En Yeniler
ergenekon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ergenekon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11/08/2012

seyyah1906

şemdin sakık: Benim kan emici kardeşim Sırrı Sakık var

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, sanık avukatlarının sorularını yanıtlayan Şemdin Sakık'a, Yalçın Küçük'ün avukatı Hasan Fehmi Demir, ''Gizli tanık olmayı siz mi istediniz?'' diye sordu.

Sakık, ''Ergenekon, Balyoz ve KCK davaları sonrası Türkiye'de artık korkmayı gerektirecek bir durum yok. O yüzden açık tanık olmaya karar verdim'' dedi. Örgüte nasıl katıldığını anlatan Sakık, ''Benim kan emici kardeşim Sırrı Sakık var. Dağa çıkanlar için 'onuru için çıkıyorlar' diyor. Ben de diyorum ki çıkmayanlar onursuz mu?'' diye konuştu.

Avukat Hasan Fehmi Demir'in soruları sırasında, görüntüsü salondaki perdeye yansıtılan Sakık'ın duruşma salonunun bulunduğu binada olup olmadığı konusu gündeme geldi.

Avukat Demir'in ''Şu anda nereden ifade veriyorsunuz?'' sorusu üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, araya girerek, ''Bunun bir önemi yok. Bu soruyu geçin. Usul ekonomisi açısından bulunduğu cezaevinden getirilip götürülmesi göz önüne alınabilir'' dedi.

Demir de bu tanığın iddianamedeki ifadesinin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca talimatla alındığını belirterek, ifadeyi kimin aldığını sordu.

Soru üzerine Şemdin Sakık, ''İstanbul'dan gelen 3 savcı, 6 sayfalık ifademi burada aldı'' dedi. ''Burada'' şeklindeki ifadesi Sakık'ın duruşmaya Diyarbakır'dan bağlandığı yorumlarına neden oldu. Ancak, mahkeme tarafından bu konuda bir açıklama yapılmadı.

Sakık'ın, dün başlanan ifadesinin tamamlanmasının ardından, duruşma yarına ertelendi. mynet

1/10/2012

seyyah1906

mehmetçik terörist olmuştur da bizim ve aziz milletimizin haberimi olmamıştır?

MHP lideri Bahçeli partisini grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi. Haziran 2007 yılından bu yana Türkiye'nin Ergenekon, Sarıkız, İnternet Andıcı gibi isimlerle anılan darbe iddialarıyla meşgul olduğunu ancak bir sonuca gidemediğini söyledi.
AKP zihniyetinin kendisi için tehlike gördüğü kim varsa statükocu ve vesayetçi olarak yaftaladığını ileri süren Bahçeli, "Asıl anlamından saptırılmış demokrasi ve özgürlük mefhumları, millet ve devlet varlığına kast etmek için sıra zaman gözleyen mihraklara aradıkları uygun ortamı sağlamış ve dünün mağdurları bugünün zalimleri haline dönüştürülmüştür" dedi.

İleri demokrasi kılıfıyla eziyet, baskı, zulüm, hukuksuzluk ve iftiranın meşrulaştırıldığını savunan Bahçeli, dört yıldır sonuçlanmayan yargı süreçleri, TSK'yı hedefine alan taciz ve kuşatmaların bugün itibariyle kritik yeni bir aşamaya geldiğini söyledi. MHP'nin demokrasi dışı arayışların karşısında olduğunu, millet iradesinin silahların gölgesine sokulmasına asla tahammül edemeyeceklerini kaydeden Bahçeli, darbe iddialarından her dönem AKP'nin istifade ettiğini ve yarar sağladığını ileri sürdü.

28 Şubat ve 27 Nisan süreçlerinden AKP'nin güçlenerek çıktığını savunan Bahçeli, "AKP bu gelişmeleri siyasi çıkar ve menfaat kaynağı haline dönüştürmüş, darbe iddialarının asla neticelenmesini istememiştir" dedi.


"Toptan darbeci iddiası densizlik"

AKP'nin müdahalelerden faydalanırken ülkücülerin can verdiğini, kan verdiğini, bedel ödediğini anlatan Bahçeli, darbecilerle ilgili bütün işlemlerin yapılarak TSK'dan ayıklanması gerektiğini söyledi. Bireysel anlamdaki suç ve suça hazırlık aşamalarını topyekuncu bir bakışla ele alınması gerektiğini Türk ordusunu tümüyle darbeci göstermenin insafsızlık ve densizlik olacağını belirten Bahçeli, darbe soruşturmalarının sonuçlandırılmamasını eleştirdi.

AKP'nin özel yetkili mahkemeleri sindirme ve tedip etme aracı olarak kullanıp hedef olarak tayin ettiklerini Silivri'ye gönderdiğini savunan Bahçeli, "Tecrübelerimiz, tehdidin yalnızca demokratik alan dışından değil, yanlış siyaset, taraflı adalet ve yaralı demokrasi tercihinin de en az darbeci zihniyetler kadar tahribat vereceğini göstermektedir" dedi.


"Bir Malta sürgünü eksik"

Bir an önce hukuki sürecin tamamlanarak iddiaların sonuca ulaştırılmasını isteyen Bahçeli, "74 milyon vatandaşımızın huzuru, Türk ordusunun akıbeti birkaç savcıya ve hakimin kararına terk edilemeyecek kadar önemli ve vazgeçilmezdir" dedi.

Hukuka saygılı olduklarını, ancak bunun "tarafsız ve herkese eşit uzaklıkta bir hukuka" yönelik olduğunu belirten Bahçeli, AKP borazanını çalan, siyasetin dar mahzenlerinde terazisinin kefelerini yitiren hukuk anlayışıyla Türkiye'nin gerçek anlamda sorunlarının üstesinden gelebilmesi mümkün değildir" dedi. 12 Eylül referandumunda verilen her "evet" oyunun bugünkü sıkıntılarda payı olduğunu ileri süren Bahçeli, referandumda yargının siyasallaşmasının önünün açıldığını savundu. Bahçeli şunları söyledi:
"Bugün geldiğimiz aşamada, Silivri'nin mütareke yıllarındaki Bekir Ağa Bölüğünden, hukuku iğfal eden yüzsüzlerin de Binbaşı Bekir'den hiçbir farkı kalmamıştır. Bundan sonra tek eksik vardır, o da yeni bir Malta sürgünü için kolların sıvanmasıdır. Nasıl olsa AKP zihniyeti, tıpkı aynı anlayıştan türediği bedbahtlar gibi yabancı emellere teslim olmuştur. Ve istediği yerde, istediği gibi sürgün şartlarını oluşturabilecektir."


"Başbuğ terörist ise Öcalan ne?"

Milli Güvenlik Kurulu'nda yer almış, TSK'nın en üst mevkisine tırmanmış, kahraman Türk askerine komuta etmiş Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un "terör örgütü kurmak ve yönetmek" suçlamasıyla tutuklanmasını eleştiren Bahçeli, "Bu küstah iddia aklın ve mantığın iflas ettiğinin göstergesidir. Sapla samanın karıştığının, doğruyla yanlışın yer değiştirdiğinin açık delilidir" dedi. Bahçeli, "biraz utanmaları varsa" diyerek şu sorulara yanıt verilmesini istedi:
"Şayet Genelkurmay Başkanı terör örgütü kurup yönettiyse bu örgüt ve militan kadrosu nerededir? Yoksa gizli gündemlerde, kanlı terör örgütü PKK'yla kahraman Mehmetçiğin yer değiştirilmesi mi vardır? Bu terör örgütünün yatağı, yuvası ve konuşlandığı yer neresidir? Mehmetçik terörist olmuştur da bizim ve aziz milletimizin mi haberi yoktur? Eğer Genel Kurmay eski Başkanı İlker Başbuğ terörist ise İmralı'da yatan cani kimdir ve hangi suçtan dolayı oradadır? Kandil fitnesinin faillerine bundan sonra nasıl hitap edilmeli ve ne denmelidir? Geçtiğimiz 30 Ağustos kutlamalarında, Başkomutan sıfatıyla tebrikat kabul eden Cumhurbaşkanı Sayın Gül, acaba önünden geçen ve ellerini sıktığı teröristleri fark edememiş midir? Bu durum karşısında bebek katilinin Silivri'ye nakli ya da İlker Başbuğ'un İmralı'ya götürülmesi düşünülmekte midir?"


"Cumhurbaşkanı terörist faaliyetlere göz yumdu"

TSK'nın terörist imal ve üretim merkezi gibi gösterilmesi için muazzam bir ısrar ve gayret söz konusu olduğunu savunan Bahçeli, Başbuğ ile ilgili suçlamanın başka şekilde izah edilemeyeceğini söyledi. Bahçeli, "Bu durum göstermektedir ki, hem Başbakan, hem de sözü edilen şahsiyetin Genelkurmay Başkanlığına atanması için onay veren Cumhurbaşkanı terörist faaliyetleri bilinen bir komutana göz yummuş ve bir suç varsa iştirak etmişler veya azmettirmişlerdir" dedi. Peygamber Ocağı'nın şerefli mensuplarını, terörist olarak göstermeye çalışmanın ancak harama el uzatan, boğazından geçiren ve şirretin hesabına çalışan kifayetsizlerin işi olacağını savunan Bahçeli, Türk milletinin bunu asla affetmeyeceğini söyledi.

"Başbuğ'un yargılanacağı yer yüce divan"

Bahçeli, Başbuğ'un nerede yargılanacağıyla ilgili tartışmaları da değerlendirdi. Son anayasa değişikliğini hatırlatan Bahçeli, "Genelkurmay Başkanlığı yapan bir kişinin eğer hükümeti devirmek maksadıyla darbe niyeti taşıdığı ve planı yaptığı iddia ediliyorsa, bunun görev dışı yorumlanması hukuken tutarlı ve inandırıcı olmayacaktır. Genelkurmay Başkanlığı yapan bir kişinin, Anayasa'nın amir hükmünü ihlal edercesine Yüce Divan dışında yargılamaya tabi tutulması üzeri örtülemeyecek bir yanlış ve kastı aşan bir hatadır" dedi.


"Erbakan'ı mahkum edenler Gül'e neden dokunamadı"

Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün "Hukuk düzeni içinde bir yargılama sürecine şahit oluyoruz. Herkesin hukuk sistemi içinde sorumluluğu vardır. Dolayısıyla herkes hukuk karşısında eşittir" sözlerini hatırlatan Bahçeli, AKP iktidarında eşitlik prensibinin tek taraflı işletildiğini belirterek, "Sayın Gül, herkesin hukuk önünde eşit olduğunu düşünüyor idiyse, sorarım sizlere, rahmetle andığımız muhterem Erbakan Hoca'yı mahkûm eden hukuk kaideleri aynı iddialarla suçlanan Sayın Gül'e neden dokunamamıştır? Dönemin Refah Partisi'nin birçok yöneticisinin mahkûm olup cezaevine girdiği bir yargı süreci neden kendisini teğet geçmiştir? Bunu yalnızca dokunulmazlıkla izah etmek bizim açımızdan doğru, meşru ve erdemli bir tavır olmayacaktır" eleştirisi getirdi.



"Bedeli ne olursa olsun bu şaibeli sicillerin maskelerini düşüreceğiz"

Hizbullah sanıklarının serbest kalmasını, Deniz Feneri zanlılarının tahliye edilmesini hatırlatan Bahçeli, "Kaçma, saklanma ve delilleri yok etme ihtimalleri göz önüne alınmadan böylesi kritik ve önemli bir makamda bulunmuş kişinin istisna olması gereken tutuklanma işlemine tabi tutulması asla kabul edemeyeceğimiz bir durumdur" dedi.

Bu sürecin normalleşme, hesap sorulma, sivilleşme ve demokratikleşme olarak nitelendirilmesine de tepki gösteren Bahçeli, "Biz bu ar damarı çatlamış kalem ve niyet sahiplerinin kimlere, hangi çevrelere hizmet ettiğini biz gayet iyi biliyoruz. Hayatlarında bir kez olsun şehitlerimizi ağızlarına almayan, Fatihalarla anmayan, milli konularda bir tek hayırlı düşünceye sahip olmayan küfrün, ihanetin ve fitnenin piyonları; sıra milletimizi bölecek ve vatanımızı parçalayacak fikirlere geldiğinde ziyadesiyle iştahları kabarmaktadır. Ama biz karanlık yüzlere fırsat vermeyeceğiz ve bedeli ne olursa olsun bu şaibeli sicillerin maskelerini düşüreceğiz" dedi.

6/29/2011

seyyah1906

ergenekondan tutuklu mustafa balbay için meclisten dokunulmazlık bilgisi istendi

İkinci “Ergenekon” davası kapsamında tutuklu yargılanırken CHP'den milletvekili seçilen gazeteci-yazar Mustafa Balbay'ın “gizli tanığın kimliğini açıkladığı” iddiasıyla yargılandığı davada, sanığın Anayasa'nın 83. maddesinde belirtilen yasama dokunulmazlığından yararlanıp yararlanamayacağı konusunda TBMM Başkanlığından bilgi istendi. Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, ikinci “Ergenekon” davası kapsamında tutuklu bulunan bu davanın tutuksuz sanığı Balbay katılmadı.

Balbay'ın mahkemede hazır edilmesi için cezaevine yazı yazıldığını belirten hakim, sanığın 12 Haziran'da milletvekili seçildiğinin basın yayın kuruluşları tarafından dile getirildiğini kaydetti.

Hakim, Anayasa'nın 83. maddesi hükmü ile milletvekili seçilenlerin yasama dokunulmazlığı kapsamında sorgulanamayacakları belirtildiği için bu hüküm nedeniyle sanığın duruşmada hazır edilmemesi yönünde 15 Haziran'da cezaevine yeniden yazı yazıldığını bildirdi.
TBMM Başkanlığına yazı yazılarak, Balbay'ın milletvekili seçildiği yönündeki bilgilerin resmi olarak doğru olup olmadığı, sanığın Anayasa'nın 83. maddesinde belirtilen yasama dokunulmazlığından yararlanıp yararlanamayacağı konusunda bilgi verilmesini isteyen hakim, duruşmayı erteledi.

Şişli Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Mustafa Balbay'ın “Silivri Toplama Kampı-Zulümhane” isimli kitabında “gizli tanık Kıskaç”ın gerçek kimliğini tüm kamuoyunun bilgi edinmesini sağlayacak şekilde yazdığı gerekçesiyle “göreve ilişkin sırrın açıklanması” suçundan 1 ile 4 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
AA

6/27/2011

seyyah1906

ak parti milletvekiliden hatip diclenin milletvekilliği için hakkari formülü

AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop, milletvekilliği düşürülen Hatip Dicle için, "Hakkari" formülünü önerdi. AKP’nin hukukçu milletveki, Dicle’nin adaylığına engel durumun değiştirildikten sonra bir formül bulunabileceğini belirterek, “Hakkari’deki milletvekillerinin tamamı istifa ederlerse, Meclis’te bu istifayı kabul ettiği takdirde bir ilin milletvekillerinin tamamı düşerse o zaman o ilde 90 gün içinde seçim yapılır. O seçimde tekrar adaylık söz konusu olabilir” dedi.
AKP İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop, TBMM’de kaydını yaptırdıktan sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

“ANAYASA MAHKEMESİ'NE BAŞVURMAK MÜMKÜN DEĞİL”

YSK kararıyla ilgili olarak Anayasa’nın 85. maddesine dayanarak Anayasa Mahkemesi’ne başvurmanın mümkün olmadığını ifade eden Şentop, “Burada başka formüller gündeme gelebilir” dedi. Şentop, “Formüller olabilir. Bunları Meclis içinde konuşmak lazım. KCK ve Ergenekon’dan tutuklu olan vekillerin durumu farklı. Hatip Dicle’nin durumu var. Onun durumu farklı. Benim burada söylediğim Hatip Dicle’nin durumuyla ilgili daha çok. Onunla ilgili formüller var. Anayasa’da formüller anayasa değişikliği ile bulunabilir” dedi.

ANAYASA’NIN 78. MADDESİNİN SON FIKRASINA İŞARET ETTİ

Anayasa’nın 78. maddesinin son fıkrasına işaret eden Şentop, şöyle dedi:

“12 Haziran seçimlerine yönelik bir formül yani o seçimlerdeki problemi ortadan kaldıracak bir formül bulunamaz. Belki yeni bir seçim olursa o seçimde yeni değişiklik uygulanabilir. Bu da çok zor değil, bir ara seçimden bahsetmiyorum. 78. maddenin son fıkrası var. Bu da Aralık 2002’de değiştirilmişti. Oradan bir formül bulunabilir.”

HAKKARİ FORMÜLÜ

Meclis’te gerekli değişikliklerin yapılması halinde bir ilde yeni bir seçim yapılabileceğine işaret eden Şentop, şöyle dedi:

“Hakkari’deki milletvekillerinin tamamı istifa ederlerse, Meclis’te bu istifayı kabul ettiği takdirde bir ilin milletvekillerinin tamamı düşerse o zaman o ilde 90 gün içinde seçim yapılır. O seçimde tekrar adaylık söz konusu olabilir. Böyle bir formül bulunabilir. Ama bunun için (Meclis’te değişiklik olması lazım)mutlaka şu andaki adaylığına engel durum halen kanunen mevcudiyetini koruyor, bunu değiştirmek lazım. Bunun için herkesin Meclis’te olması gerekiyor.”
seyyah1906

mecliste chp'lilerden sadece meclisi yönetecek oktay ekşi yemin edecek

Kulislerde CHP'lilerin yemin etmeyecekleri konuşulurken, sadece Meclis'i yönetecek Oktay Ekşi'nin yemin edeceği ifade ediliyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis’teki yemin töreninden önce NTV’ye özel açıklamalarda bulundu.
Kemal Kılıçdaroğlu, milletvekili seçildikten sonra tahliye edilmeyen "Ergenekon" sanıkları Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay için mücadelelerini parlamento zemininde yapacaklarını söyledi.
Yarın TBMM'ye gideceklerini belirten Kılıçdaroğlu, “Yemin konusundaki kararımızı bugün belirleyeceğiz” diye konuştu.

Mücadele için meşru zeminin Meclis olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Sokakta mücadele vermeyeceğiz” dedi.

'BAŞBAKAN'I GARİPSİYORUM'
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, açıklama yapmayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı da eleştirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Sürekli milli iradeden söz eden bir siyasetçinin milli iradeye vurulan bu darbe konusunda sessiz kalmasını garipsiyorum."

SADECE OKTAY EKŞİ
Kulislerde Kemal Kılıçdaroğlu dahil tüm CHP milletvekillerinin yemin etmeme eğiliminde oldukları konuşuluyor.

Sadece en yaşlı milletvekili sıfatıyla Meclis'e başkanlık yapacak Oktay Ekşi'nin yemin etmesi bekleniyor.

6/25/2011

seyyah1906

demokrasiden bahseden bir kişinin ana muhalefet liderini dinlemesi gerekirmi gerekmezmi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, TİM'in 18. Olağan Genel Kurulu'nda konuşmasını yapıp salondan ayrılmasından sonra kürsüye çıkan Kılıçdaroğlu, demokrasiden, özgürlükten, hukukun üstünlüğünden söz edildiğini belirterek, şunları söyledi:
 
''Demokrasiden söz eden bir kişinin ana muhalefet partisi başkanını dinlemesi gerekir mi, gerekmez mi? Demokrasi bu mu? Eğer demokrasiden söz ediyorsak karşıt düşünceleri dinleme tahammülümüzün olması gerekir. Karşıt düşünceleri dinlemeyip kendi kendinize propaganda yapıp sonra meydanı bırakıp gidiyorsak bu olmaz. Önce bir doğrunun altını çizmemiz lazım. Muhalefet önemli. Ben de biliyorum önemli. Her ülkede iktidar olur ama sadece demokrasilerde muhalefet olur. O nedenle demokrasi söylemimizin inandırıcı olması için eylemlerimizle söylemlerimizin tutarlı olması lazım. Konuşacağım ama konuştuğumun gereğini yapmayacağım. Kusura bakmasınlar birbirimizi kandırmayalım.''
Kılıçdaroğlu, 2023'de 500 milyar dolarlık ihracat hedefini desteklediklerini, Mecliste ihracatçıların önündeki engellerin tümünün karşısında olacaklarını, her türlü desteği vereceklerini kaydetti.
Kılıçdaroğlu, seçim sürecinde ekonomiyle ilgili zamanında alınması gereken kararların alınmadığını, seçimden sonraya bırakıldığını savunarak, ''Bağımsız özel kuruluşla seçim sürecinde karar almadılar. Ne zaman karar aldılar? Ekonomiyi ne zaman soğutmaya başladılar, seçim bitti ondan sonra. Demek ki bu kurumlar bizim anladığımız anlamda kurumlar değil. Siyasal iktidarın güdümüne giren kurumlar sağlıklı çalışamazlar. O zaman en büyük zararı iş adamları görür'' diye konuştu.
"Demokrasi açığı büyüyor"

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasında 1946 ve 1950'lerden bahsetmesine atıfta bulunarak, "Demokrasiden söz ettik, yine 1946'lardan başladık. Nereden başlarsak başlayalım, bugünü görmemiz lazım. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez sorunlu bir meclis açılıyor. Sorunları olan bir meclis açılıyor. Dönüp bakmamız lazım. Bu sorunları yaratan kim? Ana muhalefet partisi mi? Yoksa iktidar mı? Peki bu sorunlar bilinmiyor muydu? Niye sorunları çözmek için çaba harcamadınız?" diye sordu. Demokrasi açığının büyüdüğünü belirten Kılıçdaroğlu, "Yasama, yargı, yürütme denen üç kurum var demokrasilerde. Çağdaş demokrasilerde dördüncü kurum medya. Bana kim Türkiye'de medyanın üzerinde baskı olmadığını söyleyebilir? Kimse söyleyemez. Medyanın üzerinde ciddi bir baskı var. Medyada baskı varsa, halkın sağlıklı bilgi edinme hakkı yoktur. Yargının bağımsız olduğunu kim söyleyebilir. Bana bir Allah'ın kulu çıkıp desin ki, 'Türkiye'de yargı bağımsızdır.' Efendim Türkiye kanun devleti. Hukuk farklı bir şeydir. Kanun fakülteleri yoktur, hukuk fakülteleri vardır. Kanunların üstünlüğü yoktur, hukukun üstünlüğü vardır" dedi.

Haberal ve Balbay'ın tahliye talebine reddine tepki

Kılıçdaroğlu, 12 Haziran seçimleri ile milletvekili seçilen Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay'ın tahliye taleplerinin, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedilmesine tepki gösterdi. Milletin iradesine darbe vurulduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Her yurttaşın seçme, seçilme hakkı vardır. Gittiniz cumhuriyet başsavcılığına başvurdunuz, 'milletvekili adayı olmak istiyorum' dediniz. 'Engel yok' dediler. Gidiyorsunuz istediğiniz parti hangisiyle başvuruyorsunuz belgelerle beraber. Seçiyorlar sizi, YSK'ya ilgili parti bildiriyor. YSK bakıyor belgelere, soruşturuyor, 'tamam senin aday olmanda engel yok' diyor. Bunun üzerine halk seni milletvekili seçiyor. Geliyor yine YSK'ya gidiyor. YSK onaylıyor, Resmi Gazete'ye gönderiyor. Bununla birlikte YSK TBMM'ye de bildiriyor. Hakkınızda verilmiş bir hüküm yok. Sadece tutuklusunuz. Niçin tutuklusunuz? O da meçhul, ama tutuklusunuz. Bu kişinin parlamentoda yemin etmesi lazım. Seçilmiş. Yüksek Seçim Kurulu onaylamış. TBMM'ye bildirilmiş, mazbatasını almış. Hiçbir sorun yok. 'Sen kusura bakma TBMM'ye gidip yemin edemezsin.' Niçin? Deliller toplanmadı. Üç yıldır deliller toplanmadı. Kim delilleri toplamadı. İktidar ne güne duruyor. Deliller toplanmadı ama ben seni yargılıyorum. Yarın onun lehine bir karar çıkarsa ne olacak? Hayır kanunlar böyle değil. Hukuk devletinde özel yetkili mahkeme olmaz. Demokrasinin kalitesi bu mu? Siz, Cumhuriyet tarihinde olmayan şeyleri yapıyorsunuz."

"Yargıçlar davalara kan davası gibi bakmasın"
Ergenekon kapsamında tutuklu bulunan gazeteci Ahmet Şık'ın kitap taslağının toplatılmasını da eleştiren Kılıçdaroğlu, "Bana söyleyin. Bütün cumhuriyet tarihi boyunca, yazılmamış taslak kitap dolayısı ile tutuklama ve hapse atılma hangi iktidar döneminde oldu? Bunun adına ileri demokrasi diyorlar. Niye birbirimizi kandırıyoruz?" diye sordu. Başbakan'ın Anayasa çağrısına da değinen Kılıçdaroğlu, "Referandumdan hemen sonra söyledim. Buyurun çağrı yapın. Parlamentoda bir ekip oluşsun, anayasa değişikliği için yol alalım. Sayın Erdoğan 'bizim gündemimizde anayasa değişikliği yok' dedi. Şimdi anayasa yapalım diyor, eyvallah. Anayasa değişikliği konusunda en net görüşlerini kamuoyuyla paylaşan tek parti CHP'dir. Bizim görüşlerimiz belli. Evrensel hukuk neyi gerektiriyorsa onu yapacağız" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, "Yargıçların bir davaya bakarken, kan davası gibi bakmamalılar" yorumunu yaptı.

"Milletin iradesine darbe vuruyorsunuz"

Başbakan'ın konuşmasında "halkın iradesi" konusuna vurgu yapmasına atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, CHP'den milletvekili seçilen Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'a işaret ederek, "Bunları kim seçti? Yurt dışından gelenler mi seçti. Bu ülkenin insanları seçti. Bu ülkenin insanlarının seçtiği insanların iradelerine darbe vuruyorsunuz. Birbirimizi kandırmayalım. Demokrasi ve hukukun üstünlüğü sadece Türkiye'ye özgü değil. İnsanın olduğu her yerde olması gereken temel kuraldır. Benim seçme seçilme hakkıma sınır getiren bir düzenleme varsa, bu düzenleme insan haklarına aykırıdır. Demokrasi kalitesi herkes için geçerlidir" diye konuştu.
Eylemler ve söylemlerin tutarlı olması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Buyursun bir işadamı hükümeti eleştirsin bakalım. Başına ne gelecek görelim. Böyle demokrasi olur mu? Bir işadamı özel bir sohbette 'CHP Birinci parti olabilir' demiş. O kadar. Vay sen misin onu söyleyen. Bir partinin birinci olacağını düşünmek ne zamandan beri bu ülkede suç olmaya başladı. Tarafsız olan bertaraf olur, hangi demokraside vardır böyle bir söylem. Hem bunları söyleyeceksiniz. Sonra da 'demokrasi hukuk istedik olmuyor' diyeceksiniz. Kim yapmıyor? Siz getirdiniz de biz karşı mı çıktık? Yargıda ciddi sorunlarımız var. Biz CHP olarak demokrasi, hukuk, insan hakları, kadın-erkek eşitliği, AB'ye tam üyelik süreci için elimizden gelen her türlü çabayı gösteriyoruz. Bugün 60'a yakın gazetecinin hapiste olduğu bir ülkeyi, Batı'da gidip 'bizde demokrasi var' diye anlatamazsınız."
cumhuriyet portal