En Yeniler
parti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
parti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6/28/2011

seyyah1906

ak parti yöneticilerine kocaelide silahlı saldırı yapıldı iki yaralı var

Olayda iki yönetici de yaralanarak Anadolu Sağlık merkezi'ne kaldırıldı. Saldırganlar ise kaçtı. Olay saat 19.10 sıralarında meydana geldi.

Ediniler bilgilere göre AKP Çayırova İlçe Yönetim Kurulu üyesi olan Ali Yüksel, parti binasının yanında fırın ve pastanesi bulunan yine yönetim kurulu üyesi olan Murat Tunç'un yanına geldi.
Burada birlikte fırın önünde sandalyede oturup sohbet ederlerken olay yerine yürüyerek gelen iki kişi onlara yakın mesafeden kurşun yağdırdı.

Yüksel ve Tunç'un vücutlarına toplam 6 kurşun isabet etti. Silah sesleri üzerine vatandaşlar olay yerine koşarken, kimliği belirlenemeyen saldırganlar daha olay yerinden koşar adımlarla uzaklaştı.

Olay yerine güvenlik güçleri sevkedilirken, çevreyi 50 civarında polis sardı. Saldırganların şu ana kadar kimlikleriyle ilgili bilgi edinilemezken, Ali Yüksel ve Murat Tunç, Gebze Adadolu Sağlık Merkezi'ne kaldırılarak ameliyata alındı.
seyyah1906

ak parti hükümeti kurar sonrada haydi seçime der o zaman chp'liler ne yapacak

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay'a yemin etme yolu açılmadıkça Meclis'te yemin etmeyeceklerini açıkladı.
CHP'nin kararının parti için çok riskli olduğunu belirten Erdem şunları söyledi: "Sanıyorum ki muhalefet partisi bir azınlık hizbinin eline geçti, onun tesiri altında kaldı. Bazı konuşmalar oldu heyecanlı. Altı ay önce CHP'nin kapısından geçmeyenler de vekil şu anda. Onların etkisiyle -çünkü onlar politika bilmiyor- böyle bir karar alındı. Partiye yeni giren bazı arkadaşların etkisinde kaldılar. Bu karar ciddi bir karar. İlk gün girilmemiş olması CHP'nin tarihinde yok."
Riskli bir karar olduğunu söyleyen Erdem, "AK Parti vekilleri bugün yemin eder. Hükümeti kurar ve hükümet kurulduktan sonra da haydi seçime der. O zaman ben CHP'lilerin ne diyeceklerini merak ediyorum" dedi.

YİNE MEVCUT MAHKEMELER KARAR VERECEK
Erdem sözlerini şöyle sürdürdü: "Üç vekil tutuklu, onları yargılayan mahkeme bir, KCK'lıları yargılayan mahmeke iki, YSK üç. Hangi kanunu çıkarırsanız çıkarın bu kararlar orktadan kalkmaz. Nasıl ki, tahliye edilip edilmemelerine mevcut mahkeme karar verdi, yeni bir durum da olsa eski durumda seçilmiş olanın yeni duruma intibakını yine o yargı organları yapacaktır. Kolay bir şey konuşmuyoruz. Biri şöyle yapalım deyince çözülecek böyle bir durum yok.

BİR TAŞ ATILMIŞ...
Bir taş atılmış, çıkarılmaya çalışılıyor. CHP'nin böyle bir karar vermesi ilk defa oluyor. 60 senelik demokrasi tecrübesi olan bir ülkede, anamuhalefet partisinin acele kararla Meclis'e girmemesini benim aklım almıyor."
seyyah1906

bağımsız aday olanlar ne olacağını bile bile bu adımları attılar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tutuklu milletvekillerine ilişkin değerlendirmesinde, ''Başka aday adayı mı bulamadılar, başka aday mı bulamadılar da neden bu tür sıkıntıların olacağını bildikleri insanları aday yaptılar'' dedi.
Parmak izini kaydettirmek üzere TBMM'ye gelen Erdoğan, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, ''Gerek Hatip Dicle gerek Silivri'deki milletvekillerinin durumunun çözülmesi için bir öneriniz var mı?'' şeklindeki soru üzerine, bu konunun hepsinin yargı içinde yürüdüğünü söyledi.

Hatip Dicle ile ilgili konunun açık ve net bir şekilde ortada olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bu konuda Mart ayına dayanan bir süreç var. Mahkumiyet kararı var. Mahkumiyet kararı olanın durumu bellidir. Tutuklu olanlarla ilgili süreç bellidir. Aslında gerek siyasi partiler gerekse burada bağımsız aday olanlar ne olacağını bile bile bu adımları attılar. Bu gerçeği lütfen gözardı etmeyin.

Bu tür sıkıntıların olabileceğini bilerek bu adımları attılar. Başka aday adayı mı bulamadılar, başka aday mı bulamadılar da neden bu tür sıkıntıların olacağını bildikleri insanları aday yaptılar. Bu soruları neden sormuyorsunuz? Hiç aday mı yoktu? Sıkıntı buradan geliyor. Demek ki buralarda yasaları zorlamak suretiyle ülkede yeni yeni gerilimlere zemin hazırlamaktı.

Bu işler konuşulduğu zaman bizler de düşüncelerimizi kanaatlerimizi söyledik. 'Yanlış adım atıyorsunuz...' Bunların hepsini söyledik. Ama ne yazık ki bunların hiç biri yer bulmadı ve bugüne gelindi. Şu anda da yargının kararı ne ise buna herkes saygı duyacaktır.''

Erdoğan, Meclis çalışmalarını tatilde de sürdürme gibi bir karar olup olmadığının sorulması üzerine ''Yok. Bu kadar yorucu bir süreçten sonra bırakın da Parlamento da artık hakkı olan o tatilini yapsın. Öyle zannediyorum işlerimiz 15 Temmuzu bulacak'' dedi. Başbakan Erdoğan, yeni kabineyle ilgili soruya da ''Bu, ustalık döneminin kabinesi olacak'' yanıtını verdi.

Erdoğan daha sonra, bazı Bakan ve grup başkanvekilleriyle, Meclis girişinde bulunan bir odada görüştü.

6/24/2011

seyyah1906

baykala memleketi antalyadan şok 24 delegeden sadece 4'ü kurultay için imza verdi

Önder Sav ve Deniz Baykal'ın Kemal Kılıçdaroğlu'nu genel başkanlıktan indirmek için toplamak istedikleri kurultay istemi, Antalya'dan da destek bulamadı.
Gazetevatan'ın haberine göre; 24 kurultay delegesinden sadece 4'ü Sav ve Baykal'a destek vereceğini açıkladı. 20 delege ise "Kılıçdaroğlu'na karşı imza vermeyiz" açıklamasını yaptı.
Öte yandan, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'la yakın dostluğu bilinen Berhan Şimşek'in ise önümüzdeki günlerde Antalya'ya gideceği öğrenildi. Kurultay delegesi olmayan Berhan Şimşek'in CHP'li Belediye Başkanı Akaydın'ı ikna etmeye çalışacağı belirtildi. Hatırlanacağı üzere, Berhan Şimşek İstanbul İl Başkanlığı'na atandığında, kendisini kutlayan ve İl Başkanlığı'na çelenk gönderen ilk isim Mustafa Akaydın'dı.

Berhan Şimşek'in Antalya'ya "takviye güç" olarak gönderilmesi kararının ardından, kentteki delegeler de görüşlerini kamuoyuyla paylaşmaya başladı.

Deniz Baykal'ın önceki gün protesto edilmesinin ardından yaşanan şok, kurultay delegelerini de etkiledi.

Antalya Haber Ekspres Gazetesi'ne konuşan delegeler şöyle konuştu:

Mustafa Akaydın: (Büyükşehir Belediye Başkanı): Parti politikalarını ve seçim sonuçlarını değerlendirmek üzere Genel Başkan Kılıçardoğlu tarafından çağrısı yapılacak bir kurultaya 'evet' derim. Ancak, bunun dışında ve hele hele seçimli bir kurultaya hiçbir şekilde imza vermem.

Ercan Erkan (Muratpaşa İlçe Başkanı) : Partimiz, Türkiye genelinde başarısız olmamıştır. 8 aylık bir parti yönetimi yapabileceğinin en fazlasını yapmıştır. Bu nedenle olağanüstü Kurultay toplanmasını anlamlı bulmuyorum. Bunun için ikna olmuş değilim. Bu nedenle Kurultayın olağanüstü toplanması için imza vermeyeceğim.

Halil Arıkan (Kaş Eski İlçe Başkanı) : Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun değişimini hedef alacak bir olağanüstü Kurultayı gereksiz buluyorum. Bu gündemle toplanacak bir Kurultay için imza vermem. Ancak Parti Meclisinde bir yenileşmeye ihtiyaç var. Sadece bu amaçla toplanacak bir Kurultay için imza vermeyi düşünebilirim.


Burhan Emin Biçer (Döşemealtı İlçe Başkanı) : Başarılı olmak iktidar olmaktır. Bu anlamda partimizi başarılı görmek doğru değil. Ancak önceki dönemlerde alınan oylara bakıldığında sağlanan 6 puanlık artış başarıdır. Genel Başkanımız ve Parti Meclisimiz bu anlamda elinden gelen çalışmayı yapmıştır. Bu nedenle olağanüstü Kurultay için imza vermeyeceğim.

Enver Barış: CHP bu seçimden 6 puanlık bir oy artışı ile çıkmıştır. Bu iktidar olmaya yetmedi ancak önceki dönemin sonuçlarına bakılırsa başarılıyız denebilir. Bu anlamda hangi gerekçeyle olursa olsun olağanüstü Kurultay toplanmasını gereksiz buluyorum. Bu nedenle imza vermeyeceğim.

Barış Akıncı ( Elmalı Eski İlçe Başkanı) : Türkiye genelinde Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu'nun üstün çabası sonucu alınan sonuç bana göre başarıdır. 2007 seçim sonuçları itibariyle 6 puan artış azımsanamaz. Ancak aynı başarıyı Antalya için söylemek mümkün değil. Antalya'da seçim süreci Baykal tarafından iyi yönetilmemiştir. Bu anlamda olağanüstü Kurultayın toplanmasını doğru bulmadığımdan imza vermeyeceğim. Çünkü Baykal ve Sav ikilisinin muhalefet çalışmalarını samimi bulmuyorum.

Önder Çalık (Akseki İlçe Başkanı) : Antalya'da maalesef başarısız olduk. Bunun da nedeni aday listesindeki sıkıntılar ve Baykal'ın seçim sürecini yanlış yönetmesidir. Türkiye genelinde ise Partimiz istenilen ve beklenen hedeflerine ulaşamamıştır ancak geçmişe göre değerlendirdiğimizde başarılı bir seçim sonucu alınmıştır denebilir. Bu nedenle seçim sonuçlarını değerlendirmek amacıyla bir Kurultay toplanabilir ancak bu Kurultay asla seçimli bir Kurultay olmaz. Buna imza vermem.

Ali Çırpıcı: Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nu başarılı bulduğumdan bir dönem daha görevinde kalmalı. Bu amaca dönük bir olağanüstü Kurultayı gereksiz buluyorum ve imza vermeyeceğim.


Ahmet Daloğlu (Korkuteli Eski İlçe Başkanı) : Antalya özelinde pek de başarısız değiliz. Çünkü oy oranımızı 2007'ye göre artırmış durumdayız. Türkiye genelinde de başarısız olduğumuz söylenemez. Ancak hedeflerimize ulaşamadık yinede. Olağanüstü Kurultayın toplanması ile ilgili olarak partimin ilçedeki üyelerinin eğilimine ve ilde oluşacak genel tavra göre karar vereceğim.

Giray Ercenk: Antalya'da alınan sonucu başarılı bulmuyorum. Süreç doğru yönetilmedi. Seçilen her milletvekili benim milletvekilimdir ve sahiplenirim elbette. Ancak seçimde bu sonucun çıkmasında liste sorunu olduğu da bir gerçektir. Türkiye genelinde ise partimin aldığı sonucu başarılı buluyorum. Zaten bizlerdeki beklenti de bu civarlardaydı. Ben 2 ay önce bu sonucu alacağımızı çeşitli toplantılarda dile getirmiştim. Bir Kurultayın toplanması belki gereklidir ancak alelacele bir olağanüstü Kurultayın toplanmasını ise doğru bulmuyorum. Bunun için gelişmeleri yakından izleyerek buna göre karar vermek istiyorum.

Zeki Durmaz (Parti Meclisi Üyesi) : Seçim sonuçları Antalya'da başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bunda hazırlanan aday listesinin olumsuzlu kadar Baykal'ın süreci doğru yönetememesi de çok önemli etkendir. Türkiye genelinde ise partimiz başarılıdır. 2007'ye göre yüzde 6'lık bir artış kesinlikle başarılı olarak kabul edilmelidir. Hiç kimse 3-4 ayda oluşan bir Genel Merkez ekibinden ve 8 aylık bir Genel Başkandan iktidar olmayı zaten beklememeli. Bu anlamda Kurultayın olağanüstü toplanmasını gereksiz bulduğumdan imza vermeyeceğim.

Dilek Engin (Kumluca İlçe Başkanı) : Antalya'da alınan seçim sonucu için üzgünüm. Daha iyi sonuçlar alınabilirdi. Ancak Türkiye genelinde Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu sayesinde seçimlerden başarılı çıktık diyorum. Elbette hedef iktidardı ama kısa sürede göreve gelen bir Genel Başkanın ve ekibinin bundan daha iyi sonuç alması zaten zordu. Bu nedenle olağanüstü Kurultayın toplanmasını gereksiz bulduğumdan imza vermeyeceğim.

Makbule Güneylioğlu: Kemal Bey başarısız değil. kısa bir süre içinde ancak bu kadar iyi bir sonuç alınabilirdi. Her aklıselim bunu zaten görmeli. Bir yıl içinde hem referandum, hem seçim kampanyalarını yürütmek ve 81 ile gitmek bence başarıdır. Ancak Kurultayın olağanüstü toplanıp toplanması ile ilgili kararımı örgütümle veririm.

Yusuf Meriç: CHP, Antalya'da başarısız olmuştur. Bunun da nedenli öncelikle Baykal'ınn hazırladığı aday listesindeki sıkıntılardır. Bir diğer neden de İl Başkanının yetersizliği ve basiretsizliğidir. Türkiye genelinde ise alınan sonuç başarıdır. CHP, 1992 yılında yeniden açıldıktan sonra girdiği seçimlerde hep hezimete uğramış ve ilk kez en yüksek oyu almıştır. Bu nedenle Kurultayın olağan üstü toplamasına imza vermeyeceğim. Kurultay doğal sürecinde yapılmalı.

Abbas Tarakçı (Manavgat İlçe Başkanı) : Türkiye genelinde alınan sonuç Antalya'ya aynen yansımıştır. Yani hedeflenen, tabanın beklediği sonuçlar alınamamıştır. İstenilen ve beklenen bu değildi. Ancak partimin kamuoyunda sürekli Kurultaylar partisi olarak anılmasından rahatsız olduğum için olağanüstü Kurultaya imza vermeyi düşünmüyorum.

Kemal Yüksel (Kemer İlçe Başkanı) : Gerek genel olarak, gerekse Antalya özeli olarak istenilen hedeflere ulaşılamadı. Bu anlamda başarılıdır denilemez. Ancak 2007 seçim sonuçlarına göre bir artış olduğu da gerçektir. Kurultayın olağanüstü toplanması ile ilgili olarak şu anda bir kakarım yok. Bu konuda tüm ilçe başkanları ve il Kurultay Delegelerinin ortaklaşa yapacakları toplantıda alınacak karar göre değerlendireceğim.
cumhuriyet portal
seyyah1906

yeni milletvekili hakan şüküre hatip dicle sorusu cevap gündemi takip edemedim

AK Parti İstanbul Milletvekili Hakan Şükür, "Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesi ve BDP’li milletvekillerinin Meclis’e gitmeme kararı almasını" nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine "Gündemi takip edemedim. Bunun değerlendirmesini bizim büyüklerimiz, bakanlarımız, tecrübeli büyüklerimiz yapıyordur" dedi.

Şükür, eşi Beyda Şükür ile Milano’dan İstanbul’a gelişinde Atatürk Havalimanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Eşinin rahatsızlığı nedeniyle yurt dışına gittiklerini ifade eden Şükür, bu nedenle milletvekili mazbatasını henüz alamadığını söyledi. Şükür, "Seçilenleri tebrik ederim. Hayırlısı olsun, çok seviyeli, ülkemizin yükselen çıtasını daha ileri götürmek için muhalefetiyle, iktidarıyla önemli günler bizim olur inşallah. Tek dileğim ülkemizin daha iyi yerlere gelmesi. Bunun için üzerime düşen bu büyük sorumluluğu kaldırabileceğime inandım ve aday oldum. Mazbatamı aldıktan sonra Ankara’ya gideceğim. Umarım her şey milletimizin istediği gibi olur" diye konuştu.

Şükür, "Milletvekili seçildikten sonra hayatında ne değişti?" sorusu üzerine de şunları söyledi: "Milletvekilliği bir kere çok heyecanlı ve onurlu bir durum. Ulu Önder Atatürk’ün, silah arkadaşlarının açtığı Meclis, çocukluk dönemimizden beri hayalini kurduğumuz, oraya giderken büyük heyecan duyduğumuz bir yer. Şimdi oraya girecek olmanın büyük heyecan ve onuru var. Bu heyecan ve onur, aldığımız sorumlulukla çok daha farklı bir boyuta geldi. İnşallah orada layığıyla ülkemizi ve milletimizi temsil ederiz. Hem iç sahada hem uluslararası platformda ülkemizin çok daha başarılı olması için var gücümüzle çalışacağız. En azından kendi adıma bunun garantisini verebilirim. Hayata bakış açım bu. Şu anda halkımız, milletimiz bize bir görev verdi. Bu vekilliği zaten milli takım bünyesinde yapıyordum, inşallah yeni girdiğim siyaset arenasında büyüklerimin de katkısıyla iyi bir takım havası oluştururuz. Sadece kendi partimin bünyesinde değil, diğer partilerin onayı ve desteğiyle bu güzel ülkeyi daha yaşanır hale getirmek istiyoruz. En büyük proje olan yeni anayasa konusunda, uzlaşarak, bütün insanlığı kucaklayacak ve bir örnek teşkil edecek yeni bir anayasa yazmak gerekir. Çünkü çevremizde bizi örnek alan ülkeler var. İnşallah hep beraber bunu gerçekleştireceğiz.

Demokrasi bir son değil, bir yolculuk. Bu yolculukta emin adımlarla yürümeye kararlı bir milletiz. Çok farklı mozaik yapısı olan toplumumuz için insana dayalı, yalın, sade bir anayasa yaparak biz de tarihe geçmek isteriz.

Umarım Sayın Başbakan ve muhalefet partileriyle kardeş ve dostça, sporda da böyleydi, bundan sonraki süreçte de yapım bu olacak, bu birlikteliği hep birlikte yakalarız."

"PAZARLIKLA BU İŞE GİRMEDİM"
"Seni spordan sorumlu bakan olarak da görecek miyiz?" sorusu üzerine Şükür, "Ben pazarlık ile bu işe girmedim, ben vekillik olarak girdim. Sayın Başbakanımız bir teklif getirdi, ben de kabul ettim. Yapabileceğime inandığım bir görev bu. Nasıl takımlarda görevleri verenler büyükler, koçlar, takımın ileri gelenleridir, görev neresi olursa olsun öyle bir pazarlığım hiçbir zaman olmadı, ben önce bölgemin sonra Türkiye’nin milletvekiliyim, inşallah layıkıyla yaparım" yanıtını verdi.

Bakan olması durumunda önceliklerinin ne olacağının sorulması üzerine de Şükür, "Siyaset arenasına yeni giriyorum. Bu işle ilgili büyükler ve bir bakanımız var. Bununla ilgili bir şey söylemekten haya ederim, çok doğru olmaz.

Olmayan bir şey üzerine yapabileceklerimi anlatmak doğru olmaz. Şu anda sportif olarak eksik gördüğüm, yapılması gereken çok şey var ama yapılan da çok şey var.

Çok büyük başarı var, büyük organizasyonlar alınıyor. Tabii ki altyapı çok önemli, çocukların ve gençlerin branş seçimlerine önem verip, eğitime sporu biraz daha fazla sokmak, ders saatlerini artırmak gerekir. Ama bu konularda zaten Sayın Faruk Özak ve spor yöneticileri önemli hizmetler veriyor. Sayın Başbakanımızın da eski bir sporcu olmasının avantajları var. Önemli yatırımlar oldu. Ben bunun neresinde olacağımı henüz bilmiyorum ama çok çalışacağımın garantisini veriyorum" diye konuştu.

Şükür, "Hatip Dicle’nin milletvekilliğinin düşürülmesi ve BDP’li milletvekillerinin Meclis’e gitmeme kararı almasını" nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de "Gündemi takip edemedim. Böyle bir durum varsa bu yargının ve Yüksek Seçim Kurulunun aldığı bir karar. Bunun değerlendirmesini bizim büyüklerimiz, bakanlarımız, tecrübeli büyüklerimiz yapıyordur. Ben bu konuda henüz erken olduğu için bir şey söylemek istemiyorum" dedi.

"(SENATÖRÜM) DİYEN VAR"
"Futbolcu arkadaşlarınız aradığında sizi nasıl kutladı, örneğin Emre Belözoğlu aradığında size ’Sayın vekilim’ diye mi hitap etti?" sorusu üzerine Şükür, şunları kaydetti: "Tabii, futbolcu ortamı esprilidir. Beni arayıp ’Senatörüm’ diyen var, ’Milletvekilim’ diyen var. Tabii espri ile yaklaşanlar oldu.

Aslında sporun içerisinde de siyaset var, ben bunu senelerce bizzat yakından hissedenlerden biriyim. Onun için biraz da hazırlıklı gidiyorum. Siyaset, insan ilişkilerinin ön planda olduğu, farklı farklı görüşlerin bir arada yoğrulduğu bir yer. Ben spor dünyasındaki arkadaşlarımla beraber çözümler arayacağım. Ülkeye herkes hizmet edebilir." Şükür, "Sporcu arkadaşlarından da siyasete girmek istediğini söyleyen oldu mu?" sorusu üzerine, "Öyle bir şey söylenmedi. Oynarken herkes mutludur, oynadıktan sonra başka şeyler söylenebilir. Siyasete girilmemesi için bir sebep yok. Çünkü çok düzgün arkadaşlarımız var spor dünyasında. Umarım onlar da katkı yaparlar" dedi.

Coşkun Özarı’nın vefatına ilişkin de Şükür, "Başımız sağ olsun, uçakta haberi okudum. Yarın cenazeye katılıp ondan sonra mazbatamı alacağım. Çok değer verdiğim bir büyüğümdü. Ülke sporuna çok büyük katkılar sağlamış, hakikaten adam gibi adamdı. Polemiklerin dışında kalmayı seven, fikirleriyle insanlara ışık tutan biriydi. Kendisini çok seviyordum, Allah ailesine sabır versin" diye konuştu.
mynet

6/23/2011

seyyah1906

hatip dicle ile başbakan tayyip erdoğanın durumu aynı değil açıklaması

Ak Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ düzenlediği basın toplansında, YSK'nın Hatip Dicle kararını değerlendirdi.
YSK kararının partileriyle bağdaştırılmasının çok insafsızca olduğunu söyleyen Bozdağ, Başbakan Erdoğan'ın 2002'deki durumuyla Hatip Dicle'nin durumunun da çok farklı olduğunu iddia etti.
"YSK YASAMAYA BAĞLI BİR KURUL DEĞİL"

Bekir Bozdağ'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde: "Yaşanan gelişmeleri değerlendirmek için birlikteyiz. 79. maddeye göre seçimler konusunda tek yetkili YSK'dır. Son gelişmeler üzerine kimi medya mensupları ya da parti sözcüleri tarafından ortaya konan görüşler partimize haksız eleştiri olmuştur. YSK yasamaya bağlı bir kurul değildir. Üyelerini biz atamıyoruz. YSK kararlarını partimizle beraber değerlendirmek bize yapılmış büyük bir haksızlıktır.

"DİCLE'NİN DURUMU İLE BAŞBAKANIMIZIN DURUMU ARASINDA BAĞLANTI YOK"

Hatip Dicle ile Başbakanımzıın durumu arasında bağlantı yoktur. Başbakanımızın durumunda meli hukuk uygulanmıştır.

Yine bir iddia da YSK kararının AK Parti'nin başvurusuyla olduğu yönünde. Ama gerekçeli karar dikkatli okunursa kararın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının başvurusu olduğu üzerine görülür.

"AK PARTİ DEĞİL ANKARA BAŞSAVCILIĞI YAPTI İTİRAZI"

Ak Parti'nin tek itirazı, Diyarbakır İl Seçim Kurulunun Hatip Dicle'ye verdiği vekil mazbatasınaydı. ÇÜnkü savcılığın soruşturması devam ederken, itirazlar varken ve Dicle'den savunma istenmişken, Dicle daha savunmasını yapmamışken İl Seçim Kurulu'nun mazbatayı vermesine karşı çıktık. Biz buna itiraz ettik.

YSK'nın aldığı karar bizim bu kararımızla alakalı değildir. Tanmamen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı talebi üzerine vermiştir.

"TEHDİT ŞİDDET ÇAĞRISI DEMOKRASİ İÇİN TEHLİKELİ"

Başka bir husus ise anayasa ve yasaları geliştirebiliriz. Beğenmediğimiz yasalar olabilir. Bunları eleştirebiliriz. Ama demokratik bir devlette anayasa ve demokrasi sınırları içinde olmalı bu eleştirilerde. Baskı ve tehditle bu işler olmaz.

Biz BDP ve bağımsız adaylara demokrasi içinde mücadelelerini yapmaya ve TBMM içinde çalışmaya davet ediyoruz. Biz demokrasinin geliştirilmesi için en iyi zeminin TBMM olduğuna inanıyoruz. Hukukun sınırları içinde kalarak, var olan mevzuatın sınırları içinde kalarak demokrasiyi değiştirdik. İlk geldiğimiz günden bu yana bizim politikamız budur.

Meclisin tanınmaması boykot gibi söylemler yeni döneme, yeni dönem ruhuna yakışmamaktadır. Tehdit ve şiddet çağrısı demokrasi için çok tehlikelidir.

SORU - CEVAP

*Başbakanımızın durumu ile Hatip Dicle'nin durumu karşılaştırılamaz. Başbakanımız Milli Eğitim kitapları içinde var olan bir şiiri okuduğu için yargılanmış ve hapiste kalmış memnu haklarını almış ve YSK'ya başvurmuştur. yasanın aradığı bütün şartları arayarak aday olmuştur.

*Hatip Dicle'nin durumunda adaylık için ehliyeti olmadığı biliniyordu. Bu iki durum birbiriyle kıyaslanamaz.

*Hatip Dicle'ye yasa değiştirirek, bir ehliyet verme durumu olabilir mi? Anayasaya bakmak lazım; ama mevzuat çerçevesinde baktığımızda bunun düzeltilmesinin mümkün olmadığı çok açık. Mevcut durum içinde bu yapılabilirlik yoktur.

*Adaylık ehliyeti olmayan çok aday aday kişi vardı. Adaylık ehliyeti olmayan birine adaylık ehliyeti vermeyle yol açılrsa bir eşitsizlik durumu ortaya çıkar. ben şahsen böyle bir yol açılacağını düşünmüyorum.

*Sayın Haberal ve Balbay hakkındaki kararı tabii ki duyduk ancak detaylı inceleme imkanı bulamadık. Ancak kararı inceledikten sonra gerek görürsek yine bir açıklama yaparız."
mynet