En Yeniler
tutuklama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tutuklama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9/25/2011

seyyah1906

bdp'li hasip kaplan:sana ne lan sen kim oluyorsun sanamı soracağız meclise girip girmeyeceğimizi

BDP Grup Başkan Vekili ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan ile Bingöl Milletvekili İdris Baluken, İdil’in ardından Cizre ve Silopi ilçelerine geçti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştiriren Hasip Kaplan, Cizre BDP binası önünde toplananlara seslendi. Kaplan, Başbakan Erdoğan’ın sandıktan ve milletin iradesinden korktuğunu ileri sürüp, şöyle dedi:
"Şırnak’ta yüzde 80 oy alan partimize operasyon düzenleniyor sonra Başbakan Amerika’da konuşuyor, diyor ki PKK silahı bıraksın ben de operasyonları durduracağım. Sen Başbakan PKK silahı bıraksın diyorsun, operasyonu durduracağım diyor. Peki belediye başkanlarının, il genel meclis üyelerinin, belediye meclis üyelerinin parti başkanlarımın elinde silah mı var ki operasyon çekiyor. Yani Botan halkını bu operasyonlarla bütün seçilmişleri milletin iradesini zindana tıkayacaksın, kelepçeleyeceksin ve diyeceksin ben senin seçilmişlerini tanımıyorum, senin iradeni tanımıyorum. Ben merkezi hükümetim valiyi atayacağım, partizan kaymakamı atayacağım, partizan güvenlik güçlerinin amirini atayacağım ve bu halka zulüm edeceğim."

Kaplan, Başbakan’ı Şırnak halkının iradesini teslim alabilmesi için bu kadar yöneticiyi almasının yetmeyeceğini ve 500 bin kişiyi alması gerektiğini öne sürdü. Kaplan, "TOKİ’ye emir vermesi lazım, Botan halkına 500 bin kişilik bir cezaevi yapması lazım, o da gücü yetiyorsa. Öyle züğürt ağa gibi New York’ta, Washington’da konuşma, delikanlı ol bu alçakça saldırıları durduracaksın. Bu milletin iradesini teslim alamayacaksın. Bir halkın haklarını yok edecek silah daha icat edilmedi. Bir halkın haklı taleplerini yok edecek evlat daha anasından doğmamıştır."


'Gücünüz yetiyorsa gelip beni alın'

Silopi’de konuşan Kaplan, "Başbakanın yardımcılarından biri diyor ki, ’1 Ekim’den sonra Meclis’e gelmezseniz bu halk sizi azleder’ zaten bu halkın seçtiği vekilleri tutuklamışsınız, başkanlarını tutuklamışsınız gücünüz yetiyorsa gelin benide alın" dedi.

'Taş atmayın!'

Silopi’de bir grup çocuğun polislere taş attığını gören Hasip Kaplan hızla çocukların yanına giderek, taş atmamaları konusunda uyardı. Kaplan, "Büyüklerinizi dinleyeceksiniz. Siz kendi başınıza hareket ederseniz. Buraya milletvekilleri gelmiş. Şırnak’ta bir mağduriyet var. Belediye başkanı ilçe başkanı alınmış. Siz milletvekillerinizin yanında yanlış yapıyorsunuz. Sizden istediğimiz elbette ki Silopi halkı haklı tepkisini koyacak. Ama bu meşru hukuki zeminlerde olacak. Onun için hiçbir kişi tek başına hareket etmesin" dedi. Çocuklar da ’Silopi sizinle gurur duyuyor’ diye slogan attı.


Bakan Yazıcı’ya: 'Sana ne lan'

BDP Grup Başkan Vekili ve Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, tutuklanan Silopi Belediye Başkanı Emin Toğurlu’nu odasına girip boş olan makam koltuğunun cep telefonu ile fotoğrafını çekti ve "Bu fotoğrafı hükümete göndereceğim" dedi.

Hasip Kaplan, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın BDP’lilerin 1 Ekim’de Meclis’e gelmelerini isteyerek, "Milletvekilleri olarak ya vekaleti yerine getirirsin ya da istifa eder çekilirsin. Ya da hukukun gereği işler azil süreci başlar" açıklamasına tepki gösterdi. Bakan Yazıcı için ağır sözler sarf eden Kaplan, şunları söyledi:

"Ben de buradan bakana sesleniyorum. Sana ne lan. Sen kim oluyorsun sana mı soracağız Meclis’e girip girmeyeceğimizi. Ayrıca buradan Başbakan Erdoğan’a sesleniyorum. Bu halkın iradesi ile seçilen milletvekillerini hapiste bıraktınız. Belediye başkanlarını yakalayıp cezaevine gönderdiniz. Şu anda Şırnak’ta seçilmiş olarak sadece ben kaldım. Gelin beni alın da kimse kalmasın. Kanunsuz uygulamalar yaşanırken sen orada pişkin pişkin konuşuyorsun. Şunu iyi bil ki hiçbir halkın iradesinden daha büyük değildir. Bu irade sana da diz çöktürecek." 

9/19/2011

seyyah1906

bdp'li gültan kışanak devlet muhatabını bulmuştur muhatabıyla görüşmeye başlamıştır

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, Ankara Çankaya Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü Yılmaz Güney Salonu'nda düzenlenen Barış ve Özgürlük Kongra Hareketi Ankara Toplantısı'nda son dönemde gündemi meşgul eden MİT'in terör örgütüyle görüştüğü iddialarına ilişkin konuştu.
Türkiye'de barış ve demokrasiye en fazla ihtiyaç duyulan sürecin yaşandığını ifade eden Kışanak, ''Bu coğrafyadaki tüm renklerin seslerinin kısılmaya çalışıldığı bir ortamda, Türkiye'nin devlet yapısının yeniden şekillendiğini'' ifade etti. Türkiye'de yaşanan Kürt sorununun Türkiye'yi yol ayrımına ittiğini savunan Kışanak, çözümün diyalogdan geçtiğini ve önerilerine karşılık verilmesi gerektiğini kaydetti.

MİT'in terör örgütü ile görüştüğü iddialarına değinen Kışanak, şöyle konuştu:
''Son günlerde medyaya yansıyan ve yapılan siyasi açıklamalarla da inkar edilmeyen ses kayıtları, bize şunu gösteriyor: Bu sorun artık diyalog ve müzakere yöntemiyle çözülme aşamasına gelmiştir. Türkiye'nin çokça tartıştığı muhataplık krizi çözülmüştür. Devlet muhatabını bulmuş, muhatabıyla görüşmeye başlamıştır. Bu önemli bir aşamadır ve bunun bir adım ilerisi bu görüşmelerin sürekliliğini sağlamak ve buradan gerçek demokratik bir yaşamı inşa edebileceğimiz onurlu bir barışa doğru yol almaktır.''

Kışanak, bu süreçte ''Askeri operasyonların, tutuklamaların devam ettiğini, demokratik siyasetin önünü açabilecek hiçbir girişim yapılmadığını, bunun da görüşmelerin tıkanmasının ikinci nedeni'' olduğunu öne sürdü.

Gültan Kışanak, ''Doğru bir zeminde kamuoyuna açık bir müzakere süreci başlatılarak, güven artırıcı önlemlerle yol temizliği yapılarak, demokratikleşme konusunda adım atılarak yürütülebileceğini, Türkiye'nin tek seçeneğinin bu olduğunu'' söyledi.

8/19/2011

seyyah1906

selahattin demirtaş bize yönelik suikastlar infazlar ve toplu tutuklamalar gündeme gelebilir

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, Türkiye'nin dün gece Kuzey Irak'taki PKK kamplarına yönelik hava operasyonunu değerlendirdi.
Demirtaş, sınır ötesi operasyon konusunda bir beklenti olduğunu ve hükümetin de bu beklentiyi karşılamak için böyle bir operasyon talimat vererek operasyon yaptırdığını söyledi. Demirtaş, sınır ötesi operasyonun talimatını verenler, bunu yapanlarında Kürt sorununun Kandil'de değil, İstanbul, Diyarbakır ve Batman'da olduğunu çok iyi bildiklerini ve sonuç alamayacaklarını ifade ederek, şöyle dedi:

"Hükümet ve hükümete yakın yayın organları son dönemlerde yaşananların faturasını BDP ve DTK'ya çıkarıyorlar. Her şeyin sorumlusu olarak bizi gösteriyorlar. Bizi asıl hedef haline getirdiler. Bize yönelik suikastlar, infazlar ve toplu tutuklamalar gündeme gelebilir. Birileri Türkiye'de iç savaşın hesabını yapıyorlar. Tekrar müzakerelere başlanmaz ise bu tehlike ortaya çıkabilir. Bu hesapları önlemenin tek yolu açık müzakerelerdir. Öcalan ile de BDP ile de açık müzakereler yürütülebilir"

7/14/2011

seyyah1906

emine ülker tarhan mahkemeler özgürlüklerin sindiricisi muhaliflerin ipini çekme aygıtı oldu

CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ile düzenlediği basın toplantısında, özel yetkili ağır ceza mahkemelerinin kaldırılmasına yönelik dün verdikleri kanun teklifine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Tarhan, yasa teklifini ''görevinin devleti korumak olduğu söylenen ancak iktidarı korumakla görevlendirildiği anlaşılan özel yetkili mahkemelerin kaldırılması'' için verdiklerini ifade etti. Bu mahkemelerin, iktidarın tüm muhalifleri, bitaraf olan çevreleri sindirmeye endeksli bir yapıya dönüştüğünü savunan Tarhan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamaları ile verdiği ipuçlarının, bu mahkemelerin sadece bu amaçla kurulduğunu düşündürdüğünü söyledi.
Tarhan, bu mahkemelerin antidemokratik uygulamaların en sistemli, yaygın haline gelen uzun ve gerekçesiz tutuklamalarla hep sahnede olduğunu, hep gözdağı, hep ''bir sabah ansızın gelebilirim'' mesajı verdiğini belirtti. Tarhan, ''Bu gerekçesiz uygulamalarla adil yargılanma ve masumiyet karinesini ihlal ettiği yetmezmiş gibi seçme ve seçilme hakkını da hiçe sayarak uzmanlaştığı hak ihlallerini son uygulaması ile taçlandırmıştır. AİHM'nin Türkiye hakkında verdiği rekor tazminat kararları var. 2010 yılı itibariyle 64 milyon rekor tazminata hükmedilmiş. 47 ülke arasında bunun 24 milyonu Türkiye'ye ait. Bu hak ihlallerine buna rağmen devam edilmekte çünkü amaç AİHM standartlarını yakalamak ve hukukun üstünlüğünü korumak değil, iktidarı sadece iktidarı korumaktır'' diye konuştu.

'Sistemli gözdağı'

''Özgürlükleri tehdit eden, DGM orijinli bu mahkemelerin kaldırılmasını'' isteyen Tarhan, bu mahkemelerin, yargı birliğine, doğal yargıç ilkesine, AİHM uygulamalarına aykırı olduğunu ifade etti. Özel yetkili mahkemelerin, gücünü kanıtlardan değil, işkenceye dönüşen uzun tutukluluklardan aldığını belirten Tarhan, bunun, özgürlüklerin koruyucusu olması gereken yargı için bir utanç olduğunu dile getirdi. Tarhan, özgürlükleri korumakla görevli yargının, artık bu mahkemelerle ''özgürlüklerin sindiricisi, muhaliflerin ipini çekme aygıtı'' olduğunu savunarak, bu örneklerin demokratik değil ancak zorba devletlere özgü olduğunu kaydetti. Tarhan, şöyle devam etti: ''Bu mahkemeler, kendilerini icraya veren sanıkları yargılamaya devam etmekte, adaletin hassas terazisini bir kaba güce dönüştürmektedirler. Bu mahkemeler, AİHM kararlarını, uluslararası sözleşmeleri, halkın kefaletini ve iradesini hiçe sayacak kadar cüret kazanmışlardır. İktidarı korumak hırsıyla artık öyle derin hukuksuzlukları içinde barındıran mahkemelerdir ki bunlar, gücünü iktidardan ve iktidar güdümündeki HSYK'dan almaktadırlar. Öyle ki; bu mahkemelerde açılan tartışmalı davalarda müşteki sıfatı bulunanlar, bugün yargıyı yönetmekte, özel yetkili mahkemelerde iktidarın değil, hukukun üstünlüğüne inanan ve bunu uygulamakta kararlı olan saygın yargıçları, kuşkulu soruşturmaları bahane ederek sürgün edebilmektedirler. İktidarı koruma özel görevi verilmiş bu mahkemelerde, özgürlükleri korumaya kalkışan her saygın yargıç ya sürgüne gönderilmekte ya da soruşturmalarla taciz edilerek susturulmaya çalışılmaktadır. Geçmişte her kararname döneminde yargıya müdahale yaygarası kopartanların, bugün sesleri duyulmamaktadır. Köksal Şengün ile ilgili HSYK kararıyla birlikte benzer uygulamalar göstermektedir ki bu yöntem, yargı üzerinde sistemli bir gözdağı olarak uygulanmaya devam edilecektir. İdeolojik yargı, bir parti devleti yaratmada araç olarak kullanılmaya devam edilecektir.''

'Tutuklu milletvekilleriyle uzaktan yakından ilgisi yok'

Tarhan, ''bugün Türkiye'de bir sürek avı yaşandığını'' ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı: ''İktidar destekli bu sürek avının iki uygulayıcısı tarafından yargıçlar, cumhuriyetin savcıları, haksızlıklara direnen ve itiraz edenler, aydınlar, gazeteciler için gereği düşünülmüştür. Bu sürek avı ile HSYK, bağımsız yargının temsilcisi yargıçları ve savcıları, özel yetkili ağır ceza mahkemeleri ise iktidardan farklı düşünenleri halletmektedir. Kendisinden olmayanların, kendisi gibi düşünmeyenlerin halledileceği mesajını büyüklerinden alanlar, kendisine verilen bu görevi, büyük bir bağlılık ve layıkıyla yerine getirmekte, iktidarı koruyan özel yetkili mahkemeleri iktidarın istediği şekilde donatmaktadırlar. Özel yetkili mahkemelerin, tüm toplum kesimlerini tehdidi ve baskısı sürdüğü müddetçe ülkemizde kimse özgürce anayasa tartışması yapamaz, sağlıklı bir anayasa yapma zemini oluşturulamaz. Anayasa konusunda fikrini söyleyen herkesin, ikinci gün sabah kapısının çalınması baskısı, özgür düşünceyi ve iradeyi sakatlayan bir haldir. Sağlıklı bir anayasa zemininin oluşturulması için iktidarın gücüne güç katmak ve onu korumak için özel görevlendirilmiş bu mahkemelerin derhal kaldırılması gerekmektedir.''

CHP Mersin Milletvekili Öztürk de ''özel yetkili mahkemelerin DGM'lerin devamı değil, ta kendisi olduğunu'' söyledi. Verdikleri kanun teklifiyle tutuklu milletvekilleri arasında bir bağ kurulmaya çalışıldığını belirten Öztürk, 23. Dönem'de de özel yetkili mahkemelerin kaldırılması ve tutukluluk sürelerinin kısaltılması için kanun teklifi verdiklerini, o dönem tutuklu milletvekili bulunmadığını anımsattı. Öztürk, ''CMK'da, TCK'da çağdaş hukuk normlarının ihtiyacı olan düzenlemelerin CHP'li milletvekillerince verilmesi, mevcut tutuklu milletvekillerinin durumuyla uzaktan yakından ilgisi yok, bununla bağlantı kurulması doğru değil'' diye konuştu. ''Özel yetkili mahkeme savcılarının, kahraman edasıyla davranarak, kişilerin özgür yaşamalarını keyfi olarak askıya alabilme hakkına sahip olduğunu'' ifade eden Öztürk, ''Bizim kahraman savcılara, yargıçlara ihtiyacımız yok'' dedi.