En Yeniler
parti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
parti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8/28/2011

seyyah1906

ak partide abdullah gülün ikinci defa seçilmesini engelleme formülleri aranıyor

AKP'de Gül'ün 7 yıl görevde kalıp 2014'te inmesi görüşü ağırlık kazandı.

AKP, yarın Köşk’te 4. yılını tamamlayacak olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresini büyük ölçüde netleştirirken ikinci kez aday olmasının önünü kesecek formüller üzerinde duruyor. AKP’de Gül’ün 7 yıl görevde kalıp 2014’te inmesi görüşü ağırlık kazandı. Böylece Gül’ün önceki cumhurbaşkanları gibi 7 yıllığına bir kerelik cumhurbaşkanlığı yapması, 5+5’ten yararlanmaması amaçlanıyor.
Cumhuriyet'in haberine göre, Gül, cumhurbaşkanı olarak 4. yılını doldururken görev süresine ilişkin belirsizlik hâlâ giderilemedi. Gül’ün görev süresine ilişkin belirsizlik Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu konuda bir takvim yapmayışından kaynaklandı. 2007’de referandumla yapılan anayasa değişikliğiyle süre 5 yıla indirildiğinden 5. yıla girilmesi nedeniyle Gül için “topal ördek” yorumları da yapılmaya başlandı. Gül de daha önce görev süresinin belirlenmeyişinden duyduğu kaygıları birkaç kez dile getirdi. Ancak 12 Haziran seçimlerinde alınan yüzde 50’lik oyla birlikte ekim ayında TBMM’nin açılması öncesinde görev süresine ilişkin partinin görüşü netleşmeye başladı. Daha önce parti ve hükümet içinde Gül’ün görev süresinin 5 yıl ve 7 yıl olduğu şeklinde iki görüş bulunuyordu. Ancak artık ağırlıklı görüş Gül’ün görev süresinin 7 olduğu noktasında oluştu. Hesaplar, Gül’ün 2014’e kadar görevde kalması üzerine yapılmaya başlandı.

AKP’de Gül’ün görev süresi 7 yıl olarak belirlenirken anayasadaki 5+5 düzenlemesi nedeniyle ikinci kez adaylık talebinde bulunmasının önüne geçilmesi amacından da hareket edildi. Buna göre Gül’ün 7 yıl görevde kalması ve bir daha aday olamaması formülü şöyle gerekçelendiriliyor:

“Gül, Meclis tarafından 7 yıllığına bir kereliğine cumhurbaşkanı seçildi. 7 yıllığına ve bir kereliğine seçilen son cumhurbaşkanı oldu. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ve 5+5 düzenlemesiyle ikinci kez seçilebilmesine imkân veren anayasa değişikliği ise Gül, Köşk’e çıktıktan sonra gerçekleşti. Bu değişiklik Gül’ün durumunu kapsamıyor. Dolayısıyla Gül, 7 yıl süreyle cumhurbaşkanlığı yapacak ve yeniden aday olamayacak. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve ikinci kez 5 yıllığına aday olabilmesi süreci Gül’den sonra gelecek isim için geçerli olacak. Görev süresine ilişkin anayasa değişikliği ilk kez Gül’ün ardından gelecek cumhurbaşkanıyla başlayacak.”

Partide bu görüşün, 7 yıl kararıyla birlikte Başbakan Tayyip Erdoğan’ın da başkanlık sistemi konusunda ısrarlı olmaması durumunda 2014’te Köşk’e çıkmayı hesaplamasından kaynaklandığı belirtiliyor.

7/15/2011

seyyah1906

bdp'li hasip kaplan türkiye bu gerilimi gerginliği ve bu provokasyonu yaşarken meclis tatile giremez

Diyarbakır Silvan'da yaşanan çatışma ve sonrasındaki iddialarla iligli BDP'den açıklama geldi.

BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş yaptığı yazılı açıklamada, Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde 13 askerin şehit olduğu, 7 askerin yaralanmasıyla sonuçlanan çatışmadan dolayı derin üzüntü duyduklarını söyledi. Olayda yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet yakınlarına başsağlığı ve yaralılara da acil şifalar dileyen Demirtaş, şunları söyledi:
"Savaşın, çatışmanın, ölmenin ve öldürmenin bir sorun çözme yöntemi olmaktan çıkmamış olması, bizlere bu acıları yaşatan en temel nedendir. Ülkenin en önemli sorununun bu gençlerin omuzlarına yüklenmesi haksızlığı da, hükümet başta olmak üzere siyasetin ve bütün siyasetçilerin sorumluluğundadır. Bu acıları unutmadan, ancak acılarımızı 'düşmanlık' dili oluşturmak için de kullanmadan barışı sağlamak her birimizin bütün ülkeye karşı boynunun borcudur. Ancak maalesef ki olayın duyulmasından bu yana yapılan açıklamalar ve gösterilen tepkiler Partimizi doğrudan hedef almakta, yaşanan olayın yarattığı acı ve hüzün ortamından yararlanılarak asıl sebeplerin üstü örtülmekte, neredeyse çatışmaya BDP girmiş gibi bir hava estirilmektedir.Bu haksız hedef gösterme furyasına TBMM Başkanından, hükümet temsilcilerine kadar sorumluluk mevkiinde olup da hesap vermesi gereken herkes dahil olmuştur. Bu süre içerisinde Ankara, Mersin, Bursa ve Elazığ il-İlçe binalarımızın da aralarında bulunduğu bazı parti teşkilatlarımız saldırıya uğramış, yakılmıştır."
"Çatışma bütün yönleriyle soruşturulup açığa çıkarılmalı"

Olayın en büyük ve onarılmaz kaybının yaşamını yitiren gençler olduğunu, siyasi polemikler, nutuklar ve karşılıklı suçlamaların yüreği yangın yerine dönmüş ana babaların acılarına derman olmayacağını söyleyen Demirtaş, "Ancak yüreği evlat acısıyla yanan anaların bile 'akan kan dursun' şeklindeki kutsal sözlerine karşılık aynı sağduyunun binde birini siyasetçilerde göremiyoruz. Bu vesileyle öncelikle herkesin ve herkesimin, bu süreçte kullandığı, kullanacağı dilin çatışmayı, gerilimi tırmandırmaya değil, riske giren barış arayışlarına cesaret verici olmasını diliyoruz. Bütün barış süreçleri tehlike ve tehditlerle örülü olmuştur. Ancak barış, sadece ve sadece o'na yürekten inanan ve bütün engellere rağmen o'na doğru yürümekte ısrar eden toplumlara daha erken gelmiştir. Biz de er veya geç kendi barışımızı inşa edeceğiz, ama bunun geç olmaması için biz dahil herkese sorumluluklar düşmektedir. Yaşanan bu olayın insani yönünü ve bizlerde yarattığı acı etkisini değiştirmese bile, en azından bundan sonraki muhtemel riskleri önleme açısından söz konusu çatışmanın bütün yönleriyle soruşturulup açığa çıkarılması önemlidir" dedi.



Yaşanan olayın bir pusu olmadığı iddialarını da gündeme getiren Demirtaş şunları kaydetti:
"Yaşanan olayın bir pusu olmadığı, operasyona çıkan askeri birliğin bir noktada PKK ile çatışırken başka bir noktada askerlerin bulunduğu bir mevkiye savaş uçaklarından -veya helikopterlerden- atılan bombaların yarattığı büyük yangınla askerlerin yaşamını yitirdiği, bu iddialara dair konuşmaların askeri telsizlerde komutanlar arasında geçtiği ve bu konuşmaları korucuların da duyduğu şeklinde vahim iddialar kamuoyuna yansımıştır. Bu vesileyle sayın Başbakan'a çağrımızdır; Bu olayın başka siyasi gerilimlere ve çatışmalara yol açmaması, bütün boyutlarıyla açığa çıkarılması için soruşturma başlatılmalıdır. Otopsi raporları, telsiz konuşma kayıtları kamuoyu ile paylaşmalıdır, gerçekler ortaya çıkarılmalıdır. Eğer iddialar doğruysa; sorumluluğu, ya da ihmali olan varsa hesap sorulması sağlanmalıdır. Adil bir soruşturma neticesinde ortaya çıkacak gerçek her neyse, her birimiz bunun sonuçlarından dersler çıkararak önümüzdeki süreçte daha etkili bir barış siyaseti üretebiliriz. Ancak gerçeklerin üstü örtülürse bu durum herkeste güvensizliğe ve karamsarlığa yol açacaktır. Kamuoyundaki bu kaygıların giderilmesi için hükümet üzerine düşen sorumluluğun gereğini yerine getirmelidir."

BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, Muş Milletvekili Sırrı Sakık, BDP il yöneticilerinden Şengül Çelik ve Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile dün gece saldırı düzenlenen partisinin Ankara İl Başkanlığı binasında, basın açıklaması yaptı.

Diyarbakır'daki saldırı dolayısıyla büyük bir üzüntü yaşadıklarını ifade eden Kaplan, ''Gerçekten 20 insanımızı yitirmenin hem üzüntüsünü hem acısını yaşarken, Allah'tan kendilerine rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum'' diye konuştu.

Kaplan, dün Mecliste, BDP ve AKP temsilcileri arasında yapılan görüşmelerde, ''çözüm yakın olduğu zaman, barış yakın olduğu zaman, demokratik çözüm ve yeni anayasa olgusu yakın olduğu zaman daima provokatörler hareket geçmiştir'' dediklerini ifade ederek, o görüşmenin yapıldığı saatlerde, Diyarbakır'da yaşanan acı olayın haberi geldiğini ifade etti.

Diyarbakır'daki olayın ''sıradan bir olay olmadığını'' anlatan Kaplan, şöyle konuştu:
''Türkiye bu gerilimi, gerginliği ve bu provokasyonu yaşarken Meclisin tatil yapma hakkı yoktur. Meclis bu koşullarda tatile giremez. Onca sorun yaşanırken çözümün adresi Meclisin tatil yapma keyfi yoktur. Bu sorunun mutlak surette çözüm yeri Meclis olduğuna göre, Meclisin tatile girmeden bu sorunu konuşması gerektiğini düşünüyoruz. Bu olayın derhal açıklığa kavuşması lazım. 13 askerin yanarak ölmesi soru işaretleri bırakıyor ve bu konuda çok ciddi iddialar var. Eğer bizim helikopterlerimizin ve uçaklarımızın bombardımanı sonucu askerler ölmüşse bu çok vahimdir ve bir hükümeti istifa ettirecek noktaya kadar ciddi vahim bir olaydır. Bunu çok ciddi olarak meclisin derhal komisyon kurarak takip etmesi gerekiyor.''

Parti ile binasına yapılan saldırıyı da kınayan Kaplan, ''Başkentin göbeğinde, güvenlik noktalarının çok yakınında bir il binamızın saldırıya uğraması çok ciddi provokasyonlar zincirinin devamıdır'' dedi.

''Türk Kürt halkı arasında bir çatışma yaratmak isteyenlerin hevesini kursaklarında bırakma konusunda kararlı olduklarını'' anlatan Kaplan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Hiçbir güç, hiçbir provokasyon Türk ve Kürt halkının birbirini boğazlaması sonucunu doğurmayacaktır. Bizim bin yıllık kardeşiliğimizi ve sorunlarımızı kendi içimizde çözmek inancındayız ve zorundayız. Siyasetin biraz cesur olması lazım. AK Parti'nin, Başbakanın biraz cesur olması lazım. Anamuhalefet liderinin artık biraz cesur olması lazım. Bu ülkenin her köşesinde provokasyonlar kol gezerken, hiçbirimizin 'Meclis tatil yapsın, vekiller tatil yapsın' deme hakkı yoktur. Hükümeti bu saldırı ve benzeri saldırılara karşı uyarıyoruz. Bütün siyasi sorumluğuyla hükümet bunun cevabını vermek zorundadır.''

Kaplan, bir gazetecinin ''Meclis tatile girmesin diyorsunuz. BDP milletvekilleri yemin edecek mi'' sorusu üzerine, AKP ve BDP arasındaki görüşmelerin ardından dün itibariyle iki mutabakat metni sunulduğu anımsatarak, ''Bir mutabakat metnin cümlesine takılan bir iktidar, 'milletin iradesi özgürce meclise yansısın' diyen cümleyi çıkarın dediği için mutabakat sağlayamadık. En kısa zamanda bunun da değerlendirmesi yapılacaktır. Bu tarihi günlerdeki gelişmeler de dikkate alınacaktır'' diye konuştu.



"İnadına 'barış' diyeceğiz"

Muş Milletvekili Sırrı Sakık da Diyarbakır'daki olay duyulduğunda herkesin yüreğinin ağzına geldiğini belirterek, ''Bu ülkenin dokularıyla oynamak isteyenler var'' dedi. Bu olup bitenlerin bütün sorumlusunun ''siyaset dünyası olduğunu'' vurgulayan Sakık, şöyle konuştu:
''Burada AKP'sinden, CHP'sinden, MHP'sinden herkes sorumludur ama biz BDP olarak da sorumluluğumuz var. Biz de iyi örgütlenemedik. Bu savaşa karşı büyük bir birlik oluşturamadık. Büyük bir blok oluşturabilseydik sesimiz daha gür çıkardı. Siyaset dünyası meclisi tatile değil göreve çağırmalıdır. Bu Meclis 1920 ruhuyla hareket etmelidir.''

''Tam umutların yeşerdiği, İmralı'da görüşmelerin başladığı dönemde böyle bir hareketin 14'ünde gerçekleştirilmesi düşündürücüdür'' diyen Sakık, vicdan sahibi olan herkesin bu süreci mercek altına alması gerektiğini ifade etti. Ülkede barışı sağlamanın herkesin görevi olduğunu anlatan Sakık, ''İnadına 'barış' diyeceğiz. İnadına 'kardeşlik' diyeceğiz. Her kim asker ve gerilla acısı arasına ayrım koyuyorsa namerttir. Kim ki askerin acısını yüreğinde taşımıyorsa namerttir. Kim ki, gerillanın acısını yüreğinde taşımıyorsa o da namerttir'' ifadelerini kullandı.

Sakık, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in ''Herkes safını belirlesin'' sözünü hatırlatması üzerine, ''Bizim safımız silahın ve şiddetin olmadığı demokrasi ve özgürlükler safıdır'' dedi. Hasip Kaplan ise ''Bizim safımız Türkiye halkının yanıdır, demokrasidir, özgürlüktür. Kimse faşist, ırkçı, katliamcı, darbeci bir saf seçeceğimizi sanmasın. Safımız çok nettir. Özgürlüklerinin Türkiye halkının safındayız'' diye konuştu.



"Türkiye'de artık kimse kan ve gözyaşı istemiyor"

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) İl Başkanı Cihan Yılmaz, BDP İl Merkezi'nde yaptığı açıklamada, Diyarbakır Silvan'da yaşanan olayların hemen ardından birtakım kişilerin toplumsal kaos yaratmak adına tahrik edici açıklamalarda bulunduğunu söyleyerek, bu gibi durumlarda insanları yanlışa sürükleyebilecek sert açıklamalardan kaçınılması gerektiğini vurguladı.

Olayların demokratik yol ve barışçıl çözümler ile aşılabileceğini ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti:


''Hepimize düşen ilk görev aklı başında yaklaşımlar ve sağduyulu açıklamalarla insanları terörize etmekten kaçınmaktır. Türkiye'de artık kimse kan ve gözyaşı istemiyor. Annelerin, babaların ağlamalarına bir son verilmeli. Bunun da tek yolu barış ve demokrasiden geçiyor. Türkiye genelinde demokratik bir anayasa isteğine yönelik mitingler düzenliyorduk. Mersin'de dün gerçekleştirdiğimiz mitingi de Diyarbakır Silvan'dan gelen haberlerin ardından yarıda kestik. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku'nun Türkiye genelindeki tüm etkinlikleri iptal edildi.''

7/05/2011

seyyah1906

izmirde chp'ye oy verdiler diye kardeşini ve yeğenini bıçaklayarak öldürdü

İzmir'de 43 yaşındaki adam, CHP'ye oy veren kardeşi ve yeğenini öldürdü. Duruşmada, "Sevmediğim partiye oy vermişler. Bir anda kendimi kaybettim. Bıçağı rastgele savurdum" dedi.

Olay, milletvekili seçimlerinin yapıldığı 12 Haziran’da saat 13.30 sıralarında, meydana geldi. İşsiz olduğu öğrenilen 43 yaşındaki Nevzat S. evde kardeşi 41 yaşındaki Nihat S. ve yeğeni Kazım Ç. ile oy verdikleri partiler yüzünden tartıştı.
Çıkan kavgada Ak Partili olduğu belirtilen Nevzat S., eline geçirdiği bıçakla CHP’ye oy veren kardeşi Nihat S.’yi vücudunun çeşitli yerlerinden, yeğeni Kazım Ç.’yi de kolundan yaraladı. Bir tekstil şirketinde çalışana ağır yaralı Nihat S. yakınları tarafından kaldırıldığı Karşıyaka Devlet Hastanesi’nde yapılan müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Olayın ardından kaçan zanlı Nevzat S., polislerce yakalanarak gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen Nevzat S.tutuklandı.

ÖMÜR BOYU HAPSİ İSTENDİ
Cinayetin ardından olayı soruşturan savcı Ahmet Küçükpınar, sanık Nevzat S.’nin, ’yakın akrabayı öldürmek ve yaralamak’ suçundan yargılanmasını talep etti.

Tutuklandığında hakime verdiği ifadede Nevzat S.’nin, "Kardeşim ve yeğenim ile oy verme meselesi yüzünden tartıştık. Sevmediğim partiye oy vermişler. Bir anda kendimi kaybettim. Bıçağı rastgele savurdum. Böyle olmasını ben de istemezdim. Şimdi çok pişmanım" dedi.

Sanık Nevzat S., Ağır Ceza Mahkemesi’nde cinayetten ömür boyu hapis ve yaralamaktan da 5 yıl hapis cezası istemiyle hakim önüne çıkacak.

7/02/2011

seyyah1906

gürsel tekin bu kadarda iki yüzlülük olamaz demokrasi çifte stantard istemez

Tekin, "Ben bu gece Tunceli'de kaldım. Sabaha kadar helikopter sesi ve kurşun sesleri ile uyuyamadık" dedi.

Tunceli'ye, bir düğün törenine katılmak için gelen CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, bugün basın toplantısı düzenledi.

CHP grubunun yemin etmemesi ile ilgili değerlendirmede bulunan Tekin, siyasi partilerin demokrasiler içinde yapabileceği eylemler olduğunu söyledi.
Eylemlerini sonuç alıncaya kadar devam ettireceklerini belirten Tekin, "Bu eyleme yönelik özellikle AKP yetkililerinin ve sayın Başbakanın söylemleri doğrusu beni dehşete düşürüyor. AKP'ye açılan kapatma davasını isim vermeden eleştiren Başbakan Recep Tayip Erdoğan 'milletin iradesine kimse ipotek koyamaz' demiş. Şimdi siz kendinize gelince millet iradesi diyeceksiniz, size yönelik bir saldırı olunca hukuku yargıyı yok sayacaksınız. Ama başka bir siyasi parti böyle bir olayla karşı karşıya kalınca dönüp demokrasi dersi vereceksiniz. Bu kadar da iki yüzlülük olamaz. Demokrasi çifte standart istemez" dedi.

'HELİKOPTER SESİNDEN UYUYAMADIK'

Tekin, parlamentonun ve Türkiye'nin konuşması gereken en önemli sorunun Kürt sorunu olduğunu belirterek şöyle dedi:

"Ben bu gece Tunceli'de kaldım. Sabaha kadar helikopter sesi ve kurşun sesleri ile uyuyamadık. Olağan bir durum söz konusu değil. Bu durum sadece Tunceli içinde geçerli değil, bütün Güneydoğu illerine gittiğinizde oralarda da ciddi sorunların yaşandığı biliniyor. Ancak bu sorunların görmezlikten gelinmesi Türkiye için hayra alamet bir sorun değildir. İktidarın ivedilikle, iktidarı ile muhalefeti ile bu sorunun çözümü konusunda ne yapılacaksa çok hızlı bir şekilde yapması gerekiyor. 12 Eylül'den bugüne kadar bölgede olağan bir durum söz konusu değil. İnsanlar hala kurşun sesleri ile uyuyorsa bu seslerle uyumaya çalışıyorsa, burada çok ciddi sorunların olduğunu herkesin bilmesi gerekiyor. Bu sorunlar ötelenecek sorunlar değil. ötelene ötelene bugünlere gelindi. Asıl olarak başbakanın ve iktidarın ve diğer siyasi partilerin bu konudaki sorunu çok hızlı bir şekilde bu sorun nasıl çözülecekse , parlamentoda nasıl görüşülecekse bunu çözmesi gerekiyor. Aksi taktirde ötelenirse çok daha zorlaşacağı bellidir."

'SİVAS'TA YAPILANLAR FAŞİZAN BİR ÖRNEKTİR'

Sivas olaylarının 18'inci yılı nedeniyle düzenlenen anma programına izin verilmemesine tepki gösteren Tekin, "Kabul edilecek bir durum değil. Böyle faşist bir anlayışı kabul etmemiz mümkün değil" diye konuştu.

6/30/2011

seyyah1906

başbakan erdoğan milli iradenin yüceliği ile hukukun üstünlüğü karşı karşıya getirilemez

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, parti genel merkezinde AKP Grup Toplantısı'nda konuştu. Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

"Milletimiz çok yakından ilgilendiren bir müjdeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. TÜİK saat 11.00 itibariyle büyüme oranlarını açıkladı. Ekonomimiz yüzde 11 gibi çok yüksek bir büyüme kaydetti.
Türkiye ekonomisi yılın ilk çeyreğinde Çin ve Arjantin'in önüne geçerek dünya birincisi oldu. Bu muhteşem gelişmenin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah bu şekilde devam edeceğiz

Bismillah diyerek başladığımız ilk değerlendirme toplantımızda Allahtan yolumuzu açık tutmasını niyaz ediyorum. 3 Kasım 2002 seçimleri krizden yorgun düşen milletimizin seçimiydi. Milletle birlikte yol yürüyen Ak Parti milletin rotasından hiç ayrılmadı.

İktidara gelmeyi millete hizmet etmek, milletin dertlerine derman olmak için fırsat olarak gördük. Devlet ve millet arasına örülen duvarların yıkılması için büyük çabalar sarf ettik. Milletin iradesine musallat olan çetelerle kararlı bir mücadele ortaya koyduk.

12 Haziran seçimleri milletimizin isteğinin daha çok arttığı bir seçim olmuştur. 14 Ağustos 2001'de temeli samimiyetle, inançla atılan Ak Parti 10 yıldır şımarmadan, kibirlenmeden bugünlere ulaşmıştır. Milletimize Ak Parti'ye sahip çıktığı için teşekkür ediyoruz. Bizlere oy veren vermeyen tüm vatandaşlara sesleniyorum.

Söz verdik, emanetleri yerlere düşürmeyeceğiz. Nereden geldiğini unutma ki nereye gittiğini anlayasın. AK Partili vekillerin en büyük özelliği tevazudur. Bazıları bir sonraki seçime kadar irtibatı koparacaktır. Milleti ve tercihlerini rafa kaldıracaktır.

Ama Ak Parti asla öyle olmayacaktır. Bunu görüyorum ve inanıyorum. Biz 74 milyonun partisiyiz. Biz bizi tercih etmeyenler hiçbir zaman değişik yaftalar yapıştırmadık yapıştırmayacağız. Biz yüzde 50'nin tercihini nasıl önemsiyorsak diğer yüzde 50'yi de o kadar önemsiyoruz.

'Sokaklara dökmedik'

Türkiye haritasını renklere boyayanlardan olmayacağız. Seçim gecesi zafer sarhoşu olmadık.  sadece parti genel merkezimizde sevincimizi paylaştık. Sokaklara dökülmedik. Bu bir olgunluk göstergesidir. Kibirle değil tevazuyla hareket ettik. Biz herkes için demokrasi istiyoruz. Daha fazla özgürlük istiyoruz. Milli irade bizim için kutsaldır. Milli irade üzerinde vesayeti asla kabul etmiyoruz. Çok büyük haksızlıklara maruz kaldık. Bir şiir yüzünden hüküm giydik. "Muhtar bile olamazsın" denildi. Partimiz kapatılmak istendi. Cumhurbaşkanı seçimimiz engellenmek istendi. Çetelerin demokrasi dışı örgütlenmelerin yeri haline getirildi. Bu ülkenin kardeşliği hedef alındı



"Anayasa'yı takmazlık etmedik"

Hakkımızda kapatma davası açılmamış olsaydı bugün kişi başına milli gelir 10 bin doların üzerinde olurdu. Anayasa'yı takmamazlık etmedik. Biz oy verenleri sokaklara dökmedik



"Boykot ederek ulaşılacak hedef olmaz"

Milli irade üzerinde vesayeti kabul etmiyoruz ancak hukukun zorlanmasını da kabul etmiyoruz. Yargının kararları yüzünde Ak Parti'yi itham edenler eski alışkanlıkları nüksedendir. Onların zamanında yargı yürütmeden talimat almış olabilir ama bizim zamanımızda kimseden talimat almaz.Ak Parti kimseden emir ve talimat almaz . Meclis'i boykot ederek ulaşılacak bir hedef olmaz

"Başbakan hakimlere emir mi verecek?"

Başbakan bu işi çözsün diyorlar. Başbakan ne yapacak? Hakimlere telefon açıp emir mi verecek? Biz de böyle şey olmaz. Meclise gelip yemin etmeyenler yasama, yargı ve yürütmenin ayrılığını kabul edememiş olanlardır.

Milli iradennin yüceliği ile hukukun üstünlüğü karşı karşıya getirilemez. Sorun hepimizindir. Çözüm de dolayısıyla hep beraber olacak. Protestoyla, boykotla bu iş çözülemez.

"İster gelsin ister gelmesin"

Muhalefet ister gelsin ister gelmesin parlamentonun çalışmasına engel yoktur. Liderleri, komisyonlar çalışmaz diyor. Maalesef yanlış. Parlamento hukukunu bilen yanında bir kişi bile yok. Komisyon çalışmalarına muhalefet gelmedi diye komisyon çalışmaz kuralı yok. Bunun aynısı daha önce oldu, Anayasa Mahkemesine başvurdular komisyonlar için ama AYM kararını verdi. Komisyonlar çalışır dedi. Anayasa Mahkemesi'nin bu kararını bildikleri halde komisyonlar çalışmaz diyorlar. Sayın Kılıçdaroğlu, komisyonlar bal gibi çalışır.

"CHP kendine yeni diyor ama kafası eski"

CHP yeni sıfatını yakıştırmış kendisine ama eski kafayla devam ediyor. 12 haziran seçimlerinin sonrasında da aynı basiretsizliğinin devam ettiğini görüyoruz. CHP'nin 1950 seçimlerindeki zihniyetinin 2011'de bir nebze olsun değişmediğini görüyoruz. Seçim sonuçlarını bidon kafa, göbeğini kaşıyan adam ve bir takım sendromlarla açıklayan zihniyet aynen devam ediyor.

Millet en büyük hakemdir. Millet sorun yaratanla sorun çözen arasındaki seçimi her zaman en doğru şekilde yapmıştır. Biz kararlılıkla çözümün yanında olacağız."

6/29/2011

seyyah1906

chp lideri kılıçdaroğlu bunlar dokunulmazlık kazansın demiyoruz hiç bir zaman

Kılıçdaroğlu, Haber Türk Televizyonu'nda yayımlanan "Teke Tek" programında Fatih Altaylı'nın sorularını cevaplandırdı.

12 Haziran seçiminde CHP'nin, yeterli zaman olmadığı için projelerini iyi anlatamadığını ve beklenen oyu alamadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, partinin bazı il örgütlerinin iyi çalışmadığını, İstanbul'da beklenen başarının yakalanamadığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, 1 Eylül'den sonra Türkiye'yi gezmeye başlayacaklarını bildirerek, "Büyük bir grup olarak arkadaşlarımız Anadolu'yu gezecekler. Hangi gerekçeyle bize oy vermediklerini soracağız, 'ne yapmamız gerekiyor ki oy vereseniz' diyeceğiz" şeklinde konuştu.

"Seçimden sonra eski Genel Sekreter Önder Sav ve CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın kendisine karşı birleştiği" yönündeki ifadeye katıldığını belirten Kılıçdaroğlu, "Hiçbir zaman 'neden kurultayı toplamak istiyorsunuz/' demedim. Kurultay yapmak ayıp bir şey değil. Bizim partimizin farkı var. Kurultay toplanabilir, parti de yöneticileri de eleştirilebilir ama eleştiri partiyi yıpratma noktasına gelmemelidir. Her parti üyesinin bu konuda dikkatli olması lazım. Eleştiriye saygılıyım ama bu konuda hakarete izin vermeyeceğim. Sular çalkalanmadan durulmaz, nehir mecrasına çekilecektir" dedi.

Türkiye genelindeki bir seçimde hile yapılmadığını söylemenin doğru olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Ben sonucu etkileyecek hile yapıldığı kanaatinde değilim. Biz seçime siyasal partilerle mücadele ederek girmedik, biz seçime devletle mücadele ederek girdik" dedi.

"Üst mahkemenin 'böyle saçmalık olmaz' deyip karar vermesi gerekir"

Tutuklu milletvekillerinin tahliye edilmemesi konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, evrensel hukuk gereği hiç kimsenin 800 gün tutuklu kalamayacağını ve tutuklu vekilleri tahliye etmeyen yargıçların da tartışmalı olduğunu söyledi.

Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın gelip yemin etmelerini engelleyecek hiçbir yasal durumun bulunmadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Bunlar dokunulmazlık kazansın, demiyoruz hiçbir zaman. Seçme, seçilme hakkı insan hakkıdır. 'Millet seçti' diyorsunuz. Millete 'istediğiniz kadar oy kullanın, ben senin oyunu çöpe attım' diyorsunuz. Bunlar mahkum olmamış insanlar, seçime girmişler, gelmişler. Burada toplumun vicdanı kanamıştır. Halkın iradesine sahip çıkmak istiyoruz. Biz demokrasi sınavından geçiyoruz. Yürütmenin yargıya baskı yapmasını istemiyoruz. HSYK'nın başkanı Adalet Bakanı'dır. HSYK, 'bir dakika' diyecek, 'Siz Anayasa'ya, hukukun üstünlüğüne aykırı kararlar alıyorsunuz' diyecek. Elbette o hakimleri görevden alacak."

Yemin etmeyerek CHP'nin de BDP ile aynı safta yer aldığı eleştirileri bulunduğunun anımsatılması üzerine de Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "CHP ile BDP'nin tavrı çok farklı. Meclis'i açan CHP'dir. Genel Kurula katıldık, mücadelemizi Parlamentoda vermeyi her yerde söyledik, sokaklara çıkıp cam çerçeve indirerek, molotof atmak gibi bir düşüncemiz yok. Bizim dünyaya bakışımız hukuk, demokrasi üzerine. Biz oy veren yurttaşın hakkını savunuyoruz.
Oy veren yurttaşın hakkı birlileri tarafından gasp ediliyor. BDP 'hukukun üstünlüğü' dedi diye ben söylemeyecek miyim. Meclis Genel Kuruluna geldik, Meclisin çalışmasını istiyoruz. Özgürlüğün, demokrasinin, hukukun üstünlüğünün katledildiği yerde sessiz kalırsanız, Parlamentonun saygınlığı olmaz, saygınlığını korumak istiyoruz. "

Balbay ve Haberal'ın birkaç yıl daha serbest bırakılmaması halinde de yemin edip etmeyeceklerinin sorulması üzerine Kılıçadaroğlu, "Bu seçmene, oy verene ayıp değildir. Hiçbir yurttaşımız meraklanmasın, gereğini yapacağız, bu ülkeye hukukun üstünlüğünü getireceğiz. Hiçbir yurttaşımız endişelenmesin, CHP orada var, CHP orada olacak" dedi.