En Yeniler
taşeron etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
taşeron etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8/30/2011

seyyah1906

taşeron firmalar yeni düzenleme sayesinde işcilere kıdem tazminatı ödemekten kaçamayacak

Hükümet çalışma hayatında ‘taşeron sistemine’ neşter atmaya hazırlanıyor. Yapılacak düzenleme ile yaklaşık 500 bin taşeron işçinin sosyal ve özlük haklarıyla ilgili tüm konularda düzenleme gerçekleştirilecek. Bu düzenlemelerin başında ise kıdem tazminatı hakkı, iş garantisi, asgari ücretin üzerinde ücret alma hakkı yer alıyor. 61. Hükümet, ilk icraatlarını çalışma ve sosyal güvenlik alanındaki reformlara ayırdı.
Bu çerçevede, işsizlikle mücadele için istihdam paketi, kamu görevlilerinin ücretlerinin artırılması için toplu sözleşme hakkı ve kıdem tazminatı fonu oluşturulmasına yönelik çalışmalar başlatıldı. Bu çalışmalar sırasında, büyük kısmı kamu kurumlarında çalışan yaklaşık 450-500 bin taşeron işçinin sorunlarına yönelik de düzenleme yapılması gündeme geldi. Bu nedenle, 15 yıldır çözülmeyen taşeron işçilerin sorunlarıyla ilgili kapsamlı yasal düzenleme hazırlanması için çalışmalara başlandı.

Ortak çalışma yürütülecek
Taşeron işçilerle ilgili yapılacak düzenleme, işçi ve işveren temsilcilerinin ortak çalışması sonucu hazırlanacak. Bu kapsamda, taşeron şirketlerin ve işçilerin karşılaştığı sorunlar araştırılıyor. Araştırmanın ardından da, taraflarla birlikte ortak metin hazırlanacak. Yapılacak düzenlemelerin başında ise taşeron işçilere kıdem tazminatı ödenmesi geliyor. Mevcut sistemde, taşeron firmalarda çalışan işçiler kayıt üzerinde her yıl işten çıkarılmış gösteriliyor. Böylece, kıdem tazminatı almalarının önüne geçiliyor. Kıdem tazminatının oluşturulması ile birlikte, bu sorun büyük ölçüde çözülecek. Taşeron işçilerin kıdem tazminatlarını da fon ödeyecek.

Sektörlere göre taban ücret
Taşeron işçilerle ilgili hazırlanacak pakette, kıdem tazminatının dışında maaşlar, sosyal haklar konularında da düzenleme yapılacak. Mevcut sistemde taşeron işçilere ağırlıklı olarak, asgari ücret düzeyinde ödeme yapılıyor. Yeni dönemde, her sektör için taban ücret belirlenecek. Örneğin sağlık sektöründeki, ulaştırma sektöründeki ücretler farklı olacak. Yine işçilerin izinleri de yeniden düzenlenecek. Bunun yanında, taşeron işçilerin ücretlerinin geç ödenmesi veya hiç ödenmemesi gibi durumlara son vermek için de firmalara yönelik yaptırımlar uygulanacak. Örneğin, işçilerin ücretlerini geç ödeyen taşeron firmaların ihalelere girmeleri engellenecek.

YAPILACAK DÜZENLEMELER
Firmalara yönelik denetimler artacak

Taşeron işçilerle ilgili yapılması planlanan düzenlemeler şöyle:

- Taşeron işçiler de kıdem tazminatı alabilecekler. Bu sorun büyük ölçüde, kıdem tazminatı fonu ile çözülecek.

- Taşeron işçilerin alacağı ücretler sektörlere göre değişecek. Ücretler, kadrolu işçilerin seviyesine çıkabilecek.

- Taşeron firmalara yönelik denetimler artacak. Taşeron işçilerin ücretlerini ödemeyen veya geç ödeyen firmalara yaptırım uygulanacak. Bu tür firmaların kamu kurumlarının ihalelerine girmesi engellenecek.

- İzin ve diğer sosyal haklarla ilgili de düzenleme yapılacak. Bu haklar devlet garantisi altına alınacak. Star

8/10/2011

seyyah1906

kılıçdaroğlu bu cehaletten kaynaklanmıyorsa bunun diğer adı da ihanettir

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Dış politika stratejiniz eğer ülkenizin yüksek çıkarları, bekası ve sokaktaki insanın refahı bakımından artı değer üretmiyorsa doğru tespit edilmemiş demektir. Cehaletin büyüğü budur. Bu cehaletten kaynaklanmıyorsa bunun diğer adı da ihanettir'' dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kılıçdaroğlu, başkanlığında toplanarak başta Suriye'deki gelişmeler olmak üzere gündemdeki konuları ele aldı. Kılıçdaroğlu, toplantının ardından yaptığı açıklamada, Suriye'deki gelişmeler ve Türkiye'nin yaklaşımı ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konudaki sözlerini değerlendirdi. ''Sayın Başbakan hükümetin Suriye politikasını eleştirirken bizim kullandığımız 'taşeron' sözcüğünden bir hayli içerlemiş görünüyor'' diyen Kılıçdaroğlu, devletler arası taşeronluk sözleşmesi olamayacağını, devletlerin kendi kendilerini bu duruma düşürmesinin söz konusu olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, ''Sayın Başbakan bize cevap yetiştireceğine önce kendi bakanı ile arasındaki üslup ve tutum farkını ortadan kaldırmalı. Sayın Başbakan 'Sabrımızın sonuna geldik' diyor, 'Suriye bizim iç meselemizdir' diyor, Başbakanın bu sözlerinden bütün dünyanın çıkardığı tek sonuç var, 'Türkiye Suriye'ye müdahale etmeyi düşünüyor, hatta müdahale edecek'. Çıkan sonuç bu. Bunlar Batı basınında yazılıyor, çiziliyor'' diye konuştu. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ise ''Suriye'ye müdahaleyi düşünmüyoruz'' dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ya aralarında fikir uyuşmazlığı var, ya kafaları karışık ya da Sayın Başbakan'ın sözlerini ciddiye almamamız gerekiyor. Sayın Başbakan sokakta ve sokak ağzıyla politika yapmaktan vazgeçmelidir. Dış politika ciddi bir iştir. Dış politika hem sokakta yapılmaz hem de sokağın duygularıyla yapılmaz. Dışişleri Bakanı son uyarı için Şam'a gidiyor, iktidar partisinin bir sözcüsü aynen şöyle diyor, 'Davutoğlu Şam'dan dönünce bir yol haritası çizeceğiz'. Başbakanı da, bakanı da, açıklama yapan iktidar partisinin sözcüsünü de ciddiyete davet ediyoruz. Sizin bir yol haritanız bile yokken neye dayanarak komşunuzu uyarıyor, tehdit ediyorsunuz. Bizim söylediğimiz gayet basit, sorumuz ise açık ve nettir. Siz Suriye sorununda böylesine taraf konumuna girerken, bu sorunu yönetiyor gibi ortaya çıkarken bütün dünyaya 'Türkiye savaşa giriyor, Suriye'ye müdahale gündemde' imajını verirken hedefiniz neydi? Ne yapmak istiyorsunuz, kimin adına yapıyorsunuz? Bunu neden TBMM ile TBMM'de grubu bulunan partilerle anamuhalefet partisiyle paylaşmıyorsunuz?'' -''ABD BÜYÜKELÇİSİ'NİN BİLDİĞİNİ BİZ BİLMİYORUZ'' Konuşmasında Başbakanlıkta yapılan güvenlik toplantısına da değinen Kılıçdaroğlu, ''Ankara'da bir güvenlik zirvesi yapıyorsunuz daha bakanlarınız ayrılmadan ABD Büyükelçisi oraya adeta bir baskın yapıyor. Yani bir başka zirveyi de büyükelçiyle yapıyorsunuz'' ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, ''Zirve öncesi, zirve sonrası ABD Büyükelçisinin bildiğini biz bilmiyoruz. TBMM Başkanı da bilmiyor. Parlamento da bilmiyor, parlamentoda grubu olan partiler de bilmiyor. İşte sorun bu. Siyasete, nezakete sığmayan sözlerle bize saldırmanızın nedeni de bu'' dedi. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı: ''Siz de çok iyi biliyorsunuz ki böylesine angaje olduğunuz bir konuda yol haritanızı daha sonra çizeceksiniz. Yani siyasi bir hedefiniz yoksa siz başkalarının siyasi hedeflerine taşeronluk yapıyorsunuz demektir. Libya'da da böyle olmadı mı? 'NATO'nun Libya'da ne işi var?' diyen siz değil miydiniz? Daha sonra NATO'nun müdahalesine destek olarak tıpkı Irak da olduğu gibi yüzlerce Müslüman'ın öldürülmesine, okyanusta boğulmasına katkıda bulunmadınız mı? Dış politika stratejiniz eğer ülkenizin yüksek çıkarları, bekası ve sokaktaki insanın refahı bakımından artı değer üretmiyorsa doğru tespit edilmemiş demektir. Cehaletin büyüğü budur. Bu cehaletten kaynaklanmıyorsa bunun diğer adı da ihanettir. Meclis'ine, anamuhalefetine, halkına değil de Batının egemen güçlerine bilgi vermeyi düstur edinenler egemen güçlerin taşeronluğunu yapanlardır. Sizinki toplum vicdanının isyanı sonucu suçluların ve suçlunun telaşıdır. Bu aynı zamanda taşeronluğun tescilidir.''

7/18/2011

seyyah1906

mhp ve bdp'den türkiye'de bir ilk gerginliğin yatışması için elazığda ortak deklarasyona imza attılar

Elazığ’da Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) temsilcileri Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde 13 askerin şehit edilmesinin ardından ilde tırmanan gerginliğin yatışması için ortak bir deklarasyona imza attı. Girişim Türkiye’de bir ilk oldu.
Elazığ Sivil Toplum Kuruluşları Platformu'nca desteklenen bildiri Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) binasında kamuoyu ile paylaşıldı. Bildiriyi, platformun dönem sözcüsü Resul Şahin okudu. Resul Şahin açıklamasında, tarihin derinliklerinden bu yana bazı kirli emeller besleyenlerin ülkenin iç huzurunu ve barışı bozamaya çalıştıklarını kaydetti. Şahin, geçmişte siyasi görüş ve mezhep farklılıkları üzerinden emellerine ulaşamayan küresel güçlerin şimdilerde taşeron olarak kullandıkları terör örgütleri eliyle etnik bir ayrışmanın ve kardeş kavgasının yaşanmasını arzuladıklarını aktardı. Resul Şahin şöyle konuştu:

Bizler, insanlığa, adalet, huzur ve barış götürmüş bir medeniyetin mensuplarıyız. Bu büyük medeniyet, hiçbir ayrım gözetmeden Türk, Kürt, Çerkez, Arnavut Laz, hemen her kesimin desteği ve katkısıyla kurulmuştur. Elazığ kamuoyu, her türlü terör olaylarının ardından gerek halk olarak, gerekse sivil toplum kuruluşları olarak gerekli tepkiyi göstermişlerdir. Anacak Cuma ve Pazar günü şehrimiz, provokatörlerin oyununa gelerek bir takım üzücü olayların yaşanmasına neden olup hepimizi derinden üzmüştür.”

Bu tür tepkilerin yanlış olduğuna dikkat çeken Resul Şahin, son günlerde hal olarak en çok birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi. Şahin, vatandaşlardan terör örgütünün bu tür stratejilerle vatandaşları sokağa dökmeye çalıştığını vurguladı.

Açıklamanın ardından yayımlanan deklarasyonu MHP İl Temsilciliği adına Gürol Suğol, BDP İl Temsilciliği adına Atik Okuyucu, Elazığ Cem Kültür Derneği Başkanı Cafer Yeşil ve Elazığ Sivil Toplum Kuruluşu Dönem Sözcüsü Resul Şahin imzaladı.