En Yeniler
kimlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kimlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12/28/2011

seyyah1906

oktay vural arınç ile zana'nın ifadelerinin ve sözlerinin arasında ne fark var

Meclis'te gazetecilerin sorularını yanıtlayan MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana'nın, "Kürtler artık özerkliğin yetersiz olduğunu düşünüyor" sözlerini değerlendirdi.
iPad'inden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Ben Başbakan olarak Kürt sorununu savunurum" ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın "Dil, kimlik hakkı ne varsa vereceğiz" sözlerini dinleten Vural, Arınç'ı alkışlayanlardan birinin Leyla Zana olduğuna dikkat çekti.

Vural, "Bülent Arınç mektubu yazdı. O da adresi gösterdi. Arınç ile Zana'nın ifadelerinin ve sözlerinin arasında ne fark var" dedi. Vural şöyle devam etti: "Türkiye Cumhuriyeti hükümeti adına konuşma yapıyor ne varsa vereceğiz diyor. Cebinden mi vereceksin. Bu konudaki tüm taleplerini karşılayacağını ifade etti. O da dedi ki hepsini vereceksin. O zaman 'bunları da vereceksin' diyor. Bunlar aynı sudan içmişler. Aynı yolun yolcusu. Leyla Zana ile Bülent Arınç'ın ifadeleri aynı adrese teslim bir mektuptur. Bu milletin içinden yeni millet çıkarmak, etnik kimliklere bölmek kültürü ayrıştırmak, Türk milletini milli kimliğini ayrıştırmak için amacıyla ortaya konulan bir siyasi senaryonun taşeronları bunlar."


'Suflör-dublör, al birini vur ötekine'

Zana'nın ifadelerini manşete taşıyanlara "Arınç'ın ifadelerini anlamı ne" diye soran Vural şunları söyledi: "Eline almış bir mezro bu milleti bölüyor parçalıyor. Herkes haddini bilmeli. Bu coğrafya kolay yapılmış bir coğrafya değil. Birlik bütünlüğünü bütün badireleri atlatarak koruyan bir millet fitne fesatlarla milleti ayrıştırmak aramızdaki rabıtaları bozmak için pis oyunun aktrist ve aktörleri çıkmış bu oyunu oynuyorlar. Dolayısıyla Zana-Arınç, suflör-dublör. Al birini vur ötekine. Aynı zihniyetin yolcuları bunlar. Aynı sudan içmişler."

Arınç'ın sözleriyle kimleri cesaretlendireceğini daha önce söylediğini hatırlatan Vural, Zana'nın "Otonomi de yetmez" sözlerine "Aç tavuk kendini darı ambarında sanarmış. Bu milletin devletin milletin hayatında böyle oyunlar oynanmasına müsaade etmemiz mümkün değildir. Herkes haddini bilmelidir" diye tepki gösterdi.


Milletvekili maaş zammı

Vural'a Kılıçdaroğlu'nun milletvekili maaş zammıyla ilgili Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yazdığı mektup da soruldu. "Cumhurbaşkanına mektupla müracaat gerekiyor mu bilmiyorum" diyen Vural şunları söyledi: "Bu yasanın yeniden değerlendirilmesi için Anayasa'dan gelen hakkını Cumhurbaşkanının kullanabileceğini söylemiştim. Mektupla istemek bilemiyorum. Siyasetçiler ifadelerini söyler adrese de gider. Onlarda bu talepleri okur. Bir müracaat üzerine yapmalarını istemek doğru değildir."

Vural, "Veto bekliyor musunuz" sorusuna da şu yanıtı verdi: "Bu konuda irademi beyan ettim. Sayın Cumhurbaşkanı bunu değerlendirmelidir. Milletvekillerinin geçimini vatandaşın geçimine önceleyen bir Meclis olarak gösterilmesi doğru bir şey değil. Elimizi vicdanımıza koyalım. Bu kadar intibak bekleyen emekli, maaşlarının ne olacağını bilmeyen memurlar var. Cumhurbaşkanı kamuoyunda duyulan rahatsızlıklar bizim beyanlarımız doğrultusunda değerlendirmeleri yapacaktır. Dikkate alınması noktasında girişimde bulunacaktır. Bu konuda Cumhurbaşkanının yetkisini kullanmasından sonra Meclis'teki partiler yeniden değerlendirme yapma hakkına sahip olacak. Cumhurbaşkanının bu eksende bir değerlendirmez yapmasını bekliyorum."

7/15/2011

seyyah1906

chp genel başkanı kılıçdaroğlu bu ülke için gerekirse hepimiz ama hepimiz şehit olmaya hazırız

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin zor ve sorunlu bir süreci yaşadığını belirterek "Bu süreçte hepimize görevler düşüyor, sokaktaki sade yurttaşından tepedeki cumhurbaşkanına kadar. Sorumluluğumuzun bilincinde konuşacağız, olayları tartacağız, eleştireceğiz. Sorumlulukla hareket ettiğimiz zaman halkın sağduyusu kimlerin doğruyu söyleyip söylemediği konusunda olgunlaşacaktır ve yerini bulacaktır" diye konuştu.

"Hepimiz bu ülke için şehit olmaya hazırız"

Dün Diyarbakır'da 13 askerin şehit olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, terörün nereden ve kimden gelirse gelsin yüreğinde insan sevgisi taşıyan hiç kimsenin kabul edeceği bir şey olmadığını vurgulayarak "Biz o çocuklarımızı güle oynaya, davulla zurnayla askere gönderdik, onlar teröre kurban olsunlar diye göndermedik. Ama bu ülkeyi savunmak, bu ülkenin çıkarlarını savunmak, bu ülke için gerekirse hepimiz ama hepimiz şehit olmaya hazırız. Biz ülkemizi seviyoruz. Kimliği, inancı ne olursa olsun her yurttaşımızı bağrımıza basıyoruz" dedi.

Kılıçdaroğlu, birlikten, beraber olmaktan yana olduklarını, terörle bir sorunun çözülemeyeceğini ifade ederken 13 şehit askerin yakınlarına başsağlığı diledi ve "Onları acıları bizim de acılarımız. Kuşkusuz ateş düştüğü yeri yakar, bunu biliyoruz. Ama sonuçta biz bu ülkede, bu güzel coğrafyada aynı havayı teneffüs ediyoruz. Tasada ve kıvançta beraber olmak zorundayız. Tasada ve kıvançta beraber olursak bir ulus olduğumuzu göstereceğiz" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, şehit askerlerin, "Türkiye'nin onuru" olduğunu dile getirirken yaralı askerlere de acil şifa diledi.


"Hükümet programında terörle ilgili tek satır yok"

Kılıçdaroğlu, terörü hiç kimsenin kabul edemeyeceğini ancak terör olgusuna farklı bir pencereden bakılması gerektiğini belirterek "Asarız, keseriz, öldürürüz, biçeriz diyerek terör sonlandırılmaz, sonlandırılmamış da zaten. Terörle mücadele zor bir iştir, kararlılık, sabır, bilgi ister. Kararlılık, sabır ve bilginin olmadığı yerde terörle sağlıklı mücadele edemezsiniz" dedi. Açıklanan Hükümet Programı'nda terörle ilgili tek satır bulunmadığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, "Nasıl terörle mücadele edeceksiniz? Eğer Türkiye'nin en köklü sorunu yüzeysel geçilme ihtiyacı dahi duyulmamışsa siz bu sorunla nasıl mücadele edeceksiniz" diye sordu.


"Moral bırakmadılar"

Terörle mücadelenin kararlılık, sabır ve bilginin yanında morali de gerektirdiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Karşıdaki kişi eline silah almış. Sizin de eline silah verdiğiniz kişinin moralini altüst etmişsiniz. Mücadele edecek moral bırakmamışsınız. Herkes tutuklu, herkes hapiste. Bu moralle terörle mücadele edilmez. Terörle mücadelenin özü silah değildir, çözümü de silah değildir. Ama moral değerler bu sürecin en önemli kilit halkalarından birisidir. Siz, güvenlik güçlerinde moral değer bırakmadınız" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, 12 Eylül ürünü özel yetkili mahkemelerde görülen davaların darbeyle mücadele etmekten çıktığını ve iktidara muhalefet edenlerin toplandığı yer haline geldiğini söyledi.


"Kamuoyu desteği hazır, siyasi irade yok"

Terörle mücadelede kamuoyu desteğinin de çok önemli olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, "Hükümet Programı'nda tek satır bile bir şey yoksa kamuoyu nasıl destek verecek size? Desteğe hazır bir kamuoyu var. Bu coğrafyada yaşayan herkes terörün bitmesini istiyor, nerede olursa olsun. Ama siz terörü sonlandırmak gibi bir niyetinizi, iradenizi, çözümünüzü ortaya koymuyorsunuz. Kamuoyu desteği hazır, siyasi irade yok" dedi.

"Ortak irade sergilenmeli"

Kılıçdaroğlu, terörün sonlandırılması konusunda parlamentodaki bütün partilerin ortak irade sergilemesi gerektiğine dikkat çekerek "Bu konuda adım atması, çözüm üretmesi gereken başat aktör iktidardır. Yüzde 49.89'u alan bir iktidar, olgunlaşma sürecine girmesi gereken iktidardır. Eleştiriyi hoşgörüyle karşılaması gereken bir iktidardır. Yüzde 49.89'u alan bir iktidar olgunlaşmadı, saldırganlaştı. Saldırganlaşan bir tutumla siz terörü de ülkenin sorunlarını da çözemezsiniz" dedi.