En Yeniler
hükümet programı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hükümet programı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7/15/2011

seyyah1906

chp genel başkanı kılıçdaroğlu bu ülke için gerekirse hepimiz ama hepimiz şehit olmaya hazırız

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin zor ve sorunlu bir süreci yaşadığını belirterek "Bu süreçte hepimize görevler düşüyor, sokaktaki sade yurttaşından tepedeki cumhurbaşkanına kadar. Sorumluluğumuzun bilincinde konuşacağız, olayları tartacağız, eleştireceğiz. Sorumlulukla hareket ettiğimiz zaman halkın sağduyusu kimlerin doğruyu söyleyip söylemediği konusunda olgunlaşacaktır ve yerini bulacaktır" diye konuştu.

"Hepimiz bu ülke için şehit olmaya hazırız"

Dün Diyarbakır'da 13 askerin şehit olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, terörün nereden ve kimden gelirse gelsin yüreğinde insan sevgisi taşıyan hiç kimsenin kabul edeceği bir şey olmadığını vurgulayarak "Biz o çocuklarımızı güle oynaya, davulla zurnayla askere gönderdik, onlar teröre kurban olsunlar diye göndermedik. Ama bu ülkeyi savunmak, bu ülkenin çıkarlarını savunmak, bu ülke için gerekirse hepimiz ama hepimiz şehit olmaya hazırız. Biz ülkemizi seviyoruz. Kimliği, inancı ne olursa olsun her yurttaşımızı bağrımıza basıyoruz" dedi.

Kılıçdaroğlu, birlikten, beraber olmaktan yana olduklarını, terörle bir sorunun çözülemeyeceğini ifade ederken 13 şehit askerin yakınlarına başsağlığı diledi ve "Onları acıları bizim de acılarımız. Kuşkusuz ateş düştüğü yeri yakar, bunu biliyoruz. Ama sonuçta biz bu ülkede, bu güzel coğrafyada aynı havayı teneffüs ediyoruz. Tasada ve kıvançta beraber olmak zorundayız. Tasada ve kıvançta beraber olursak bir ulus olduğumuzu göstereceğiz" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, şehit askerlerin, "Türkiye'nin onuru" olduğunu dile getirirken yaralı askerlere de acil şifa diledi.


"Hükümet programında terörle ilgili tek satır yok"

Kılıçdaroğlu, terörü hiç kimsenin kabul edemeyeceğini ancak terör olgusuna farklı bir pencereden bakılması gerektiğini belirterek "Asarız, keseriz, öldürürüz, biçeriz diyerek terör sonlandırılmaz, sonlandırılmamış da zaten. Terörle mücadele zor bir iştir, kararlılık, sabır, bilgi ister. Kararlılık, sabır ve bilginin olmadığı yerde terörle sağlıklı mücadele edemezsiniz" dedi. Açıklanan Hükümet Programı'nda terörle ilgili tek satır bulunmadığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, "Nasıl terörle mücadele edeceksiniz? Eğer Türkiye'nin en köklü sorunu yüzeysel geçilme ihtiyacı dahi duyulmamışsa siz bu sorunla nasıl mücadele edeceksiniz" diye sordu.


"Moral bırakmadılar"

Terörle mücadelenin kararlılık, sabır ve bilginin yanında morali de gerektirdiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Karşıdaki kişi eline silah almış. Sizin de eline silah verdiğiniz kişinin moralini altüst etmişsiniz. Mücadele edecek moral bırakmamışsınız. Herkes tutuklu, herkes hapiste. Bu moralle terörle mücadele edilmez. Terörle mücadelenin özü silah değildir, çözümü de silah değildir. Ama moral değerler bu sürecin en önemli kilit halkalarından birisidir. Siz, güvenlik güçlerinde moral değer bırakmadınız" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, 12 Eylül ürünü özel yetkili mahkemelerde görülen davaların darbeyle mücadele etmekten çıktığını ve iktidara muhalefet edenlerin toplandığı yer haline geldiğini söyledi.


"Kamuoyu desteği hazır, siyasi irade yok"

Terörle mücadelede kamuoyu desteğinin de çok önemli olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, "Hükümet Programı'nda tek satır bile bir şey yoksa kamuoyu nasıl destek verecek size? Desteğe hazır bir kamuoyu var. Bu coğrafyada yaşayan herkes terörün bitmesini istiyor, nerede olursa olsun. Ama siz terörü sonlandırmak gibi bir niyetinizi, iradenizi, çözümünüzü ortaya koymuyorsunuz. Kamuoyu desteği hazır, siyasi irade yok" dedi.

"Ortak irade sergilenmeli"

Kılıçdaroğlu, terörün sonlandırılması konusunda parlamentodaki bütün partilerin ortak irade sergilemesi gerektiğine dikkat çekerek "Bu konuda adım atması, çözüm üretmesi gereken başat aktör iktidardır. Yüzde 49.89'u alan bir iktidar, olgunlaşma sürecine girmesi gereken iktidardır. Eleştiriyi hoşgörüyle karşılaması gereken bir iktidardır. Yüzde 49.89'u alan bir iktidar olgunlaşmadı, saldırganlaştı. Saldırganlaşan bir tutumla siz terörü de ülkenin sorunlarını da çözemezsiniz" dedi.

7/11/2011

seyyah1906

başbakan erdoğan siyaset kurumu milletle aynı frekansı tutturmalı aynı yöne bakmalı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, demokrasilerde muhalefetin en az iktidar kadar önemli olduğunu belirterek, ''Ama muhalefet konumunu bilemiyorsa marjinalleşiyorsa o zaman bu ülkede ileri demokrasiden bahsedemeyiz. Hele hele anamuhalefet marjinalleşirse bu büyük tehlikedir. Siz kalkar da 'İki arkadaşımız burada yemin etmedikçe biz yemin etmeyeceğiz' derseniz bu marjinal bir düşüncedir ve bak geldiniz yemin ettiniz, ne oldu'' diye konuştu.
Erdoğan, TBMM Genel Kurulu'nda 61. Hükümet'in programı üzerindeki görüşmelerde yöneltilen eleştirileri yanıtladı.

Hükümet programı üzerindeki görüş, öneri ve eleştirilerini Genel Kurul ile paylaşacağını zannettiği muhalefetin, program üzerinde konuşma fırsatı bulamadığını anlatan Erdoğan, ''Dolayısıyla, hükümet programıyla ilgili burada en ufak bir şey duymadım, dinlemedim'' dedi. Kendisini, zaman zaman ''adeta sanki yargı salonunda hissettiğini'' ifade eden Erdoğan, ''Çünkü sadece burada bu konuşuldu. Biz hükümet programını tartışacağımızı zannediyorduk ve ben buna rağmen yine de konuşmacılara şahsım, grubum adına teşekkür ediyorum'' ifadesini kullandı.

Başbakan Erdoğan, 16 yıl önce, 11 Temmuz 1995'te Bosna Hersek'in Srebrenitsa kasabasında toplu katliam gerçekleştirildiğini ifade etti. Savaştan, çatışmalardan, soykırımdan kaçan on binlerce Müslüman Boşnak'ın BM'nin güvenli bölge olarak ilan ettiği Srebrenitsa kasabasına sığındığını anımsatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

''Radovan Karadziç ve Ratro Miladiç komutasındaki milisler kasabayı ele geçirdiler ve bugün dahi tam rakamı bilinmeyen 10 binin üzerinde olduğu tahmin edilen masum sivilleri birkaç gün içinde toplu katliama tabi tuttular. Geç de olsa, Karadziç'in ardından 'kasap' lakabıyla tanımlanan Miladiç'in de yakalanması, adalete teslim edilmesi Srebrenitsa üzerindeki kurşun gibi ağır atmosferi bir nebze olsun dağıtmıştır. Geçen yıl ben törenlere katılmıştım bu yılda Başbakan Yardımcımız Bülent (Arınç) Bey katıldılar. Oradaki tüm şehitlere Allah'tan rahmet diliyorum, ailelerine sabırlar temenni ediyorum.

Halen aydınlatılması gereken karanlık noktalar olduğunu, halen adalete teslim edilmeyi bekleyen zanlılar olduğunu, nereye gömüldüğü bilinmeyen yüzlerce belki de binlerce kayıp olduğunu biliyoruz. İşte bu nedenle Srebrenitsa katliamını unutmayacak, unutturmayacağız. Avrupa'nın ortasında bir daha benzer katliamlar yaşanmaması için Türkiye olarak bu meseleyi takip etmeye devam edeceğiz. TBMM Genel Kurulundan bir kez daha Boşnak kardeşlerimize yürekten dayanışma mesajlarımızı iletiyorum.''

-''BUNU DÜŞÜNMESİ LAZIM''-

12 Haziran seçimlerinin Türkiye'de her kesime çok önemli mesajlar verdiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''Bu mesajları alanlara ne mutlu. Ben burada özellikle bir hususun altına çizerek ifade etmek istiyorum; 1945'te Türkiye çok partili döneme adım attı. 1950 yılında ilk kez millet iradesi sağlıklı bir şekilde sandığa yansıdı'' şeklinde konuştu.

Erdoğan, 1945'ten bugüne kadar demokrasinin inişli, çıkışlı dönemlerden geçtiğini, çok badireler atlattığını, müdahaleler yaşadığını belirterek, yaşanan tüm sancılara, acılara, tartışmalara rağmen demokrasinin sürekli olgunlaştığını, sürekli ilerleme kaydettiğini ve standartlarını her geçen gün daha da ileri seviyelere taşıdığını anlattı.

12 Haziran seçimlerinin Türkiye'ne demokrasinin ulaştığı seviyeyi ve sahip olduğu ileri standartları göstermesi bakımından özellikle önemli olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''İster profesör, ister çoban, bu milletin her bir ferdi serbestçe oyunu kullanıyor. Kendi hür iradesiyle kendi tercihini yapıyor. Millet seçimler yoluyla her tartışmaya, her soru işaretine, her anlaşmazlığa ve uyuşmazlığa çok net bir şekilde hakemlik yapıyor ve söylenmesi gerekeni en güzel şekilde söylüyor. 12 Haziran akşamı sandıkların açılması ve ortaya çıkan tablo, 'Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir' ilkesine inanıyorsak, yapılması gereken muhalefet başını iki elinin arasına alacak, 'biz nerede, ne yanlış yaptık da acaba yüzde 50 AK Parti'ye gitti' diye bunu düşünmesi lazım. Yani yüzde 26 alacaksın, asıp keseceksin. Yüzde 13 alacaksın, asıp keseceksin. Yok böyle bir şey. Egemenlik kayıtsız, şartsız milletinse buna teslim olacaksın. İki kişiden bir kişi AK Parti'ye oy vermiş.''

Erdoğan'ın bu sözlerine CHP'li milletvekilleri, ''Teslim olmak ne demek'' diye tepki gösterdi.

-''TÜRKİYE'NİN ULAŞTIĞI STANDARTLARA PARALEL BİR DURUŞ...''-

Milletin seçimler yoluyla her soru işaretine, her anlaşmazlığa ve uyuşmazlığa çok net bir şekilde hakemlik yaptığını anlatan Erdoğan, ''Bu hakemliğin neticesidir 12 Haziran. Hakemliğe kulak asmayanları hakem sahadan atar, bağırıp çağırmayla bu iş olmaz'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, 12 Haziran seçimlerinde katılımın yüzde 87 gibi çok yüksek bir orana ulaştığını anımsatarak, temsiliyetin yüzde 95'lik bir oranla çok kapsayıcı bir şekilde teşekkül etmesinin milletin basiretini açık ve net olarak ortaya koyduğunu söyledi.

''Milletin sahip olduğu demokratik olgunluğun aynı derecede parlamentoya ve siyasete de yansıması en büyük arzumuzdur'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

''Bugün artık dünün söylemleriyle dünün kelimeleriyle düne ait parametrelerle yolumuza devam edemeyiz. Çatışmaya, çekişmeye, birbirinin paçasından tutarak aşağıya çekmeye, karalamaya, iftiraya dayalı bir siyaset anlayışı Türkiye'nin hak ettiği bir siyaset anlayışı değildir. Siyasetçiler, bunun altını çiziyorum, millet kadar vizyon ve ufuk sahibi olmak durumundadır. Siyaset kurumu, milletle aynı frekansı tutturmalı, aynı yöne bakmalı, Türkiye'nin ulaştığı standartlara paralel bir duruş sergilemek zorundadır. Şu hususu her fırsatta ifade ettim: Demokrasilerde muhalefet en az iktidar kadar önemlidir ama muhalefet konumunu bilemiyorsa marjinalleşiyorsa o zaman bu ülkede ileri demokrasiden bahsedemeyiz. Hele hele anamuhalefet marjinalleşirse bu büyük tehlikedir. Siz kalkar da 'İki arkadaşımız burada yemin etmedikçe biz yemin etmeyeceğiz' derseniz bu marjinal bir düşüncedir ve bak geldiniz yemin ettiniz, ne oldu?''

7/06/2011

seyyah1906

mustafa elitaş inadı direnmeyi bırakın bugün önünüzde fırsat var yemininizi edin

AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, TBMM'de gazetecilerin sorularını yanıtladı. Başbakan Erdoğan'ın CHP'lilere yönelik ara seçim restinin sorulması üzerine Anayasa ve İçtüzükte ara seçimle ilgili şartların açık olduğunu, TBMM'deki sandalye sayısının yüzde 5 oranında boşalması halinde, Başkanlığın Genel Kurula sunuşu ile birlikte 3 ay içinde ara seçim yapılabileceği yönünde hüküm bulunduğunu kaydetti. Bir ay içinde 5 birleşim boyunca Meclis'e gelmeyen milletvekillerinin, milletvekilliğinin düşürülmesi ile ilgili hükmü de hatırlatan Elitaş, bu durumdaki milletvekillerinin karma komisyonda ve Genel Kurul'da savunma haklarının olduğunu kaydetti. Elitaş, "CHP'nin 4 yıl daha parlamentoya gelmeyeceğiz şeklindeki tutumunu sürdürmesi halinde, bu partiye oy vermiş 11 milyon seçmene yapılan haksızlığa 'dur' demek için, Meclis Başkanlığı konuyla ilgili değerlendirme yapabilir. Parlamentoda oturup da yemin etmemiş milletvekilleri 'gelmemiş' sayılır. Bir ay içinde 5 birleşim gelmezlerse yok sayılacaklarından, Meclis Başkanlık Divanı'nın doğrudan doğruya karma komisyona bilgi vermesi gerekir" diye konuştu.
Yemin etmeyen milletvekillerinin iki oturumdur yok sayıldığını savunan Elitaş, bugün yapılacak teskere görüşmeleriyle bunun üç olacağını söyledi. Elitaş şöyle konuştu:
"Arkasından RTÜK ile ilgili seçim var, bu da dört olur. Sonra hükümet programı var. O da güven oylaması olduğu için beş olur. Bu anlamda baktığımızda, inatla bu bir noktaya ulaşılamayacağı görülür. 'İnadı, direnmeyi bırakın bugün önünüzde fırsat var yemininizi edin ve görevinize başlayın' diyoruz. Ama bunu da yapmazlarsa herhalde 15 Temmuz tarihi son tarih olur. 1 Ekim tarihinde parlamento açılırsa ve o gün itibariyle Başkanlık Divanı bu konuyu değerlendirip karma komisyona gönderirse herhalde iş işten geçmiş olur."

CHP'lilerin Genel Kurul'da 'misafir' olarak yer aldıklarını da savunan Elitaş, "İtiraz, yoklama talebi hakkı olmayan milletvekillinin Ankara il başkanından ne farkı var" diye konuştu. Ara seçimle ilgili bir soruya da Elitaş, "Onu şu anda söylemek mümkün değil ama İçtüzük ve Anayasanın emredici hükümleri varsa onu yerine getirmek lazım" karşılığını verdi. İnat etmenin fayda sağlamayacağını dile getiren Elitaş, "TBMM, 61'nci Hükümeti onaylayıp karar verecek. Ama var olup da varlıklarından haberdar olmayan sanal bir muhalefet partisi ile karşı karşıyayız. Sanal alemden gerçek aleme gelmesini tavsiye ediyoruz" dedi.