En Yeniler
mahkeme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mahkeme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6/28/2011

seyyah1906

ak parti hükümeti kurar sonrada haydi seçime der o zaman chp'liler ne yapacak

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay'a yemin etme yolu açılmadıkça Meclis'te yemin etmeyeceklerini açıkladı.
CHP'nin kararının parti için çok riskli olduğunu belirten Erdem şunları söyledi: "Sanıyorum ki muhalefet partisi bir azınlık hizbinin eline geçti, onun tesiri altında kaldı. Bazı konuşmalar oldu heyecanlı. Altı ay önce CHP'nin kapısından geçmeyenler de vekil şu anda. Onların etkisiyle -çünkü onlar politika bilmiyor- böyle bir karar alındı. Partiye yeni giren bazı arkadaşların etkisinde kaldılar. Bu karar ciddi bir karar. İlk gün girilmemiş olması CHP'nin tarihinde yok."
Riskli bir karar olduğunu söyleyen Erdem, "AK Parti vekilleri bugün yemin eder. Hükümeti kurar ve hükümet kurulduktan sonra da haydi seçime der. O zaman ben CHP'lilerin ne diyeceklerini merak ediyorum" dedi.

YİNE MEVCUT MAHKEMELER KARAR VERECEK
Erdem sözlerini şöyle sürdürdü: "Üç vekil tutuklu, onları yargılayan mahkeme bir, KCK'lıları yargılayan mahmeke iki, YSK üç. Hangi kanunu çıkarırsanız çıkarın bu kararlar orktadan kalkmaz. Nasıl ki, tahliye edilip edilmemelerine mevcut mahkeme karar verdi, yeni bir durum da olsa eski durumda seçilmiş olanın yeni duruma intibakını yine o yargı organları yapacaktır. Kolay bir şey konuşmuyoruz. Biri şöyle yapalım deyince çözülecek böyle bir durum yok.

BİR TAŞ ATILMIŞ...
Bir taş atılmış, çıkarılmaya çalışılıyor. CHP'nin böyle bir karar vermesi ilk defa oluyor. 60 senelik demokrasi tecrübesi olan bir ülkede, anamuhalefet partisinin acele kararla Meclis'e girmemesini benim aklım almıyor."

6/27/2011

seyyah1906

ak parti milletvekiliden hatip diclenin milletvekilliği için hakkari formülü

AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop, milletvekilliği düşürülen Hatip Dicle için, "Hakkari" formülünü önerdi. AKP’nin hukukçu milletveki, Dicle’nin adaylığına engel durumun değiştirildikten sonra bir formül bulunabileceğini belirterek, “Hakkari’deki milletvekillerinin tamamı istifa ederlerse, Meclis’te bu istifayı kabul ettiği takdirde bir ilin milletvekillerinin tamamı düşerse o zaman o ilde 90 gün içinde seçim yapılır. O seçimde tekrar adaylık söz konusu olabilir” dedi.
AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop, TBMM’de kaydını yaptırdıktan sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

“ANAYASA MAHKEMESİ'NE BAŞVURMAK MÜMKÜN DEĞİL”

YSK kararıyla ilgili olarak Anayasa’nın 85. maddesine dayanarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurmanın mümkün olmadığını ifade eden Şentop, “Burada başka formüller gündeme gelebilir” dedi. Şentop, “Formüller olabilir. Bunları Meclis içinde konuşmak lazım. KCK ve Ergenekon’dan tutuklu olan vekillerin durumu farklı. Hatip Dicle’nin durumu var. Onun durumu farklı. Benim burada söylediğim Hatip Dicle’nin durumuyla ilgili daha çok. Onunla ilgili formüller var. Anayasa’da formüller anayasa değişikliği ile bulunabilir” dedi.

ANAYASA’NIN 78. MADDESİNİN SON FIKRASINA İŞARET ETTİ

Anayasa’nın 78. maddesinin son fıkrasına işaret eden Şentop, şöyle dedi:

“12 Haziran seçimlerine yönelik bir formül yani o seçimlerdeki problemi ortadan kaldıracak bir formül bulunamaz. Belki yeni bir seçim olursa o seçimde yeni değişiklik uygulanabilir. Bu da çok zor değil, bir ara seçimden bahsetmiyorum. 78. maddenin son fıkrası var. Bu da Aralık 2002’de değiştirilmişti. Oradan bir formül bulunabilir.”

HAKKARİ FORMÜLÜ

Meclis’te gerekli değişikliklerin yapılması halinde bir ilde yeni bir seçim yapılabileceğine işaret eden Şentop, şöyle dedi:

“Hakkari’deki milletvekillerinin tamamı istifa ederlerse, Meclis’te bu istifayı kabul ettiği takdirde bir ilin milletvekillerinin tamamı düşerse o zaman o ilde 90 gün içinde seçim yapılır. O seçimde tekrar adaylık söz konusu olabilir. Böyle bir formül bulunabilir. Ama bunun için (Meclis’te değişiklik olması lazım)mutlaka şu andaki adaylığına engel durum halen kanunen mevcudiyetini koruyor, bunu değiştirmek lazım. Bunun için herkesin Meclis’te olması gerekiyor.”

6/24/2011

seyyah1906

yurtsever bir yazar olarak ülkeme hizmet etmek için özgürlüğümü istiyorum

İkinci Ergenekon davasının tutuklu sanığı Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay'ın avukatı, müvekkilinin milletvekili seçilmesinin ardından tahliyesine ilişkin yapılan başvurunun İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince reddedilmesine itirazda bulundu.
Balbay'ın avukatı, itiraz dilekçesini İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine sundu.

Dilekçede, ''Mahkeme tüm tahliye taleplerimizi birlikte değerlendirmeyerek kanuna açıkça aykırı davranmıştır'' denildi.

Mahkemenin, değerlendirme ve kararını vermesi için bir üst mahkeme olan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine yönlendirdiği 11 sayfalık dilekçede, 2 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan Balbay'ın TBMM'deki görevine başlayabilmesi için yemin etmesi gerektiği, mecliste sürekli olarak Türk milletini temsil edecek olması nedeniyle kaçma ve delilleri karartma şüphesinin ortadan kalktığı belirtildi.

Bugüne kadar yapılan tahliye taleplerinin genel nitelikteki basmakalıp gerekçelerle reddedildiği anlatılan ve mahkemenin ret kararının gerekçelerine yer verilen dilekçede, Balbay'ın tutukluluk halinin devamına ilişkin mahkemenin verdiği karar dayanaklarının hukuki temeli bulunmadığı ve 26 Aralık 2009 tarihinden beri Balbay'ın tahliyesi yönünde oy kullanan Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün bu karara muhalefet ettiği aktarıldı.

Mustafa Balbay'ın tutukluluk halinin devamına yönelik kararın Anayasa, Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarına aykırı olduğu öne sürülen dilekçede, şu ifadelere yer verildi:

''Bir yargılama tedbiri olan tutuklama, müvekkilimizin milletvekili sıfatı kazanması ve yargılamanın geldiği aşama itibariyle, müvekkilimiz bakımından artık önceden cezalandırma haline geldiği gibi milletvekilliği görevine başlamasına de engel teşkil etmektedir. Mahkeme tüm tahliye taleplerimizi birlikte değerlendirmeyerek kanuna açıkça aykırı davranmıştır. Mahkeme tutuklu yargılamayı esas olarak görmekte ve tahliye taleplerimizi bu yönde değerlendirmektedir. TBMM çalışmalarına katılıp yasama görevini yapması ant içmesine bağlıdır. Hal böyle iken, milletin iradesini temsil eden müvekkilimizin yasama dokunulmazlığından yararlanamayarak mecliste yemin edememesi Anayasa'nın 83. maddesi hükmünün ruhuna aykırıdır.''

''14. maddede suç tanımı yapılmamıştır"

Anayasa'nın 14. maddesinde bir suç tanımının yapılmadığı ve Anayasa'da yer alan hak ve hürriyetlerin hangi amaçlarla kullanılmayacağının genel ifadelerle belirtildiği kaydedilen dilekçede, ''Mahkemenin, Anayasa'nın bu hükmünü yorumlamak suretiyle yeni bir suç yarattığı görülecektir. Ceza hukukunun en temel prensiplerinden biri de kıyas ve yorum yasağıdır. Mahkeme, Anayasa hükmünü geniş yorumlayarak ceza hukukunun ruhuna aykırı davranmıştır. Sadece suç isnadı ile aleyhine herhangi bir hüküm verilmemiş müvekkilimizin milletin iradesini temsil edememesi hukuka ve kamu vicdanına aykırıdır'' denildi.

Mahkemenin verdiği kararda emsal olarak gösterdiği davalarda, öncelikle verilmiş bir hüküm bulunmadığı ve bu kararların yargılamanın durdurulmasına ilişkin kararlar olduğu öne sürülen dilekçede, ''Dilekçemiz incelendiğinde, yargılamanın durdurulması gibi bir talebimiz olmadığı açıkça görülecektir. Tahliye talebimizin reddi gerekçesini oluşturan kararların emsal niteliği olmadığı açıktır. Anayasa'nın en temel ilkelerinden olan masumiyet karinesi müvekkilimiz açısından göz ardı edilmektedir'' ifadelerine yer verildi.

Ret kararının yasa ve usule aykırı olduğu belirtilen dilekçede, milletvekili Sebahat Tuncel hakkında daha önce İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince verilen tahliye kararının da emsal karar olduğu aktarıldı.

İkinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın avukatı da, müvekkilinin milletvekili seçilmesinin ardından tahliyesine ilişkin başvurunun reddine itiraz etti.

Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine gelen Haberal'ın avukatı Dilek Helvacı, müvekkilinin tutukluluk halinin devamına ilişkin karara karşı itirazlarını içeren dilekçesini, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine sundu.

İtirazlar, üst mahkeme olan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından değerlendirilecek.

Balbay: Ülkeme hizmet etmek için özgürlüğümü istiyorum

İkinci ''Ergenekon'' davasının tutuklu sanığı Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay, ''CHP İzmir Milletvekili ve yurtsever bir yazar olarak ülkesine hizmet etmek için özgürlüğünü istediğini, ancak mahkemenin buna yasak koyduğunu'' bildirdi.

Balbay, avukatları aracılığıyla basına ulaştırdığı açıklamasında, mahkemenin kararını bütün duygularını bir kenara koyup dinlediğini ve okuduğunu belirterek, kararla, millet iradesinin, TBMM'nin yasama gücü ve işlevinin, siyasi partilerin demokrasinin vazgeçilmez unsurları olduğu ilkesinin hiçe sayıldığını savundu.

Başta ''masumiyet karinesi'' ve ''tutuksuz yargılama esastır'' ilkesi olmak üzere, bütün temel hukuk kurallarının hiçe sayıldığını öne süren Balbay, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
''Tutukluluğumun devamına karar veren üyeler, benim tahliye talebimi okumamış. Ben, milletvekili seçildiğim için tahliye istemedim. Mahkemenin, 'kaçma', 'delilleri karartma' gibi gerekçelerinin gelinen noktada mahkeme açısından da ortadan kalktığını ifade ettim. Ben, CHP İzmir Milletvekili ve yurtsever bir yazar olarak ülkeme hizmet etmek için özgürlüğümü istiyorum. Mahkeme heyeti buna yasak koyuyor. Türkiye'de ilk kez hakkında hiçbir mahkumiyet kararı olmayan bir milletvekili, kanıtlanmamış iddialar nedeniyle hapiste tutulmaktadır. Bu, olağanüstü bir durumdur. Bu, yargının demokrasiye, demokrasinin en önemli kurumu olan Meclis'e müdahalesidir. Her şeye rağmen demir parmaklıkların arkasında adaleti bekliyorum.''
cumhuriyet portal
seyyah1906

istanbul'dan milletvekili seçilen engin alan'ın tahliye talebi reddedildi bahçeliden sert tepki

Balyoz Planı davası kapsamında tutuklu olarak yargılanırken MHP'den İstanbul Milletvekili seçilen emekli Korgeneral Engin Alan'ın tahliye talebi reddedildi.
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, taleplerin ardından verilen arada Alan'ın avukatı Ayhan Nacak tarafından yapılan tahliye talebine ilişkin dilekçeyi de inceledi.
Mahkeme heyeti, Alan'ın tahliye talebini kabul etmedi.

Erdoğan "gideceği yeri o da buldu" demişti!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Alan hakkında, geçtiğimiz mayıs ayında ATO'da yaptığı konuşmada, "Bir ülkenin başbakanı anma törenine gider de bir Korgeneral ayağa kalkmaz mı. Kalkması gerekir. Kalkmadığı takdirde bedelini öder. Bedelini de ödedi. Çanakkale’de anma törenlere gidiyoruz bu beyefendi ayağa kalkmadı. Ondan sonra gereği yapıldı o ayrı mesele. Ama şimdi bakın gideceği yeri o da buldu" demişti.

Bahçeli'den ağır tepki

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, tahliye taleplerini reddeden mahkeme kararlarının milli iradeye saygı, Türk demokrasisi, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı açısından "esef verici bir garabet" olduğunu belirterek, "Mahkemelerin keyfi yorum ve tasarruflarının önüne geçmek için gerekli yasal düzenlemelerin TBMM'nin öncelikli konusu olarak biran önce hayata geçirilmelidir" dedi.

Bahçeli, seçilmiş milletvekillerinin tahliye edilmemesiyle ilgili yargı kararları hakkında yazılı bir açıklama yaptı. 12 Haziran 2011 seçimlerinde milletvekili seçilen Mehmet Haberal, Mustafa Balbay ve Engin Alan'ın tahliye taleplerini reddeden mahkeme kararlarının, milli iradeye saygı, Türk demokrasisi, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı açısından "esef verici bir garabet" olduğunu savunan Bahçeli, "AKP iktidarının vesayeti altında siyasallaşan güdümlü yargının hazin bir örneği olan bu kararlarla, egemenliğin yegane kaynağı olan milli iradeye, demokrasiye ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne meydan okunmuştur" dedi. Bahçeli şöyle devam etti:
"Türkiye, milli iradeyi hiçe sayan, tanımadığını ilan eden hukuk dışı bir yargı müdahalesiyle karşı karşıyadır. Adalete olan güven duygusu çok ağır yara almıştır. Milli irade gaspı olan bu kararlarla yargı krizi, demokrasi krizine ve siyasi krize dönüşmüştür. Bu vahim durum karşısında Sayın Cumhurbaşkanının, Başbakan ve AKP yöneticilerinin sessiz, suskun ve tepkisiz kalmaları, ileri demokrasi anlayışlarının ne olduğunun hazin bir göstergesidir. Bugün yaşanan krizin hukuki süreçler içinde aşılamaması halinde siyaset kurumu bu duruma müdahale etmek zorundadır. Bunun için yapılması gereken, mahkemelerin keyfi yorum ve tasarruflarının önüne geçmek için gerekli yasal düzenlemelerin TBMM'nin öncelikli konusu olarak biran önce hayata geçirilmesidir. Burada en büyük görev ve sorumluluk Meclis çoğunluğu nedeniyle Başbakan'a ve AKP'ye düşmektedir. Başbakan'ı bu konuda sorumlu davranmaya ve gerekli girişimleri başlatmaya davet ediyorum."
cumhuriyet portal

6/23/2011

seyyah1906

haberal ve balbay için tahliye kararı ret edildi mahkeme başkanı şerh koydu

Köksal Şengül başkanlığındaki İstanbul 13. Ağır Mahkemesi'nce alınan kararda, üye hakimler Hasan Hüseyin Özese ve Sedat Sami Haşiloğlu'nun, dosya kapsamı sanıklara iddianamede ayrı ayrı isnat edilen suçlamalar ve bunlarla ilgili sevk maddeleri, delillerin tamamen toplanmamış olması ve dosyadaki belgeler ve raporlar atılı suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve varlığının devam etmesi ve bu suçların CMK'nın 100/3. maddesinde sayılan suçlardan olması ve bir kısım sanıkların halen savunmalarının alınmamış olmasından ötürü taleplerin reddine şeklinde oy kullandıkları belirtildi.
Üye hakimlerin, "herhangi bir yasal dayanağı olmayan tahliye taleplerinin reddine" şeklinde ifade kullandıkları kararda ayrıca kararın bir örneğinin de TBMM başkanlığına gönderilmesine karar verildiği bildirildi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengül'ün ise verdiği muhalefet şerhinde her iki sanığın da savunmalarının alındığını ve sanıklardan Haberal için 9 Nisan 2010 tarihi, Mustafa Balbay için ise 26 Aralık 2009 tarihinden itibaren sanıklara isnat olunan suçların vasıf ve mahiyetlerine, dosyada mevcut delil durumlarına, sorgu ve savunmalarındaki anlatımlarına, üzerlerine atılı suç vasıflarının değişme ihtimaline, tutuklamadan beklenen gayenin sağlanmış olup, bu aşamadan sonra kaçma, saklanma ve delilleri karartma şüphelerinin bulunmamasına ve de gerekirse haklarında adli kontrol uygulamasının da düşünülebileceği ve bireysel olarak da sanık Mehmet Haberal'ın yaşına, sosyal ve mesleki konumuna ve sağlık durumuna, diğer sanık Mustafa Ali Balbay'ın da toplum içerisindeki konumu da dikkate alınarak, her iki sanığın da tahliyeleri yönünde oy kullandığı ifade edildi.

SEBAHAT TUNCEL'İ ÖRNEK GÖSTERDİ
Şengül kararında, "Şöyle ki TBMM üyeliğine yasal bir seçim sonucu ve demokratik yollardan seçilen bu kişilerin kazanmış oldukları bu nitelikleri sebebiyle kaçma, saklanma ve delilleri karartma ihtimalleri de kalmamıştır. Ayrıca CMK'nın 100/3. maddesinde belirtilen katalog suçlarda bile tutuklama varsayım olarak ifade edilmiş ve bu şekilde bu suçlamalar kesin tutuklama sebebi olarak da gösterilmemiştir. Kaldı ki aynı suçlamalarla yargılaması tutuklu olarak yapılmaktayken 22 Temmuz 2007 tarihindeki genel milletvekili seçimlerinde bağımsız milletvekili seçilen Sebahat Tuncel isimli kişi anayasanın 14. maddesi doğrultusunda değil, milletvekili seçilmesinden dolayı kazanmış olduğu temsil niteliğinden dolayı da tahliye olmuş ve son seçime kadar da parlamento da görev yapmıştır. Bu durumda AİHM kararlarındaki açık kriterlerle birlikte bir emsal olarak değerlendirilmesi gerekir. Yukarıda açıkladığım nedenlerden dolayı daha önce ifade ettiğim tahliye gerekçelerine ilave olarak her iki sanığın TBMM'ye üye olarak seçilmiş olmaları karşısında bu kişilerin, bu niteliklerinden dolayı da artık kaçma, saklanma ve delilleri karartma şüphelerinin de kalmamış olduğu dikkate alındığında ve Haberal ve Balbay'ın tahliyelerine karar verilmesi yönünde oy kullanarak aksi yönde oluşan çoğunluk görüşüne muhalifim" ifadelerini kullandı.

9 sayfalık kararda, "taleplerin konusu", "mahkememizde görülmekte olan 2009-191 esas sayılı davada talepte bulunan sanıklara isnat edilen eylemler ve istenen sevk maddeleri", "daha önce sanıkların tutukluluk halleriyle ilgili olarak mahkememiz tarafından yapılan değerlendirmeler", "1982 anayasası bakımından taleplerin değerlendirilmesi", "Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin aynı nitelikte verdiği emsal kararları ve bu kapsamda taleplerin değerlendirilmesi", "gerekçe", "iddia makamının vermiş olduğu mütalaasında", "sonuç olarak" başlıkları altında değerlendirme yapıldı.
mynet

6/21/2011

seyyah1906

leyla zana'nın 10 yıllık hapis cezası savunması eksik gerekçesiyle bozuldu

Mahkemenin çeşitli tarihlerde yaptığı 9 ayrı konuşma nedeniyle Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde "Silahlı terör örgütünün propagandasını yapmak" suçundan yargılanan Leyla Zana'ya, 10 yıl hapis cezası vermesi üzerine dosyaya itiraz edildi.

Bunun üzerine dosya temyiz talebinin kabul eden Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ne geldi. Temyiz talebini kabul eden daire, Zana'ya 10 yıllık mahkumiyet veren kararı usul yönünden bozdu. Yargıtay 9. Ceza Dairesi bozma gerekçesini Zana'nın eksik savunmasına bağladı. Dosya, yeniden Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilecek. Zana'nın savunmasının alınmasından sonra yeniden karara bağlanacak.
cumhuriyet portal