En Yeniler
parlamento etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
parlamento etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10/21/2012

seyyah1906

Burhan Kuzu:muhalefet partileri tonlarca gensoru verdiler. Ne oldu

TRT Türk'de yayınlanan Görüş Farkı programına katılan TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, Kürtçe eğitimi şeytana uymak olarak değerlendirdi.

Programda Anayasa çalışmalarını anlatırken, "Yarın BDP her zamanki gibi şeytana uyar da anadilde eğitim isterse ne olacak?" diye soran Kuzu, program sunucusu Ömer Şahin'in, "Anadilde eğitim şeytana uymak mı?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Memleket bakımından ben öyle görürüm. Çünkü bu memleketi o böler. Her türlü özgürlük tamam; bakın Amerika bunu bir kez denedi, bir eyaletinde denedi. İspanyolcanın yoğun olduğu bir yerde iki sene uyguladı baktı ki eyalet elden gidiyor, hemen İngilizce eğitimine tekrar döndü. Eğitim dili böler. Bu budur yani. Dolayısıyla her türlü özgürlük tamam ama bunu ayrı tutmak gerek. Başbakan da bunu çok net olarak vurguladı."

Kuzu, aynı gün İstanbul Pendik'te Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Her Yönü İle Başkanlık Sistemi" konulu konferansta da "şeytana uymak" ifadesini, bu sefer verilen gensorularla ilgili kullandı. Parlamentoda denetimin olmadığına dikkat çeken Kuzu, "Parlamentonun olduğu yerde Başbakan var. Kuvvetler ayrımı diye zinhar yok. Yasama, yürütme konusunda hiçbir ayrım yok. Başka türlü çalışmaz. Şimdi sık sık sorular var. Gen soru veriliyor. Bugüne kadar muhalefet partileri tonlarca gensoru verdiler. Ne oldu sonuç? Sıfır. Tabii ki sıfır olacak. Neden ben kabul edeyim ki bunu. Neden kabul edeyim, şeytana uymak gibi bir şey olur bu. Dolayısıyla arkadaşlar parlamentoda kesinlikle denetim diye bir şey yoktur." mynet

11/22/2011

seyyah1906

kılıçdaroğlu garibanın çocuğu askere varlıklının çocuğu 30 bin karşılığında al tezkere



chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu'nun bedelli askerlik konusunda yaptığı eleştiri kılıçdaroğlu garibanın çocuğu askere varlıklının çocuğu 30 bin karşılığında al tezkere adam gibi adamsan palavracı değilsen doğru konuşuyorsan çıkacaksın bu yasayı parlamento kabul ederse senin milletvekillerin kabul ederse referanduma götürelim.

10/13/2011

seyyah1906

chp milletvekili isa gök mecliste yemin ederken akp'lilerden diz çök sesleri

CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, TBMM Genel Kurulu'nda yemin etti. Gök, tutuklu milletvekillerinin parlamentoya gelmelerinin önündeki engellerin kaldırılması için toplanan 5 bin imzanın yer aldığı dosyayı Meclis Başkanvekili Mehmet Sağlam'a verdi.
Genel Kurul'da 'diz çök' sesleri yükseldi

Kürsüye yemin etmek için gelen Gök'e, AKP sıralarından, "diz çök, diz çök" sesleri yükseldi. Gök'te, "Eğer söyleyecek bir sözünüz varsa buradan konuşun" diyerek karşılık verdi. AKP sıralarından gelen tepkilerin devam etmesi üzerine Gök, oturumu yöneten Meclis Başkanvekili Mehmet Sağlam'a, "Sol tarafınıza sahip olun" dedi.

AKP sıralarından, "Anca gidersin, hadi, 6 ay oldu" yükselen seslere karşılık CHP sıralarından da, "Niye rahat durmuyorsunuz, yemin edecek" yanıtı geldi. Tartışmaların ardından Gök, yemin etti ve ardından tutuklu milletvekilleri için toplanan 5 bin imzanın yer aldığı dosyayı Mehmet Sağlam'a verdi. Ancak Gök'ün bu hareketine AKP sıralarından tepki geldi.

9/02/2011

seyyah1906

ilhan cihaner deniz feneri soruşturması akp'ye ulaştı yada ulaşmak üzereydi

CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner, "Sözde yargıya müdahale olmayacaktı, sözde yargı bağımsız olacaktı. Ama ’Deniz Feneri’ gibi, belki de Türk hukuk sisteminin uluslararası saygınlık noktasında da sınav verdiği bir soruşturmada, yargıya doğrudan doğruya müfettişler eliyle, HSYK eliyle müdahale ediliyor. Deniz Feneri soruşturması AKP’ye ulaştı ya da ulaşmak üzereydi, onun için ’dur’ demek gerekiyordu" dedi.
Mersin’in CHP Yenişehir İlçe Teşkilatı’nın daveti üzerine kente gelen İlhan Cihaner, partilileriyle bayramlaştı. Burada yaptığı konuşmada AKP’yi eleştiren Cihaner, siyasi iktidarın sadece yurt içinde değil, yurt dışında da ülkeyi belirsizliğe sürüklediğini söyledi. Cihaner, ’Yurt da sulh cihan da sulh’ demiş geleneğin temsilcisi olan bir ülkenin, adeta emperyalist emellerin payandası konumuna geldiğini savundu. Hükümetin, Libya ve Suriye’deki olaylar konusunda sergilediği politikaların bunun bir göstergesi olduğunu ileri süren Cihaner, şöyle devam etti:

"Onun için her yerde tekrarlıyorum, CHP’ye, CHP’lilere her zamankinden çok daha fazla görev düşmektedir. Sadece bahsettiğim emperyalist politikaların taşıyıcısı, payandası olması değil, yurt içinde de aydınlıktan yana, iyiden yana ne varsa süratle tahrip etmekte bu siyasi iktidar. Düşünün, yeni oluşmuş bir parlamento var, üstelik yıllardır milli irade söylemleriyle bu oyu almış bir siyasi iktidar var ama adeta demokrasinin başına bir torba kanunu geçirmiş durumda ve yeni oluşmuş bir parlamento olmasına rağmen ’kanun hükmünde kararnamelerle’ ülkeyi yönetmeye çalışıyor. Onun dışında her alanda özgürlüklerin daraltıldığı bir iklime son sürat gitmekteyiz. En son yalnızca muhalif oldukları için baskına uğrayan siyasi partiler, gazeteler, televizyon kanalları var. Yalnızca ’kahrolsun faşizm’ sloganı attığı için terör örgütü sıfatı ile tutuklanan gençler var. Parasız eğitim istediği için hala tutuklu olan gençler var. En çok milli irade dediği halde birçok parlamenterin Meclis’e gitmesinin önünü açmayan, bu yolda direnen bir siyasi iktidar var. Onun için CHP’nin sorumluluğu her zamankinden çok daha fazladır."

DENİZ FENERİ SORUŞTURMASI

Gazetecilerin Deniz Feneri soruşturmasındaki savcıların görevden alınmasıyla ilgili sorusunu da yanıtlayan Cihaner, bunun ilk olmadığını, siyasi iktidarın, topluma mutlak olarak egemen olduktan sonra izin vermediği hiçbir şeyin gerçekleşmesini istemediğini dile getirdi. ’Bağımsız yargı, yargının bağımsızlaştırılması’ konusunun, 12 Eylül referandumunda yapılan değişliklerde en çok kullanılan argüman olduğunu da hatırlatan Cihaner, şunları söyledi:

"Sözde yargıya müdahale olmayacaktı, sözde yargı bağımsız olacaktı. Ama gördük ki yeni HSYK oluştuktan sonra Kars’ta, ’İnsanlık Anıtı’ndaki hakimlerin değiştirilmesinden tutun, İstanbul’daki Ergenekon davasında vicdani kanaatlerini tahliyeden yana kullanan hakimlerin uydurma gerekçelerle sürülmesine kadar bir çok noktada yargıya müdahale ettiler. Benim yaptığım soruşturmada da benzer bir müdahale vardı ve ben defalarca iddia ediyorum, oradaki mali yolsuzluğun boyutu belki de ’Deniz Feneri’ni katlayacak boyutta idi, onu da ört bas ettiler."

"Deniz Feneri soruşturması ile ilgili yapılan muamele, kabul edilebilir bir şey değil" diyen Koşaner, şöyle devam etti:

"İktidar işine geldiği zaman falanca savcının adı geçtiği zaman, ’Onun kılına bile dokundurtmayız’ diyor, benzer şekilde daha evvel görevden alınmış, haklı haksız kişilerin mesleğe iadesi çok dramatik bir şekilde gerçekleştiriliyor ve bu anayasa değişikliğinin yapılmasında en önemli argümanlardan biri oluyor. Ama şu anda benzer şekilde aynı sıkıntıyı yaşayan yüzlerce yargıç, savcı olduğu halde bunu maalesef toplumun gözünden de kaçırıyor ve en son gördüğünüz noktada da ’Deniz Feneri’ gibi, belki de Türk hukuk sisteminin uluslararası saygınlık noktasında da sınav verdiği bir soruşturmada, doğrudan doğruya müfettişler eliyle, HSYK eliyle müdahale ediliyor. Kabul edilebilir bir şey değil, anlaşılıyor ki soruşturma AKP’ye ulaştı ya da ulaşmak üzereydi, onun için ’dur’ demek gerekiyordu.

Bunu hemen benzer iddialar olan diğer soruşturmalardaki hakim, savcılarla ilgili yapılan muamelelerle karşılaştırın. Yüzlerce şikayet olduğu halde, kötüye kullanma iddiaları olduğu halde, delil uydurma iddiaları olduğu halde, gizli kalması gereken bilgilerin servis edilmesi bir vaka olduğu halde onlara hiç dokunulmadı ama ne hikmetse Deniz Feneri soruşturmasında süratle soruşturma izni verildi ve oradaki savcıların yetkileri kaldırıldı ve HSYK yedek üyesi olan bir savcının sorumluluğuna verildi. Kabul edilebilir bir şey değil, bu artık Türkiye’de referandumdan bu yana rejim değiştirme, sistem değiştirme operasyonunun ne noktaya geldiğinin, siyasi iktidarın gözünün ne kadar karardığının son göstergesi olsa gerek."

7/08/2011

seyyah1906

kılıçdaroğlu hepimizin şikayetci olduğu bir konuyu çözmüyoruz niye çözmüyoruz?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'e, yemin krizinin çözülmesi için grup başkanvekilleriyle ortak çalışma yapılmasını önerdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'i makamında ziyaret etti. Görüşme yaklaşık bir saat sürdü. CHP Genel Başkanı'na, Grup başkanvekilleri Emine Ülker Tarhan, Muharrem İnce, Mehmet Akif Hamzaçebi ve İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın eşlik etti. Ancak görüşme baş başa gerçekleşti.
"Uzun uzun konuştuk"

Basının içeri alınmadığı görüşmenin ardından CHP Genel Başkanı, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Basın mensuplarının, "Kriz çözülebiliyor diyebilir miyiz?" sorularına CHP Genel Başkanı, "Kendisini kutlamak için gitmiştim ama bu konuda açıldı. Bu konuyu da uzun uzun konuştuk" dedi. Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"Sayın Başkan, bu konuda sorunun çözümüyle ilgili olarak düşüncelerimi sordu. Kendisine düşüncelerimi aktardım. Bu sorunun Türkiye'nin bugüne kadar yaşadığı demokratik anlamda ciddi sorunlardan biri olduğunu vurguladım. Cumhuriyet tarihinde ilk kez parlamentonun seçilmiş, hüküm giymemiş yani mahkum olmamış ama tutuklu milletvekilleriyle girdiğini bu sürecin demokrasi ayıbı olduğunu, bunun Türkiye'nin sorunu olmakla beraber bu sorunu biz uygar ülkelerde de anlatmakta zorlanabileceğimizi ifade ettim. Gerek BM gerek AİHS gerek Anayasa'nın 90. maddesi gereği hukukun üstünlüğünün ne kadar önemli olduğunu vurguladım."

"Meclis'i boykot etmiyoruz"

CHP'nin Meclis'i boykot etmediğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"CHP'nin bu tavrının Meclis'i boykot olarak adlandırılmaması gerektiğini, bu tavrımızın özünde insan haklarının yattığını, çünkü seçme ve seçilme hakkı insan hakkıdır. Bu milletvekilleri mahkum değildir, sadece tutukludur. Parlamentoya gelip yemin etmeleri gerekir. Önlerinde bir anayasal engel yok, yasal engel yok, uluslar arası sözleşmelerden kaynaklanan bir engel yok, engel sadece takdir hakkıyla ilgili bir engeldir. Ve bu sorun yasama organının temel sorunlarından birisidir. Biz hiçbir zaman parlamentoyu kilitlemek, parlamento çalışmasın diye özel bir çaba harcamak gibi özel bir düşüncemiz olmadı. Böyle bir anlayışımız da olmadı. Parlamentoya saygımızın gereği olarak yemin etmedik ama geldik, parlamentoda Genel Kurul'da bulunduk. Amacımız Türkiye'deki bu demokrasi ayıbını gidermekti. Ve Sayın Başkan'a şunu da söyledim. Aslında hükümetin bize teşekkür etmesi lazım. Nedeni de şu, eğer bir demokrasi ayıbını ortadan kaldırıyorsak Türkiye Cumhuriyetini batı dünyasında demokrasisi gelişmiş bir ülke konumuna getirmek istiyoruz, amacımız o. Kimsenin kalkıp da batıda bize Türkiye'de neden hapiste milletvekilleri var demesin diye."

"Bu sorunu çözelim"

TBMM Başkanı'na tutukluluk süresi konusunu da aktardığını ifade eden CHP Genel Başkanı, "Hepimizin şikayetçi olduğu bir konuyu çözmüyoruz, niye çözmüyoruz, biz ortak aklımızı niye egemen kılmıyoruz, bir araya gelelim ve bu sorunu çözelim" dedi.

Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"Sayın Başkan'a ben başka bir konuyu daha da ifade ettim. Bir olay düşünün dedim. Sayın Başbakan uzun tutukluluk sürelerinden şikayetçi, Sayın Cumhurbaşkanı uzun tutukluluk sürelerinden şikayetçi, AB uzun tutukluluk sürelerinden şikayetçi, anamuhalefet olarak biz ve diğer muhalefet partileri uzun tutukluluk sürelerinden şikayetçi yani hepimizin şikayetçi olduğu bir konuyu çözmüyoruz, niye çözmüyoruz, biz ortak aklımızı niye egemen kılmıyoruz, bir araya gelelim ve bu sorunu çözelim. Biz çözümsüzlük değil, bunu bir bilek görüşü olarak görmekte yanlış, bu bir demokrasi sorunudur. Bir insan hakları sorunudur. Ve bu sorunu biz çözmeyeceksek anayasa gibi devasa bir alanı nasıl bir araya gelip çözeceğiz. O açıdan kendileri bu sorunun çözümüne katkı vereceklerini ifade ettiler. Kendilerine teşekkür ettim. Sorunun çözümüne kim katkı verirse ona şükran borçluyuz. Katkı özelikle şu açırdan olacak. Türkiye'de demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü kuralını egemen kılıyoruz demektir."

Dörtlü zirve önerisi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e önerdiği teklifi TBMM Başkanı'na da yaptığını ifade eden CHP Genel Başkanı, şöyle dedi:
"Sayın Cumhurbaşkanı da sormuştu, onada önermiştim. Aynı öneriyi Sayın Başkan'a da yaptım. Bu konunun çözümüyle ilgili olarak grup başkanvekilleri davet edilir, onlar bir araya gelirler, otururlar, sorunun çözümüyle ilgili iradelerini beyan ederler. Ve bu süreci hızlandırmış olur. Bu da bir bizim talebimiz olarak kendilerine aktarıldı. Sayın Başkan tabii dedi, grup başkanvekillerini davet ederim, konuşuruz, madem böyle bir talep var, bu uygulanabilir."

"Ne zaman yemin edeceksiniz?" sorusuna ise CHP Genel Başkanı, "Bu kadarlık açıklama yapmam yeterli" demekle yetindi.

Çiçek'in açıklamaları

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, ''CHP ve BDP'nin kararlarını gözden geçirmesini'' isteyerek, ''(Onları) Olumlu bir başlangıç yapmaya, yeni bir sayfa açmaya davet ediyorum'' dedi.

Çiçek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, yarın, TBMM'de 61. Hükümetin programının okunacağını anımsattı. TBMM Başkanı Çiçek, ''Yemin etmediği takdirde CHP yok, BDP yok. Bu hoş bir görüntü değil'' dedi.

''Milleti daha üzmeye kimsenin hakkı olmadığını'' ifade eden Çiçek, ''En başta CHP olmak üzere, BDP'yi de kararlarını bir kez daha gözden geçirmeye; suyun kendi mecrasında akması hususunda yeniden kararlarını bir defa daha dönüp bir olumlu başlangıç yapmaya, vakit çok fazla da geçmeden yeni bir sayfa açmaya davet ediyorum'' çağrısında bulundu.

Kılıçdaroğlu'ndan yeni açıklama

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in grup başkanvekillerini çağıracağını ifade ettiğini söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM'deki makamından ayrılırken basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"Cemil Çiçek, komisyona çağrı yaparsa tavrınız nasıl olacak?" sorusuna CHP Genel Başkanı,"Komisyon değil arkadaşlar, grup başkanvekilleri" dedi.

"Buna ilişkin çağrı yaparsa yemin edecek misiniz?" sorusuna da Kılıçdaroğlu, "Bir bakalım arkadaşlar, önce bir görelim, bakalım" demekle yetindi.

"Bu yönde bir adım bekliyorsunuz ama değil mi, grup başkanvekillerini çağırmasını" sözüne de CHP Genel Başkanı, "Zaten söyledi, çağıracağını ifade etti" dedi.

7/06/2011

seyyah1906

mustafa elitaş inadı direnmeyi bırakın bugün önünüzde fırsat var yemininizi edin

AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, TBMM'de gazetecilerin sorularını yanıtladı. Başbakan Erdoğan'ın CHP'lilere yönelik ara seçim restinin sorulması üzerine Anayasa ve İçtüzükte ara seçimle ilgili şartların açık olduğunu, TBMM'deki sandalye sayısının yüzde 5 oranında boşalması halinde, Başkanlığın Genel Kurula sunuşu ile birlikte 3 ay içinde ara seçim yapılabileceği yönünde hüküm bulunduğunu kaydetti. Bir ay içinde 5 birleşim boyunca Meclis'e gelmeyen milletvekillerinin, milletvekilliğinin düşürülmesi ile ilgili hükmü de hatırlatan Elitaş, bu durumdaki milletvekillerinin karma komisyonda ve Genel Kurul'da savunma haklarının olduğunu kaydetti. Elitaş, "CHP'nin 4 yıl daha parlamentoya gelmeyeceğiz şeklindeki tutumunu sürdürmesi halinde, bu partiye oy vermiş 11 milyon seçmene yapılan haksızlığa 'dur' demek için, Meclis Başkanlığı konuyla ilgili değerlendirme yapabilir. Parlamentoda oturup da yemin etmemiş milletvekilleri 'gelmemiş' sayılır. Bir ay içinde 5 birleşim gelmezlerse yok sayılacaklarından, Meclis Başkanlık Divanı'nın doğrudan doğruya karma komisyona bilgi vermesi gerekir" diye konuştu.
Yemin etmeyen milletvekillerinin iki oturumdur yok sayıldığını savunan Elitaş, bugün yapılacak teskere görüşmeleriyle bunun üç olacağını söyledi. Elitaş şöyle konuştu:
"Arkasından RTÜK ile ilgili seçim var, bu da dört olur. Sonra hükümet programı var. O da güven oylaması olduğu için beş olur. Bu anlamda baktığımızda, inatla bu bir noktaya ulaşılamayacağı görülür. 'İnadı, direnmeyi bırakın bugün önünüzde fırsat var yemininizi edin ve görevinize başlayın' diyoruz. Ama bunu da yapmazlarsa herhalde 15 Temmuz tarihi son tarih olur. 1 Ekim tarihinde parlamento açılırsa ve o gün itibariyle Başkanlık Divanı bu konuyu değerlendirip karma komisyona gönderirse herhalde iş işten geçmiş olur."

CHP'lilerin Genel Kurul'da 'misafir' olarak yer aldıklarını da savunan Elitaş, "İtiraz, yoklama talebi hakkı olmayan milletvekillinin Ankara il başkanından ne farkı var" diye konuştu. Ara seçimle ilgili bir soruya da Elitaş, "Onu şu anda söylemek mümkün değil ama İçtüzük ve Anayasanın emredici hükümleri varsa onu yerine getirmek lazım" karşılığını verdi. İnat etmenin fayda sağlamayacağını dile getiren Elitaş, "TBMM, 61'nci Hükümeti onaylayıp karar verecek. Ama var olup da varlıklarından haberdar olmayan sanal bir muhalefet partisi ile karşı karşıyayız. Sanal alemden gerçek aleme gelmesini tavsiye ediyoruz" dedi.