En Yeniler
avrupa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
avrupa etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8/15/2011

seyyah1906

mehmet şimşek başarımızın ardındaki iki sihirli kelime güven ve istikrardır

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Batman’da sahur öncesinde bir fırıncıda pide pişirdi ve telefonda vatandaşın pide siparişlerini aldı.
Fırında işleri hakkında bilgi alan Maliye Bakanı, daha sonra pide ve ekmek pişirdi. Fırından yeni çıkan bir pideyi de kendisiyle birlikte olan heyet üyelerine dağıttı. Şimşek, pide siparişi vermek için fırını arayan kişilerin telefonlarına da cevap verdi, siparişleri kabul etti. Bakan Şimşek, sipariş için fırını arayan bazı vatandaşları da Maliye Bakanı olduğuna ikna edemedi. Alo.. Ben Maliye Bakanı Maliye Bakanı Şimşek ile bir vatandaş arasında şu diyalog geçti. * Alo... 3 tane pide isteyecektim. Şimşek: Tamam gönderelim. * Adresimi vereyim... Şimşek: Bu fırından memnun musun? Fırının çalışanlarını tanıyor musun? * Tanıyorum. Şimşek: Beni tanıyabildin mi? * Hayır. Şimşek: Ben, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’im. * Öyle miii? Şimşek: Müsaitsen gel tanışalım. * .......... Türkiye güçlü yapıya sahip Batman’da çeşitli temas ve incelemelerde bulunan Mehmet Şimşek, Türkiye’deki güven ve istikrarın hiç bir yerde olmadığını belirterek, “Başarımızın ardındaki iki sihirli kelime, güven ve istikrardır” dedi. Avrupa’da borç stoku sorunu yaşandığını hatırlatan Şimşek, bu durumun dünya ekonomisi için kırılganlık kaynağı olduğunu vurguladı. Dünyada olup biten herşeyin Türkiye’yi de ilgilendirdiğine dikkati çeken Şimşek, şöyle konuştu: “Etrafımızda bir kördüğüm varsa bunun Türkiye’ye de yansımaları olacaktır. Türkiye, makro ekonomik açıdan güçlü hale getirildi. Türkiye, dünyanın cebelleştiği en önemli sorunlar karşısında güçlü bir yapıya sahip.”

7/31/2011

seyyah1906

egemen bağış artık karpuzun göbeğini türkiyede sadece belli bir takım elit kesimler yemiyor

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, ''Türkiye normalleşiyor. Şimdi Türkiye'de kimileri tartışıyor; 'Karpuz kesecektik, kesmeyecektik. Karpuz kabuğu suya düştü mü, düşmedi mi?' Ama asıl üzerinde durulması gereken nedir biliyor musunuz? Artık karpuzun göbeğini Türkiye'de sadece belli bir takım elit kesimler yemiyor, paylaşılıyor'' dedi.
Bağış, Turgut Özal Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen partisinin Çekmeköy İlçe Gençlik Kolları 1. Olağan Kongresi'nde, seçimlerin ardından çalışmalara devam ettiklerini söyledi.

Anamuhalefet partisinin, teşkilatlarına 'İyi dinlenin ekimden sonra çok çalışacağız' diye yazılı genelge gönderdiğini dile getiren Bağış, ''Biz de onlara bu yaz tatillerinde mutluluklar diliyoruz'' dedi.

Bağış, Türkiye'nin bugün çok farklı bir noktada olduğunu belirterek, gençliğe verdikleri öneme işaret etti.

Başbakan Erdoğan'ın sadece Türkiye'nin Başbakanı değil, dünya vicdanının sesi olduğunu ifade eden Bağış, şunları kaydetti:

''Türkiye normalleşiyor. Şimdi Türkiye'de kimileri tartışıyor; 'Karpuz kesecektik, kesmeyecektik. Karpuz kabuğu suya düştü mü, düşmedi mi?' Ama asıl üzerinde durulması gereken nedir biliyor musunuz? Artık karpuzun göbeğini Türkiye'de sadece belli bir takım elit kesimler yemiyor, paylaşılıyor. Milli irade görevinin başındadır, muktedirdir. Türkiye'nin önü açıktır.''

Türkiye'nin bugün doğusunun da batısının da ilham kaynağı haline geldiğini dile getiren Bağış, yılın ilk çeyreğinde yüzde 11 ekonomik büyümeyle Türkiye'nin dünya rekorunu kırdığını belirtti.

Bağış, 2010 yılı sonu itibarıyla yüzde 8,9 ekonomik büyüme sağlandığını anımsattı.

Bugünün anlamlı bir gün olduğunu da bildiren Bağış, rahmetli Adnan Menderes'in o dönemki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğuna ilk başvuruyu yapmasının bugün 52. yıl dönümü olduğunu hatırlattı.

Bağış, 31 Temmuz 1959'da ilk başvuru yapıldığında kişi başı milli gelirin 400 dolar olduğunu, bugün bu rakamın 11 bin dolar olduğunu, 2023 yılında 25 bin doların yakalanacağını söyledi.

2023 vizyonunun hayata geçirilmesinde gençlere güvendiklerini dile getiren Bağış, gençlerin Türkiye'yi çok daha ileri götüreceğine inandıkları için bu planların yapıldığını ifade etti.

1960 darbesinden sonra 15 Eylül 1960'da devrin Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın elleri kelepçeli olarak Yassıada'ya götürülen Fatin Rüştü Zorlu'ya 'Avrupa Ekonomik Topluluğuna başvurmuştuk ne oldu?' diye sorduğunu anlatan Bağış, elleri kelepçeli olan Zorlu'nun da Bayar'a bir brifing verdiğini söyledi.

AB sürecinde atılan adımlara işaret eden Bağış, ''Biz bu adımları AB için atmıyoruz. Bu adımları milletimizin AB standartları üzerinde yaşam sürdürmesi için atıyoruz, atmaya devam ediyoruz'' diye konuştu.

Daha yapılması gereken reformların ve hala düzeltilmesi gereken yanlış uygulamaların var olduğuna da vurgu yapan Bağış, teker teker bunlara da el atılacağını kaydetti.

Güçlerini gençlerden aldıklarını belirten Bağış, kendilerinden evvelki siyasi hareketlerin gençlerin eline satır dağıttığını, gençleri şiddete yönelttiğini ileri sürdü.

Türkiye'nin aydınlık yarınlarını gençlerle gerçekleştireceklerini ifade eden Bağış, gençlere güvendiklerini söyledi.

AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu da sivil anayasa çalışmalarına işaret ederek, gelecek süreçte Türkiye'nin aydınlık yarınlarını inşa etmek adına daha fazla gayret içinde olacaklarını bildirdi.

7/28/2011

seyyah1906

chp mustafa balbay ve mehmet haberal için avrupa insan hakları mahkemesine başvuruyor

CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, ''CHP olarak, tutuklu milletvekillerimiz adına; AİHM Sözleşmesi'nin ihlal edildiği, masumiyet karinesi, adil yargılanma hakkının, seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiği kanaatindeyiz. Buna ilişkin olarak AİHM'e başvuruda bulunuyoruz. Ayrıca tutukluluk halleriyle ilgili olarak da tedbir isteminde bulunuyoruz'' diye konuştu.
AİHM'e ne zaman başvurulacağına ilişkin soruya Tarhan, ''Bunun çalışmasını yapıyoruz, bunun çalışması yapılıyor. CHP, değerli arkadaşlarımıza destek veriyor. Şu anda Haberal'ın çalışması yapılıyor. Tedbir istenmesini önemsiyoruz. Sağlık durumu, ileride sakınca yaratabilir, bu nedenle Haberal ile ilgili tedbir kararı verilmesini umut ediyorum. Balbay'ın çalışması ise tamamlandı'' karşılığını verdi.



''Bir takım tarifeler hazırlanmış"

''Anayasa çalışmaları henüz başlamadan, bırakın içerik, yöntem konusu da dahil detaylı bir tarifeyle karşılaşıyoruz'' diyen Tarhan, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın açıklamalarının bu yönde olduğunu söyledi.

Bir takım tarifeler hazırlandığını, bu tarifelerin uygulanmasını doğru bulmadıklarını kaydeden Tarhan, derslerini iyi çalıştıklarını, son dakikaya bırakmadıklarını, ödevlerini yaptıklarını ifade etti. Tarhan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Derslerini çalışmaları gerektiği fikrine katılıyoruz. Özellikle demokrasi, özgürlükler ve yargı bağımsızlığı alanında sınıfta kalmışlardı. Özellikle bu konularda derslerini iyi çalışmaları gerekiyor. Zaten bunu da kendileri itiraf ediyorlar. Temel hak ve özgürlükler bağlamında çok ağır bir tabloyla karşı karşıyayız. Başbakan'a topuk selamı verilmemesinin cezalandırıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Protesto edenlerin, Hopa'da sürek avına tabi tutulduğunu izliyoruz. Örgütlenme hakkının, verilen bir kararla Yargı-Sen'in kapatılmasıyla çok ağır şekilde baltalandığını duyuyoruz. Lanetle kınıyorum; örgütlenme özgürlüğüne, yargı bağımsızlığına çok ağır bir darbe. Bağımsız yargının aslında bağımlı yargı haline getirildiğini izliyoruz. Protesto eden gençlere 4 yıla kadar hapis isteyen yargı mekanizmasının, Habur'da 34 teröristin savunmasını 4 saatte aldığını biliyoruz. Tutuklu milletvekillerimizin, tutukluluk hallerinin devamına karar verirken, bazı sanıkların yaklaşık 4 yıldır sorgusunun yapılmamasına dayanabildiğini de görüyoruz. 4 saatte 34 kişinin sorgusunu yapan bağımsız yargı, 4 yıla yakın savunması alınmadığı için bazı sanıkların tutukluluklarının devamına karar verebiliyor.
Ancak CHP olarak, tutuklu milletvekillerimiz adına; AİHM Sözleşmesi'nin ihlal edildiği, masumiyet karinesi, adil yargılanma hakkının, seçme ve seçilme hakkının ihlal edildiği kanaatindeyiz. Buna ilişkin olarak AİHM'e başvuruda bulunuyoruz. Ayrıca tutukluluk halleriyle ilgili olarak da tedbir isteminde bulunuyoruz.''



''Çalışmamız çok teknik, ayrıntılı"

AİHM'e ilişkin başvuruda iç hukuk sürecinin tükenip tükenmediği sorusunu Tarhan, ''İç hukuk süreci, tutuklamanın devamına ilişkin verilen bir kararda zaten tükenmiştir. Eğer CMK 309'u, kanun yararına bozmayı kast ediyorsanız, AİHM, 309'u etkili bir başvuru yolu olarak tanımamaktadır. Çünkü Adalet Bakanı'nın doğrudan inisiyatifine tabi kılınmıştır. Bu nedenle iç yargı yolları tüketilmiştir'' diye yanıtladı.

Ne zaman başvuracaklarına ilişkin bir soru üzerine Tarhan, ''Bunun çalışmasını yapıyoruz. CHP, bu konuda değerli arkadaşlarımıza destek veriyor. Şu anda Sayın Haberal'ın çalışması yapılıyor. Tedbir istenmesini önemsiyoruz. Çünkü tutukluluk tedbiri de gerektiren bir durumdur. Gecikmesinde sakınca görülen bir haldir. Sağlık durumu ileride sakınca yaratabilir, vehamet taşımaktadır. O nedenle tebdir kararı verilmesini de umut ediyorum. Balbay'a ilişkin hazırlık tamamlandı, Haberal'ın çalışması sürüyor'' diye konuştu.

Tarhan, başvurunun, Ağustos'un ortasını bulup bulmayacağına ilişkin soruyu yanıtlarken, daha kısa da sürebileceğini bildirdi.

Tutuklu milletvekillerinin Ağustos başında yapılacak duruşmasından önce başvurunun olup olmayacağına ilişkin soruya Tarhan, ''Onu sağlayacağımızı umut ediyorum. Çalışmamız çok teknik, ayrıntılı. Elimizden geleni yapıyoruz'' karşılığını verdi.

Başvuruların kişisel olduğuna işaret eden Tarhan, CHP olarak arkadaşlarının bu çalışmalarına hukuksal olarak destek verdiklerini, süreci yakından takip edeceklerini bildirdi.

Tedbirle ilgili olarak geçmişte AİHM'in trajik bir uygulaması olduğuna dikkati çeken Tarhan, ''İranlı bir mültecinin tedbir talebi kabul edilmediği için İran'da asılması yönünde bir sonuçla karşılaşılmış. Bu olumsuz kararın, bizim açımızdan olumlu bir karara dönüşmesini umut ediyorum'' dedi.

Özel bir tedbir istemlerinin de olacağını belirten Tarhan, Haberal'ın tutukluluğun, sağlık nedenleri dolayısıyla sakıncalı gördükleri için bir tedbir kararı beklentisi içinde olduklarını kaydetti.

Tarhan, tutuklu milletvekillerinin duruşmasına CHP olarak katılıp katılmayacaklarının sorulması üzerine, bununla ilgili henüz bir görüşme yapmadıklarını, konuyu değerlendireceklerini belirtti.


''İktidar, bunun hesabını vermeli"

Son günlerde dönemsel bir kriz çığırtkanlığı yapıldığını belirten Tarhan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''Kriz teğet bile geçmeyecek'' açıklamasına işaret etti. Tarhan, bazı iktidar mensuplarının ''Kriz var, paranıza sahip çıkın'' mesajları verdiğini ifade ederek, ekonomideki sirkülasyonun bir dönem için durdurulduğunu, doların fırladığını söyledi.

Tarhan, ''Böyle dönemsel bir süreç neden yaşandı, arkasında hangi neden yatıyor, bu süreçte kimlerin malvarlığı arttı, borsa manipülasyonu ile bunun bir farkı var mı? Bu, Hükümetin gözetiminde bir kısa süreli hareketlenme mi?'' sorularını yöneltti.

Merkez Bankası Başkanı'nın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın söylemleri doğrultusunda bir açıklama yaptığını ancak bir hafta önceki açıklamasının tam tersi olduğunu ve doların fırlamasına zemin hazırladığını söyleyen Tarhan, ''Bu bir haftalık süreçte ne değişti, kimlerin cebine ne kadar para girdi; bunun hesabının iktidar tarafından verilmesi gerekiyor'' dedi.

7/01/2011

seyyah1906

chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlundan dünyaya neden yemin etmedik mektubu

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, BM, AB, AGİT, OECD, Avrupa Konseyi, İslam Konseyi, AP, Uluslararası Af Örgütü, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü başkan ve yöneticileriyle, Türkiye'deki büyükelçiler ve yabancı gazetecilere "Neden Yemin Etmedik" diye bir mektup gönderdiği bildirildi.
Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin TBMM'de yemin etmeme gerekçelerini açıklamak ve "seçilmiş milletvekillerine yönelik hukuk dışı hak gasbını" anlatmak için, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navanethem Pillay, AGİT Genel Sekreteri Marc Perin de Brichambaut, AGİT-PA Başkanı Petros Efthymiou, OECD Genel Sekreteri Jose Angel Gurria, İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, Sosyalist Enternasyonal Başkanı George Papandreou, Avrupa Sosyalistler Partisi Başkanı Poul Nyrup Rasmussen, Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek, Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Viviane Reding, Avrupa Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle, Parlamentolar Arası Birlik Başkanı Theo-Ben Gurirab, Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty, Human Rights Watch Direktörü Keneth Roth, D8 Genel Sekreteri Widi Pratikto, Sınır Tanımayan Gazeteciler, Türkiye'deki Yerleşik Büyükelçilikler ile Türkiye'deki Yerleşik Yabancı Basın Temsilcilerine "Neden Yemin Etmedik" diye mektup gönderdiği ifade edildi.

Kılıçdaroğlu'nun gönderdiği mektup şöyle:

"Sayın İlgili, CHP Milletvekilleri 28 Haziran 2011'deki TBMM'nin açılış oturumunda yemin etmemişlerdir. Milletvekillerimiz uzun süredir tutuklu bulunan ve mahkemenin serbest bırakmaması nedeniyle TBMM'deki açılış oturumuna katılamayan iki Milletvekillerimizle dayanışmak için bu kararı almışlardır. Bu iki Milletvekilimiz şu an iki yıldan uzun bir süredir tutuklu bulunmaktalar ve halen herhangi bir suçtan mahkum olmuş değildirler. Bir yargı organı olan Yüksek Seçim Kurulu, herhangi bir suçtan dolayı mahkum edilmemiş bulunan, gazeteci Mustafa Balbay ile tıp doktoru Prof. Mehmet Haberal'ın, aday olabileceklerini hükme bağlamıştır. Halk onlara oy vermiş ve vekilleri olarak seçmiştir. Şimdi ise, iki hakim, verdikleri bir kararla, Balbay ve Haberal'ın, halkın seçilmiş vekilleri olarak görevlerini yerine getirmelerini engellemektedir. Diğer bir siyasi partiye mensup 6 vekilde aynı durumdadır.

Bu husustaki kesin kanım, söz konusu durumun büyük bir adaletsizlik olduğu ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile Birleşmiş Milletler İnsan Hakları organlarının kararları tarafından vazgeçilmez bir hak olarak tanınan seçme ve seçilme hakkının açık bir ihlalini oluşturduğudur.

CHP, demokrasiyi ve halkın hür iradesini korumaya devam edecek, soruna süratli bir şekilde demokrasiye ve hukuka uygun bir çözüm bulmak için gerekli tüm gayreti gösterecektir. CHP'nin, adaletin ve bir temel demokratik hak olan seçme ve seçilme hakkının ihlali sonucu halen tutuklu bulunan 8 sekiz dayanışma nedenlerini açıklayan bir notu ilişikte bilginize sunuyorum."

Mektupla birlikte "CHP Tutum Kağıdı" adı altında, yaşanan süreci anlatan bir bilgi ekinin de gönderildiği bildirildi

6/15/2011

seyyah1906

ertuğrul günay iki kişiden biri bize oy verdiyse kemal kılıçdaroğlu bize oy vermiştir

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ''Seçimde her iki kişiden biri AK Parti'ye oy verdi. Merak ediyorum; acaba bize Kemal Kılıçdaroğlu mu, yoksa Devlet Bahçeli mi oy verdi? Bence Kılıçdaroğlu, oyunu bize atmıştır'' dedi.


Bakan Günay, Çeşme'de vatandaşlarla yaptığı sohbet toplantısında, Türkiye'de ilk kez bir iktidarın oylarını artırarak üç dönemdir iktidara geldiğini, bunun Avrupa'da da örneğinin olmadığını söyledi.


AK Parti olarak, milleti germeye, kavga etmeye çalışmadıklarını, bazı siyasi partilerin kendilerini kavga ortamına çekmek istemesine karşın kendi işlerini yaptıklarını anlatan Günay, ''Biz vatandaşın aşıyla, geliriyle uğraşıyoruz. 
Okul, sağlık, altyapı, liman, ticaret ve bilim gibi konularla uğraşıyoruz. Biz aynı şekilde devam edeceğiz. Hizmet etmeye devam edeceğiz. Bizi kavga ortamı içine sokmak isteyenler beklenen yanıtı alamayınca kendi aralarında kavga etmeye başladılar'' dedi.

AK Parti'nin yüzde 50 oy almasına dikkati çeken Günay, ''Genel seçimlerde her iki kişiden biri AK Parti'ye oy verdi. Merak ediyorum; acaba bize Kemal Kılıçdaroğlu mu, yoksa Devlet Bahçeli mi oy verdi? Bence Kılıçdaroğlu, oyunu bize atmıştır'' diye konuştu.

İzmir'in turist sayısında Antalya'dan çok geride kaldığına işaret eden Günay, Antalya'ya 8,5 milyon turist gelirken; İzmir'e 1,5 milyon civarında kişinin geldiğini belirtti.

Çeşme Meydanı'nda bulunan plastik ağaçları eleştiren Günay, şöyle konuştu:

''Burası bir garnizon mu? Hani garnizonlara yaparlar, yapay ağaçlar, yapma çiçekler filan dikerler. Çeşme Türkiye'nin en bereketli, en yeşil bölgelerinden bir tanesi. Zakkum çiçekleri, manolyalar varken bu ne kadar eskimiş bir akıldır ki, Çeşme Meydanı'nda plastik ağaçlar var. Burasının ne olduğunun farkında mı arkadaşlar? Çeşme halkı gelecek dönem mutlaka gerekeni yapacaktır.''

Gazetecilerin, Kültür ve Turizm Bakanı olarak Antalya'da milletvekili seçilen Menderes Türel'in isminin geçtiği yönündeki soruya Günay, son kararı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın vereceğini, bu konuda bir açıklama yapmasının doğru olmayacağını ifade etti.
mynet
seyyah1906

seçimden sonra avrupa birliği türkiye'yi hatırladı avrupa kendine güvenen türkiyeyi kucaklamalı

AK Parti’nin zaferle çıktığı seçimler, Avrupa Birliği ülkelerine Türkiye’yi hatırlattı. İngiltere eski Dışişleri Bakanı Straw, “Seçimlerden mağlup çıkan Avrupa Birliği olmuştur. Avrupa, kendine güvenen bu Türkiye’yi kucaklamalı” dedi.


12 Haziran genel seçim sonuçları, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde yeni bir Türkiye tartışması başlattı. AB ile Türkiye arasında hızı giderek yavaşlayan müzakerelerin yeniden rayına oturmasını isteyenler, Ak Parti’nin elde ettiği sonucun ardından, genişleme politikalarında daha muhafazakâr olunması gerektiğini savunanları eleştirmeye başladı.

Erdoğan gazetecileri bıraksın
İngiltere eski Dışişleri Bakanı Jack Straw, The Times gazetesinde yayınlanan “Avrupa, kendine güvenen bu Türkiye’yi kucaklamalı” başlıklı makalesinde, “Seçimlerden mağlup çıkan Avrupa Birliği olmuştur. Çünkü Avrupalı liderler, tam da Arap Baharı’nın sonuçlarının istedikleri yönde şekillenmesini umdukları bir dönemde, geniş Ortadoğu’daki en güçlü, en zengin ve en demokratik ülkeye sırt çevirmiş durumdalar” dedi. Aynı konuda Başbakan Erdoğan’a yönelik eleştirilerde de bulunan İngiliz siyasetçi, “Erdoğan, Avrupa ile iyi ilişkileri olmasını istiyor. Ancak Avrupa’da, Türkiye’nin kendine güvenli dış ve ekonomik politikalarından endişe duyanlar varsa, bunun için suçlanacak olan kendileridir” ifadesini kullandı. “AK Parti’nin İngiltere siyasetindeki partilere parmak ısırtacak bir başarıyla üçüncü döneme başladığını” yazan Straw, Başbakan Erdoğan’a yönelik olarak “Şu anda tutuklu olan gazetecilerin hızla yargı önüne çıkarılmasını ya da serbest bırakılmasını sağlayarak kendisine güvenini gösterebilir” görüşünü savundu.
Türkiye, AB’yi güçlendirir
AB’nin eski Ortak Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana, “Avrupa, müze olmak yerine aktif bir küresel oyuncu olacaksa, Türkiye halkının taze perspektifi ve enerjisine ihtiyacı var” diye yazdı. Halihazırda ABD’deki düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nde görev yapan Solana, CNN’in internet sitesinde yayımlanan makalesinde, “AB ve ona üye bir Türkiye’nin sahip olacağı güvenlik kazanımları ve stratejik avantajlar, Türkiye’nin uzun süredir üyesi olduğu NATO ile AB arasındaki ilişkilerden başlayarak çok fazla olacaktır” dedi.

Ne Türkiye ile ne Türkiye’siz

Almanya’daki iktidar partisi Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) de, yeniden başlayan Türkiye tartışmasına müdahil oldu. Rheinischen Post Gazetesi’ne konuşan CDU grup başkan vekili Andreas Schockenhoff, “Türkiye, Avrupa değerler birliğinin bir parçası. Böyle de kalmasını umuyoruz” dedi. Partinin dışişleri komisyonunu yöneten Ruprecht Polenz ise Türkiye’de İslamcılığın ve aşırı milliyetçiliğin artması endişesi bulunduğunu belirterek, “Türkiye’nin, Avrupa’dan uzaklaşma endişesi varsa, bunun olmaması için her şeyin yapılması gerekir. AB’nin de Türkiye’ye karşı bir sorumluluğu vardır. Türkiye’yi eleştiren açıklamalar işe yaramamaktadır” diye konuştu.
hürriyet