçlerin menfaatine hizmet eden, onun için kan döken, kin kusan, bir vahşet örgütü. Bunu artık hepimizin, herkesin çok daha iyi anlaması lazım. Herkesin de safını bu manada çok daha iyi netleştirmesi gerekiyor. Zannediyorum bu konu ile ilgili çok yönlü değerlendirme yapılıyor, yapılacak.”

Çiçek, bir gazetecinin, “Bugün BDP'liler ile görüşme vardı. Bir uzlaşma sağlanamadı ama yemin edilebilir gibi mesajlar da veriliyordu” sözleri üzerine, “Herkesin olup bitenlerden ders çıkarması ve nasıl kullanıldığını herkesin çok iyi anlaması lazım. Bu gelişmelerden hiç kimse fayda umamaz. Bu gelişmelerden bu topraklarda yaşayan 74 milyon insanın menfaati olamaz” şeklinde konuştu.

Bu tip eylemlerin başkasının menfaatine hizmet ettiğini vurgulayan Çiçek, “İnşallah aklına başına almayanlar varsa o manada bu son üzücü olay herkesin aklına başına getirir ve safını tercih eder. Ya demokrasiden yana haktan hukuktan yana olacak ya da kan ve kin kusan tarafta olacak” dedi.

HÜKÜMET NE YAPMAK İSTEDİĞİNİ ORTAYA KOYMALI

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Diyarbakır’da şehit olan askerler için başsağlığı dilerken “Hükümet zaman geçirmeden terörle mücadele konusunda ne yaptığını, ne yapmak istediğini açıklıkla ortaya koymalı ve kamuoyunu bilgilendirmelidir” dedi. Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi’nde il başkanlarına vereceği yemeği de gelen şehit haberleri üzerine iptal etti.

Kılıçdaroğlu, Diyarbakır’da 13 askerin şehit, 2’si ağır olmak üzere 6 askerin de yaralandığını büyük bir üzüntüyle öğrendiğini belirterek şöyle dedi:

“Özellikle belirtmek istiyorum ki, terör bir insanlık suçudur. Terörle bir yere varılamayacağı, herhangi bir sonuç alınamayacağı çağdaş dünyanın kabul ettiği bir gerçektir. Bu süreçte önemli olan AKP Hükümeti’nin terörle mücadele konusunda ne yaptığı, hangi adımları attığıdır. Israrla belirttiğimiz gibi, başta Anamuhalefet olmak üzere milli iradenin tecelligahı TBMM ve kamuoyu AKP’nin kimlerle neleri konuştuğunu, neyin pazarlığının yapıldığını bilmemektedir.”

Hükümet’i zaman geçirmeden terörle mücadele konusunda ne yaptığını, ne yapmak istediğini açıklıkla ortaya koymaya ve kamuoyunu bilgilendirmeye çağıran Kılıçdaroğlu, “Terörü ve bugün hepimizi derinden üzen terörist saldırıyı şiddetle kınarken, şehitlerimize rahmet, ailelerine ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’in şahsında Türk Silahlı Kuvvetlerine başsağlığı, yaralı askerlerimize de acil şifalar dilerim” dedi.

Bu arada CHP il başkanları ile genel merkez bahçesinde yapılması planlanan yemek de gelen haber üzerine iptal edildi.

7/11/2011

seyyah1906

selahattin demirtaş kürtler eşit adil hukuk görmediler ve kürtlere yapılan zulümden trajedi çıktı

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, Kürt sorunu vardır denilmeyecekse yeni anayasa yapmanın bir anlamı olmadığını, zaten AKP,CHP ve MHP'nin mevcut anayasadan şikayeti de olmadığını belirterek, "AKP, anayasa yapım ve inşa sürecinde tutumun belirleneceği bir dönemde BDP'yi dışta tutabilir. Oyuna gelmememiz gerekir. Şu anda AKP' yi zorlayacak bir şey yapmıyoruz. Mutabakat olmaz ise, meclisin ve AKP' nin çalışmalarını zorlayacak demokratik eylemler yapabiliriz.
Bizi dışlayan anlayışın nereye varacağını görmek istiyoruz"dedi. Demirtaş, CHP'nin sorunu tutuklu 2 milletvekilinin durumuna indirgeyerek ilkesiz bir tutum sergilediğini, bunun da kendi demokratik taleplerinin gölgelenmesine yol açtığını söyledi.

"ANKARA'DAKİ SİYASİ KRİZİN TEMELİ KÜRT SORUNUDUR"

Yurt dışında bulunan BDP'nin Grup başkanı Selahattin Demirtaş, dün akşam PKK ile aynı çizgide yayın yapan Roj tv'nin "Özgür Gündem" adlı canlı yayın programına katılarak son gelişmelerini değerlendirdi. Selahattin Demirtaş, devletin Kürt halkını bir halk ve özgür irade olarak görmediğini, Ankara'daki siyasi krizin temelinin ise Kürt sorunu olduğunu söyledi. Ak Parti' nin referanduma götürdüğü 26 maddelik anayasa paketi ile şu anda yapacağı yeni anayasanın ön adımlarını ve hazırlığını yaptığını söyleyen BDP Grup Başkanı Demirtaş, "O dönemde bizim taleplerimiz vardı. Bunlar o dönemde kabul görseydi bugün bu kriz çıkmayacaktı. Biz de referandumu boykot etme kararı aldık. AKP, bizi zayıf düşürmek için her şeyi yaptı, yapıyor. KCK operasyonları, toplu tutuklamalar, toplumsal olayları şiddetle bastırmak, DTP' nin kapatılmasıyla bizi zayıf düşürmek istedi. Biz iman kuvveti ile halkımızın desteğiyle demokratik mücadelemizi verirken, diğer taraftan AKP arkasına aldığı devlet ve sivil alan gücü ile bizi bitirmeye çalışıyor. Türkiye'deki bütün erkler (Yasama, yürütme yargı) birbirlerine karşı ne kadar bağımsız olurlarsa olsunlar söz konusu biz olunca hepsi birlikte hareket ediyorlar"dedi.

"BİZİM DERDİMİZ SADECE DİCLE VE 5 TUTUKLU VEKİL DEĞİL"

BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, CHP ve MHP'nin derdinin sadece tutuklu 3 milletvekillerinin serbest bırakılması olduğunu ve başka bir taleplerinin olmadığını ifade ederek, "Bizim temel derdimiz Hatip Dicle ve tutuklu 5 milletvekilinin ötesindedir. Bir taraftan İmralı'da sayın Öcalan ile çözüm için görüşmeler yapılırken, diğer tarafta tasfiye süreci var. Devletin bazı kanallarında zihniyet değişikliği yaşanırken, bazı kanallarında ise halen 80 öncesindeki zihniyet mevcuttur.

Devlet Kürt halkına 80 yıldır haksızlık yapıyor. Kürtler eşit-adil hukuk görmediler. Ve Kürtlere yapılan zulümden trajedi çıktı. Bu haksızlığı giderin diyoruz. Böyle bir zihniyet henüz oluşmadı. Başbakan inkar ve asimilasyonu bitirdiğini söylüyor. Ama, bunun sonucunda ortaya çıkanları, sonuçları çözmeye yanaşmıyor. Bunları bütünlüklü ele almıyor. Eğer asimilasyonu bitirmişseniz İmralı sistemini de bitirin. Yüzde 10 seçim barajı, dağdaki gerilaların demokratik yaşama katılımı, faili meçhullerin aydınlatılması konusunda adım atın. Halen iyi Kürt, kötü Kürt ayırımı yapılıyor. Bakış açısı değişmiyor"dedi. Bakış açısı değişirse, mutabakat sağlanırsa meclise gidip yasama faaliyetine katılabileceklerini söyleyen Demirtaş, şöyle dedi:

"MECLİSİN VE AKP'NİN ÇALIŞMASINI ZORLAYACAK DEMOKRATİK EYLEMLER YAPABİLİRİZ"

"Bir çok milletvekillimizin Yargıtay'da davaları var. Bunların tutuklanmayacağının garantisini kim verebilir? AKP, CHP, MHP'den oluşan milliyetçi bir cephe var karşımızda. CHP'nin işi 2 tutuklu milletvekiline indirgemesi, duruşumuzu ve taleplerimizi gölgeledi. CHP ilkesiz tutumu işe bu noktaya getirdi. Meclise gitmememizin nedeni, demokratik siyasetin önünün kapanmasıdır. Bizi sınırlamaya çalışan bir zihniyet var. AKP ilk günden beri mutabakata yanaşmıyor. Demokratik siyaset olarak bizim de bir direniş hakkımız var. Çözüme açığız. Kürt sorunu bir günde çözülmez ama, mutabakat bir günde hazırlanır. Eğer yeni anayasanın temelinde Kürt sorunu vardır denilmeyecekse yeni anayasa yapmanın bir anlamı yok. Zaten diğer mevcut partilerin mevcut anayasadan şikayeti de yok. AKP, anayasa yapım ve inşa sürecinde tutumun belirleneceği bir dönemde BDP' yi dışta tutabilir. Oyuna gelmememiz gerekir. Şuanda AKP' yi zorlayacak bir şey yapmıyoruz. Mutabakat olmazsa, meclisin ve AKP' nin çalışmalarını zorlayacak demokratik eylemler yapabiliriz."

"AKP, ÇÖZÜME YANAŞMAZ İSE ÇÖZÜMÜ BİZLER GELİŞTİRECEĞİZ"

BDP Grup başkanı Selahattin Demirtaş, kendilerini dışlayan anlayışın nereye varacağını görmek istediklerini, Hükümetle diyalog zemininin zorlanabileceğini de belirterek, "AKP meseleyi soğutmak istiyor. Tutuklu vekillerin durumunu mahkemelerin yetkisine bırakmak istiyorlar. Devlet bugüne kadar Kürt isyanlarını küçümseyerek en büyük hatayı yaptı. Çözüm önerilerimiz de küçümsenecekse Kürtler çözümü AKP'nin lutfuna bırakmayacaklardır. AKP çözüme yanaşmazsa, çözümü bizler geliştireceğiz"diye konuştu.

7/02/2011

seyyah1906

gürsel tekin bu kadarda iki yüzlülük olamaz demokrasi çifte stantard istemez

Tekin, "Ben bu gece Tunceli'de kaldım. Sabaha kadar helikopter sesi ve kurşun sesleri ile uyuyamadık" dedi.

Tunceli'ye, bir düğün törenine katılmak için gelen CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, bugün basın toplantısı düzenledi.

CHP grubunun yemin etmemesi ile ilgili değerlendirmede bulunan Tekin, siyasi partilerin demokrasiler içinde yapabileceği eylemler olduğunu söyledi.
Eylemlerini sonuç alıncaya kadar devam ettireceklerini belirten Tekin, "Bu eyleme yönelik özellikle AKP yetkililerinin ve sayın Başbakanın söylemleri doğrusu beni dehşete düşürüyor. AKP'ye açılan kapatma davasını isim vermeden eleştiren Başbakan Recep Tayip Erdoğan 'milletin iradesine kimse ipotek koyamaz' demiş. Şimdi siz kendinize gelince millet iradesi diyeceksiniz, size yönelik bir saldırı olunca hukuku yargıyı yok sayacaksınız. Ama başka bir siyasi parti böyle bir olayla karşı karşıya kalınca dönüp demokrasi dersi vereceksiniz. Bu kadar da iki yüzlülük olamaz. Demokrasi çifte standart istemez" dedi.

'HELİKOPTER SESİNDEN UYUYAMADIK'

Tekin, parlamentonun ve Türkiye'nin konuşması gereken en önemli sorunun Kürt sorunu olduğunu belirterek şöyle dedi:

"Ben bu gece Tunceli'de kaldım. Sabaha kadar helikopter sesi ve kurşun sesleri ile uyuyamadık. Olağan bir durum söz konusu değil. Bu durum sadece Tunceli içinde geçerli değil, bütün Güneydoğu illerine gittiğinizde oralarda da ciddi sorunların yaşandığı biliniyor. Ancak bu sorunların görmezlikten gelinmesi Türkiye için hayra alamet bir sorun değildir. İktidarın ivedilikle, iktidarı ile muhalefeti ile bu sorunun çözümü konusunda ne yapılacaksa çok hızlı bir şekilde yapması gerekiyor. 12 Eylül'den bugüne kadar bölgede olağan bir durum söz konusu değil. İnsanlar hala kurşun sesleri ile uyuyorsa bu seslerle uyumaya çalışıyorsa, burada çok ciddi sorunların olduğunu herkesin bilmesi gerekiyor. Bu sorunlar ötelenecek sorunlar değil. ötelene ötelene bugünlere gelindi. Asıl olarak başbakanın ve iktidarın ve diğer siyasi partilerin bu konudaki sorunu çok hızlı bir şekilde bu sorun nasıl çözülecekse , parlamentoda nasıl görüşülecekse bunu çözmesi gerekiyor. Aksi taktirde ötelenirse çok daha zorlaşacağı bellidir."

'SİVAS'TA YAPILANLAR FAŞİZAN BİR ÖRNEKTİR'

Sivas olaylarının 18'inci yılı nedeniyle düzenlenen anma programına izin verilmemesine tepki gösteren Tekin, "Kabul edilecek bir durum değil. Böyle faşist bir anlayışı kabul etmemiz mümkün değil" diye konuştu.

7/01/2011

seyyah1906

sebahat tuncel'den pkk bombacısına övgü zilan yoldaş sadece sisteme karşı kendi bedeninde bomba patlatmamış

Tunceli’de 30 Haziran 1996 tarihinde askerlerin bayrak merasimi sırasında hamile kadın kılığına girerek düzenlediği intihar saldırısıyla 8 askerin şehit olmasına, 29 askerin ise yaralanmasına yol açan Zilan kod adlı PKK’lı Zeynep Kınacı’nın Diyarbakır’daki anma etkinliğine BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel katıldı.
Zeynep Kınacı’nın mücadelesini kendi mücadeleleri olarak görmeleri gerektiğini belirten Tuncel, " 30 yılık mücadelede 18 bin gerilla yaşamını yitirmiştir. 30 yılda büyük emekler bedeller verildi. Bugün rahat siyaset yapmamızı, bu kadar rahat konuşmamızı bu arkadaşlarımıza borçluyuz" dedi.

Diyarbakır’ın Merkez Sur ilçesi Hasırlı mahallesi Özgür Yurttaş Derneği önünde Diyarbakır Kent Kadın Meclisi tarafından düzenlenen PKK’lı "Zilan" kod adlı Zeynep Kınacı’yı anma etkinliğine İstanbul’dan bağımsız seçildikten sonra BDP’ye katılan miletvekili Sebahat Tuncel de katıldı. 30 Haziran 1996 tarihinde Tunceli kent merkezinde Cumhuriyet meydanında bayrak merasimi yapan askerlerin arasına hamile kılığında girerek vücuduna sardığı bombaları patlatarak intihar saldırısı düzenleyerek 8 askerin şehit olmasına, 29 askerin de yaralanmasına yol açan PKK’lı Zeynep Kınacı ile çatışmalarda ölen kadın PKK’lıların fotoğrafları ile "özgürlük yaşamdır, yaşam kadındır" pankartı asıldı.

RAHATLIĞIMIZI YAŞAMINI YİTİREN 18 BİN GERİLLAYA BORÇLUYUZ

Kadınların yoğun ilgisiyle karşılanan BDP İstanbul milletvekili Sebahat Tuncel, PKK’lı Zeynep Kınacı’nın, Kürt ve kadın özgürlük hareketi açısından önemli isimlerden biri olduğunu iddia etti. Tuncel, "Zilan yoldaş özgürlük hareketi açısından önemli bir isimdir. Zilan yoldaş sadece sisteme karşı kendi bedeninde bomba patlatmamış, aynı zamanda erkek egemen sisteme karşı kadın mücadelesine önemli bir çıkış yapmıştır. Sadece Zilan değil, Kürt özgürlük tarihine baktığımızda binlerce sehidimiz var. 18 bin gerilla bu 30 yıllık mücadele yaşamını yitirmiştir. Bunların arasında binlerce kadın arkadaşımız var. Bizim bugun rahat siyaset yapmamızı, bu kadar rahat konuşmamızı bu mücadeleye ve bu arkadaşlarımıza borçluyuz. 30 yılda çok büyük emekler ve çok büyük bedeller verildi. Ancak halen yolumuz var" dedi.

MÜCADELESİNİ, MÜCADELEMİZ OLARAK GÖRMELİYİZ

Tunceli’de intihar saldırısı düzenleyen PKK’lı Zeynep Kınacıyı eyleminden dolayı öven Sebahat Tuncel, "Zilan yoldaşın canını ortaya koyarak sisteme karsı vücudunu bomba yapıp patlatmasını kendi mücadelemiz olarak görmeliyiz. Kadınlar halen bu sistem döngüsü içinde her gün aynı şeyi yapıyoruz. Gelin kaynanayı, kaynana gelini, gelin görümceyi sevmez. Biz kadınlar ne zaman kendimizi sevmeye baslarsak, birbirimizi seversek iste o zaman bu erkek egemen sınıfına karşı çok daha güçlü ve söz sahibi oluruz. O zaman biz sehitlerimizi anarken sadece onların önünde saygı ile eğilmekle değil, onların yaşam idollerini kendimize yaşam idolu olarak görmeliyiz" diye konuştu.

Konuşmalardan sonra, Zeynep Kınacı’nın kendi sesinde hayatını ve hayatından kesitleri yansıtan slayt gosterisi düzenlendi. Dicle Fırat Kültür Merkezi sanatçıları PKK’lı Zeynep Kınacı için bestelenen türküleri okurken, anmaya katılanlar "şehitler ölmez", "yaşasın başkan Apo" sloganları attı.

DHA

6/18/2011

seyyah1906

atatürk bu toplumda yaşayan herkesin lideri onu dar alanlara hapsederek siyaset yapılamaz

Kılıçdaroğlu, seçim sonrası yeni anayasa, Kürt sorunu ve seçim sonuçlarıyla ilgili Habertürk gazetesinden Amberin Zaman'a konuştu. İşte o söyleşinin Zaman'ın kaleminden çıkan bölümleri:
Deniz Baykal’ın seçim sonuçlarına ilişkin Kılıçdaroğlu’nun başarısız olduğunu net şekilde ifade eden, “Kimse kendini aldatmasın, Kemal Bey kurultayı toplamalı” ifadelerine ilişkin yoruma girmek istemiyor. Parti içi demokrasinin çalışacağını ve ancak yeteri sayıda delegenin kurultay için imza toplaması halinde kurultayda yarışabileceğini söylüyor. Ama böyle bir ihtimalin son derece zayıf olduğunu her haliyle belli ediyor.

Anlaşılan Kılıçdaroğlu, Baykal ile polemiğe girerek partinin eski kendi içinde kavgalı imajın yeniden oluşmasına izin vermek istemiyor. Önüne bakıyor. Baykal’ın, “CHP bir doğrultu sorunu yaşıyor. Örneğin, Kürt açılımı, yeni Kürt söylemi denildi. Ancak bu yaklaşım oy artışı getirmediği gibi CHP önemli merkezlerde oy erozyonuna uğradı” iddiaları karşısında asla yeni reformcu söyleminden geri dönmeyeceğinin ısrarla altını çiziyor.


Seçim taktiği mi?
Kılıçdaroğlu, Kürt sorununa çözüm aramanın seçim taktiği olmadığını, bu meselenin Türkiye’nin bekasını ilgilendirdiğini ve herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini savundu. “Sorunun çözülmesi için mutlaka CHP’nin katkısı gerekiyor. 30-40 yıldır siyaset görevini yapmadığı için bu sorun çözülemedi, bizim görevimiz iktidarı sorunun çözümüne zorlamak” diyen Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:

“Sunduğumuz demokratikleşme raporunda geri adım atmamız asla söz konusu değil. Baskı değil özgürlük, esneklik ve çağdaş demokrasi vurgumuzu sürdüreceğiz. Özgürlüklerden hiç korkmamamız lazım. Ülke neden parçalansın. Tam tersi, Türkiye demokratikleştikçe çekim merkezi haline geliyor. Erbil’deki de, Şam’daki de Türkiye’ye gelmeyi hayal ediyor.”


‘Memlekete yararsa Öcalan'la görüşülür’
Kürt çözümüne ilişkin BDP’nin rekor sayıda milletvekili çıkarmasını olumlu bulan Kılıçdaroğlu belli konularda, örneğin faili meçhul cinayetleri araştırma komisyonu kurulmasına yönelik işbirliğine açık olduğunu ifade ediyor. Yeri geldiğinde AKP’yle de işbirliğine hazır olduğunu söyledi. Öcalan ile süren görüşmelere ilişkin, “Memleket için faydalı olacaksa neden karşı çıkalım” görüşünü yineleyen CHP Lideri, bu görüşmelerin içeriğini ana muhalefet partisi lideri olarak öğrenmeye hakkı olduğunu savundu.


“Başbakan bana Anayasa için geldiğinde kendisine bu talebimi bildireceğim” dedi.

Muhalefetin düzenli olarak iktidar tarafından bilgilendirilmesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’yla da en kısa zamanda bir araya gelip özellikle Suriye konusunda brifing alacağını sözlerine ekledi. Önümüzdeki dönemde dış siyasete daha fazla ağırlık vereceğini söyleyen CHP Lideri, AB üyeliğinden asla vazgeçilmemesi gerektiğini savunarak Türkiye’ye engel olmaya çalışan Sarkozy ve Merkel’i eleştirdi.


‘İlk 3 madde hariç tartışırız’
Anayasa’nın ilk üç maddesi haricinde vatandaşlık tanımı dahil tüm unsurları tartışmaya hazır olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Biz AK Parti’nin kırmızı çizgileri nedir, Başbakan’ın aklından neler geçiyor bunları bilmiyoruz” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Meclis Başkanı’nın daveti üzerine bir komisyon kurulur. Her partiden iki milletvekili atanır, Anayasa hukukçuları bir araya gelir ve etraflıca tartışılır. Ancak biz sadece Meclis içerisindeki partiler değil dışındakilerle de görüşmek istiyoruz. Sivil toplum kuruluşlarıyla ve üniversitelerle de. Tabii dediğim gibi Başbakan ne düşünüyor, Cumhurbaşkanlığı konusunda gündeminde ne var bilemiyoruz. Ancak bizim açımızdan yargı bağımsızlığı, medya özgürlüğü ve dokunulmazlıkların kalkması son derece önemli. AKP’nin bir önceki Anayasa çalışmasının neticelerini gördük. Tek bir partinin mutfağında değişikliğe gitmek son derece tehlikeli.”


Kılıçdaroğlu’nun seçimden aldığı dersler
Esnaf gezilerinde sadece el sıkışıp bir iki dakika yeterli değil. Bunun otomatikman oya dönüşeceğini düşünmek yanlış. Seçmenin derdini dinlemek gerekiyor. Bu iletişim sürekli kılınmalıdır.

Seçimde organizasyon aksaklıkları oldu. Otobüsteki ses düzeni gibi. En önemlisi önseçimle aday belirlemek. 29 ilde bunu yaptık ve son derece başarılı netice aldık. Bir dahaki seçimde bütün adaylar inşallah önseçimle belirlenir. Parti içi demokrasinin gereği budur.

“Silivri listesi”
ile ilgili eleştirilere ilişkin Kılıçdaroğlu, “Haberal Zonguldak’ta gayet iyi netice almıştır. Çünkü orada sevilen bir insan. Orada 60 bin 172 fazla oy almıştır. AKP ise oylarını sadece 39 bin 614 artırmış. Bazı liberal yazarlarla son anda bir araya gelmekten vazgeçen Süheyl Batum’a yöneltilen eleştiriler konusunda ise “Buluşma olayını ilk defa duyuyorum” diyen Kılıçdaroğlu, “Hangi düşüncede olursa olsun hiç kimseyi dışlamaya hakkımız yok, doğru bulmuyorum, herkese kapımız açık” dedi. 


‘Atatürk de mi baraj altında kaldı?’
Kılıçdaroğlu ilk yurtdışı gezisini de Sosyalist Enternasyonal’e katılmak üzere yapacak. Washington’la ilgili henüz kesinleşmiş bir program yok. Bu arada AB’nin Genişlemesinden Sorumlu Komiseri Stefan Füle, seçimlerden sonra hemen Kılıçdaroğlu’nu telefonla tebrik etmiş.

Türkiye’nin üyelik sürecinin gittikçe içine kapanan ve İslam’a karşı önyargılı duran Avrupa için bir etik ve manevi sınav niteliği taşıdığını belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin yılmaması halinde Avrupa’nın silkinip vicdana, hoşgörüye yeniden kavuşmasına yardımcı olabileceğine işaret etti. Kılıçdaroğlu sözlerini, “Doğu ve Batı gibi kavramlar artık gittikçe anlamsızlaşıyor, artık dünya evrensel değerler ölçüsünde tarif ediliyor edilmeli” diyerek sürdürdü.


‘Atatürk siyasetüstü figür’
Baykal’ın yıllardır güttüğü, merkezine Atatürkçülüğü ve şeriat paranoyasını koyan siyasetin CHP seçmeni tarafından daha fazla benimsendiğini ima etmesi noktasında da, “Atatürk bu toplumda yaşayan herkesin lideri, onu dar alanlara hapsederek siyaset yapılmaz, yapılmamalıdır” dedi.

Baykal, Atatürk üzerinden siyaset yaptığına göre “99 seçimlerinde CHP baraj altında kaldı, o halde Atatürk de mi baraj altında kalmış oluyor” sorumuza gülümseyerek, “Atatürk siyasetüstü figür. Atatürk statükodan değil çağdaşlıktan, zamana, toplumdaki değişime ayak uydurmaktan yanaydı” cevabını verdi.

Yeni Anayasa konusunda Erdoğan’ın, “Kapılarını çalacağız” sözlerine ilişkin, “Biz kapımızı açmaya hazırız” diyor.


Etnik ve dini siyaset
Hiç olmadık kadar sert geçen seçim kampanyası hakkında neler düşünüyordu. Başbakan’ın kendisini Alevi kimliği üzerinden hedef almasına ne diyordu?

“Birincisi ben her zaman etnik kimlik ve din üzerinden siyaset yapmayı reddettim. Böylesi bir siyaseti de hiçbir şekilde ahlaklı bulmuyorum” dedi. Geçmişe sünger çekip Başbakan’ı affetmeye hazır mıydı peki? Kılıçdaroğlu’nun cevabı net: “Özür dilemedikçe cevabım ‘Hayır’. Evet Alevi’yim, bu ne zamandan beri suç sayılıyor bu ülkede. ‘Hakkınızı helal edin’ diyen biri, başkasının inancını sorgulamaz. O zaman siyasetin gereği olarak sarf ediyordur bu sözleri. Kendi inancı gereği olarak değil.”

Erdoğan’ın, The Economist Dergisi’nin CHP’ye oy vermesi telkininde bulunması üzerine CHP’ye “küresel çete” ithamında bulunmasına ilişkin yargı yoluna başvurmaktan vazgeçmeyeceğini de sözlerine ekleyen Kılıçdaroğlu’nun, belli ki Erdoğan’a karşı öfkesi halen yatışmış değil. Ama buna rağmen bir saat süren mülakatımız boyunca ısrarla “Yapıcı muhalefet” dedi. Ayrıca Türkiye’nin yeni Anayasa ve Kürt sorunu gibi hayati meseleler noktasında gündelik siyasi hesapları bir kenara itip Türkiye’de barış ve demokrasinin kök salması adına iktidar partisiyle uyum içersinde çalışmayı bir vicdani sorumluluk olarak addediyor.


Değişime ilk adım, tüzükle atılacak

CHP’nin seçim sonrası yeni yol haritası belirlendi. Seçim analizleriyle eşzamanlı olarak partinin tüzüğü de yenilenecek. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu MYK toplantısında tüzük kurultayı için çalışmaların başlatılması talimatını verdi.

Parti yönetimi, önce tüzük kurultayı, ardından olağan kurultay yapmayı planlıyor. Performans kriterlerinin esas alınacağı yeni tüzükte, başarılı olanlar kalacak, başarısız olanlar gidecek. Milletvekilli adayları ön seçim ile belirlenecek, böylece her seçimden sonra kongre tartışmalarının da önüne geçilecek.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, “Sosyal demokrat bir partide olması gereken ne varsa yeni tüzükte olacak. Dünyada kabul edilen ve uygulanan tüm demokratik mekanizmaları yeni tüzüğümüze yansıtacağız. Parti içi demokrasinin hâkim kılındığı yeni bir sistemi hâkim kılacağız. Olağan kongremizi daha demokratik bir yapıda yapacağız” dedi. Tekin ‘MYK’da Genel Başkan’a “açık çek” verdiklerini belirterek, “Genel Başkan’ın elini rahatlatmak için bütün MYK üyeleri olarak görevi bırakmaya hazır olduğumuzu aktardık” diye konuştu.
cumhuriyet portal