En Yeniler
terör örgütü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
terör örgütü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9/25/2011

seyyah1906

namık kemal zeybek: pejak denilen belayı iran bitirdi kandil'e de bayrağı dikti

Teröristlerin Siirt'in Pervari İlçesi Belenoluk Jandarma Karakolu'na düzenlediği saldırıya ilişkin bir açıklama yapan Zeybek, "Terörle baş etmek için her olayda sonra (şiddetle kınıyoruz, hiddetle kınıyoruz, kan yerde kalmayacak, gereği yapılacak, suçlular bulunacak) gibi beyanatlar yetmez" diyerek şunları söyledi:
"Terörü kınamayın, yok edin. Ne kınayıp duruyorsunuz? Terörü kınamakla olmuyor bu iş. Pejak denilen belayı İran bitirdi. Kandil'e de bayrağı dikti. Ben de diyorum ki şunların kandillerini yakın. Yakın girin oraya, dikin oraya bayrağı. Yani kim bize, (bunu yapmayın) diyebilir? Vatandaşlarımız ölüyor, Kızılay'da ölüyor. Son 2 ayda 70'e yaklaştı kayıplarımızın sayısı. Kanı akan bir ülkenin, devlet olarak yapması gereken görevini yapmak üzere harekete geçmesine kim karşı çıkabilir? Karşı çıkana biz nasıl dost diyebiliriz? Versinler bana yönetimi, bir yıl sonra geri vereyim onlara. Bakalım terör kalacak mı ? Kandil'e bayrak dikmek o kadar basit değilse, çok zor geliyorsa, bunu yapacak olanlara devretsinler."

"Başbakan, hükümet-devlet kavramlarını bilmiyor"

Başbakan Erdoğan'ın "Hükümet-Devlet kavramları konusunda biraz eğitilmesi lazım" diyen DP Lideri Zeybek, şöyle devam etti:
"Teröristlerle böyle ilişkiler olursa, bu işler böyle gitmez. Başbakan, terör örgütünü kastederek (Hükümet görüşmüyor, devlet görüşüyor) diyor. Başbakanın, hükümetle devlet kavramlarının ne olduğu konusunda biraz eğitilmesi lazım. Bilmiyor, bilmiyor, bilmiyor. Söylüyorum, söylüyorum, anlatamıyorum. Devlet dediğimiz şey bir yanıyla hükümettir, bir yanıyla yasamadır, diğer yanıyla da yargıdır. Üçünün birleşiminden devlet meydana gelir. (Devlet görüşüyor) derseniz, sokaktaki, kahvedeki ağızla konuşmuş olursunuz. O da bir Başbakana yakışmaz. Demek ki, O da devlet derken, MİT'i anlıyormuş. Anlatamıyorum ama anlatmaya devam edeceğim.

Terör örgütüyle devlet adına görüşen bir yetkili, devletin temsilcilerini hedef göstererek, terör örgütü temsilcilerine, (bölgenizdeki çok kıymetli valiler ve emniyet müdürleri içinde, bunlar bize düşman diyebileceğiniz kimse var mı?) diye soruyor. Demek ki çok kıymetli insanların, terör örgütüne düşman olmaması lazım. Yani bu vali, terör örgütüne düşman olmayacak ta, devleti temsil eden vali kime düşman olacak? Ve terör örgütünü düşman olarak görmeyen bir valinin orada ne işi var? Şeytanla görüşenler şeytandan akıl alırlar. Şeytan da hiçbir zaman akan kanın durması için akıl vermez. Bıraksınlar şu şeytanla görüşmeyi de iş yapsınlar. Rahmanla görüşmenin yolunu arasınlar. Ne işleri var şeytanla? Şeytanla görüşmeyi, mecazi olarak bile görüşmeyi, inancımıza aykırı buluyoruz. Teslim olmasınlar. Obama'dan icazet almak zorunda hissetmesinler kendilerini, gereğini yapsınlar."
Terörü övmenin düşünce özgürlüğü olmadığının altını çizen Zeybek, "Sonuna kadar düşünce ve inanç özgürlüğünü savunuyorum. Terörü övmek, düşünce değildir. Dolayısıyla buradan savcıları göreve davet ediyorum" diyerek "teröre destek veren herkes hakkında mutlaka cezai kovuşturma yapılmalıdır ki, psikolojik üstünlük devlete geçsin" dedi.

9/19/2011

seyyah1906

bülent arınç:görüşmeler aktarılırsa bunu ertesi gün işportada bulmak mümkün

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AKP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısına katılmak üzere AKP'ye gelişinde, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Arınç, MİT'in terör örgütüyle görüştüğü iddialarına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün konuya ilişkin, ''bunun bir istihbarat konusu olduğunu, terörle mücadele kapsamında bu tür görüşmelerin yapılabileceği ve bu tür görüşmelerde eğer bir fayda sağlanıyorsa, devam etmesi gerektiği'' konusunda beyanda bulunduğunu hatırlattı. Arınç, kendisinin de aynı düşüncede olduğunu belirtti.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuya ilişkin eleştirilerini nasıl değerlendirdiği sorusu üzerine ise Arınç, şunları söyledi:

''Evet 'niçin görüştünüz?' demiyorum diyor. Demek ki bu tür görüşmelerin yapılmasını kendisi de olağan karşılıyor. Ancak bunun Başbakanlık ile PKK arasında olduğunu söylüyor. Bu büyük bir iftiradır. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bu görüşmeler istihbarat örgütü ile diğer örgüt arasında Türkiye'de terörün tamamen sonlandırılması ve eylemlerin bitirilmesi noktasında yapılacak bir görüşmenin ipuçlarını veriyor. Bildiğiniz gibi şu anda MİT Müsteşarı olan Sayın Hakan Fidan o tarihlerde belki Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olarak da görev yapıyor olabilir. Çünkü bu görüşmenin tarihi henüz netleşmemiştir. Ama hepimizin bildiği gibi MİT'in çalışmalarına o zamandan itibaren katılmış, o kurumun başındaki kişi emekli olunca müsteşarlık görevine getirilmiş birisidir. Dolayısıyla müsteşar yardımcısı sıfatıyla bu toplantıya katılıyor olması, onun Başbakanlıkla ilgili olduğunu göstermez. Bilakis MİT Müsteşarlığına adım adım yaklaşan birisinin çok öncesinde MİT'in faaliyetlerine iştirak ettiğini gösterir.''

Arınç, Kılıçdaroğlu'nun ''Niçin bize haber verilmedi ya da yalan söylendi'' dediğini ifade ederek, bu tür görüşmelerin Kılıçdaroğlu'na haber verilmesi gerekmediğini belirtti. Arınç, ''Ona veya bir başkasına bu tür gizli kalması gereken görüşmeler aktarılırsa bunu ertesi gün işportada bulmak mümkün olabilir. Çünkü ne kadar kapalı oturum istemişlerse Meclis'te o kapalı oturum istekleri yerine getirilmiştir ama kapalı oturumda söylenenlerin hepsi ifşa edilmiştir veya en azından 'bize hiç bir şey söylenmedi' şeklinde eleştiriye muhatap olmuşuzdur. Bu nitelikli bir iştir. Bu işin başarıya ulaşması, işin herkesin önünde yapılmasını değil, gizlilik ölçüsü içeresinde yapılmasını gerektirir'' diye konuştu.

Görüşmelerin kim tarafından yayınlanmış olabileceğinin sorulmasına karşılık da Arınç, şunları söyledi:

''Belki bir gizli servisler mücadelesinden bahsedebiliriz. İkincisi, taraflara baktığımız zaman bunların her birinden bu tür bir sızdırma veya servis etme gerçekleşebilir diye düşünüyorum. Benim küçücük aklımla bulabildiğim sonuç budur. Orada kim var; PKK'yı temsil eden bir kaç kişi. Kim var; MİT var. Kim var, üçüncü bir ülkeden kendisini bir şekilde tanıtan kişi. Bir dördüncüsü de olabilir. Bu görüşmeleri dinlemiş, not etmiş, zamanı geldiğinde de kendi yararına sızdırmak isteyen bir başkası olabilir. O sizin dediğiniz ülkeyle birlikte her şey akla gelebilir. Ama önemli olan sonuç, bu tür bir gizli kalması gereken görüşmenin bile dinlenebildiği ve yeri ve zamanı gelince o kişiler veya kurumlar tarafından sızdırılabildiğidir. Çok da önemli değil. Bu bir şekilde ortaya konulmuştur. Bundan sonraki amaçlarda veya bundan sonraki zamanlarda, evrelerde sanıyorum bu tür dikkatler daha da çoğalmış olması lazım.''
seyyah1906

bdp'li gültan kışanak devlet muhatabını bulmuştur muhatabıyla görüşmeye başlamıştır

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, Ankara Çankaya Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü Yılmaz Güney Salonu'nda düzenlenen Barış ve Özgürlük Kongra Hareketi Ankara Toplantısı'nda son dönemde gündemi meşgul eden MİT'in terör örgütüyle görüştüğü iddialarına ilişkin konuştu.
Türkiye'de barış ve demokrasiye en fazla ihtiyaç duyulan sürecin yaşandığını ifade eden Kışanak, ''Bu coğrafyadaki tüm renklerin seslerinin kısılmaya çalışıldığı bir ortamda, Türkiye'nin devlet yapısının yeniden şekillendiğini'' ifade etti. Türkiye'de yaşanan Kürt sorununun Türkiye'yi yol ayrımına ittiğini savunan Kışanak, çözümün diyalogdan geçtiğini ve önerilerine karşılık verilmesi gerektiğini kaydetti.

MİT'in terör örgütü ile görüştüğü iddialarına değinen Kışanak, şöyle konuştu:
''Son günlerde medyaya yansıyan ve yapılan siyasi açıklamalarla da inkar edilmeyen ses kayıtları, bize şunu gösteriyor: Bu sorun artık diyalog ve müzakere yöntemiyle çözülme aşamasına gelmiştir. Türkiye'nin çokça tartıştığı muhataplık krizi çözülmüştür. Devlet muhatabını bulmuş, muhatabıyla görüşmeye başlamıştır. Bu önemli bir aşamadır ve bunun bir adım ilerisi bu görüşmelerin sürekliliğini sağlamak ve buradan gerçek demokratik bir yaşamı inşa edebileceğimiz onurlu bir barışa doğru yol almaktır.''

Kışanak, bu süreçte ''Askeri operasyonların, tutuklamaların devam ettiğini, demokratik siyasetin önünü açabilecek hiçbir girişim yapılmadığını, bunun da görüşmelerin tıkanmasının ikinci nedeni'' olduğunu öne sürdü.

Gültan Kışanak, ''Doğru bir zeminde kamuoyuna açık bir müzakere süreci başlatılarak, güven artırıcı önlemlerle yol temizliği yapılarak, demokratikleşme konusunda adım atılarak yürütülebileceğini, Türkiye'nin tek seçeneğinin bu olduğunu'' söyledi.

9/08/2011

seyyah1906

bodrumda kaçamakcı doğuda özerklikci bdp'nin radikal milletvekili bengi yıldız

Söylemlerinde sürekli olarak emekçi ve halkçı ifadeler kullanan BDP, partili isimlerin birbiri ardına yayınlanan uygunsuz fotoğraflarıyla sarsılıyor.
Önce partinin en radikal ismi Batman Milletvekili Bengi Yıldız, RayBan gözlükleri ve Adidas şortuyla Bodrum'da tatil yaparken objektiflere yakalandı. Evli olan Yıldız'ın yabancı bir kadınla üstelik Ramazan ayında elinde içki bardağı ile görüntülenmesi partide tartışma başlattı.

Ardından terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'ın Suriye yıllarındaki lüks hayatı medyaya yansıdı.

Son olarak, BDP'nin organize ettiği 'alternatif cuma namazı' eylemlerinde sözde 'baş imam'lık yapan evli ve bir kız babası Übeydullah Özmen'in Bodrum'da başka bir kadınla havuz başındaki görüntüleri ortaya çıktı. Özmen, Bodrum'a gittiğini ancak kadın görüntüsünün montaj olduğunu ileri sürdü. BDP ise Özmen'in parti ile bir ilişkisinin bulunmadığını iddia etti.mynet



8/17/2011

seyyah1906

başbakan erdoğan ne yazık ki terör böyle acımasız dini olmayan bir olay

Başbakan Erdoğan, ''8 askerimiz sahur vakti şehit edilmiştir. Ramazanla ilgili sabırmız bitmiştir. Bundan sonrası konuşulmaz, uygulanır'' ifadesini kullandı.
İşte saldırıya tepkiler:

CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL: Buna göre de yeni düzenlemeler, hazırlıklar yapılıyor. Hükümetin bununla ilgili yeni çalışmaları vardır. Silahlı kuvvetlerimizin, emniyet teşkilatlarımızın tartışılacaktır. Ramazan ayı içerisinde bu tip provokasyonları terör örgütü bunu bilinçli şekilde yapıyor. Şunu herkesin bilmesi gerekir ki devletin gücünün üzerinde güç yoktur. Her kimse Türk devletini silahla şiddetle hizaya getireceğini düşünüyorsa büyük bir yanılgı içerisine girer ve bunun maliyeti de çok büyük olur.

Teröristler halkımızdan daima ayrı tutulup, onlara karşı devletin gücünü gösterme durumundayız. Bekleme falan söz konusu değildir. Ama terör örgütünün istihbaratlarına karşılık alınan tedbirler vardır. Yoksa gecesi-gündüzü söz konusu değildir. Tabi ki ramazan ayında halkın dikkatini çekmek için, özellikle Kürt vatandaşlarımızın dikkatini çekmek için, terörün ne olduğunu böyle bir ayda bile pusu kurularak, kalleşçe saldırılar düzenlendiği konusunda bütün halkımızın dikkatini çekip bu terörün ve terör içerisinde olanların bu örgütün ne olduğunu göstermek açısından söylenmiştir bütün bunlar. Yoksa zafiyet söz konusu olamaz. Gecesi gündüzü bayramı söz konusu olamaz.

Ama geniş anlamda yeni bir çalışmanın yapıldığını hepiniz biliyorsunuz. Bununla ilgili söylenmiş olabilir o sözler. Memleketimizde şüphesiz ki güzel şeylerin olduğu açıktır. Ama güzelliklerden hoşlanmayan, daima kötülüklerin olduğunu isteyen insanların olduğu da bir vakadır. Terör örgütü böyledir. Güzelliklerden korkan, demokrasiden korkan, bütün bölgelerimizin zenginleşmesinden korkan, oradaki insanların devletine milletine bağlılığından korkan bir örgüttür. Devletin gücü üstünde hiçbir gücün olmadığını içerde dışarıda dünya alemin bilmesi gerekir. Şehitlerimize rahmet diliyorum."

BAŞBAKAN ERDOĞAN: Bir hüznümü ifadeyle sözlerime gireceğim. Bu gece yarısı sahur vaktinde biri korucu 9 yavrumuzu teröristler şehit ettiler. Şehitlerimize allahtan rağmet diliyorum. Yaralı kardeşlerime şifalar diliyorum. Milletimizin tekrar başı sağolsun diyorum. Biz bu mana dolu Ramazan ayı içerisinde özellikle sabırla devam ettiğimiz bir süreci bu yaşanan olaylarla bu mubarek ayda gölgelenmesini istemezdik. Ne yazık ki terör böyle acımasız dini olmayan bir olay. Bir fenomen... Sabrımızın, sözün bittiği yerdeyiz. Ramazan ile ilgili sabrımız bitmiştir. Bundan sonrası konuşulmaz, uygulanır. Artık her şeyi olunca göreceğiz. Terörle arasına mesafe koymayanlar da bedelini ödeyecek. Teröristlere buraları asla teslim etmeyeceğiz.

Bizim yeni dağıtımı olan dağ komanda birliğinin yerlerine intikalinden sonra bu intikali yaptıran ekibin geri dönüşü sırasında bu olay oluyor. Önce mayın olayı ardından da roket atarlarla zırhlı taşıyıcılar vuruluyor

CHP GENEL BAŞKANI KEMAL KILIÇDAROĞLU: 'Ramazan sonrası göstereceğiz, Ramazan sonrasında gereken önlemleri alacağız' diye bir söylem doğru bir söylem değil. Bakın bugün 8 askerimiz daha şehit oldu. 8 yıldır iktidardasınız, hala bugüne kadar bir önlem almadıysanız, aldığınız önlemi kamuoyuyla veya diğer siyasal partilerle paylaşmadıysanız, toplumsal bir mutabakat sağlamadıysanız terörle mücadelede başarı elde edemezsiniz. Geldiğimiz noktada da AKP’nin 8 yıllık sürecinde terörle başarılı bir sonuç elde etmediğini görüyoruz. Yapılması gereken nedir? Yapılması gereken toplumsal bir mutabakatı sağlamaktır. Defalarca söyledik terörün engellenmesi konusunda CHP olarak elimizden gelen her türlü desteği vermeye hazırız. Ama önce AKP’nin kafasının net olması lazım. Mücadeleyi hangi yöntemlerle yapacağını bilmesi lazım. Öyle anlaşılıyor ki 8 yıllık çabanın sonucunda herhangi bir yol kat etmemiştir. Geldikleri nokta yine şehitlerimiz var ve Ramazan’ın bitmesini bekliyoruz. Olacak şey değil.

MHP GENEL BAŞKANI DEVLET BAHÇELİ: Bilinmelidir ki milletimiz, kanlı terör örgütü konusunda sabır değil, kökünün kurutulması için heyecan, irade, karar ve tavizsiz bir mücadele beklemektedir. Kandil'e yönelik operasyon tüm boyutuyla ele alınmalı. Bölücülükle mücadele için kapsamlı plan hazırlanmalı. AKP hükümeti dikkatini Irak'ın kuzeyine vermeli. Açılımın koordinatörü Başbakan Yardımcısı istifa etmeli. Başbakan'ın sözlerinin hiçbir karşılığı yoktur.

MİLLİ SAVUNMA BAKANI İSMET YILMAZ: “Onlar hayalle uğraşıyorlar. Terörle Türkiye Cumhuriyeti'nden alabilecekleri hiçbir şey yoktur. Türkiye Cumhuriyeti herkesin düşünemediği kadar bölgesinde lider, her bakımdan, hem ekonomik bakımdan, hem askeri bakımından. Peki bunlar ne yapacaklar? Bunlar sadece bizim sabrımızı taşırmaya çalışıyorlar.

İstiyorlar ki kendileri hukuk tanımazlar, kural tanımazlar, bizim de kendilerine benzememizi istiyorlar. İşte devletle çete arasındaki fark budur. Biz hukuk ve demokrasi içerisinde bunları alt edeceğiz. Alt ettiğimizi de herkes görecek inşallah. Peki yaptıkları nedir? Zulümdür, tehdittir, terördür. Ama bunlar misliyle karşılığını bulacaktır.”

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM: Hiç kimse bu ülkeyi bölmenin ayrılık tohumları atmanın hayalini kurmasın.

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU: “Maalesef hainler mayın koymuşlar, 8 şehidimiz var ve çok üzgünüz. Milletimizin başı sağ olsun. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz. Ama neticede bunlar mutlaka temizlenecek, dökülen kanlar yerde kalmayacak. Hükümetimiz bu konuda kararlı ve inşallah bunların cezası verilecek. Üzüntülüyüz, ateş düştüğü yeri yakıyor. Geçenlerde bir şehidimizin cenazesindeydik. Ailesi, annesi ve babasının durumunu görüyoruz. İnşallah bu PKK kesinlikle yok edilecek ve bundan kimsenin şüphesi olmasın.

“Başbakanımız başkanlığında ilgili bakanlarla bir toplantı yapıldı ve çok ciddi tedbirler alınacak. Bunlar ayaküstü konuşulmaz, yapılacağı zaman yapılır. Türkiye'nin bunu yapacak gücü var, sınır ötesini gerektiğinde yapar.”

DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU: Bu tür saldırılar bizim kardeşlik kültürümüzü zedelemeyeceği gibi, Türkiye'nin gücünü de zaafa uğratamaz. Türkiye, her zaman terörle ve ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik tüm çabalarla mücadele etmeye hem kararlıdır, hem de muktedirdir.

TBMM BAŞKANI CEMİL ÇİÇEK: Dünyanın en büyük acısıdır. Bu acıyı en çok çeken de Türkiye'dir. Son şehitlerimiz üzüntümüzü acımızı bir kat daha artırmıştır. Bun yapanları, destekleyenleri lanetliyorum ve şiddetle kınıyorum. Bu eylemin Ramazan'da olması onların insan olup olmadıklarını da toplumun takdirine bırakıyorum. Eylemi yapanlar insan değildir. Ülke olarak hepimizi acımızı içimize atarak doğru olan neyse onu yapmalıyız ve yapıyoruz. Terörle mücadelede tek bir tedbir yoktur. Bunlar neden bu dönemde oldu. Bunların soğukkanlı bir şekilde değerlendirilmesi gerekir. Yaşananlar devletimizin zaafiyetine en ufak bir açık getirmez. En başta yapmamız gereken siyasi partilerimiz olmaz üzere birliğimiz, kardeşliğimiz daha artırmak ve alacağımız tedbirlerin arkasında durmaktır

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ: Türkiye, terör örgütüyle mücadelesini uzun yıllardır devam ettiriyor ve kararlılıkla bu mücadeleyi sürdürüyor. Bundan sonra da terör son bulana kadar kararlılıkla sürdürecektir. Yapılan haince saldırıların, Türkiye'yi bu kararından vazgeçirmesi mümkün değildir. Türkiye, bütünlüğüne karşı her türlü saldırının karşısında üzerine düşen görevi yapmak suretiyle yerine getirme konusunda kararlıdır. Güçlerimiz, mücadelenin gereklerini yerine getirmek suretiyle terörle mücadele etmektedir. Ancak terör örgütü mensupları, haince tutumlarla kalleşçe yöntemlerle saldırı gerçekleştirmektedirler. Ama bu saldırılar karşısında güvenlik güçlerimizin askeri birikimi ve donanımıyla mücadele yaptığını biliyoruz. Türkiye'nin terörün üzerine gitme konusunda kararlılığını zaafa uğratmak isteyen varsa bilmelidir ki Türkiye, terör örgütü üzerine kararlılıkla gitmeye devam edecektir. Terörle mücadelenin gerekleri ne ise sonuna kadar yapılacaktır. Bunu yaparken biz, hukukun çerçevesinde gereği neyse mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Haince saldırılar yapan terör örgütü neyi planlıyorsa, hedefi neyse onu Türkiye üzerinden gerçekleştirmesi asla mümkün değildir. Bu topraklarda asla ameliyata müsaade etmeyeceğiz

DSP GENEL BAŞKANI MASUM TÜRKER: Ramazan ayı nedeniyle teröristlerden acıma beklemek beyhude bir yaklaşımdır. Nitekim Ramazan ayı boyunca verilen şehit sayısı, diğer aylara oranla daha fazladır. Üstelik teröristlerin gündüzleri bile saldırıya geçme cüretini göstermeleri, dikkat edilmesi gereken önemli bir konudur.

SP GENEL BAŞKANI MUSTAFA KAMALAK: Mübarek Ramazan ayının manevi iklimine mayın döşeyen bu alçaklar, Kürt kardeşlerimizin hakkını savunuyor olamazlar. Bunlar ülkemizi bölmek isteyen karanlık güçlerin taşeronudur. Amaçları da bin yıldır var olan kardeşlik ortamını sabote etmek ve bu yolla Türkiye’yi zayıf düşürmektir. Ancak bu hain saldırıyı gerçekleştiren taşeronlar ve onların arkasındaki güçler bilmelidir ki, hiçbir zaman bu karanlık emellerine ulaşamayacaklar. Bu hain saldırılarda hayatını kaybeden askerlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Kederli ailelerine ve milletimize sabır niyaz ediyorum. Tam 27 yıldır, terörle mücadele ediyoruz. Türkiye’nin başına bela olan bu kirli terör saldırılarında, İstiklal savaşında verdiğimiz şehitten daha fazla askerimizi kaybettik. Resmi kayıtlara göre Kurtuluş Savaşı’nda verdiğimiz toplam şehit sayımız 10 bin 785’tir. 1984 yılından 2009 yılına kadar kaybettiğimiz insan sayısı ise 50 binden daha fazladır.

BBP GENEL BAŞKANI MUSTAFA DESTİCİ: Terör örgütü ramazan dinlemiyor, canımızı yakıyor, kanımızı döküyor biz de bayram sonrası edebiyatı ile olayları erteliyoruz. Terör örgütü rest çekiyor onu bile göremiyoruz. Devlet sen bir dakika bile beklemeden Kandil'i bombalarsın, hainleri inlerinde boğarsın. Neden bayram sonrasını bekleyecekmişiz? Uçakların havalanması, tankların yürümesi, topların ateş alması için zamana ihtiyacımız varsa, birilerinin müsaadesine muhtaç isek vay halimize! Bugünden tezi yok bu terör saldırılarına misliyle cevap vermek gerekiyor. Bu dakikadan sonra söylenecek sözler, sert açıklamalar havanda su dövmek tabirinde değerlendirilecektir. Şayet bıçak kemiğe dayanmışsa yapılması gereken o bıçağı tutan eli kökünden kesip atmaktır. Gerisi lafı güzaftır.

HAS PARTİ GENEL BAŞKANI NUMAN KURTULMUŞ: Maalesef binlerce insanımız bu terör siyaseti yüzünden hayatını kaybetmiş ve hala kaybetmektedir. Artık bu durum daha fazla devam edemez. Sorunun çözümü için ülkedeki bütün tarafların birlik ve beraberlik içinde olması gerekiyor. Başta siyaset kurumu olmak üzere, devletimizin bütün kurumları da, bu hain saldırıların önünü kesmek ve terörü sona erdirmek için harekete geçmek zorundadır.

8/15/2011

seyyah1906

oktay vural bu kadar şehit niye verildi o zaman bıçak kemiğe dayanmamışmıydı?

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında Başbakan Erdoğan'ın terör örgütü PKK'ye yönelik "bıçak kemiğe dayandı" sözlerini değerlendirdi.
AKP döneminde, terörün azdırıldığını ve beslendiğini, PKK'nin ise asker ve polisi şehit etmeye devam ettiğini kaydeden Vural, terör konusundaki tablonun AKP'nin 10 yıllık eseri olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan'ın 'bıçak kemiğe dayandı' diyerek itirafta bulunduğunu ifade eden Vural, AKP'nin 'ustalık' döneminde şehit sayısının 34'e yükseldiğini, bütün AKP hükümetleri dönemindeki şehit sayısının ise 822 olduğunu kaydetti. 

Başbakan Erdoğan'a "bu kadar şehit niye verildi, o zaman bıçak kemiğe dayanmamış mıydı? Sınır ötesi operasyon yetkisini niye kullanmadın?" diye soran Vural, Başbakan Erdoğan'ın çeşitli tarihlerdeki terörle ilgili yaptığı açıklamaları hatırlattı. Vural "Bu bıçağın boğazımızı kesip kemiğimize dayanmasına nasıl izin verdin? 2007 seçimlerinden önce de terör örgütünün eylemleri için 'son çırpınış' diyordu. Çırpına çırpına öldürüyorlar. Bu insanlar şehit olsunlar diye mi sabrediyorsun, elindeki imkanları niye kullanmıyorsun" diye konuştu. Başbakan Erdoğan ve hükümeti 'bıçak kemiğe dayandı' açıklamalarıyla günü kurtarmaya çalışmakla eleştiren Vural "Kandil'e ceviz ağacının altında röportaj yapsın diye gazeteciyi ben mi gönderdim, Barzani'ye kırmızı halıyı ben mi döşedim" dedi. Başbakan Erdoğan'ı terör örgütünü cesaretlendirmekle de suçlayan Vural "Bıçak kemiğe dayandıysa niye tahammül ediyorsun, mahkum musun, mecbur musun? Kim bu siyasi çözümleri dayatıyor, BOP eşbaşkanı mısın, Başbakan mısın? Söyle kimle pazarlık ediyorsun?"diye konuştu. 

Başbakan'ın önce 'terör örgütü demedikçe görüşmem' dediğini ancak Meclis'te BDP'lilerle görüştüğünü, İmralı ile arasına mesafe koymadığını kaydeden Vural, "Devlet İmralı ile görüşüyor, Başbakan kalkıp birilerine 'terör örgütüyle arana mesafe koymuyorsun' diyor. Devlet terör örgütünü muhatap almaz, müzakere yapmaz. Takke düşmüş kel görünmüş, Başbakan cinin şişeden çıkmasına izin verdi. Şimdi yeni elbise diktiler, yeni elbiseyi bize pazarlamaya çalışıyor" diye konuştu. Başbakan'ın bir yandan 'demokratik özerkliğe' tepki gösterdiğini ancak aynı zamanda Başkanlık Sistemi'ni isteyerek 'eyalet, federasyon olur' dediğini kaydeden Vural, Başbakan Erdoğan'ın bu söylemleri ile 'bölücü, etnik iştahları' kabarttığını savundu. "Bıçağın kemiğe dayanmasına izin veren kim? Bu kadar insanın şehit olmasına göz mu yumuldu? NATO uçakları Ramazan dinlemiyor Libya'yı bombalıyor Başbakan burada 'Ramazan için sabrediyoruz' diyor. Niye sabrediyorsun? Ramazan'dan önce neredeydin" diye konuştu. 

Vural şunları söyledi: "Bıçak kemiğe dayandı sözü bir itiraftır. Aynı zamanda tehdittir. Demek ki birileri bıçağı boğazımızı kesip kemiğimize kadar dayatmış AKP'nin kılı bile kıpırdamamış. İnsaf diliyorum size. AKP'nin yapacağı hiçbir şey yok mu? Kan üzerinden açılım pazarlayan sensin ey Başbakan. Terör örgütüne duble yol açtılar. Biraz taviz biraz terör. Bunların duble yolları var ya, PKK'ya da duble yol açtılar. Ey hükümet terörle mücadele konusunda siyaset yapma, mücadele et." Vural PKK'nın iki numaralı ismi Murat Karayılan'ın yakalandığı yönündeki 'yalanlanan' haberlerin TRT ve AA tarafından servis edilmesine ilişkin bir soru üzerine "Arınç'a sorun. İzdivaç programlarını seyretmekten vakit bulamıyor olabilir. Kaldı ki Karayılan'ı yakalama sorumluluğu hükümetin. Karayılan'ı ve örgüt yönetimi bulma sorumluluğu AKP hükümetinindir. İran Kandil'e operasyon düzenliyor, ey başbakan sen niye televizyonlardan izliyorsun. Hani Kandil BBG evi olmuştu. BBG evi olduysa oturduğu yeri bilirsiniz. İran terörle mücadele ediyor ama Türkiye ortak bir mücadele sürdürmüyor. Türkiye'nin Suriye ve Irak politikaları PKK'nın siyasallaşması için. Hodri meydan diyorum yüreğiniz varsa terörle mücadelede yaptığınız yanlışları yüzünüze vuracak bir açık oturuma, en sorumlunuzu davet ediyoruz" diye konuştu.