En Yeniler
vatandaş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
vatandaş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10/17/2011

seyyah1906

neredeyse fazla şişmanlamayın diye zam yaptık diyecekler işin aslı robin hüp ekonomisi

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gazeteciler için ''Vatandaşı Aldatmak, Kandırmak İçin Mazeret Üretme Sınavı'' hazırladıklarını söyledi.
''Büyük Usta Dersanesi tarafından Oku-Düşün-Uygula-Neticelendir (ODUN) Teorisi''ne göre hazırlandığını belirttiği sınavın sorularını okuyan Vural, ''Son yapılan zamlar için uydurulan sebepler ve bu sebepleri ifade edenlerin önermelerinin hangisi doğrudur?'' sorusu üzerinden gelişen sınavda, ''Bu yıl da zor geçecek'' şeklinde bir yargıya ulaşıldığını ifade etti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, son zamların ardından sarf ettiği, ''Eşeği sağlam kazığa bağladık'' sözlerini anımsatan Vural ''Buradaki kazık zam oluyor herhalde. Vatandaş, ekonomik krizin bedelini ödemeye, Hükümetin kazığını yemeye devam ediyor'' diye konuştu.

''Bu hükümetle mazeret üretmede yarışmak mümkün değil'' diyen Vural, şöyle devam etti:

''Aslında ekonomik sarsıntılar 2004'te başladı. Türbülans yaşandı. Uçak şimdi yere çakıldı. Önce simit hesabına sarıldı iflas etti. Ekonomik sıkıntıları dile getirenlere, 'felaket tellalı' dedi. Sonra 'Polyannacılık' oynadı, olmadı.

Sonra, 'kriz psikolojiktir' dedi, olmadı. Yetmedi, 'geometri teorisi' çıktı ortaya. Ne dedi? 'Kriz teğet geçecek'. Açılım balonu çıktı ortaya. Ekonomi ona endekslendi. Açılım iflas etti, ekonomi iflas etti. En son da 'eşeği sağlam kazığa bağlama' teorisi. Sıcak parayla ithalatı saldın çayıra sonra böyle oldu. Ekonomi bu durumda sanki 9 yıldır ülkeyi yönetenler bunlar değil. Bunlar da mazeret üretme yeteneği var ama bir türlü sebepleri anlatmıyorlar halka. İstihdam yaratmayan büyüme modeli, kaynaklar da aşındı. Enflasyonla mücadelenin tüm yükü yoksul insanların sırtında. Bu ekonomik politikalar millete değil, yabancılara hizmet ediyor.''



"Sanırsın ülkede herkes Porsche'ye biniyor"

Vural, Başbakan Erdoğan'ın, ''Porsche kullanacağınıza Fiat kullanın'' sözlerine de değinerek, ''Fiat'ı Türk malı sanıyor herhalde. Ayrıca, sanırsın ülkede herkes Porsche'ye biniyor. Topu topu baktık 390 Porsche var memlekette. Doğalgaza yüzde 14 zam, asgari ücrete yüzde 5 zam. Ezdirmeyecektik ya yoksulu enflasyona. Başbakan'ın hesabına göre o zaman 14 küçüktür 5... 'Zam yaptık sigara içmeyin' diye. Böyle bir şey olur mu? Ete, buğdaya zam yapıyor. Neredeyse, 'fazla şişmanlamayın diye zam yaptık' diyecekler. Başbakan, yoğun bir şekilde obeziteyle mücadele ediyor. Teşekkür ederiz kendisine'' diye konuştu.


"Bu işin asıl adı 'Robin Hüp' ekonomisi"

''Ekonomi politikalarının bedelini halkın ödediğini'' söyleyen Vural, Başbakan Erdoğan'ın, zamların, ''zenginden alıp, fakire vermek için yapıldığını'' söylediğini hatırlattı. Vural, ''Sanki Robin Hood yahu. Bu işin asıl adı 'Robin Hüp' ekonomisi. Nerede zenginden alıp fakire veriyorsun? Asıl fakirden alıp, zengine veriyorsun. Asgari ücrette yüzde 15 vergi var. Ekonomi dışa bağımlı, spekülatif ataklara açık'' dedi.

Türkiye'de ücretlilerin ödediği verginin, şirketlerin ödediği verginin üzerine çıktığını söyleyen Vural, ''Zenginden alıp, fakire vermek böyle bir şey işte'' dedi.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'na kaynak sağlamak amacıyla İstanbul'da akaryakıta ek zamlar yapıldığını hatırlatan Vural, ajans mülga olmasına rağmen zamların devam ettiğini söyledi. Vural, ''Robin Hüp ekonomisi böyle bir şey işte. Geçici zamların hepsi kalıcı hale geldi'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan'ın, ''Türk siyasetinin karanlık yüzüyle yüzleşmek bize nasip oldu'' sözlerini hatırlatan Vural, siyasetin alacakaranlık yüzüyle de hesaplaşılmasını istedi. Vural, ''Sayın Başbakan, partisinin kuruluş aşamasında ABD konsolosuyla 17 defa ne konuştu, Dolmabahçe'de Yaşar Büyükanıt ile ne görüştü? Bunlar da siyasetin alacakaranlık yüzü. Bunları da açıklasın. Alacakaranlıkta kalanları açıklamak Sayın Başbakan'ın namus borcudur'' ifadelerini kullandı.

9/25/2011

seyyah1906

vatandaş'tan meclise terör dilekçesi yağdı ama komisyonda görüşülmeyecek

Son günlerde terör olaylarındaki artış dikkat çekerken TBMM'ye de adeta "terör" dilekçesi yağdı. Meclis Dilekçe Komisyonu'na yazan vatandaşlar terörün bitirilmesini talep ederken; şikayet ve önerilerini sıraladı.
Vatandaşlar terörün bitirilmesini istedi

Meclis Dilekçe Komisyonu'na Ankara'dan yazan S.Ç., terörle mücadelede devleti yönetenlerin özellikle siyasetçilerin üzerine düşen görevi gereği gibi yapmadığını iddia etti. Başvuruyu inceleyen komisyon aldığı kararda, "Dilekçinin terörle mücadelede yaşanan sorunlara ilişkin kişisel görüş ve değerlendirmelerine yer verdiği dilekçesi hakkında, 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun ile TBMM İçtüzüğü'nün 116'ncı maddesi uyarınca komisyonumuzca bir işlem yapılamayacağına karar verildi" dedi.

Almanya'dan yazan 155 kişinin terörün bitirilmesine yönelik dilekçesine ise, "Dilekçe Komisyonu Başkanlık Divanı tarafından, belli bir konuyu ihtiva etmeyen dilekçelerin, Komisyonda görüşülemeyeceğinin karara bağlanacağı belirtilmiştir. Bu hükümler gereği, başvurunun Komisyonda görüşülemeyeceğine karar verildi" yanıtı verildi.


Komisyonda görüşülemeyeceğine karar verildi

İstanbul'dan yazan H.G.'nin 14 Temmuz 2011 Diyarbakır Silvan kırsalında 13 şehit verilmesi olayında ihmallerin bulunduğunu belirtip gereğinin yapılmasını talep eden dilekçesinin de komisyonda görüşülemeyeceğine karar verildi. Kararda şöyle denildi:
"Dilekçe üzerinde yapılan inceleme sonucunda başvurunun, Kanunun dilekçede bulunmasını zorunlu gördüğü şartları taşımadığı anlaşılmıştır. 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun'un 4'üncü maddesinde 'Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne veya yetkili makamlara verilen veya gönderilen dilekçelerde, dilekçe sahibinin adı-soyadı ve imzası ile iş veya ikametgah adresinin bulunması gerekir' denilmiştir.
Dilekçe Komisyonun görev alanının belirlendiği Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 116'ncı maddesinin birinci fıkrasındaki 'Dilekçe Komisyonunun... Başkanlık Divanı... Kanunun dilekçede bulunmasını zorunlu gördüğü şartlardan herhangi birini taşımayan, dilekçelerin görüşülemeyeceğini karara bağlar' şeklindeki hükmü gereği, başvurunun komisyonda görüşülemeyeceğine karar verildi."

M.Ö. adlı kişi de dilekçesinde ülkenin birliği konusundaki görüşlerini belirtti. Dilekçeyi görüşen komisyon ise, "Dilekçe konusu incelenmiş, konu hakkında bilgi edinilmiş olup dilekçenin somut bir talep içermemesi nedeniyle, 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun ile TBMM İçtüzüğünün 116'ncı maddesi uyarınca dilekçe hakkında Komisyonumuzca başka bir işlem yapılamayacağına karar verildi" kararını aldı.

7/06/2011

seyyah1906

kılıçdaroğlu vatandaşın oyuna sahip çıkacağız ki demokrasiye sahip çıkalım

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP grubunun basına kapalı yapılan toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. ''İnsanlık tarihi, demokrasi insan hakları ve özgürlük yolunda bedel ödeyenlerle doludur'' diyen Kılıçdaroğlu, dünyada o bedel ödeyenlerin sayesinde kazanımlar elde edildiğini ifade etti.
Kılıçdaroğlu, ''Türkiye'de insan haklarının, evrensel hukukun, demokrasinin, seçme ve seçilme hakkının eksiksiz uygulanması için her bedeli ödemeye hazırız. Tehdide ve şantaja asla ve asla boyun eğmeyeceğiz.
Biz bir demokrasi mücadelesi, insan hakları mücadelesi veriyoruz. Seçme ve seçilme hakkının önündeki engellerin kaldırılması ve demokrasi, milli iradenin önündeki engellerin kaldırılması mücadelesi veriyoruz'' diye konuştu. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, kendilerinin ''tek adamın egemen olduğu ülkeyi değil, yurttaşların egemen olduğu Türkiye'yi savunduklarını'' kaydetti.



'Tehdide ve şantaja asla ve asla boyun eğmeyeceğiz'

Kılıçdaroğlu, insanlık tarihinin, demokrasi, insan hakları ve özgürlük yolunda bedel ödeyenlerle dolu olduğunu, bütün dünyada, o bedel ödeyenlerin sayesinde kazanımların elde edildiğini söyledi. Türkiye'de insan haklarının, evrensel hukukun, demokrasinin, seçme ve seçilme hakkının eksiksiz uygulanması için her bedeli ödemeye hazır olduklarını belirten Kılıçdaroğlu, ''Tehdide ve şantaja asla ve asla boyun eğmeyeceğiz. Biz bir demokrasi, insan hakları, seçme, seçilme hakkının ve milli iradenin önündeki engellerin kaldırılması, demokrasi mücadelesi veriyoruz. Biz, baskıcı bir rejimi değil, özgürlüğün olduğu bir rejimi savunuyoruz. Biz, tek adamın egemen olduğu bir ülkeyi değil, yurttaşların egemen olduğu bir Türkiye'yi savunuyoruz'' diye konuştu.

Milli iradenin tutuklu olduğunu, CHP'nin bu demokrasi ayıbını içine sindiremediği için bu tavrı geliştirdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, halkın seçtiği, ''Parlamentoya git, benim adıma konuş'' dediği kişilerin, parlamentoya gelemediğini, buna yasal hiçbir engelin de bulunmadığını söyledi. Bu engelin kalkması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, kalkmadığı takdirde demokrasinin bir ayıpla karşı karşıya olacağını, bu ayıbı ortadan kaldırmaları gerektiğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, Türkiye'ye çok partili rejimi ve demokrasiyi getiren parti olarak CHP'nin, demokrasinin, hukuk devletinin, güçler ayrılığının ve milli iradenin ayaklar altına alınmasına karşı çıktığını belirterek, ''O nedenle bu tavrı takınıyoruz'' dedi.


'Yurttaşın oyuna sahip çıkamayan parti'

CHP'nin, güçler ayrılığı ilkesine inandığını, yargı vesayetine, yargı üzerindeki vesayete karşı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, yargının bağımsız, tarafsız olması, birilerinin vesayeti altında olmaması gerektiğini vurguladı. Kendilerine, ''Sorunu çözmek için biz yargıya telefon mu edelim'' denildiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Hiç kimsenin, yargıya telefon etmesini istemeyiz, böyle bir talebimiz de asla olamaz. CHP, her vatandaşın verdiği oya saygılı olduğu için ve her yurttaşın oyuna sonuna kadar sahip çıktığı için bu tavrı sergiliyor. Bir vatandaşın oyu bile bizim için çok önemlidir. O vatandaşın oyu, bizim başımızın üstündedir. O vatandaşın oyuna sahip çıkacağız ki demokrasiye sahip çıkalım. Vatandaşın oyunu görmezlikten gelip, başka söylemler geliştirenler, demokrasiye ihanet ediyorlar. Bizim hedefimiz her yurttaşın oyuna sonuna kadar sahip çıkmaktır. CHP olarak şunu çok açık ve net söylüyoruz, kendi yurttaşın oyuna sahip çıkmayan, çıkamayan parti, ülkesinin çıkarlarına, demokrasiye, milli iradeye, temel hak ve özgürlüklere de sahip çıkamaz. CHP, Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin imzaladığı, uluslararası anlaşmalara, sözleşmelere saygı duyar. Bu saygının gereği olarak, Anayasa'nın 90. maddesinin hayata geçirilmesinin uygulanmasının gerekliliğine inanır. Mademki siz uluslararası arenada saygın bir ülke olacaksınız, uluslararası sözleşme imzaladınız, bunlar iç hukukun üstünde olsun diye anayasayı değiştirdiniz, 90. maddenin gereğini yerine getirmek durumundayız. Yerine getirmediğimiz zaman, anayasayı da ihlal etmiş oluyoruz.''



'Hedefimiz, evrensel hukuku, demokrasiyi Türkiye'ye getirmektir'

Kılıçdaroğlu, CHP'nin, insan haklarını, demokrasiyi her yerde ve her koşulda savunduğunu, bunun temel görevleri olduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, ''CHP, milli iradenin sonucu olarak tecelli eden, seçme ve seçilme hakkını askıya alan, uluslararası hukuk anlayışına ters düşen uygulamalara karşı çıkar. Hedefimiz, evrensel hukuku, demokrasiyi, özgürlükleri Türkiye'ye getirmektir'' dedi. CHP'nin, parlamentonun işlevini el kaldırıp, indirme olarak görmediğini, ancak bazılarının öyle gördüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, bunun demokrasi olmadığını kaydetti.

Kılıçdaroğlu, yürütme organının her dediğini koşulsuz olarak yerine getiren bir parlamentonun, sağlıklı çalışmadığını belirtti. Kılıçdaroğlu, CHP'nin güçler ayrılığı ilkesine inancı gereği, yargının, yürütmenin, yasama organına müdahalesini kabul etmediğini söyledi. Kılıçdaroğlu, CHP'nin, haklarında hiçbir mahkumiyet kararı bulunmayan, TBMM'ye gelip, yemin etmeleriyle ilgili hiçbir hukuksal engel olmayan milletvekillerinin hapishanelerde tutularak, parlamentoya getirilmemesini, yemin etme haklarının engellenmesini demokrasi ayıbı olarak gördüğünü kaydetti.

'Hangi vicdanla bağdaştıracağız'

''Her türlü yasal prosedüre uygun olarak, halkın oylarıyla seçilip gelen milletvekillerinin yemin etmeleri engellenerek, hukuksuz şekilde hapiste tutulmalarını hangi vicdanla bağdaştıracağız?'' diye soran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''CHP, Recep Tayyip Erdoğan'ın parlamentoda olmaması olayında olduğu gibi, bugün de demokrasi inancının gereği olarak kendisine yakışanı yapıyor ve halkın vicdanı olmayı sürdürüyor. CHP, seçimlerden önce uzun tutukluluk sürelerinden şikayet edenlerin, seçimlerden sonra bu söylemini rafa kaldırıp, hiçbir hüküm giymemiş milletvekillerinin yemin etmemesini olağan karşılayan, iki yüzlü siyaset anlayışını da şiddetle reddediyor. CHP, tutuklu milletvekillerinin yeminden sonra yargılanmamalarına da karşı; yargılanabilirler, öyle bir talebimiz yok, dokunulmazlık da af da istemiyoruz. İstediğimiz milli iradenin tecelli etmesi, milletin oylarıyla seçilen milletvekillerinin gelip parlamentoda yemin etmeleri. CHP, sadece ve sadece hukukun üstünlüğünü, TBMM'de halkın iradesinin egemen olmasını, evrensel hukukun gereği olarak, seçilen milletvekillerinin yeminlerini ederek, yasama görevlerini katılmalarını istiyor. Halkın iradesine saygı göstermek, halkın iradesiyle seçilen milletvekillerinin parlamentoya gelmelerini istemek, hangi demokrasi, hangi hukuk sisteminde suç olarak görünüyor?''

'Kayıtlı ve şartlı'

Meclis Genel Kurulunda, Mustafa Kemal'in, ''Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir'' sözünün yer aldığına işaret eden Kılıçdaroğlu, bu sözün arkasında olduklarını bildirdi. Kılıçdaroğlu, ''Şimdi egemenlik, kayıtsız şartsız milletin değil, kayıtlı ve şartlı milletin olmaya başladı. Olmaz öyle şey. Milletin iradesi her şeyin üstündedir. Egemenlik kayıtsız şartsız milletin olacaktır. Bizim mücadelemiz budur, demokrasi mücadelesinin özünde yatan da budur'' dedi.

Kılıçdaroğlu, masumiyet karinesinin, hak mücadelesinde insanlık tarihinin en büyük kazanımlarının başında geldiğini dile getirdi. Herkesin masumiyetinin temel kural olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, kimsenin yargı kararı olmadıkça suçlanamayacağını vurguladı. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''Dünyanın bütün çağdaş ülkelerinde var olan kural budur. Masumiyet karinesinin özü de budur. Mevcut durum, bu temel insan hakkının en ağır ihlalidir. Yasama faaliyetinin saygınlığı bakımından da bu tutumun arkasında olacağız. Yani, masumiyet karinesi, bizim temel ilkelerimizden birisidir. CHP, 24. Dönem yasama faaliyetinin bu koşullarda, yargının takdiri altında kaldığı inancındadır. CHP, yasama organı ve 550 milletvekilinin bağımsız olmayan yargının, hukuk dışı takdirine ve takdirin kapsamı alanı içinde olmasına karşı çıktığı için haklı ve hukuki tavrını sürdürecektir.''


'Kaya gibi'

Hiçbir zaman, hiçbir yerde, hiçbir ortamda sorun yaratan parti olmak istemediklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Sağduyulu düşünen bütün yurttaşlara sesleniyoruz: Biz sokakta yürüyen yurttaşın da güvencesi olsun istiyoruz. Daha dün bir AKP'li milletvekili 'durun bakalım daha başka milletvekilleri de tutuklanacak' diye gözdağı veriyorsa o gözdağının önünde duracak olan kaya gibi CHP olacaktır. Mevcut hukuk sistemi içinde, AKP'nin geliştirdiği ve uyguladığı hukuk sistemi içinde yarın sabahleyin iki gizli tanığın ifadesiyle herkes, her milletvekili, her yurttaş gözaltına alınabilir, aylarca içeride kalabilir. Bir de gizlilik kararı alırsınız, avukatı bile dosyada olanı bilemez. Bu, demokrasi, hukuk ayıbıdır. Onun için seçim meydanlarında söyledik, 'iktidara geldiğimizde özel yetkili mahkemeleri kaldıracağız' diye. Artık özel yetkili mahkemeler, birilerinin özel yetkili mahkemeleridir, birileri adına karar veren özel yetkili mahkemelerdir. Demokrasi ayıbıdır, hiçbir çağdaş ülkede böyle bir gariplik yoktur.''

CHP'nin Türkiye'nin itibarının sadece içerde değil, dışarda da zedelenmemesi ve yaşanan sorunların çözümü için her türlü çözüme açık olduğunu deklere ettiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, sorun yaratmak istemediklerini, var olan sorunu çözmek istediklerini ifade etti. Kılıçdaroğlu, sözlerini, ''Sorunu, hukuk, demokrasi içinde çözmek istiyoruz. Hukuku, demokrasiyi göz ardı eden çözümlere karşıyız. Birilerine af getirilsin; karşıyız, birilerine dokunulmazlık getirilsin; karşıyız, birilerine özel uygulama yapılsın; karşıyız. Biz, sadece evrensel hukukun kurallarının uygulanmasını istiyoruz. Herkes için istiyoruz. Çünkü, sorun sadece CHP'nin değil, sorun Türkiye'nin sorunudur. Bu sorunu aşma konusunda kararlı irademizi sonuna kadar sürdüreceğiz'' diye tamamladı.


'Elinden tutan yok'

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'i kutlamaya gideceğini söyledi. Kılıçdaroğlu, ziyaretin bugün olacağını sanmadığını belirterek, ''Sayın Başkan bir koltuğuna ısınsın bakalım'' dedi.

AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş'ın 5 birleşime devamsızlık durumunda CHP'li milletvekilleri hakkında devamsızlıktan işlem yapılabileceğini söylediğinin ifade edilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, ''Elinden tutan yok'' karşılığını verdi.



Basına kapalı toplantıda neler konuşuldu?

Milletvekillerine, "yemin etmeme" kararını vatandaşa iyi anlatmaları için talimat veren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Biz mücadelemizin A ve B planını düşündük. B planımız da var" dedi. Milletvekillerini bugün ve yarın gruplar halinde Genel Merkez'de dinleyecek CHP Genel Başkanı, daha sonra da milletvekillerini kampa alacak.
CHP Grubu, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkanlığında basına kapalı toplandı. Toplantıda, milletvekilleri tek tek kendini tanıttı.


Kılıçdaroğlu da kendini tanıttı

Edinilen bilgiye göre CHP Genel Başkanı da kendini tanıttı ve siyasete Deniz Baykal'ın davetiyle girdiğini ifade etti. Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın ise, kendisini oldukça kısa anlatarak, "Adım Deniz, soyadım Baykal" dediği öğrenildi.

Vekillere talimat verdi

CHP Genel Başkanı'nın, milletvekillerine "yemin" kararını halka iyi anlatmaları konusunda talimat verdiği belirtildi. Kılıçdaroğlu'nun, "Çalışın, bu olayı anlatın. Halkla içi içe olun. Aldığımız kararın gerekçesini anlatın. Halkımızla paylaşın. Milletvekilleri bunu yapsın" dediği ifade edildi.


CHP kampa girecek

CHP Genel Başkanı'nın, milletvekilleriyle önümüzdeki günlerde Ankara ya da Ankara dışında bir araya gelineceğini belirterek, "Önümüzdeki günlerde bir araya geleceğiz. Herkes düşüncelerini anlatacak" dediği öğrenildi.

Genel Merkez'de görüşüyor

Öte yandan Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi'nde beşerli gruplar halinde milletvekilleriyle görüşüyor. Görüşmeler yarın da devam edecek.


'A ve B planımızı düşündük'

Yemin etmeme kararının gerekçelerini anlatan Kılıçdaroğlu'nun, "Biz mücadelemizin A ve B planını düşündük. B planımız da var. Bu konuda bir geri adım atılmayacak. Aldığımız kararı halka daha iyi anlatabilmek için daha dikkatli olmamız gerekiyor. Grupta tek ses olsun. Mümkünse arkadaşlar söylemlerine dikkat etsin" dediği öğrenildi.

6/13/2011

seyyah1906

başbakan tayyip erdoğandan kürtlere birinci sınıf vatandaşlık vaadi

24. dönem milletvekili genel seçimlerinde oy sayım işlemi tamamlandı.


AKP %49.9, CHP %25.9, MHP %13, BDP destekli bağımsızlar ise %5.9 oy aldı.
Bu oranlara göre AKP 326, CHP 135, MHP 53 sandalye çıkarırken, BDP destekli 36 bağımsız aday Meclis'e girebiliyor.

AKP bu sonuçla Anayasa'yı referanduma gerek olmadan değiştirecek 367 sandalye ulaşamadığı gibi Anayasa'yı tek başına değiştirmeye yetecek 330 sandalyenin de altına düştü.

MHP ise bazı beklentilerin aksine barajı aşmayı başardı.

Ayrıca 2007 seçimlerine kıyasla daha fazla bağımsız parlamentoya girmeye hak kazandı.

2007'de, kapatılan DTP'nin desteklediği adaylardan 21'i parlamentoya girmişti.

Erdoğan'dan Kürtlere 'Birinci sınıf vatandaşlık vaadi'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 2007 genel seçimlerinden sonra yaptığı gibi, AKP Genel Merkezi'nin balkonunda binlerce partiliye seslendi.

Erdoğan yeni Meclis'in hazırlayacağı yeni Anayasa konusunda "Yeni Anayasa milletin her bir ferdini birinci sınıf görecek. Bu Anayasa Türk'ün, Kürt'ün, Alevi'nin ve Sünni'nin herkesin anayasası olacak." dedi.

Erdoğan yine 2007'de olduğu gibi, kendilerine oy vermiş olsun ya da olmasın toplumun tüm kesimlerini kucaklayacaklarını söyledi.

"12 Haziran 2011 seçimlerinin galibi hiç ama hiç şüphesiz Türkiye'dir, demokrasidir" diyen Erdoğan, ''Kıskananlar çatlasın'' sloganları üzerine ''Çatlamasın, çatlamasın. Onları da kucaklayacağız. Onları da aramıza alacağız'' dedi.

Erdoğan ''Vur vur inlesin Kılıçdaroğlu dinlesin'' sloganı atılınca ise ''Biz vurmaya değil, sevmeye geldik. Karşılık bulduğumuzda aynen bu yola devam ederiz. Karşılığını bulmadığımızda da sadece cevabını verir geçeriz'' diye konuştu.

Seçim zamanında sertleşen siyasi üsluba da "meydanlarda söylenen meydanlarda kalsın" sözleriyle gönderme yaptı.

Sözlerine, "74 milyonun her bir ferdinin yaşam tarzı, inancı, değerleri, bizim üzerimizde mübarek bir emanettir. Bize oy verenlerin de, vermeyenlerin de yaşam tarzını, inanç ve değerlerini, onurumuz, namusumuz, şerefimiz olarak göreceğimizden hiç kimsenin ama hiç kimsenin kuşkusu, şüphesi, tereddütü olmasın." diye devam etti Erdoğan.

Kılıçdaroğlu'ndan üç mesaj

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçim sonuçlarını başarı olarak değerlendirdi.

Sonuçların açıklanmasının ardından parti genel merkezi önünde bekleyen partililere seslenen Kılıçdaroğlu, konuşmasına üç mesajım var diye başladı.

Partisinin altı aylık bir çalışma sonucu 12 Haziran'da bir önceki seçime göre 3.5 milyon daha fazla oy kazandığını kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Ayrıca 12 Eylül darbesinden bu yana en yüksek oyunu almıştır. İki, seçime girip milletvekili sayısını artıran tek parti CHP'dir. Seçime giren partilerden diğerleri milletvekili sayılarını düşürmüşlerdir, milletvekili sayısını artıran tek parti CHP'dir'' dedi.

Demokrasiye her zaman güvendik, demokrasiyi savunduk ve her koşulda savunacağız diyen Kılıçdaroğlu, AKP'ye bir yandan ''başarılar dilerken'', diğer yandan da ''Daha güçlü bir CHP var. Bunu unutmasınlar. Sadece AK Parti değil, bütün dünya unutmasın'' uyarısında da bulundu.

Konuşması sık sık ''İnadına CHP, inadına sol'', ''Halkın umudu Kılıçdaroğlu'' ve ''Halkçı Kemal'' sloganlarıyla kesilen CHP lideri, anayasa, özgürlükler, kadın erkek eşitliği ve medya özgürlüğü konularını yakından takip edeceklerini vurguladı ve şöyle devam etti:

''Çağdaş anlamda uygar dünyaya eşit konuma Türkiye'nin getirilmesinde mücadelemizi sürdüreceğiz. Özgür ve bağımsız bir Türkiye, baskılardan arınmış bir Türkiye'nin mücadelesini vereceğiz ve bu mücadeleden vazgeçmeyeceğiz.''

Kılıçdaroğlu üçüncü mesajında da parti örgütüne seslendi.

Türkiye'nin 81 iline, 270'in üzerinde ilçesine gittiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, ''Yarın sabah örgütlerimizle beraber seçim varmış gibi aynı heyecanı sürdüreceğiz. Altı aylık bir süreçte üç buçuk milyon yeni oydaş kazanıyorsak önümüzde dört yıllık bir süreç var, hedefimiz dört yıllık süreç içerisinde iktidardır. Bu konudaki hedefimizi şimdiden ortaya koyuyoruz ve bu hedeften vazgeçmeyeceğiz'' diye konuştu.

CHP lideri, partililere umutsuzluğa kapılmamaları ve morallerini bozmamaları çağrısında da bulundu.
bbc türkçe
seyyah1906

melih gökçek seçim sürprizi ne olur sorusuna ne cevap verdi

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, oy kullanmak için gittiği okulda, Kılıçdaroğlu'nun oy kullandığını öğrenince bakın ne yaptı?


Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, oyunu kullandı.


Gökçek, eşi Nevin Gökçek ve oğlu Osman Gökçek ile Çankaya'da bulunan Halide Edip Adıvar İlköğretim Okuluna gelerek, 1195 numaralı sandığın bulunduğu sınıfta oyunu kullandı.

Okula gelişinde gazetecilere oylarını kullanıp kullanmadıklarını soran ve vatandaşlarla sohbet eden Gökçek, seçimlerin Türkiye'ye hayırlı olmasını diledi.

Oyunu kullandıktan sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gökçek, seçimlerin Türkiye için hayırlı uğurlu olmasını temenni ederek, "Neticelerin inşallah umduğumuz gibi çıkmasını temenni ediyorum. İlk gelen sonuçlar bunu gösteriyor. İnşallah sonunda yüzde 50'nin üstünde olur diye düşünüyorum" dedi.

Bir gazetecinin seçimin sürprizinin ne olabileceği yönündeki soru üzerine Gökçek, "Kılıçdaroğlu'nun yüzde 27'nin üzerine çıkması olur" yanıtını verdi.

Gazetecilerin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da oy kullandığını hatırlatması üzerine Gökçek, "Hayret ettim yani kullanmasına. Başarı. Tebrik ediyorum. Aslında güzel bir fıkra var bu konuda ama. 5'ten sonra anlatırım. Fıkranın adı 'terakki var' diye konuştu.

Yaşlılar ve astım hastalarının oy kullanırken zorluk çektikleri yönündeki bir soru üzerine Gökçek, şöyle konuştu:

"Bu bir okulda yaşanan sorun değil. Bunun bütün türkiye'de yapılması gerekir. En azından astım hastaları ve engelliler için muhtarlığa müracaat edilip, okulların girişinde rahat bir yerde oy kullanmaları sağlanmalı. Öyle bir organizasyon yapılırsa çok rahat olur."

Atakule'nin ışıklandırmasının tamamlandığını ve muhteşem bir görüntünün ortaya çıktığını dile getiren Gökçek, "Ankara'nın ışıklandırmasının Şangay'dan daha güzel olacağını söylemiştim. Dün akşam Atakule'de bunun denemesini yaptık. Muhteşem bir görüntü oldu. Ankara'nın simgesi olacak. İlave şeyler de yapacağız oraya. Daha da güzel olacak" dedi.

habervaktim